Bütün yazılarım, insanların iki âlemde; daha iyi, güzel, doğru, dürüst, olumlu, yararlı, olgun, medeni olması içindir. Eleştirilerim; yapıcı ve olumlu, yergilerim; insanların fark etmesi, anlaması içindir. Hiçbir insan ve varlık için kötülük asla istemem. Zira âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ım, İslam dininde bizlere böyle emrediyor. Kötülük, çirkinlik, yaramazlık, olumsuzluk, zarar, ziyan yapmamızı yasaklıyor.

                İslamiyet; en olgun, yararlı, güzel ahlaklı, maddi, manevi en temiz, üstün ahlaklı olmamızı istemektedir. Allah cc. Kur’ân’da, peygamberimiz ve ashabı de bizlere böyle bildirmektedir. Diğer peygamberlerin bildirdiği; Allah’ın emir ve yasaklarına uymak ve üstün İslam ahlakında olmaktır.

                İslam dini, kötü ahlaktan- huylardan kurtulup, uzaklaşmak; güzel huylar edinmektir. “İyi huylu olmayı öğreten ilim dalına; Ahlâk ilmi denmektedir.”

                Bütün peygamberler, Allah’ın emir ve yasaklarını öğretmiş. 104 kitap bunu insanlara bildirmiştir. 104 kitabın içeriği, özü, aslı, esası, kısa olarak Kur’ân’da bulunmaktadır.

                İnsanların huzurlu, mutlu, sakin, sükûn içinde yaşamaları için, Kur’ân her bilgiyi kısa, öz açıklamaktadır. “Dünyada Kur’ân, akıl, ilim içinde yaşayanların, ahrette de ebedi huzur ve mutluluğa erişeceğini âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ımız buyurmaktadır.” “ Bizler, Kur’ân, sünnet ve peygamberimizin varisleri olan gerçek İslam âlimlerinden bunları öğreniyoruz.”

 İslam dini, insanlara; hava, su, sıcaklık, güneş, toprak, can kadar önemli ve de gereklidir. Bunu anlayamayanlar, insani davranış değil, hayvani hatta daha düşük hareket etmektedir. En zararlı dediğimiz hayvanlardan çok daha insanlara, varlığa, doğaya zarar vermektedirler. Hayvansı özellikli, nitelikli olanlar, olumsuzluğu anlayamadıklarından, hala onlar tarafında, yanında yer almaktadırlar.

( Kötülüğü yapana, destek vermek, onun günahına ortak olmaktır. Hatta ondan fazla günah almaktır. Zira destek olunmasa idi, o zalimlik yapacak gücü bulamayabilirdi)

                Peygamberimiz: “ Ahlakınızı iyileştiriniz- güzelleştiriniz,” buyurmaktadır.

                Gerçek ebeveynler, âlimler, öğretmenler; çocukları güzel eğitmek, öğretmek, terbiye etmek için çalışırlar. Hangi bilim dalı öğretmeni olunursa, olunsun; Ahlak ilmi öğretilmelidir. Bu matematik, cebir, geometri, fizik, kimya, müzik, beden eğitimi dersi bile yapılırken, Ahlak ilmi kazandırılabilir. Bendeniz, 30 yıllık sınıf öğretmenliğimde bunu en başarılı şekilde yaptım. Tüm ilimler Allah cc. Katındandır.

                Ahlak ilmi, en iyi, güzel, onurlu, olumlu, yarayışlı, gerekli ilim dalıdır. Ahlak ilmi ile insan, insan onuruna erişir. Kirlenmiş ruhlar ahlak ile temizlenir.

                Peygamberimiz; “ İslam, güzel ahlaktır. Din, güzel ahlaktır. Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”Buyurmuşlardır.

                Kur’ân-ı Kerim’de en çok güzel ahlaklı olma ile ilgili ayet bulunmaktadır. Biz bunları öğrenmekle sorumlu, yükümlüyüz. “Bizlerin, cehennemden kurtulması, ancak Kur’ân ve peygamberimize bağlılığımız ile olmaktadır.” Bunun dışında kalanlar, ne yaparlarsa yapsınlar, cehennemliktir! Allah’ı tanımayanlar, emir ve yasaklarını takmayanlar, Allah’ın cennetine değil cehennemine giderler!

                Bizler, Türkiyeli müminler olarak dünyanın en güzel, iyi yerinde yaşama olanağına sahibiz. Türkiye gibi bir nimet, bereket içinde yaşayıp da, şükretmeyenler, hamt etmeyenler, nankördür. Dünyada fındığın %67’si, incirin %27’si, kayısının %23’ü, kirazın %26’sı, bazı madenlerin %50’den fazlası ülkemizde yetiştirilmektedir. Genleri temiz ürünleri helalinden yetiştirmeliyiz. Madenlerimizi işleyip, satmalıyız. Ülkemizde yedi coğrafi bölge ve pek çok iklim çeşidi yaşanmaktadır. Her mevsimde her iklimi yaşamak mümkündür. Vatanımızın, ülkemizin değerini bilip, gözümüz gibi korumalı, kollamalıyız. Nankör, hain, alçak, adi, kahpe, düşmanlara fırsat vermemeliyiz. Anormalliği, bozukluğu, hainliği hoş görmemeliyiz. Gâvurluk yapana, dolaylı ve dolaysız zerre kadar destek olmamalıyız. İslam, insan, insanlık, vatan, millet, devlet, bayrak, milli, manevi, dini değerlerimize hainlik edenlere karşı amansız bir savunma ve atak içinde olmalıyız.

                İnsan, olgun takva mümin olmalıdır. Hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, arlanma, utanma, sınırları aşmama, haddi - hududu bilme, içinde olmalıyız. Hayâ, iffet sahibi olmalıyız. İslam, insanlık, ilim, din, evrensel değerleri bir bütün olarak, azim ve gayretle yaşamalıyız.

                Peygamberimiz: “ Hayâ imandandır. Hayâ azlığı küfürdendir.” “ Hayâ, iffet, dile sahip olma, akıl; imandandır.”  “Cimrilik, müstehcenlik, çirkin söz ve hayâsızlık nifaktandır.” Yanı pek çok pislik dinden kopmada, ayrılmaktadır.

                Din düşmanları, çocuklarını güzel ahlak, edep, iffet, hayâdan uzak tutmaya çalışıyorlar. Sonrada bu güzelim İslam değerlerinden uzak kalınca da, iki dünyaları cehenneme dönüşmektedir!

                Peygamberimiz: “ Hayâsı olmayanın imanı da olmaz. İmansız da cennete girilmez.

                İslam dininde 730 kadar haram olan fiil- eylem vardır. Bunları öğrenip, sakınıp, kaçınmalıyız. İbadet yaparken, haramlardan da mutlaka kaçınmalıyız. Haram işleyenlerin; ibadet ve iyilikleri de boşa gider! Takva mümin olmalı. “Hem abid – çok ibadet eden, hem de takva- haramlardan sakınan olmalıyız.” Pislikle, temizlik bir arada bulunmaz.

                Türkiye’mizde 1950 yılı öncesinde ve de 28 Şubat 1997 döneminde müminler çok zarar gördü. Zaten zarar görmediği dönem hiç olmadı. Ama 28 Şubat 1997 döneminde 300 kadar belediye başkanı görevden alındı. Refah- Yol koalisyon hükümeti düşürüldü. İstanbul BŞ. Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’da görevden alınıp, cezaevine kondu. Bu zalimliğe alkış tutanlar, bugün tüm terör örgütlerinin eylemlerine destek veren, onursuz yaratıklar olmuştur! Bu bir hak, batıl yanında yer alma durumudur. Batılda olanlar, hak, hukuk yanında, tarafında yer alamazlar. Genleri bozuk, akılları pisli, kalpleri, kararmış, kendilerini onursuz ve alçak yapmışlardır. Herkes aklını başına toplayıp, akıl ile doğru düşünüp, iyi eylem ve güzel davranışlarda bulunmalıdır.

                Ülkemizde, PKK teröristleri,11 Temmuz 2019 - 24 Ağustos 2019 tarihleri arsında, yaklaşık 45 günde, 27 tane orman yangını çıkardılar. PKK ; “yaktık, yinede yakacağız, demektedir!” Yüzlerce hektar ormanımız yok oldu! Buna mecliste bulunan 6 siyasi partiden sadece 2 tanesi tepki veriyor. Dört tanesi terör örgütü eylemleri yanında yer alıyor. Bir de hükümeti yangınları söndüremiyor, diye eleştirilerde bulunuyorlar. Bu alçak teröristler ve taraftarları, ülkemize ve insanlığa binlerce çeşit zarar vermektedirler! Bu bir insan olamama, insanlıklı olamama, mümin olamama sonucudur.  Zira hak mümin ve Müslüman; Allah’a kul, varlıklara sadece ve ancak iyilik yapar. Asla zalimlik ve gâvurluk yapmaz.

                İnsanlarımızı, bizler iyi yetiştiremiyoruz. Düşman gâvurlar ise kötü yetiştiriyor. Biz etkili olamıyoruz. Düşmanlar genlerine, ruhlarına, beyinlerine, kalplerine kadar girerek, en zararlı hayvandan çok daha zararlı hale getiriyor.

Ahlak, edep, hayâ, iffet yönü ile bilimsel yönü ile de başarılı gençler yetiştiremiyoruz. Nitelikli insana gücümüz yok! Üniversite giriş sınavında 14 bin öğrenci sıfır puan alıyor. Başarısız olan öğrencilerde üniversite okuyor. Çünkü üniversite okulları çok fazladır. Bu eğitim ve öğretimde kaliteyi tamamen düşürüyor.

2019 yılı üniversite sınavında öğrenciler derslerden şu başarısızlığı gösterdi:

“ 1- Fizik ve matematik öğrencileri son derece başarısız olmuşlar. Matematik de 40 soruda 5,7 doğru soru yapmışlar.

Türkçe de 40 soruda 14,7 doğru soru yanıtlamışlar.

 Sosyal bilimlerde 20 soruda 6,7 soruyu doğru cevaplamışlar.

 Fen bilimlerinde 20 soruda 2,2 soruya doğru yanıt vermişler.

İlk sınavda 628 bin öğrenci elenmiş. Baraj altında kalmıştır. Bunların büyük çoğunluğu da yüksek öğrenimde okuyup, tekrar başka bir bölümde okumak isteyenlerden olmuş. Çok üniversite olduğu için, yeni lise mezunlarının %90’ı üniversite okuma olanağına kavuşuyor. Oysa lise mezunların %20’si üniversite okusa, çok daha başarılı olur. Diğerleri meslek, sanat, sanatkârlık, tarım, hayvancılık, inşaat, altyapı, üstyapı işleri için eğitilmiş olsa, ülkemiz ve milletimiz için daha yararlı olur. Ülkemizde 8 milyon üniversite öğrencisi vardır. Mezun olanların %25’den fazlası işsizdir. Zaten iş yapacak durumda da değillerdir! İş yapmak, başarmak kolay değildir. Nato kafa, taş kafa, beton kafa, man kafa, boş kafa, kirli kafa kolay adam olmaz.

Elinde cep telefonu ile gezen her 100 erkekten 26 tanesi saldırganmış. Zorbaymış. Akıllı dijital telefon kullananların %28’i siber saldırıya uğruyor. %52’si zorbalık görmüş. Zorba, zorbalığını bilerek yapıyor. İçindeki kötü duygu, düşünce eyleme dönüşüyor. Pislik yapan, yaptığının farkındadır. Her 10 kişiden bir kişi telefon ile cinsel tacize uğramış durumdadır. İnsanların %19’u telefon üzerinden rahatsız edildiğini söylüyor. Kişisel verilerinin kullanıldığını söyleyenlerin oranı %10 olmaktadır. Tacize uğrayan erkek siniyor. Kadın karşı savaş veriyor. Kadınlar daha çok çevresinden yardım alıyor. Hukuki yola başvuruyor.

Toplumumuzun %78’i Facebook, %74’ü instagram, %31’i Twitter kullanmaktadır. Ben bunların hiç birini kullanamıyorum. Zira ben yararlı, eleştirel, olumlu, uyarıcı yayın yaptığımdan, hesabım kapatılıyor. ( Bir telefonda birden fazla internet ağı kullanılabilmektedir)

Üsküdar Üniversitesi, Lisansüstü öğrencileri tarafından yapılan, Türkiye ölçeğindeki araştırmaya göre: “ Genç ve eğitimsiz olmak, şiddete yöneltiyor. Öfke, düşmanlık, saldırgan davranışların, toplumun diğer kesimlerine göre daha fazla olduğu saptandı. En öfkeli kesim 18- 23 yaş aralığında bulunuyor. Alkol, kumar, madde kullananlar, şiddete eğilimi daha fazladır. Eğitim düzeyi düştükçe, saldırganlık artıyor. Saldırganlıkta en yüksek puan, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Canilik, katillik, kavga, kaza çok olmaktadır. Saldırganlığın en az, düşük olduğu bölge; Trakya ile Orta Karadeniz Bölgesi oldu.

Cehalet, eğitimsizlik, bağımlılık; saldırganlığı, öfkeyi artırıyor. Sigara, alkol, bağımlılık yapan madde- uyuşturucu, kumar oynama, sorumsuz davranma; şiddete, öfkeye, saldırganlığa götürüyor. Eşlerini dövenler, şiddet gösterenler daha çok bu gruptandır. Sorumsuz, serseri tayfadandır.

Bekâr erkekler daha tehditkârdır. Cehalet, cahillik paçadan akıyor. Serserilik, cehaletten doğuyor.

Çocuklarımıza kendini ifade etme öğretilmeli. İslam, ahlak, ilim ile yetiştirmeli. En güzel örnek olmalıyız. Biz öfkenin kaynağı olursak, çocuklarımızda öfkenin, düşmanlığın, saldırganlığın, olumsuzlukların meyvesi olurlar.

Ülkemizde ahlaksızlık, suç işleme oranları son 15 yılda katlayarak, arttı. Yâda suça karşı duyarlı olunup, şikâyetler arttı. 2016 -2017 yıllarında boşanma oranı %1,8 artarken, 2018 yılında %10,9 arttı. 2017 yılında 128,411 çift boşandı. 2018 yılında 142,488 çift boşandı.

2016 yılında 594,493 çift evlenirken, 2017 de 569,459 çift evlendi. 2018 de evlenmeler daha da azalarak, 553,202 olmuş. Olumsuzluklar, maddi yetersizlikler evlenmeleri azaltıyor.

“Boşandığı kocadan nafaka alma, baba veya annenin emekli aylığını almada, boşanmaları artırıyor.”

Anne, baba iyi insan olmazsa; öğretmen, çocuk, memur, işçi, yönetici iyi insan olmaz. Önce biz ebeveynlerin iyi, olgun insan olması gerekir. Çocuklarımızı yaz, kış, zamanın her bölümünde yetiştirmemiz gerekir. Okul açık olduğu zaman ilgilendiğimiz gibi tatilde de ilgilenmemiz, öğretim ve eğitimini sürdürmemiz gerekir. Hiçbir anı eğitimsiz kalmamalı. Yaz okullarına göndermemiz gerekir. Kur’ân, sünnet, İslam dinini öğretmeliyiz. Çocukların yaz tatilinde öğrendiklerini tekrar ettirmesi lazımdır. “Bilgi tekrar edilirse, unutulmaz. Tekrar edilmeyen bilgiler unutulur.”

Çocuğa sadece bilgi yüklemek, yetmez. Sosyal beceri kazandırmalı. Yetenekleri beceriye dönüştürmeli. El becerisi kazandırmalı. Vücuda işlerlik, hareketlilik kazandırmalı. Atılgan, cesur, akıllı, ileriyi gören, öngörülü olması sağlanmalı. Tehlikelerden korumalı. Ülkemizde her yıl birkaç bin çocuk, genç; bilgisizlik ve öngörüsüzlüğünden yaşamını kaybetmektedir! Kazaya kurban gitmektedir.

Gençler yaz tatilinde uygun, ahlaklı, tehlikesiz işlerde çalışmalı. Bir meslek öğrenmeli. Mümkünse, köy yaşantısını tanımalı. Doğayı, çevreyi tanımalı. Camiye gitmeli. Ne olduğu belirsiz cemaatlere, tarikatlara, siyasi oluşumlara teslim etmemeli. Onlar çocuğu kendine köle, tutsak, uşak, mankut yapmaktadırlar.

Çocuklar tatilde farklı, bilgi dolu kitaplar okumalı. Âlemi tanımalı. Kütüphanelerden yararlanmalı. Okumak, beyni etkin ve gelişmiş yapar. Okuyan bir insanın IQ’ su 150 iken, okumayan insanların ki, 70 - 100 oranlarındadır. Okumayanın; gezmesi, yürümesi, iş yapması düşük ve dengesiz durumdadır.

Zihini, beyni aktif tutmak için sanatsal etkinliklerde bulunmalı. Fikir alışverişinde bulunmalı. Sanat ve kültür etkinliklerine katılmalı. Televizyonlarda fikir oturumlarını dinlemeli. Gazete, dergi okumalı. İkinci bir dil öğrenmeli. İkinci ile birlikte üçüncü bir dilde öğrenmek mümkündür. Benim İbrahim oğlum, Türkçe yanında İngilizce, Rusça konuşmaktadır. Anadili gibi konuşmaktadır. Gelinim de İngilizce, Rusça ve Türkçe konuşmaktadır. Diğer bazı dilerlide anlayabilmektedirler.

2019 - 2020 eğitim- öğretim yılında okul tatillerinde değişikliğe gidildi. Eskiden bir 15 günlük ara, birinci sömestri tatili yapılırdı. Bir de yaz tatili yapılırdı. Şimdi ise birer haftalık 1. Sömestri tatili öncesi ve sonrasında tatil koydular. Bu tatillerde, okuduklarını görerek öğrenmeye çalışılmalı. Dinlenerek, çalışmalar sürdürülmeli. Oyunlar oynanmalı. Sporlar yapılmalı. Yüzme öğretilmeli.

Türkiye’de imam ve öğretmen yetiştirmede çok büyük eksiklikler var. Öğretmen karakteri, huyu, becerisi, yeteneği olmayanlar, öğretmen olmaktadır. Milli, manevi değerlerden yoksun kişiler öğretmen olmaktadır. Öğretmenlikte kariyer eden yüzde bir kişi yok. Öğretmenler, ülkemizin kalkınmasına yeterli katkı sunamıyorlar. Eğitim- öğretimde hedef hiçbir zaman yakalanamamış. “Devlette, hükümetlerde koyduğu hedefleri hiçbir zaman yakalayamadı. Hatta hedefin yarısına bile hiçbir zaman ulaşılamamış! Sadece milleti kandırdıklarını sanmaktadırlar.”

Mümin ve Müslüman, İslam dininin haram, günah kıldığı çirkin, yanlış, sakıncalı, hatalı, bozuk işleri yapamaz. Yapmamalıdır. Müslüman, İslam dinini gerçek anlamda dosdoğru öğrenmeli. Müstehcenlik, eşcinsellik, başkasının hak, hukukuna tecavüz etme, Allah’ın emri ve yasakları dışına çıkma yasaklanmıştır.

 Eşcinsellik yasaktır. Haramdır. Lüt kavmi hastalığıdır. Bu yüzden dünyada 40 milyon kişi AIDS hastalığına tutulmuş. Aşısı, tedavisi henüz olmadığından, bu hastalıktan en geç 7 yıl içinde zayıflayarak, ölmektedirler. Bu hastalığa 1993 yılında 13 milyon insan tutulmuş. 2 milyon kişi ölmüş. 2,5 milyonu ölmeyi beklemektedir. Tamamen öldürücü bir hastalıktır. “Ebola” gibi bu hastalıkta iyileşme henüz yapılamıyor. AIDS Hastalığına HIV virüsü neden olmaktadır. Bu hastalık dünyaya yayılmaktadır. Tüm dünyada LGBTİ destekçileri solcu komünistlerdir.

Hak, hakikat her zaman olmuş. Hakkın, hukukun karşısında batıl, küfür, gavurlukta her zaman olmuştur. Batıl olanlar, her zaman kâfirliğin gereğini yapmış, yapmaktadırlar. Batıl hiçbir zaman insan hak, hukukundan yana olmamıştır. Olmayacaktır da!

Ortaçağ da başlayan insan devşirme, toprak işgalleri hep Katolik – Latin dünyasının baş uğraşı, hedefi olmuştur. Katolik- Latin dünyasının, İspanyol, Portekiz ve diğer sapkın ülke kardinalleri hep zalimliğe, zulme, işgale teşvik etmişler. İzin vermişlerdir. Osmanlı bu sapkın sapık batıl olanlarla 220 kez savaş yapmak zorunda kalmıştır.

Coğrafi keşifler adı altında yeni yerler işgal edilmiş. Yeni köleler edinmişler. Köleler çalışmış. Efendiler kazanmış. Yerli halkın ellerinden tüm zenginlikleri alınmış. Köle edinenler, bugün daha çok Hıristiyan olmuştur. İşte beyin çalışmayınca, doğru bilgi edinemeyince aptallığın sınırı olmamaktadır. Kölelik, işgal konusunda; İspanyol, Portekiz, İtalyan, Fransız, Hollanda, Almanya, İngiltere, SSCB Rusya, ABD, İsrail tarihi çok iyi bilinmelidir. Bunlar insanlığın maskarası, yüzkarasıdır. İnsan, pusulasını şaşırdığında, hangi kötülüğün tutsağı, kölesi olacağı belli olmaz.

Bizler çok zeki, bilgili, bilinçli olmalıyız. Eğer çok zeki isek, üniversitelerde çağın en çok aradığı bölümlerde okumalıyız. Eğer çok zeki değil isek; meslek, sanat, sanatkârlık, tarım, hayvancılık, çiftçilik, toprak işleri okumalıyız. Beyin çok iyi durumda değil ise; beden işçisi olmaya çalışmalıyız.

İyi bir doktor, mimar, farklı alanlarda mühendis, öğretmen, eczacı, İslam’ı ilimler, bilim insanı, sağlıkçı, veteriner, kimyacı, matematikçi, fizikçi, hukukçu, tasarımcı olmak kolay değildir. Olanlar var ama hiçbiri doğru- dürüst işin, mesleğin erbabı değildir. Yaptığı her şey bozuk ve çürüktür. Ulusal ve uluslararası eleman olmalı.

Tarım ve hayvancılık, çiftçilik deyip de geçmemeli. Bu alanda çalışan insanımız; ülkemizde sürekli yaşayan yaklaşık 90 milyon insanı doyurmaktadır. 50 milyon turisti beslemektedir. En az 50 milyon kişiyi de ihracat yaparak, geçimini sağlamaktadır. Tarım ve hayvancılık olmasa; insanda, hayvanda, bitkilerde olmaz.

Güzel, iyi, doğru, yararlı insanın faydası olur. Zaliminde hep zararı görülür. Sizler, lütfen kendinizi iyiliğe, Allah’a, dine, imana adayınız. Güzel bir mümin Müslüman olunuz. Samimi takva mümin olunuz. İsrafçı olmayınız. Tembel, miskin olmayınız. Nezaketli, zarafetli, kibar olunuz. Olgun insan olunuz. Bilge, sanatçı ruhlu olunuz. Edep, adap insanı olunuz. Alçak gönüllü, ağırbaşlı, aydın, estetik olunuz. Asil ve esastan mümin olunuz. Kendinizi insanları yetiştirmeye adayınız. Allah’a sahihten samimi kul olunuz.

“İnsan bilgili, kültürlü olmalı. Her konuda kendine yeterli bilgi sahibi olmalı. “Artık yılı” bilmenin, hesabını yapabilmeli. Bir yıl sayısı, 4 sayısına bölünebiliyorsa, o yıl artık yıldır. Şubat ayı 29 gün çekmektedir. Örnek verirsek; 2020 yılı artık yıl olacak.”

Mümin, “iyiliği emreder. Kötülükleri engeller.” Herkes yapabileceği kadarını yapmakla görevlidir. Allah cc.cş. Herkesi görevi ile ilgili mutlaka sorguya çekecektir. Bizler her halimiz ile alçak gönüllü, ağırbaşlı, yardımsever, iyilik yapar, doğal ve İslam olmalıyız. Benim yazdıklarımı sapıklar, sapkınlar, evrim zırvası yapanlar, anlayamazlar. Anlamak istemezler. Anlamamakta ısrar eder, inat ederler. Bunun için iyi niyetle okuyanlar kazanım yaparlar. LGBTİ aşkı olanlar; haktan, hukuktan anlamazlar.

Allah cc. Cş. Kime akıl verirse, iman ile hayâ onunla birliktedir. Aklı olmayanın, imanı, hayâsı olmaz. Deve kadar arlanma, utanma bile yapamazlar.

Hayâ: “ Utanma, arlanma, namus, çirkin olandan sakınma, edebe, ahlaka uyma, anlamındadır.” Hayâ, imandandır. Hayâsızlar, kötüler, cehennemdedir. Hayâ ile iman beraberdir. Akıllı, imanlı, hayâ sahibi olmalı. Aklı olmayanın, imanı ve hayâsı olmaz. Hayâ sahibi olan, çırılçıplak, dekolte ile mayo ile altsız- üstsüz gezmez. Bu anormallikler, aşırılıklar, gerilikler, ölçüsüzlükler, dengesizlikler; insani ve İslam’ı değildir.

Müslüman, hiçbir şekilde müminler arasında ayrım, bölücülük, ırkçılık, düşmanlık, tarafçılık, haksızlık yapmaz. Ümmeti Muhammed’i bir, eşit, aynı, ümmet, millet, mümin ve Müslüman olarak görür. Kısacası ; “ Evrensel Ümmetçidir.” Allah cc. Böyle buyuruyor. Benim vicdanımda böyle kabul ediyor. Müslümanlar, mezhepçilik, tarikatçılık, cemaatçilik, siyasi particilik, ırkçılık, coğrafi farklılıklar nedeni ile bölünmemeli. Bölünürse, bugün ki, gibi zalim gâvura her biri yem olur. Canı, malı, mülkü, serveti, iffeti, vatanı, saygınlığı yok olur! İslam dini bunun içindir ki; fitne, fesat- bozgunculuk, nifak- ayrılıkçılık, ırkçılık, batıl ve küfrü reddeder.

Müslümanlar, dost, düşmanını bilemeyecek kadar şaşırmış, sapıtmış durumdadır. Birbiri ile çatışmakta, savaşmaktadır. Düşman ile birlik olup, mümin kardeşine savaş açmaktadır.  Dost kim, düşman kim, anlayacak düzeyde değildir. Etni-site, kavimcilik, ırkçılık, dilcilik, mezhepçilik, ideolojik sapkınlık, çıkarcılık, politik ayrılık nedeni ile mümin kardeşini satmakta, düşman görerek, zavallı alçak duruma düşürmektedir. Katillerle, alçakla dolaylı- dolaysız işbirliği yapanlardan bir değer çıkmaz.  Kahpelerle, adilerle, hainlerle, din- iman, vatan, millet düşmanı olanlarla işbirliği yapanlardan, bir değer çıkmaz. Onlarda o düşük çukurcular gibidir. Allah cc. Hepsini birlikte sorgulayıp, yargılayacaktır.

Müslümanlar, gerçek ve doğru- dürüst mümin olamadıklarından, değer yargılarını da kaybettiler. Adalet, eşitlik, hak, hukuk, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, mücadele azmi yok oldu. Böyle olunca da ortaya hayvansı birer varlık çıktı. Ülkemiz insanı da bu sapkın, sapıklığa destek vermektedir. Cinsi hastalıklardan, siyasi sapkınlıklardan, milli, manevi değerlerden uzaklaştı. Vatan, millet, devleti, teröristlere peşkeş çekecek, ormanları yakacak kadar adileşti. Ülkemin vatandaşlarının yarıya yakınının milletvekili temsilcileri, bu kâfirliklere dolaylı, dolaysız destek vermektedir.

Ülkemin siyasi partilerine, temsilcilerine, vatandaşlarına bir bakıp, değerlendirme yapalım:     “ Kur’ân, sünnet, peygamber, İslam, ilim adına bir değer taşıyorlar mı?”İslam kardeşliği, İslam birliği, iman kardeşliği var mı? 

Demokrasi dediler, şurayı yok ettiler.

 Laiklik dediler, dini inkâr ettiler. Dini düşman seçtiler.

Ulus dediler. Milleti oluşturan değerleri kabul etmediler.

İlim dediler, dini inkâr eden, materyalist görüşleri kendilerine yol edindiler. Sapkınları ve teröristleri kendilerine önder, lider yaptılar. Bu akılsızlıkla ileri gidilemez. Ahlaklı olunmaz. İnsanlıklı insan olunmaz. Gidilip, teröristin düşüncesizliğine ve pis, cani eylemlerine adice destek olunur. Olmaktadırlar!

Bugün, kendini İslam dininden kabul edilip de, sapkın ideolojilere bağlı olanlar, küresel sömürü, emperyalizmin kontrolünde hareket etmektedirler. Şu anda böylesi dört siyasi parti TBMM’de emperyalizmin, Siyonizm’in, şer güçlerin mankut durumunda olanlar vardır. Çok dikkatli, uyanık olmalı. Kölelere, köle olmamalı.

Tüm dünyaya yayın yapan dijital medya platformları her tülü cinsel sapıklığı, fikri sapkınlığı, ahlaksızlığı yaymaktadır. Ben, sosyal medya üzerinden hak, hukuk merkezli yayın yaptığımdan, benim paylaşımlarıma olanak vermediler. 10 kez kapattılar. Daha da açmama izin vermemektekiler. Bu ahlaksızlar, internet üzerinden de insanlığa darbe vuruyorlar.  Netfliks, Youtube, Blue TV. Olmak üzere zehir saçıyor. Hükümet bunlara denetleme getirdi. CHP, buna özgürlük adına karşı çıktı. Ama Müslüman özgürlüğü olsa, engellemeye çalışırlar. Faşist+komünistlik yaparlar.

Değerlerimizden yoksun kişilerin doğru düşünmesi, doğru- dürüst iş, görev yapması beklenemez. İslam tarihini, İslam dinini bilmeyenden; hak, hukuk beklenemez. Malazgirt, Talas, Miryokefalon, Niğbolu, Kosova, Mohaç,  Çanakkale, Kurtuluş savaşlarının niçin yapıldığını anlayamayanların; İslam adına doğru iş, ödev, görev yapmasını beklemek, aptallıktır. Değerlerine saldıranlara karşı amansız bir cihat veren, hak insanlarını anlamamak, aydın ve vatanseverlik değildir.

Uygarlığı Helenler, Batılılar yarattı, diyen, şapşal mankutlara inanmayınız. Uygarlığı, medeniyeti, İslam olanlar, Anadolu halkı oluşturdu. Batı ise sadece yok etmeye çalıştı. Tüm pislikler, sapıklıklar, sapkınlıklar, korkunç dehşet saçan vahşetler, batının sapkınlığının pisliğidir. Bugün Müslümanlar olmasa idi, sapkınların vahşetleri çok daha berbat olurdu. Türkiye’mize bakıp da, doğru değerlendirme yapmalı.

Son yüzyıllarda İslam ümmeti lidersiz, öndersiz kaldı. Zalimlerin mankutları, Müslümanların başına yönetici oldu. Osmanlı, ümmet 64 parçaya bölündü. Her parçası can çekişmektedir. Osmanlıyı yok edenler, 64 parçayı da yok etme çalışması, savaşı yapmaktadır. Pek çok sözde Müslüman’da onlara destek vermektedir.

Bütün bu yanlışlıklara, olumsuzluklara rağmen başarılı olmak mümkündür. Önce kendimize gelmeliyiz. İslam, insan mıyız, diye doğru değerlendirme yapmalıyız. Önce kendimiz tanımalıyız. Düşüncelerimiz net, açık, doğru olmalı. Sapkınların yolu olmamalı. Hedefler hak olmalı. Sapık canilerin hedeflerine benzememeli. Başarmamız için plan proje gerçekleştirmeliyiz. Bilgi verileri oluşturmalıyız. Önyargıdan, sapkınlıktan, batıldan kurtulmalıyız. Objektif olmalıyız. Kendi iç sesimize kulak vermeliyiz. Kötülük sesi geliyorsa, reddetmeliyiz. Doğru analizler yapmalıyız. Kararlarımız doğru ve sürekli olmalıdır. Doğru bir iman ile hareket etmeliyiz. Doğru bilgiler kullanmalıyız. Allah’ın sözünden çıkmamalıyız. İlmi davranmalıyız. “İlim ile din çatışmaz.” Çatışıyor, gibi sizlere gelirse, aklı doğru kullanmıyorsunuz, demektir. Farzlar ile sünnetleri birlikte yapmalı. İlmi anlayışta olmalı. Doğru akıl olmasa, doğru inanış ve eylemler olmaz.