Bir ülkenin geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biri eğitimdir. Eğitim, yalnızca bilgi aktarmak değil;

aynı zamanda toplumun etik değerlerini, meslek ahlakını ve ortak yaşam kültürünü güçlendirmektir. Ancak son yıllarda diplomaya giden yolların sayısı, kalitesi ve doğruluğu üzerine ciddi sorular sorulmaya başlandı.

Artık diplomalı, diplomasız, hatta sahte diplomalı kişiler aynı masada oturabiliyor. Kimi, yıllarca emek verip gece gündüz çalışarak mezun oluyor; kimi ise kısa yollardan “kağıt” sahibi oluyor. Kağıt diyorum, çünkü “diploma” ile “nitelik” arasındaki bağ, yer yer kopmuş durumda.

Bu noktada iki farklı tablo ortaya çıkıyor:

  • Gerçek emek verenler: Sınavlar, tezler, stajlar derken yıllarını verenler…

  • Kısa yoldan çözüm arayanlar: Eğitimin ruhunu değil, belgesini isteyenler…

Diploma elbette önemlidir ama asıl değer, diplomanın arkasındaki emeğin ve bilginin varlığıdır.

Meslekler Arası Çizgiler

Bir başka sorun da meslek sınırlarının bulanıklaşması. Halıcı, halı satar; psikolog, danışmanlık yapar; narkotik müdür, suçla mücadele eder… Ama bazen öyle durumlar yaşanır ki, meslekler iç içe geçer. Halıcı, komşusunun dertlerini dinler; psikolog, öğrencisine halı tavsiyesi verir; narkotik müdür, gençlere hayat dersi verir…

Burada asıl mesele, herkesin kendi alanında yetkin olması. Çünkü meslekler, yalnızca unvanlardan ibaret değildir; uzmanlık, sorumluluk ve güven gerektirir.

Eğitim Sisteminin Alarm Zilleri

Bugün eğitim sistemimiz, ciddi bir yükün altında. Üniversite sayısı artarken nitelik tartışmaları da büyüyor. Gençler, bazen “hangi mesleği seçmeliyim?” sorusundan önce “hangi diplomayı daha kolay alırım?” diye düşünüyor. Bu, sistemin sadece bireysel değil, toplumsal olarak da sorgulanması gerektiğini gösteriyor.

Eğitim, sadece bir belge üretme fabrikasına dönüşürse; toplumda diplomalı ama yetersiz kişiler ile tecrübesiz ama yetenekli kişilerin çatışması kaçınılmaz olur.

Diploma, tek başına ne iyi insan yapar, ne de kötü. Önemli olan, o diplomanın ardında ne kadar bilgi, etik ve emek olduğudur. Mesleğini hakkıyla yapan, ister halıcı, ister psikolog, ister narkotik müdür olsun, toplumun en değerli insanıdır. Ama eğitim sistemimiz, bu ayrımı net biçimde ortaya koyamazsa, yarın “diploman var mı?” sorusundan önce “bu diploma gerçekten senin mi?” sorusu daha çok sorulur hale gelir.