Her zaman söylediğim gibi yine söylüyorum. Önce anne ve baba, ebeveynler kendini en iyi, güzel, doğru, yararlı, olumlu şekilde; ilmen, meslek, sanat, kültür ve pedagojik olarak çok iyi şekilde yetiştirmelidir. Bir alanda yüksek uzman, diğer alanlarda yeterli bilgiye, birikime, genel kültüre sahip olmalı. Olmalı ki, kendine, çocuklarına, eşine, akraba, komşu ve insanlığa yararlı olabilsin. Aksi halde yararlı olmaz, olamaz; zararlı, ziyan veren olur ki, bu biz insanlara yakışan bir durum olmaz.

Önce çok iyi, güzel, yararlı, doğru, bilimsel, dinsel bilgiye sahip olmalıyız. Hitabet ve diksiyon dersleri almalıyız. Bu kurslar ülkemizde halk Eğitim Merkezleri ve belediyeler tarafından sürekli ücretsiz olarak verilmektedir. Ülkemizde 1200’den fazla Kültür Bakanlığı halk Kütüphanelerinde milyonlarca her çeşit kitap, dergi, materyal vardır. Ayrıca okul, cami ve diğer kitaplıklardan da yararlanabiliriz. Okullardan ders kitapları alabiliriz. Örgün öğretim yanında Yaygın öğretimden de yararlanabiliriz. Yeter ki, bizler kendimizi yetiştirmek isteyelim.

Bizler mutlaka ama muhakkak Örgün öğretim görmeliyiz. Yaygın öğretim görmeliyiz. Her gün okumaya zaman ayırmalıyız. Kendimizi iyi, güzel, yararlı, olumlu, yapıcı şekilde yetiştirmeliyiz ki, çocuklarımıza, eşimize, çevremize, insanlığa yararlı olalım. Bendeniz öğretime, eğitime, güzel ahlaka, edebe, adaba, terbiyeye, görgü kurallarına, medeniyete çok önem ve değer veriyorum. Çünkü insan olmanın kriterlerinin- ölçüt- kıstaslarının başına bu değerler gelir. Aksi hadle insan olmaktan çıkar; zararlı mahlûk- yaratık haline gelinir!

Bizler konuşmaktan çok çocuğumuzu dinlemeyi öğrenmeliyiz. Çocuğumuzu, eşimizi, karşımızdakini çok dikkatle, özenle dinlemeyiz.

Çocuklarımızı göz göze gelerek konuşmalı ve dinlemeli. Çocuk otururken, biz ebeveynler ayakta konuşmamalı. Üstünlük taslamamalı. Çocuğu anlamaya çalışmalı. Sorunu varsa çözmeli. Bir bilgi öğretmek istersek, edebi ile öğretmeli. Benimsetmeli. Özümsetmeli. İçselleştirmeli. Ama bu sadece söz ile olmamalı. Davranışlarımızla da en güzel örnek olmalıyız. Aksi halde lafın pek yararı olmaz.

Çocuğun görüşü ne olursa olsun, samimiyetle dinlemeli. Haksız olsa bile dinlemeli ki, gerektiğinde düzeltme olanağımız olsun.

Sorun varsa bizler ona yol gösterelim. Sorunun kendisi tarafından çözülmesini sağlayalım. Doğruyu, gerçeği, iyiyi, güzeli, yararlıyı, mutlak doğruyu öğrenmiş olan çocuk, pek yanlış yapmamaya çalışacaktır. Zararlı öğelerin tehlikelerini, zararlarını da öğretmemiz gerekir.

Çocuğumuz, öğretmen isek; öğrencilerimiz, imam isek talebelerimiz; bizden çözüm yol ve yöntemlerini öğrenmelidir. Zararlıları, ziyan verenleri, kötüleri, çirkinleri, yanlışları, tehlikeli olanları bizlerden öğrenmeli ki; sakınmasını, kaçınmasını bilsin. Canavarların önüne savunmasız çocuk, genç asla bırakmamalı. Çocuk ve gençler, olumluyu, olumsuzu detaylarına varıncaya kadar öğrenmeli ve bilmeli.

Çocuklar, gençler yanlış yaptığında, olumlu olanlar anlatılıp, benimsetilmesi sağlanmalı. Yasak koyarken, çıkış kapısı bırakmalı. Öyle yapma ama böyle yaparsan, çok daha iyi, güzel, yararlı olur, demeli. Öyle ilkel, bilgisiz, cahil cühela ebeveynler, öğretmenler, imamlar gibi odaya kapama, şiddet gösterme, kızma, bağırma yapmamalı. Bunun eğitimle, öğretmeyle ilgisi yoktur. Kendine düşman edersin, o kadar!

Çocuk ve gençlere yaşlarına, kavrayış derecesine uygun sorumluluklar, ödevler vermeli.

İnsanlarla yaşlarına, anlayışlarına, bilgilerine, kavrama ölçütlerine göre konuşmalı, anlatma yapmalı.

Ebeveyn, öğretmen, imam, yetişkin insanlar, verdikleri sözleri mutlaka yerine getirmeli. Sözünün eri olmalı. Dönek olmamalı.

Çocuklar, gençler sevgiyle, saygıyla büyütülmeli. Sevgi ile yetiştirilmeyen çocuklar; haşin, gaddar, hain, acımasız, merhametsiz olur.

Çocuklarla alay edilmemeli. Dalga geçilmemeli. Yanlarında kötü, küfürlü, sövgülü, ar5go konuşmamalı. Yanlış davranışlarda bulunmamalı.

Çocukların ve gençlerin hataları, yanlışları yüzüne vurulmamalı. Onları hor, hakir, küçümseyerek görmemeli.

Çocuklara bilgiyle davranırken, duygusal da davranmalı. Gönülleri kazanılmalı. Asla kırıp, incitmemeli. Hayır, olmaz, deyip, kestirip, atmamalı.

Çocuklara yasaklama koyma yerine yol açma, yön gösterme yapılmalı. Örneğin: çocuklar evde gürültülü oynuyor. Oynama! Oynamak aysak, deme yerine; böyle oynarsanız, çok daha iyi olur. Gel böyle oynayalım, demeli.

Anne ve baba tutumları şöyle olmaktadır:

1-      Aşırı koruyucu anne ve baba tutumları!

2-      Mükemmeliyetçi anne ve baba tutumları!

3-      Otoriter ve reddedici anne ve baba tutumları!

4-      İlgisiz ve kayıtsız anne ve baba tutumları!

5-      Tutarsız anne ve baba tutumları!

6-      Olumlu, sağlıklı, bilinçli anne ve baba tutumları olarak sıralanmaktadır.

Bu altıncı maddedeki, anne ve babaların tutumlarında; çocuğun fikri alınır. Çocuğa danışılır. İyice dinlenilir. Dokunsallık, sevgi, saygı esastır. Ses tonu iyi kullanılır. Gerektiğinde çocuktan özür dilenilir. Çocuğa teşekkür edilir. Çocuğa yaşına uygun sorumluluklar verilir. Olumsuz davranışlar eğitim yolu ile düzeltilir. Ödüllendirme yapılır. Korkuya dayalı eğitim yapılmaz. Sevgiye, saygıya, anlamaya uygun eğitim yapılır. Çocukları iyi tanımaya çalışılır. Çocuklar ile ilgili pek çok eser okunur. Çocuğa özgüven verilir. Sosyal, kültürlü çocuk yetiştirilir. Girişken, atılımcı, becerikli çocuk yetiştirilir. Çalışmalar sevdirilir. Çocukla konuşurken, sen dili, ben dili kullanılmaz. Otoriter, totaliterlik kullanılmaz. Öğüt verme yapılır. Paylaşma, iyi iletişim, paylaşma, dayanışma, ekip halinde çalışma, empati yapılır. İletişimi olduğunda çok nazik, kibar, nezaketli, zarafetli, efendice konuşmalı.

Çocuğa karşı aşırı sevgi, hoşgörü, disiplin, şiddet, denetim, kontrol, sınırlama, otoriter olmamalı. Aşırı kaygı duyulmamalı. Çocuğun her dediği yerine getirilmezken, sebepleri de anlatılmalı. Boğucu sevgi, şefkat, gözetme, kollama olmamalı. Kötü durum gelecek diye sıkı sıkıya sıkıştırmamalı. Bırakıp, başıboş da bırakmamalı. Özgüveni kırmamalı. Aşırı bağımlılık oluşturmamalı. Sorumluluk taşımama gevşekliği de oluşmamalı. İçe kapanık veya dışa aşırı açıklık oluşturmamalı. Her işte dosdoğru normal doğal ilmi, bilimsel dinsel yola uygunluk tercih edilmeli.

Sevi, şefkat, müşfiklik vardır ve de olmalıdır. Çocuklar bilimsel, dinsel normlara, değerlere uygun yetiştirilirken, baskı şiddet, dayatma zorlama olmamalı. Çocuğa kapasitesi üzerinde yükleme yapılmamalı. Bir çocuk başarısız ise nedeni; anne, baba, öğretmen, imam efendidir. Çocuk üzerinde hiçbir yanlışın, yalanın gölgesi düşmemeli. Çocuk bir tarla gibidir. Tarla temiz bakılırsa, ürün yetişir. Bakımsız, ilgisiz, özensiz oluşa sadece zararlı bitkiler oluşur. Çocuk boş bir kayıt cihazı gibidir. Gördüğünü, duyduğunu anlar, kaydeder. Çocuğun temiz, arı duru beynini, ruhunu kirletmemeli.

Çocuk dövülmemeli. Şiddet, baskı, dayatma, zorlama görmemeli. Böyle yapanlar dinden imandan, ilimden, bilimden anlamayan hanzoların işidir. Çocuğunu döven, eşini de döver. Anne ve babasına, kardeşlerine, insanlara da kötü davranır. Böyle bir eğitim olmaz. Zaten cahil cühela çapulcuların eğitim öğretim ile işleri olmaz. Zira bilmedikleri ile hareket edemezler.

Şimdi bir dizi filim izliyorum. Kalabalık, geniş bir ailedir. Birbirine anlama yerine birbirini suçlamayı yapıyorlar. Suçlama devam ettikçe de, ailede ve ailenin yakın akrabalarında huzursuzluk, mutsuzluk artmaktadır. Böyle olmamalı. Suçlama yerine anlamayı, dinlemeyi tercih etmeli. Makul, mantıklı, sağduyulu, akıllı davranmalı. Sevgi, saygının olmadığı yerlerde istenmeyen kötü davranışlar türer. Kurallar faşizm, komünizm gibi aktı uygulanmamalı. Kurallar gevşek olmalı. Esnek olmalı.

İnsanların fikirleri- düşünceleri mutlaka alınmalı. Herkesi kendimize uydurmaya çalışmamalı. Her birey farklı bir dünyadır. Allah cc. İnsanları DNA- GEN, deri, göz yapısı ile farklı yaratmış. Beyin farklı işler. Senin, beynin benim beynim gibi işlesin, aynen benimki gibi olsun, dememeli. İslam dininde zorlama, baskı, dayatma, hakaret etme, kutsalına sövme yoktur. Eğitim, öğretim, hak ve hakikati bildirme vardır. Dinimizde zorlama yoktur. Herkesin dini kendine, diyen dinimizin ayetleridir.

İlkokul öncesi ve ilkokul çağındaki çocuklara anlatım yaparken, soyut anlatımlar yapmamalı. Somut anlatımlar yapmalı. Somut örnekler verilmeli. Çocuklara somut, elle tutulur anlatımlar ve örnekler verilmeli. Somut anlatımlar yapılırsa daha belirgin, anlaşılır, algılayıcı, kavrayıcı olur. Çocuğa anlamayacağı anlatım, açıklama, örnekler verilip, kafaları karıştırılmamalı.

Çocuklara bazı davranışları; yapma, yasak, olmaz, dememeli. Olumsuz konuşmamalı. Olumlu, yapıcı konuşma yapmalı. Bir öğrenci topunu suya atıp, oynuyor. Islanıp, çamurlanıyor. Ona yapma diye bağırma yerine; gel bu güzel, temiz yerde oyna, daha iyi olur, demeli. Yol açmalı, yol göstermeli. Tıkama yapmamalı.

Hiç kimseye karşı tehdit, korku, korkutma dili kullanmamalı. Kötülük yapmamalı. İyi, tatlı, güzel dil ile yapma istemeli. Yararlar anlatılmalı. Yıkıcı eleştiri yapmamalı. Ödüllendirici bilgiler, öğütler vermeli.

Çocuğun yaptığı kötü davranışları üstlenmemeli. Güzel davranışların yapılması tatlı dille önerilmeli.

Çocuklar çok sevilmeli. Kucaklanmalı. Çocuğa sarılmalı. Bunu birinci derece akrabalar yapmalı.

Çocuk hiçbir zaman başkalarının yanında rencide yapılmamalı. Akranları büyütülüp, bizim çocuk pasif- edilgen gösterilmemeli. Çocuğun özgüveni, huzuru, mutluluğu, morali bozulmamalı.

Çocuklarımıza kendi inancı, tarihi, sini, imanı, Müslümanlığı, görgü kuralları, medeniyet öğretmeli. Bu değerlere düşman olanlar gidip, batıl batının övgüsünü, uşaklığını, mankutluğunu, özentisini, benimsemesini, sapıklığını, sapkınlığını yapıyorlar. Oysa batıda insanlık adına bir değer kalmamış. Canavarlaşmış. İnsan önce kendini, Rabbini, haddini, hududunu- sınırlarını öğrenip, yaşantısına güzel şekil, biçim vermeli. İnsanda özgün ruh, fikir, düşünce, değer olmayınca, gidip sapkın sapıkları kendine örnek alır, almaktadır. Böyle olmamalı.

Çocuklarımıza sanat, meslek, genel kültür, milli manevi kültür, spor, ekonomi, siyaset, politika, mizah, olağanüstü olaylar, tarih, trafik, sağlık, sağlıklı kalma, rehabilitasyon- iyileştirme, turizm, aktüelita, teknik, teknoloji, yapay zeka- robotik, algoritma, değişim, yenilikler, sorun çözme öğretilmeli. Çağın gelişimini bilip, kazanım haline getirmeli.

Çocuklarımız, mektup yazmasını, form doldurmasını, günlük tutmasını, anı yazmasını, biyografi okumasını, otobiyografi yazmasını, gezi yazmalarını, söyleşi yapmasını, haber yazıları yazmasını, öykü, hikâye yazmasını, deneme, makale yazmasını, eleştiri yazmasını öğretmeli.

Çocuk ve gençlerimiz sözlü anlatım yapabilmeli. Konferans, açık oturum, panel, forum, sempozyum, münazara yapmasını becermeli. Bunlar okulda öğretilmeli. Kurslarla verilmeli. Kazanılmalı.

Yazılı metinler yazabilmeli. Makale, sohbet, deneme, anı, gezi, haber, fıkra, eleştiri, söylev, röportaj yapabilmeli. Bu beceriler okulda ve kurslarda mutlaka verilmeli.

Öğrencilere roman yazma, hikâye- öykü yazma, masal yazma, şiir yazma, destan yazma, milli, manevi değerlerimizi yazılı savunma öğretilmeli.

Öğrencilerimize geleneksel Türk tiyatrosu, orta oyunu, meddah, köy seyirlik oyunları öğretilmeli.

Öğrencilerimize trajedi, komedi, dram yazma da öğretilmeli. Bunları öğretecek öğretmenler, akademisyenler yetiştirmeli. Bilmeyen öğretemez. Önce bilinmeli. Sonra öğretilmeli. Bunları öğretecek ruhta, azimde, gayrete, iradede, idealist, realist öğreticiler yetiştirmeli.

Anne ve baba; çocuklarını aklen, bilgisel, bedensel, eğitimsel, öğretim olarak sağlıklı yetiştirmeli. Ruh ve fiziki sağlık çocukta, gençte çok iyi olur.

Çocuklara haram lokma yedirmemeli. Haram yiyen iyileşmez, düzelmez, iflah olmaz.

Çocukların güzel adları olmalı. Kötü, çirkin, tuhaf adlar koymamalı.

Çocuklara güzel örnek, rol model olmalı. Terbiye, ahlak olarak güzel yetiştirmeli.

İslam inancı ve ibadetleri öğretilip, benimsetilmeli.

Geçerli meslek, sanat, bilim kazandırılmalı.

Sevgi, saygı ile yetiştirilmeli.

Çocuklara adil, eşitlikçi davranmalı. Ayrım yapılmamalı. Haksızlık yapılmamalı.

Gençler iyi, güzel, terbiyeli, edepli karşıt cins ile evlendirmeli. Aile kurumun ulvi, kutsal, değerli bir yuva olduğu unutulmamalı. Eşler arasında sevgi, saygı, muhabbet, birbirine bağlılık olmalı. Başka eller, aile kurumuna girmemeli. Karışmamalı. Fitne fesat nifak, ayrılık, bozukluk çıkarmamalı. Eşler buna izin vermemeli. Ailede herkes kendi görev ve sorumluluklarını isteyerek, anlayışla yapmalı. İslam dışına çıkılırsa, insanlık, birey, aile, kurumlar bozulur. Bu da asla unutulmamalı.