Dört kişilik bir doğa gezgini doğa dostu gruptuk ve yeni bir Rota oluşturarak yola düşmek zamanıydı.

 Yine güzel bir hafta sonu yine temmuzun sıcağında sahildeki yüksek nem rutubet ve doğaya kaçış.

Saat yönünde bir daire çizerek Rize Artvin Erzurum ve İspir üzerinden tekrar Rize’ye varışla sonlandırılacak iki günlük bir programdı.

Bu programı faklı kılan ve faaliyet akşamında da bu işin taçlandıran güzel bir çadır kamp olmasıydı.

Çadır kamplı faaliyetler extrem heyecan oluştururdu bizlere ve biz bunu şimdiden yaşamaktaydık.

Ve cumartesi sabahı yola koyulduk ilk önce oluşturduğumuz faaliyet bütçesiyle alışverişimizi yaptık ve yola koyulduk.

İlk molamız Borçka da olacaktı ve artık yeni rotada oluşan o yolun yolcusuyduk.

Dedik ya dört doğa dostu arkadaştık, tecrübesiyle bizlere eşlik eden Sn. Danış abimiz Danış Mete yol arkadaşımız Sn. Ramazan Usta ve yine doğa dostu arkadaşımız Ekrem Yılmaz bey ile beraberdik.

Artık sahili terk ederek cankurtaran tünelinde geçerek Artvin ilimizin içerilere doğru yol almaya başladık ve Borçka ilçemizi geçtiğimizde Borçka Baraj gölünün kenarında Artvin yolu üzerinde enfes bir çay ocağı vardı ilk molamız ve çaylarımızı yudumlayarak kendimizi ödüllendirdik.

Çaylarımızı yudumlarken baraj gölünün kenarındaki kamp alanını inceleme fırsatımız oldu ve birkaç karavan kamp aracının alanında kamp kurduklarını gördüğümüzde bir sonraki faaliyette kamp alanımız burası neden olmasın dedik.

Bu bölgede yeni bir Rota daha oluşturursak burası neden kamp alanımız olmasın diye düşüncesiyle bunu da not ettik.

Ve yolculuğa devam ettik baraj gölü boyunca şu tespitimiz şu oldu.

Yıllar önce bu barajların ilkinin temelli atılırken bir uzman kişinin yaptığı konuşmada bu barajların çevresinde ikliminin değişeceğini buradaki bir metreyi aşmayan ağaç dokusunun yeşil dokusunun metreleri aşacağını söylemişti.

Ve çevreyi gözetlediğimizde, gerek Borçka barajı gerek bir sonraki barajlar bölgelerinde gerçekten iklim değişmişti ve Artvin artık gerçekten yeşil Artvin olmuştu 3-5 metreye ulaşan ağaç boylarıyla artık yemyeşil yamaçlarla mükemmel bir coğrafi donuşum olmuştu .

Ve yine Çoruh vadisinde seyahatimiz barajlar bölgesinde devam ettiğinde Artvin köprübaşından sonra Yusufeli yoluna girdiğimizde Deriner barajını su tutması ile yine aynı yeşermenin de orada ilk adımlarının başladığını gözetledik.

Sıra sıra Tünelleri ve viyadükleri geçtikten sonra Yusufeli’ne bizi ulaştıran o muhteşem tünele içinde kavşakların olduğu tünele geldik yani Yusufeli barajının girişindeydik artık.

 Tünelin Yusufeli çıkışından çıktığımızda henüz bitmemiş bir viyadüğün karşısında dağın yamacında yeni Yusufeli’ni gördük ve eski Yusufeli’ne artık özlemle bakıyordu çünkü tümüyle baraj gölünün altındaydı.

Barhal bölgesi sapağına vardığımızda şantiye görevlisi ne sorduğumuzda karşıya geçmek için ne kadar Bir mesafe kat etmemiz gerektiğini bu viyadük bitene kadar Yusufeli’ne varmak için yaklaşık olarak 12 kilometre bir yol mesafesinin kat edilmesi gerektiğini ve bunun içinde toplamda 24 kilometrelik bir ekstra yolumuz olduğundan dolayı ilçe merkezine gitmektense hakim tepeden Yusuf elini uzaktan fotoğraflayarak ve çevredeki yeni oluşumları görerek gözetleyerek geri dönme kararı aldık.

Yine o muhteşem kavşağa girdik artık sapağımız Uzundere yanı Tortum vadisi idi.

 Tortum vadisi bu faaliyet için odak merkezi idi, çünkü hem kamp kuracağımız yer hem Tortum şelalesi faaliyetin merkezliydi.

 Bir süre sonra Tortum şelalesin de idik o muhteşem suyun gücüne şahit olmak ve fotoğraflamak muhteşemdi.

Ve çadır kamp alanımız için Uzundere vadisinden biraz devam ettiğimizde daha önce görüştüğümüz ilgili kişinin yer göstermesi ile çadırlarımızı kamp yerimizi kurduk ve akşam yemeği için hazırlıklar başladı.

Tabii ki akşam yemeğe öncesinde Danış Bey'in ikramı olan Tortum çağ kebabını tatma fırsatımızda olmuştu.

Kamptaydık artık, çadırlar kurulmuştu mutfak malzememiz ve masamız sandalyemizde artık akşam yemeğimiz de hazırdı, akşam yemeği eşliğinde muhteşem bir gecede derenin sesi ile beraberinde ve güzellikler içinde gecemize geçirmiş olduk.

 Sabahın ilk ışıklarıyla artık kahvaltı hazırlığı ve yeniden yola düşmek gerekliydi, çünkü önümüzde Erzurum Çifte minareler Yakutiye medresesi kümbetler Erzurum evleri kale gibi bir kültürel ve tarihi dokunun ziyaretleri vardı.

 Ve tabii ki bu ziyaretlerinin sonunda meşhur peynir Çarşısına uğrayarak Erzurum'a gitmişken hanımın eliniz boş gelmeyin sözünü yerine getirmek çabası içinde alışverişimizde yaptık.

Dönüş için ikindi namazı sonrası yola girmiştik, İspir ilçemize varmadan bir arıcı hemşerimizle ziyaret ederek o muhteşem yayla sütlaççını eşliğinde güzel bir sohbet etme imkânımız oldu.

Ovit daği tüneli sonrası İkizdere’ye yanı faaliyetimizin başlama noktası olan Rize’ye vardık.

 Böylece cumartesi pazar muhteşem fotoğraflar muhteşem doğa ve doğanın içinde muhteşem faaliyetle oluşturduğumuz rotayı gezmiş olduk fotoğraflamış olduk belgelemiş olduk.

Ve bir başka hafta sonu yine, yeni bir Rota oluşturarak yine yeniden yollarda olmak dileğiyle, bekleriz.