Kendini Bilmek sözlük anlamı ile, “durumuna, onuruna, kişiliğine uygun bir biçimde davranmak, çocukluktan çıkıp aklı iyiye kötüye, her şeye erer yaşa gelmek, erin olmak, erinleşmek” olarak tanımlanmaktadır. Meseleye bir de sosyolojik açıdan bakacak olursak, kendini bilmek, insana has tüm duygu ve düşüncelerimiz ile bir bütün haliyle, farkındalık ile, uzun ve zorlu yolda yürümeye çalışmayı hedef edinen varlık olarak tanımlarsak yanlış bir tabir olmayacaktır. Bu uzun ve engebeli yoluculuğu, yani mükemmelliğe giden yolu, ben anka kuşu olarak tanımlamak istiyorum. Anka kuşları efsanesine göre, anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar ölümü bekler. Ta ki güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakıncaya kadar oluşturduğu yuvasında yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğar. Hikayenin kalan kısmında ise, sürekli bir döngü içerisinde birtakım olaylar gerçekleşmektedir. Anka kuşunun yuvası görkemli Kaf dağının zirvesinde yer almakta ve oraya ulaşılması için birtakım zorlu vadileri aşması gerekmektedir. İşte insanlığın kendini bilmesi, mükemmelliğe ulaşmasındaki zorlu süreçler de tıpkı anka kuşunun Kaf dağına uluşmasından, yuvasını belirli  bir ahenkle yapmasından ve küllerinden yeniden doğmasına kadar geçen süreçlere benzemektedir. İnsanlığın kendini bilmesi, yol üzerindeki engellerin üstesinden gelebilmesindeki durumlar nelerdir?
1-İrade Aşaması: İnsanlık, aradığı  her şeyi irade aşamada bulur. Sınırları yoktur. Zevke, sefaya, bütün emellerine kavuşabileceklerini, uğraşmadan mevki, makam sahibi olunabilecekmiş sanılır. Öyle çok insan  irade aşamasının  sihrine kapılır ki, burada bir sürü kayıp verilir.
2-Aşk Aşaması: Yoluna devam eden insanların bir çoğunun gözünü bir sis kaplar. Gördüklerini, paha biçilmez bir şeye benzetir, kör olur.
3-Cehalet Aşaması: Bu aşamada, insanoğlunun, gözlerine her şey çok  güzel gelir. Nereye gittiklerini bile unuturlar, ilginç nesneler, değişik olaylar, farklı insanlar  görürler, ancak sorgulamazlar. Önemsemedikçe düşünmemeye başlarlar. Düşünmedikçe unuturlar. Unuttukça yükleri hafifler ve amaçsızca gülümserler.
4-İnançsızlık Aşaması: İnsanlar bu aşamada olduklarında,  birden her şey anlamını yitirir. İçimizdeki kutsallığı, Ben’i bulmanın hiçbir şeyi değiştirmeyeceği inancına kapılırlar. Kesin öleceklerini iddia edenler, ölümü anlayanlar ise, içindeki kutsallığı, Ben’i bulsalar bile onlara çözüm olmayacağını söyleyenler, emeklerinin boşa gittiğini düşünenler vardır. İnsanların  bir çoğu yolu tamamlayamayacaklarına inanıp, geri dönerler.
5-Yalnızlık Aşaması: Bu aşamada yer alan  bütün insanların, içlerini korku salar, bulundukları yerde sadece kendileri varmış gibi endişeye kapılırlar. İnsanlık bu aşamada, “Acıkan sadece kendi karnının doymasını düşünür, tek başına doymak istediği  için de, başarılı olamayıp kendilerinden  daha büyük insanların damaklarına yanaşır bir yemek olur” düşüncesiyle hareket eder.  Milyonlarca insanın  aynı amaç için uğraşmakta olduğu, akıllarının ucundan bile geçmez.
6-Dedikodu Aşaması: Bu aşama içerisinde yer alan insanlık, her ortamında fısıltılar duyulmaya başlanılır. Birçok insan korkuyu, iliklerine kadar yaşadığı için, burayı aşmayı başaramaz bile ve mücadele etmekten vazgeçerler. Sonuçta, dedikodu yapmak, mücadele etmenin, iyi olmanın önündeki en zorlu basamaklardan biridir.
7-Ben Aşaması: Bu aşama insanları,   kimi diğer insanın  saçını  beğenmez, kimi her şeyi bildiğini iddia eder. Yanlış yoldan gidiliyor diye kargaşa çıkarır. Her kafadan bir ses çıkar, herkesin fikri vardır ve hepsi de söyleyen için doğrudur. Sanki milyonlarca farklı yol varmış gibi… Hepsi en önde lider olmak ister, öne geçmek için birbirlerini ezip dururlar. Ta ki ‘’Ben’’ den uzaklaşana dek…
Yukarıda kendini bilme sürecini anka kuşuna benzeterek anlatmak istediğim 7  aşamalı, insanlık basamakları yer almaktadır. Tüm bu süreçler, bizlere aslında bir şeyleri fark etmemizi sağlıyor olabilir veya belki de olmaktadır. Doğumumuzdan ölümümüze kadar olan yaşam döngüsü içerisinde, ne olmak istiyoruz, nasıl yaşamak istiyoruz ve ne şekilde fikirlerimizin, yaşantılarımızın ölümden sonra bile baki kalmasını istiyoruz, gibi soruların cevaplarını arıyoruz. Artık aramak yetmiyor, diyorsak, farkında olarak yaşayalım. Farkında olmanın yanı sıra yapılan adımlar yavaş ve sabır isteyen adımlardır. Hamlıktan pişmeye giden yolu aşabilmek, aştım diyebilmek maalesef zordur. Sözlerimi şu şekilde noktalamak isterim. Kendini bilmek için, farkındalık tek başına yeterli değil, sabır ve yedi zorlu süreci teker teker yapabilmek gereklidir. İRADESİNE HAKİM OLAN, KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLANMAYAN, DÜŞÜNEN – KENDİNİ GELİŞTİREN,  KENDİNE VE BAŞARACAĞINA İNANAN, HEP BİRLİKTE HAREKET EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ BİLEN, YALNIZ OLMAYI TERCİH ETMEYEN VE EN ÖNEMLİSİ; EGOSUNU EĞİTEN İNSANLAR OLMAK DİLEĞİYLE.