Tarihimizde ilk kez bir Başsavcı kendi Adliyesinde ki yolsuzlukları HSK’na dilekçeyle bildirmek zorunda kalıyorsa gerisini varın siz düşünün…

Eskiden araştırmacı gazeteciler vardı. Gizli kamera , gizli mikrofonla yolsuzlukları , rüşvet çarklarını , hırsızlıkları araştırır , bayağı maceralı ve cesur işlere imza atarlardı. Hiçbir iktidar da “ulan partimizin , iktidarımızın düşmanı , bizi yıpratmaya , iktidardan düşürmeye çalışıyor namusuz” demez iddiaların üzerine gider , gereğini yaparlardı.Turgut Özal bile kendi bakanını rüşvet alırken suç üstü yakalatmıştı.

“Yağma” isimli bu kitabı Murat Ağırel öyle araştırmacı gazetecilikle , dedektiflikle , istihbaratla falan topladığı bilgilerle yazmamış. Kitapta yer alan yolsuzluk , israf ve suistimal iddialarının tamamı Sayıştay Raporlarına dayanıyor. Adam oturmuş bunları derlemiş kitap yazmış ama sonuç gazetecilik açısından muhteşem , ülkemiz açısından felaket. Kitapta yer alanlar Sayıştay tarafından tespit edilenlerin sadece küçük bir kısmı. O kadar vahim , o kadar ağır iddia ve tespitler var ki.

Sayıştay raporlarında ; Diyanet dahil pek çok kurumda devletimizi milyarlarca trilyonlarca lira zarara uğratan usulsüz harcamalar , israflar , yolsuzluklar , personel alımında usulsüzlükler , mal ve hizmet alımlarında yasaya aykırı ihaleler yapıldığı tespit edilmiş.Yine pek çok kamu kurumunda personelin nitelik olarak yetersiz ve etik değerlerden yoksun olduğu belirtilmiş.Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarında iç denetimin yapılmadığı da eleştiri konusu yapılmış.

Ağırel ; Sayıştay raporlarından seçtiği ; Sağlık , Milli Eğitim , Ulaştırma , Çevre ve Şehircilik Bakanlıkları ve bağlı kuruşlar ,Belediyeler , Üniversiteler , Kamu Bankaları , Merkez Bankası , TRT , TCDD , PTT , Kızılay ile ilgili iddia ve tespitleri irdelemiş.

Modern devlet her türlü faaliyeti ve işlemi yargı denetimine açık olan , şeffaf , hesap sorulan ve hesap verebilen , meşruiyeti hukuka dayanan devlettir. Modern devlette her şey kurallar , kanunlar ve yazılı olmayan köklü gelenekler çerçevesinde belirlidir ve keyfiliğe asla yer yoktur. Böyle bir devlette siyasi görüşü , ekonomik durumu , inancı ne olursa olsun herkes kanunlar önünde eşittir.

Sayıştay’ın kuşa döndürülen yetkilerine rağmen denetim raporları çok önemli tespitler içeriyor. Siyasi baskıdan çekinmeden , korkmadan , bağımsız ve tarafsız olarak düzenlenen bu raporların tamamı ne yazık ki kağıt üzerinde kalmış. İktidar tarafından ciddiye alınarak hataların düzeltilmesi , kamu zararlarının tahsili , sorumluların cezalandırılması akla gelmemiş bile.

Tarihimizde ilk kez bir Başsavcı kendi Adliyesinde ki yolsuzlukları HSK’na dilekçeyle bildirmek zorunda kalıyorsa gerisini varın siz düşünün…