Bir insanın kendini ve başkalarını koruma, kollama, güvende olması için; çok bilgili, bilinçli, yetenekli, becerikli, bilgiyle hareket eden olmalı. Bunun için kitaplar okumalı. Kurslara devam edip; öğrenim ve eğitim almalıdır. İş sağlığı ve güvenliği, ilk yardım, doğal afetlere karşı kurs alma, meslek yaparken, zarar görmeme kursu- dersi almalı. Hastalıklara karşı önlem almasını becerme kurslarına gitmeli. Ailede birliği, beraberliği, düzeni, nizamı, intizamı, huzuru, mutluluğu sağlama kurslarına katılmalı. Çağın koşullarına, durumuna göre kendimizi geliştirip, eğitim- öğretim almalıyız. Birde duyarlı, umursayan, gerekeni yapan olmalıyız. İlke ve kurallara eksiksiz uymalıyız. Hayatın kuralları, dinimizin kuralları gibidir. Olmazsa olmazlardandır.

Trafik kurallarına uyma; yaşamamız için gereklidir. Aynı zamanda bir kul hakkıdır. Bugün trafik kurallarına uymayanların gördüğü zararı, sadece kendileri çekmemektedir. Tüm vatandaşlarımıza zararı dokunmaktadır. Bu bir kul hakkıdır.

İş sağlığı ve güvenliği konusunda bilgisiz olanların zararını da; ülke, millet, devlet olarak hep birlikte çekmekteyiz. Bu da bir kul hakkıdır.

Depreme dayanıklı bina- konut, yol, köprü, viyadük, inşaat yapmayanların zararını da, millet ve devlet olarak hep birlikte çekmekteyiz. Bu da bir kul hakkıdır.

Zararlı madde, sağlığa zararlı madde kullananlar; sigara, alkol, içki, uyuşturucu kullananların zararını da; bir millet, devlet olarak hepimiz çekmekteyiz. Bu da bir kul hakkıdır.

Kentimize ve çocuklarımıza iyi bir öğrenim, güzel bir eğitim, İslam ahlakı, İslam terbiyesi, edep, hayâ öğretmeyenlerin cezasını da çok farklı şekilde milletimiz, devletimiz ödemektedir. Bu da bir kul hakkıdır.

Kendimiz ve çocuklarımız, İslam ahlakına göre yetişmediğinde; devletimiz, milletimiz, insanlık zarar görmektedir. Bununda zararını insanlık, varlık ödemektedir. Bu da bir kul hakkıdır.

Burada bireye, ebeveyne, öğretmene, imama, okumuşlara büyük görevler düşmektedir. Bu konuda, görevini yapanların sayısı çok azdır. Çünkü durumun ve sonucun kötü oluşu; insanların görev, ödev, sorumluluk, yükümlülüklerini pek yapmadığını gösteriyor. Bunun hesabını dünyada da, ahirette de ilgisizler, bilgisizler, görevini tam yapmayanlar, mutlaka ama muhakkak çekecektir. Bunda hiç şüphe- kuşku duymuyorum.

“Allah cc. İnsanı başıboş yaratmamıştır.” Herkese görev vermiştir. Herkes kendi görevi ile sorumlu tutulacaktır. Bugün imansız kâfir gâvurlar, dünyayı yakarken, yıkarken, katliamlar yaparken, Müslümanlar; onların aleyhinde sosyal medyada bir mesajı bile paylaşmıyor. İlgi, alaka duymuyor. Duyarlı olmuyor. Bunun da hesabı çok zor, çetin olacaktır.

Türkiye’mizde son yıllarda doğal afet sayısı, çeşitliliği 31 taneye yükseldi. İnternetten araştırdım. Resmi bir kurum olan AFAD özel sayfasında, 31 çeşit Türkiye’mizde doğal afet olduğunu yazıyor. İşte bu 31 çeşit doğal afetten korunma yollarını hem kitaplardan, dergilerden, kurs eğitimlerinden öğrenebiliriz. Hem de internetten araştırıp, öğrenmemiz mümkündür.

Doğal afetlerin yanında bir de beşeri- insanların oluşturduğu afetler vardır. Beşeri afetlerden de kurtulmak için pek çok sosyal, kültürel, dinsel, ahlak öğrenim ve eğitimini görmemiz gerekir. Aksi halde doğal ve beşeri afetlerin üstesinden gelemeyiz.

Mutlaka kendinizi ve başkalarını korumayı öğrenin. İlkeli, kurallı yaşayın. İlkel ve bozuk, tutarsız, kararsız, vurdumduymaz, serseri gibi yaşamayın. Zira böyle bir yaşantı mümkün değildir. Son yakın olur!

İlk yardım kursu, dersi alın.

Sivil savunma dersi, kursu alın.

İş güvenliği ve sağlığı kursu alın.

Doğal ve beşeri, afetlerden korunma dersleri alın.

Sağlık dersleri alın.

Mesleki dersler ve kurslar alın.

Kendinizi geliştirmek için pek çok kursa katılın.

Kişisel gelişim dersleri alın.

Sağlıklı yaşamak için spor yapın.

Savaşta, barışta başarılı olmak için etkinliklere katılın.

Hukuk dersleri alın.

Hiçbir konuda, hiçbir alanda bilgisiz kalmayın.

Karada, havada, denizde başarılı olacak şekilde kendinizi yetiştirin.

Sürekli yaygın eğitime katılın.

Sağ kalmayı öğrenin.

Bir kaza halinde başkalarına müdahale etmeyi öğrenin. Ama sizden daha bilgili birisi varsa, müdahale etmeyi ona bırakın.

Bilincini kaybetmiş kişilere izin almadan müdahale edebilirsiniz.

Solunum sistemi, dolaşım, sindirim, sinir, iskelet, kas, hormonal, üriner sistem konusunda bilgi edinin.

Kendini ve başkalarını korumayı mutlaka öğrenin. Hayvanlar bile bunu becerdiğinden, yüz milyonlarca yıl nesillerini devam ettirdiler. Ettiremeyenlerin günahı insanlarındır.

Barış ve savaşta, doğal ve beşeri afete görev alabilecek kadar kendini geliştir.

Kaza ve yaralanma durumunda nasıl müdahale edeceğini öğren.

Kaza halinde omurgayı oynatma, hareket ettirme! Kırık ve çıkıklar zarar görmesin.

Kaza geçirenin solunum yapmasını sağla! Etrafı açık olsun.

Yardım edenlere sorumlulukları eşit olarak dağıtın.

Tehlikeli maddelerden korunmayı öğren! Gidip de elektriğe yaklaşma! Benzin yanında ateş yakma! Benzini ateşe dökme! Tinerde benzin gibi parlayıcıdır! Ateşten uzak tut. Gaza dikkat ede. Gaz kaçağı varsa, elektrikleri yakma! Gaz olan mekânı havalandır. Zehirli madde olan yerde ateş, elektrik yakma! Çocukları evde yalnız bırakma! Yıkılabilen eşyalardan uzak dur. Tehlikeli yerlere girme! Yüzme bilmiyorsan, kurtarma dersi almamış isen, denizde, suda boğulanı kurtarmaya çalışma! Yüzme bilmiyorsan, denize açılma! Kayıkla da denize açılma. Yüzme bilenler bile durgun denize açılırken, kurtarıcı malzemelerini mutlaka yanında bulundursun. Kazalarda ölenler daha çok bilgisiz, beceriksiz, umursamaz zavallılardır.

Yüzme bilmiyorsan sulardan uzak dur.

Anormal, dengesiz, aşırılık, gerilik içinde davranma! Nasıl davranacağını öğren. Kibar, zarafetli, nezaketli, asaletli, nazik, ince, efendi ol! Öküz gibi hareket etme! Eşek gibi, keçi gibi inatçı olma. Sabırlı ve anlayışlı ol.

Hastalandığında en iyi şekilde tedavi ol ve iyileşme azmi ile yaşamaya çalış. Dua ede.

Temizliğe eksiksiz uy.

Uzman kişilerin önerilerine harfiyen uy inat ile hareket etme.

Hastanede solunum, dolaşım, vücut sistemi mahvolmuş bazı kişiler hala yoğun şekilde sağlığa zararlı sigara içiyor! Bunlar iyileşmez! Böyle akılsızlardan, söz dinlemeyen dingozlardan asla olma.

Bilgiyle, bilinçle hareket ede.

Bilmediğin konularda hareket etme. Başkalarını dinlemeyi öğren.

Kendine, ailene, topluma, devlete, insanlığa sahip çık.

Sağlık ve tıp kurallarına uygun yaşamaya çalış. Haram ve mekruh beslenme.

Derinden kapsamlı şekilde bir düşünün! Ülkemizde trafik kazaları, suda boğulan, inşaat ve fabrika kazaları, ev kazalarından binlerce insan ölmektedir! Eğer kurallara uygun hareket edilse; ölenlerin, yaralananların %10’u bile olmaz. Kurs, eğitim alanlarda, kurallara uymadığından, kaza geçirmektedir. Kurallara uygun hareket edilmelidir. Laf dinlemez, kurallara uymaz, vurdumduymaz, sorumsuz, bilgisiz, dingoz kafa olmamalı.

Bir kişi yemek yerken boğulursa, ilk yardım yapmayı öğrenip, yapmalı. Dil boğaza kaçmış ise dışarı çıkarmalı. Solunum yolunu açmalı.

Kanama varsa, kanamayı durdur. CRP yap.

Yaşamı- hayatı tehdit eden etkenleri kaldır. İç kanamaya dikkat ede. Pek çok kişi kaza sonucu bir şeyi yok gibi görünür ama iç kanamadan ölür!

Evinizde, işyerinizde yangın söndürme cihazları, aletleri mutlaka olmalı.

Her evde, işyerinde mutlaka ecza dolabı olmalı.

Yanıklara müdahale etme öğrenilmeli.

Diyabetik- şeker hastalarının korunması gerektiği bilinmeli. Şekerin yükselmesi, çok düşmesi; öldürür!

Hipodermi- soğuktan donmaya karşı önlemler öğrenilmeli. Ilık müdahale edilmeli. Vücut ılık bezlerle sarılmalı. Sıcak içecek verilmeli. Sırt üstü yatırılmalı. Vücudu sıcak örtülerle sarmalı. Ama donma tehlikesi geçirenin, bacakları yukarı kaldırılmamalı. Alkol ve kafeinli içecek vermemeli.

Berelenmiş, dayak almış bir bölgeye sıcak su konulmaz. Kangren olur. Soğuk su konmalı.

Konuyu değiştirelim. Bugün 28.10.2023 Cumartesi, günüdür. İsrail zalim ırkçı faşist şarlatan dinli bir millet; havadan, karadan, denizden 07.10.2023 Cumartesi gününden beri 2,3 milyon nüfuslu Gazze kentini havadan, karadan, denizden ağır silahlarla vurmaktadır. 900 kilogramlık bombalarla 200 binden fazla konutu yıktı. Harabeye çevirdi. Dünden beri, iletişim Gazze’den kesildi. Zaten su, elektrik, gıda girmesine olanak verilmiyor. Ölenlerin sayısı 8 bini geçti. Ölenlerin yarısı çocuktur. Hastaneler vuruldu. On bir hastane vuruldu. Hastane içindeki hastalar ve siviller katledildi. Sekiz bin ölü diyoruz ama 200 bin konutun enkazı altında ne kadar insan cesedi var, bilinemiyor.

İslam dünyasında her gün bu adi katliamın protestosu var. Ülkemizde de gece yarısından sonra bile protestolar devam ediyor. Bugün, şu anda milyonlarca insan, İstanbul- Yeşilköy- Atatürk Havaalanında protesto mitingi başladı ve devam ediyor. Bütün yollar kalabalıktan tıkandı. Dün akşam Gazze denilen kente 100 savaş uçağı ile ve de insansız hava araçları ile sabaha kadar bombaladı. Aynı zamanda kara ve denizden de bombalandı. Yüzlerce gazeteci Gazze’de var. Ülkemizden de her televizyon kanalının gazetecileri vardı. Savaşı canlı yayın ile anında veriyorlardı. Ama dün akşamdan beri bölgeden hiç haber alınamıyor. Ülkemin her yanında ve dünyanın İslam ülkelerinde bu vahşet protesto ediliyor. Buna karşı çıkan azda olsa Hristiyan ve Yahudilerde vardır. Bugün İstanbul da bu vahşet 1,5 milyon kişi tarafından protesto edildi.

Yarın ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşunun 100. Yılıdır. Ülkemizde bu da kutlanmaktadır. Her taraf Türk bayrakları ile donatıldı. Etkinlikler devam ediyor.

Cumhuriyet ne demektir? Bunu çok kısaca anlatalım:

Cumhuriyette egemenliğin kaynağının millete ait olduğunu, milletin seçtiği temsilciler ile devletin yönetildiğini kabul eden bir devlet yönetim şeklidir. Halk devleti yönetecek kişileri kendi iradesi ile seçerek, görevlendirir. Halkın devlet yönetiminde söz hakkı vardır. Bazı konularda halk oylaması yapılarak, aysalar çıkarılır. Millet egemenliği esastır. Adalet, doğruluk, dürüstlük, eşitlik, insan hakları, özgürlük esasları esastır. Temel hak ve özgürlükler olmazsa olmazlardandır. Çok partili sistemler bulunur. Anayasada halkın hak, hukuk, adalet, eşitlik, insan hakları özgürlükleri korunur. Cumhuriyet bir devlet yönetim şeklidir. Hükumeti ve devlet başkanını halk seçer.

Böyle olmayan devlet yönetim şekillerine de uygulamada, ad ile Cumhuriyet denmektedir. Seçimin olmadığı komünist rejimler de, devletin adına halk cumhuriyeti, demokratik cumhuriyet, İslam cumhuriyeti gibi adlar takmaktadırlar. Bu pek doğru bir kavram olmamaktadır. Bu cumhuriyetin totem yapılmasından, kutsal kabul ettirilmesinden olmaktadır. Bir de demokrasi vardır. Demokratlık vardır.

Cumhuriyet yönetimleri; demokrasi olsa, otoriterlik olsa, totaliter olsa, teokrasi olsa, sosyalizm, komünizm, faşizm, liberalizm, kapitalizm, hanedanlık, krallık olsa da; cumhuriyet denmektedir. Bu devlet yönetim şekillerinin her biri kendini en üstün, en kutsal, en değerli, en kıymetli, en güzel olduğunu açıklıyor. Sahiden, kimin dediği doğrudur? Ağızı olan konuşuyor. Bu söylenenler halkta taraftar da buluyor! Bizde millet, devlet olarak yarın cumhuriyetin 100. Yılını kutlayacağız. Zaten haftalar öncesinden kutlama etkinlikleri başlamıştır.

Sizlere yine İsrail’in Siyonizm’inden, ırkçılığından, vahşiliğinden, dehlet saçan korkunç vahşetinden, barbarlığından, insanlık dışı davranışından ve aynı özellikte olan diğer destek veren aşağılıklardan söz edeceğim. Bunlar kendi adiliklerini örtmek için birkaç süslü, sevilir söz bulmuşlar. Bunlar birer kâfir oldukları gibi hem de münafıktırlar. Sözleri, davranışları birbirini tutmaz. Yapmadıklarını, yapmayacaklarını söylerler. İnsanları aldatmaya çalışırlar. Güven vermezler. Sözlerinde durmazlar. En adi varlıklardırlar. Onların tarihlerini okuduklarında, ne alçak barbar vahşi olduklarını görürsünüz. Alçak oldukları gibi korkaktırlar. Cephede savaşmaktan korktukları için hep sivil katliamlar yaparlar. Şu anda dünyada 165 milyon Türk vardır. Eğer sivil katliamlar olmasaydı, 500 milyon Türk olurdu.

İsrail son 75 yıl içinde dünyanın desteğini de alarak, insanlık suçu işlemeyi 75 yıldır sürdürmektedir. Sabra, Cenin, Şucaiyye, Hazreti İbrahim Camii katliamları gibi binlerce defa katliam yapmıştır. 100 binden fazla Filistinli sivil halkı katlettiler. Dört milyondan fazla Filistinliyi yurtlarından çıkarıp, başka ülkelere sürdüler. Taş üstüne taş bırakmadılar. Yıktıkları alanları Filistinlilerden alıp, Yahudi yerleşim yeri olarak, dünyanın farklı yerlerinden gelen Yahudilere kent yaptılar.

1948 de Deir Yassın katliamı yaptılar. Taş üstüne taş bırakmadılar. 254 masum insanı katlettiler.

1982 yılında Sabra – Satılla katliamı yaptılar. Yerleşkeleri yerle bir ettiler. Üç bin Filistinli sivili katlettiler.

2002 yılında Cenin katliamı ve kent yıkımı yaptılar. 1300 sivil Filistinliyi katlettiler.

Her seferinde konutlar, okullar, hastaneler, fırınlar, altyapı yok edildi ve 2023 yılında da aynı şekilde yok ediliyor!

Filistin denilen yerde 1947 yılından önce Yahudiler, ülkenin kuzey yerlerinde nokta şeklinde idiler. Filistin halkları içinde yaşarlardı.  Terör ile para ile toprak satın alarak topraklarını genişlettiler. 1947 yılına gelindiğinde Filistin topraklarının yarısına yakın kısmına sahip oldular.

1947- 1967 yılları arasında daha büyük topraklara sahip oldular. Savaşlarla, terör ile paralarla satın alınan toprakların yüzölçümü arttı. Filistinlilerin elinde Akdeniz kıyısında bir Gazze bir de doğu kesiminde Batı Şeria kaldı.

1967 yılından sonra da sürekli saldırılarla topraklarını artırdılar, çoğalttılar. 2023 yılına gelindiğinde, Gazze ile Şatı Şeria da Filistinliler nokta şeklinde kaldılar. İslam ülkelerinin, Arap ülkelerinin ve dünyanın adam gibi adam olmayışları yüzünden, İsrail katliamlar yaptı. Topraklarını genişletti. Filistinlilerin toprak bütünlüğünü devlet olamayacak şekilde bozdu. Filistin’e devlet isteyenler diyor ki; İsrail 1967 yılı öncesi topraklarına çekilsin. İki kesimli devlet kurulsun. Nasıl, kiminle? Oysa devlet zorbalıkla işgal ettiği Filistin topraklarına Yahudiler için yeni kentler kurdu.

Filistinlilere saldırılmadığı gün hiç olmadı. Her yıl hava saldırıları ile katliamlar yapıldı.

09 Temmuz 1948 de Lida da 426 sivil acımasızca vahşice katledildi, öldürüldü!

05 Haziran 1967 de Kudüs de 300 sivil katledildi.

12 Ağustos 1976 da Tel El Zataatar kampında çoğu çocuk, 1500 sivil Filistinli katledildi.

25 Şubat 1994 de Hazreti İbrahim Camisinde 79 sivil Filistinli şehit edildi.

İsrail 75 yıldan beri katliam yapıyor diyorlar ama aslında 1917 yılından beri, yanı 106 yıldan beri terör, katliam yapıyor.

09 Temmuz 1948 de Lida kasabasını basan İsrail askeri güçleri 420 sivil Filistinliyi katletti.

05 Haziran 1967 de 300 Filistinli sivil katledildi.

Katliamlar hemen her gün yapıldı. Tarlalar, zeytinlik bahçeleri, tarım ürünleri yakıldı. Arazileri ellerinden alındı. Mescidi aksaya İsrail askerleri ile sivil sapkın serseri siviller baskınlar düzenlendi.

Bir örnek verelim. Her zaman yapılan hukuksuz bir davranışı yazayım: “ Bir Filistinli aile çarşıya, pazara çıktığında, başka bir sivil Yahudi eve gelir. Kapı kırılır. Filistinlinin evine yerleşir. Sahibi geldiğinde, burası benim evim der. Ama güvenlik güçleri gelir. Filistinliyi kovar. Bu olay yüzlerce defa olan bir vahşettir. Batı bunlara destek vermiştir. Batıda hukuksuz şerefsiz aşağılıktır. Onları övenlerde onlar gibidir. İnsan gibi davranan herkesi bu sözlerden her zaman ayrı tutuyorum. Benim sözüm insan hakları bilmeyen aşağılık adileredir.

Filistinlileri yerlerinden ettiler. Kaplara yerleştireler. Ama kapmaları da sürekli bombaladılar. Saldırdılar.

Bunu batıl Batı dünyasının her türlü desteği ile yapıyor. Batıl batının İslam, Müslüman düşmanlığının sonucu olarak yapıyor. Her türlü desteği, asker, dâhil vermektedirler.

07 Ekim 2023 Cumartesi günü başlayan saldırılar da BM de 63 ülke destek vermektedir. Ateşkes yapılmaması için oy kullandılar. Ateşkes uygulamasının olmamasını içinde BM daimi üyelerden veto edenler oldu. Bunun için ateşkes sağlanamadı. İsrail zaten BM’nin 150 den fazla kararını uygulamamıştır. BM yi takmamaktadır. Çünkü BM üyelerinin tümü yanlarında yer almaktadır.

Üç gün önce BM de ateşkes olması için oylama oldu. 193 üye ülkesi olan BM’de oylama sonucu şöyle bitti: 193 üye ülkeden 45 üye çekimser oy kullandı. Bunlar ne yaşar ne de yaşamaz. Adam değil, kimliği belirsiz. Zalime hayır olmaz, demekten çekinen ürkek, korkak, pısırık, şerefsiz- onursuz yaratıklardır. Bu 45 ülkeden hak hukuk beklemek doğru olmaz. 14 ülke, batılı ülke ateşkes olmamalı. İsrail korkunç dehşet evren vahşetlerini, katliam ve soykırımını devam ettirmeli, diye oy kullanan adi ve aşağılık ülkelerdir. 120 ülke ateşkes olmalı, diye oy kullandı. Ama 5 daimi ülkenin vetosu ile tasarı, ateşkes kabul edilmedi. Beş daimi katliamcı, soykırımcı, soytarı ülke yönetimleri ne derse, o olur. Birinin vetosu ile karar çıkmaz. İsrail’in soykırımcı katliamları 24. Gününde de tüm hızıyla devam ediyor! İki milyarlık İslam dünyasından pek etkili ses çıkmıyor. Tüm birleşik örgütleri etkisiz, yetkisizdir. Size iki olay anlatarak, ibret almanızı, ders çıkarmanızı rica ediyorum.

1980- 1984 yılları arasında Kandıra İlçesi, Avdan Köyü İlkokulunda öğretmenlik yapıyordum. Doğaya ibret ve ders alma gözüyle bakıyordum. Bir olay anlatalım:

1-      Köyde kümes hayvanları vardı. Tavuk, horoz, hindiler vardı. Daha çok yerli hindiler bulunuyordu. Hindilerle, horozlar dövüşürler. Hindi kavgada horozu yener ama horozlar, hindilere karşı işbirliği yapardı. Bir horoz ile hindi dövüşürken, bir başka horozda hindiye saldırırdı. Böylece hindi ya yenilir ya da kaçmayı yeğlerdi. Ama hindiler hiç horozlara karşı işbirliği yapamazdı.

2-      Tavuklar, yumurtadan civcivlerini çıkarmışlar. Köy içinde dolaşıyorlar. Yanlarından bir köpek geçtiğinde, tavuk hemen kanatlarını açar. Uçar gibi havalanır. Köpeğin üzerinden uçmaya ve gagalamaya başlar. Köpek korkusundan kaçar. Aslında köpek, civcivlere saldırma girişiminde de değildi. Ama annelik içgüdüsü ile ne olur ne olmaz, diye önlemini alırdı.

3-      Köyde hem manda hem sığır, öküz olurdu. Mandaların ve öküzlerin bazılarını çift sürmede kullanırlardı. Mandaların erkeği de dişisi de olurdu. Köy içinden su içmeye götürülürken, öküzlerle, mandalar dövüşe başlarlardı. Hangisi yener, dersiniz? Manda daha güçlü gibidir. Ama dövüşmesini bilmiyor. Manda ile öküz karşı karşıya geliyor. Baş ile birbirini itmeye başlıyor. Manda itmede, öküzü sürükleyeceğe benziyor. Ama öküz taktik değiştiriyor. Baş ile mandanın başını itme yerine; mandayı boyundan itmeye başlıyor. Mandanın gücü ve dengesi bozuluyor.

4-      Bir iş yapacaksan, işin inceliklerini, başını, ortasını, sonunu, olabilecekleri de düşüneceksin. Olmaz, demeyeceksin. Kavgada her şey olabilir. Senin dost gibi gördüklerin bile düşmana hizmet eder, destek verir. Rusya ile Ukrayna savaşı 24 Şubat 2022 gününden beri devam ediyor. Onlarca ülke Ukrayna yanında yer aldığından, dünyanın süper gücü olan Rusya öyle 72 saatte Ukrayna’yı teslim alamadı. 72 saatte teslim alacağını düşünmüştü. Halkın kentlerini gül, çiçek ile karşılayacağını söylüyordu. Ama cephede savaşamayan Rusya, ayni İsrail zalim kâfir gâvuru gibi sadece Ukrayna’nın sivil yerleşkelerini 2 yıla yakındır, vuruyor. Bugün 30.10.2023 Pazartesi günüdür. Aklı, bilimi, tekniği dosdoğru ve gerçekçi kullanmalı. Düşünce biçimlerinin tümünü değerlendirmeli.