Ben Tarık; sözüm kısa, gölgem uzun.

Karanlık üstüme çökerse, önce ben çökerim karanlığın üstüne.

Gerçekten kaçanların adımlarını duyarım; kaçtıkları gün gelir biter.

Adalet gecikir, ama döndüğünde iz bırakır.

Benim yolum eğriyi sevmez; eğrilik bana yaklaşamaz.

Yalan gürültülüdür; ben gürültüye değil, kaynağına bakarım.

Sözüm sessizdir; sessizliğimin ağırlığını taşıyamayanlar konuşur.

Duruşumdan korkanlar uzak durur; uzak duranlar kendini korur.

Ben doğruyu seçtim; yanlışın kalabalığı bana hükmedemez.

Cesaret fısıldar; ben o fısıltının gölgesini bile duyarım.

Niyet saklanmaz; saklayan kendini ele verir.

Maskeler düşünce yüz değil, gerçeğin izi görünür.

Ben yürürüm; yolum düzelir, durmayan kalır.

Gölge büyür; ben gölgeye değil, ışığa bakarım.

Gerçeği saklayan kendine hüküm yazar.

Haksızlık büyürse karşısında ben büyürüm.

Sözüm yumuşamaz; bükmek isteyen kırılır.

Benim sabrım sessizdir; sabrım dolunca gürler.

Yalan koşar; gerçek yürür ve her zaman yetişir.

Dik durmak zor değildir; zoru yapanlar yanımdadır.

Korku bağırır; ben o bağırışın içindeki gerçeği görürüm.

Yanlışı susan büyütür; ben susmam.

Cesaretim öfkeden değil; yönümden gelir.

Ben Tarık—adım kısa, izim derin.

Doğruluk yalnızdır; yalnız kalmak beni ürkütmez.

Gücüm görünmez; görünmez olan en sert darbedir.

Karanlık ilerlerse, önümde duracak ışık aramaz. Ben yeterim.

Adaletin terazisi şaşarsa, ben düzeltirim.

Gerçek geldiğinde herkes susar; ben konuşurum.

Ben Tarık—yolum kesin, duruşum keskindir; dönmem, eğilmem, geri atmam.