Eğitim- öğretim, kültür, sanat, meslek, teknik, teknoloji, din- iman müfredatımız öyle olmalı ki; en ideal, güzel, doğru, gerçekçi, olgun, yetkin, yararlı, mükemmel insanlar yetiştirmeliyiz. İfrat ve tefritten- aşırılık ve gerilikten uzak, hak ve hakikat yolunda olan; etkin, yetkin, yeterli, yararlı insanlar yetiştirmeliyiz. Dosdoğru olan, bir doğru olanı yakalayan, Allah cc. Yolunda, sapıklıktan ve sapkınlıktan uzak; şahane, harika, harikulade, becerikli insanlar yetiştirmeliyiz. Pozitif ilimleri, tekniği, teknolojiyi, tarımı, hayvancılığı öğrenirken; dini ilimleri de kavrayan, benimseyen, özümseyen, içselleştiren, numune, güzel örnek insanlar yetiştirmeliyiz. İnsanların yeteneklerini, hasletlerini, beceriye dönüştüren, yapay zekâda yükselen; muazzam, muhteşem, mükemmel insanlar yetiştirmeliyiz. Çağın gerisinde değil ilerisinde yer almalıyız.

Hak yoldan, hakikat yolundan, tek doğru olandan, şaşmadan, sapıtmadan, şaşırmadan yürüyen; sevgi, saygı, hoşgörü sahibi, ilim, bilim, bilgi insanları yetiştirmeliyiz. Çalışkan, üreten, stratejik plan, programlarla verimli işler yapan, harikalar yetiştirmeliyiz. Temelden işe başlamalıyız. Anne ve babaları öncelikle eğitip, öğretmeliyiz. Öğretmenler yeterli, imamlar davasının şaşmaz eri, adamı olmalı. Şaşmaz istikamette dava adamı gibi çalışmalı. Görevinden başka işlerle meşgul olup, asıl görevini ihmal etmemeli. Kul hakkına girmemeli. Aldığı aylığın hakkını vermeli. Milletin parasını alıp, başka işlerde çalışmamalı. Kendini Allah cc. Ve peygamberin emirleri doğrultusunda hakça yetiştirmeli. Görev, yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirmeli. Memur ve işçiler bu özellikleri mutlaka taşımalı. Taşımayanlara ücret ödememeli. Kalitesiz, verimsiz insanlarla başarı sağlanamayacağı asla unutulmamalı.

Yöneticiler, hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, düzgünlük, hakkaniyet, güzel ve yüksek İslam ahlakı, edep, hayâ, ilim, irfan, bilim, akıl, zekâ işleterek, hükmetmeli. Öyle Roma kanunları, Hammurabi kanunları, Batının batıl, zalim kanunları ile iş görmemeli. Adaletli olmalı. Adil olmalı. Eşitlikçi olmalı.

Adalet; hak ettiğinden eksiğini ve fazlasını kabul etmektir. Hakkı sahibine vermektir. Hak ettiğin karşılığını vermektir. Liyakatle, ehliyetle, adaletle davranmaktır. Hak, hukuk üzere muamele etmektir. Bugün dünyada ne yok derlerse; hak, hukuk, adalet, eşitlik, insanlık yok deyin. İnsanları hak, hukuk, adalete çağırın.

Tevhit; Allah’ın hükmü dışına çıkmamaktır. Sırat-ı müstakım üzere olmaktır. Kur’an’ı peygamberimiz gibi yaşamaktır. Vahiy ile yaşamaktır. Kul hakkına dikkat etmektir. Allah’a emredilen şekilde, peygamberimizin yaptığı biçimde ibadet etmek, zikretmek, tövbe etmek, dua etmek, infak etmek, iyilik yapmaktır.

İnsanın beden, akıl, zekâ sağlığı yerinde olmalı. Hakça bilgilerle aklını doğru çalıştırmalı. Canını, malını, mülkünü, iffetini, neslini, aklını korumalı. Şaşırmış, sapıtmış, sapkın kişileri kendine örnek almamalı. Materyalist- maddeci felsefenin esiri- tutsağı, sapkınların mankudu olmamalı. Benim atam, kuyruklu şempanze maymunudur, dememeli. Ben, şempanze maymunun neslindenim, dememeli. Ateist, komünist ideolojilere tutsak, mankut olmamalı. Bu sapık kişiler, bilerek, insanlık, İslam, bilim, akıl dışı sapkınca söylemlerde bulunmuşlardır. Bunlar daha çok Siyonist mason sapık Yahudilerdir. Sapık düşünceler, sapık kişilere köle eder. Bu adi, basit duruma düşmemeli.

Aldanmamalı. Aldatmamalı. Haktan ayrılıp, sapkınlığa düşmemeli. Eğer dosdoğru ve gerçek din olan İslam sahibi değilseniz; şaşırmış, sapıtmışsınız, demektir. İslam dinini, ilim ile irfan ile akıl ile zekâ ile dosdoğru anlamalı ve yaşamalı. Allah’ın ilminden dışarı çıkmamalı. Fitne, fesat, nifak, bozukluk, bozgunculuk, aşırılık, gerilik içinde olmamalı.  İdeolojiler peşine takılmamalı. İnsanlık düşmanı olmamalı. Müminleri dost bilmeli. İnsanları karındaş bilip, iyi geçimli, uyumlu olmalı. Hiç kimseye zerre kadar zarar- ziyan vermemeli. İnsanların, hayvanların, bitkilerin, doğanın, her yaratılanın; hak, hukukuna saygılı olmalı. Onların hakkına asla girmemeli. Kul hakkını Allah cc. Bağışlamamaktadır. Kul hakkı varken cennete girmek de yoktur. Bunlar iyi bilinip, kavranmalı.

Hak ve hakikat yolundan şaşmamalı. Âd, Semud, Hazreti İbrahim kavmi, Lüt kavmi, Medyen halkı, Musa kavmi gibi olmamalı. Bütün sapkın sapıkların hayatı; berbat, sonu fecaat, felakettir! Bugün dünya insanlığını çok büyük felaketler beklemektedir! İnsanlar azmış! Aşırılık içindedir! Çok tehlikeli şekilde silahlanmaktadırlar! Nükleer füzeler yanında şimdide süpersonik nükleer füze üretmeye başlanıldı. Değil canlıların ölümü, dünyanın yok olmasına bile neden olabilirler!

Dünyamız, 510 milyon kilometrekare yüzölçümüne sahiptir. Her karesi özenle mutlaka korunmalıdır. Her yönü ile muhakkak korumalıyız. Dünyanın düzeni, nizamı, intizamı, işleyişi bozulmamalı. Aklımızı başımıza toplamalıyız. Başkasının kafasızlığı, akılsızlığı ile hareket etmemeliyiz. Yanlışımız, hatamız, günahımız varsa tövbe etmeliyiz. Nefse, şeytana, sapkınlara uymamalıyız. Yanlışlardan pişman olup, hakka, hakikate yönelmeliyiz. Yanlış ve hatadan dönmeli. İnatçı olmamalıyız.

 Cimri, israfçı, savurgan olmamalıyız. Şükredici, hamt edici olmalıyız. Ahiret yurduna hazırlanmalıyız. Haram işlememeli. Günaha girmemeli. Girmiş isek, tövbe edip, pişmanlık duyup, hakka yönelmeyiz. İyi ameller işlemeliyiz. Allah cc. Yolunda, peygamberimiz yolunda olmalıyız. Yanlış kişileri kılavuz edip, sapkın zalim olmamalıyız. Gaflette- derin uykuda olmamalı. Uyanık olmalıyız. Yalan, yanlış, kötü, zararlı peşine koşmamalıyız. Sonra eyvah, keşke, heyhat, çok yazık, tüh, vah, ah dememeliyiz. İş işten geçmeden, Allah’ın hak dinine, ilme, irfana hemen yönelmeliyiz.

Müslümanlar gerçek anlamda hakiki mümin Müslüman olsalar, başarıları çok yüksek, huzur ve mutluluğu iyi olur. İlmen, irfan sahibi olup, çağın ilerisinde bir bilim, fen, teknik, teknolojiye sahip olur. Bir birey, aile, toplum, devletler ne kadar İslam ve bilimin gereklerine uyarak yaşarsa, o kadar ideal boyutta ve yükseklikte olur.

Türklerden; Sasaniler, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, Osmanlılar, dinin ve ilmin gereklerini bir ölçüde yerine getirdiklerinden, başarılı bir dönem geçirdiler. Ne zaman ilimden, dinden- imandan az da olsa koptular; duraksadılar, gerilediler, hatta tarih sahnesinden çekildiler. Türkler, İslam dini ile yaşayan, öğrenen, öğreten, güzel örnek olan, asıl ve esaslı bir millettir.

T. C. Devleti döneminde de ekonomik kalkınma, yükselme, refaha ulaştırma daha çok inançlı, imanlı yöneticilerce yapıldı. Bu konuda Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan’ı hayırla, iyi sözlerle, güzel yazılarımla, dua ile anıyor, sevgi, saygı duyuyorum. Ülke insanımıza; vatan, millet, devlet, din- iman sevgisi veren, milliyetçi, Ülkücüleri de güzel davranışları nedeniyle seviyor, saygı duyuyorum.

Türk tarihi net olarak bilinmektedir. Miladi 8. Yüzyıldan itibaren yazılıdır. Kayıtlıdır. İyi bilinmektedir.

Türkler, Anadolu’ya 1100 yılından beri toplu halde gelmeye başladılar. Tuna boylarına 1200 yılına geçtiler. Anadolu’ya 1071 yılında Malazgirt Zaferi ile yoğun olarak gelmişlerdir. 11. Ve 12. Yüzyıllarda Anadolu’ya yoğun olarak geldiler.

Anadolu’ya diğer milletler 12. Yüzyılda “Türkiye” demeye başlamışlar.

1204 yılında Haçlılar, 4. Haçlı seferleri ile İstanbul’u işgal ettiler. İstanbul’u yağmaladılar. Talan ettiler. Zarar verdiler. Tarihi eserleri götürdüler. O günlerde de bugünlerde ayni anlayış ile yağmaları, sivil halka kıymaları, kentleri yıkmaları devam ediyor. Onlar asker olarak cepheden çok sivil halka karşı saldırı, yıkma, yakma, bombalama yapıyorlar!

Türkiye’mize, “ Anatolia” da denmekteydi. Bu sözcük Yunanca bir kelimedir. “doğru” anlamına gelmektedir. Yabancılar ülkemize; Türkei, Turkey de demektedir. Ama ülkemizin adı; Türkiye’dir. Böyle denmelidir. Biz birkaç yıl önce Türkiye denmesini istedik. Bizde ürettiğimiz malların üzerine “ Made in Turkey” yazıyorduk. Made in Türkiye yazılmasını hükümetimiz istedi ama henüz pek yazan olmadı. Biz Türk’üz ve Türkiyeli değiliz.

Bunlar farklı kavramlardır. Her kavramı yerli yerinde doğru yazmalı, söylemeli. Bizler Miladi 5. Yüzyıldan beri Göktürk alfabesi kullanmaktayız. Tabii ki, zaman içinde diller değişmektedir. O zamanın Türkçesini şimdi anlamamız mümkün değildir.

Karahanlılar ilk Müslüman Türk devletidir. Ülkemize, Türkiye’mize, İslam dinini, Müslümanlığı getiren Selçuklulardır. Gazneliler, Karahanlardan sonradır. Gazneliler, oğuz boylarındandır. Selçuklular, Türk ve İran medeniyetinin tam bir sentezidir. İran dendiğinde, o zaman Türkler, Sasaniler akla gelmelidir. Daha sonra devlet yönetimi Farslılara geçti.  Selçuklular, 12. Ve 13. Yüzyılda Roma- Bizans topraklarını fethetti. İran’dan vergi aldı.

1055 yılında Tuğrul Bey, Bağdat’a girdi. 1071 yılında güçlü ve eski Roma- Bizans imparatorluğu fethedildi. Miladi 11. Yüzyıldan sonra Tük devri, Türk dönemi başladı. Türkler zalim hükümdarları pes dedirtti. Zalimliklerini önledi. Saldırganlıklarını durdurdu. Sadece Osmanlı 220 defa zalimlerle savaş etmek durumunda kaldı.

Selçuklulardan önce Anadolu’nun doğusunda Ermeniler, Kürtler bulunuyordu. Ermenilerin prenslikleri vardı. Ama Kürtler sadece halk olarak vardı. Kürtleri,  İran’ın saldırılarına uğramaktan, Osmanlı kurtardı. Daha sonrada Ermenilerin saldırılarına uğramaktan, Osmanlı ve T.C. Devleti kurtardı. PKK- KCK terör örgütü bir emperyalist uşağı, maşası, mankudu terör örgütüdür. Kürtleri bu azılı katliamcı terör örgütünden T.C. kurtarmaya çalışıyor. Mücadele devam ediyor.

Osmanlı barışı, istikrarı sağlamak için, kan dökülmesini, bölünüp, parçalanmayı, insanların birbirini kırmalarını önlemek için kardeş ve evlat katlını bile uygun gördü. Seçimle işbaşına gelme yapmadıklarından, devlet yönetimi kardeş ve evlatlar arasında; ben yöneteceğim, kavgasını başlatıyordu.

Ülkemizin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Süryaniler yaşıyordu. Süryaniler, Hıristiyan inanışındadır. Aramca konuşmaktaydılar. Aramca, Milattan önce 3. Yüzyılda oluşan bir dildir. Şu anda sadece ibadetlerde kullanılmaktadır.

Azerbaycanlılar Türkçe konuşmaktadır. Bizim Türkçenin özünü konuşmaktadırlar. Azerbaycan Türkçesi, Türkiyeli Türklerin dilidir. Bizim Türkçemizden daha çok farsça sözcük bulundurmaktadır. Azeri, Azerbaycanlı Türk dememiz doğru olur.

Müslüman, her bildiğinin doğrusunu, dosdoğrusunu bilmeli. Sırat-ı müstakım üzere yaşamalı. Gerçekçi olmalı. “Doğru bir tanedir. Gerçekler çok ve farklı olabilir.” Müslüman görünen ve görünmeyeni bilir. Analiz eder. Sentez eder. Analitik düşünür. Pek çok farklı düşünmeyi becerir. Müslüman her yönden en üstün insandır, insan olmalıdır.

Ülkemizi, dünyamızı her yönü ile koruyup, kollamalıyız. Zarar verici tüm davranışlardan sakınmalıyız. Ülkemiz eski 3 kıta arasında, 4 denizi olan, 7 coğrafi bölgesinde, 7 taneden fazla iklim özelliği gösteren, bir İlde bile farklı iklimleri bulunan; harika, harikulade bir vatandır. Jeopolitik, jeostratejik önemi çok büyüktür. Bu vatan, Haçlılardan alınmıştır. Bunun için 1000 yıldır Haçlılar bu toprakları almak için her türlü alçaklığı yapmaktadır. Müslüman Türklerde 1000 yılda 100 milyon kadar gazi ve şehit vermektedir.

Vatanımızın yeryüzü şekillerini, fiziki yapısını, düzenini kirleterek, uygunsuz kullanarak bozmamalıyız. İklimlerin 1970 yıllarından beri bozulmaya başladığını, yağmurların azaldığını, kuzeyde sele dönüştüğünü yazmıştık. Ülkemiz ve dünyamız kirletilmektedir. Kömür, fosil yakıt kullanılarak, orman ürünleri yakılarak bozulmaktadır. Gölleri besleyen akarsular kuruduğundan, göllerde kuruyor! Göl ve akarsulardan sulama yapıldığından, sular azalıyor. Yeraltı suları salma sulama ile yok oluyor. Damlama ve de yağmurlama sulama yapılması daha iyi olur ama masrafından kaçınılıyor. Sondaj ile yeraltı suları tüketildiğinden, gölleri besleyen su böylece azalıyor. Hatta yeraltı suları çekildiğinden obruklar oluşuyor. Su yoksa göl yoksa akarsu yoksa olan tek şey; çöl olur. Çölde hayat olmaz.

Göller bölgesinde bir zamanlar, 50 yıl önce sulak araziler kurutuldu. İşte doğru bilgi, bilinç olmazsa, yapılan işler zarar verir. Doğayı bozan, yakan, yıkan, çölleştiren, akılsız insandır. Çölleşme ile insan yaptığının cezasını çok kötü şekilde ödeyecektir. Ülkemizde 200 taneden fazla göl bulunmaktadır. Şu anda hepsi tehdit altındadır. Tehlikelerdir. Yağış azalıyor. Sıcaklık arttıkça buharlaşma artıyor. Tarımda daha çok su kullanma gerekiyor.

Devlet, tarım ve hayvancılığı organize etmeli. Düzenlemeli. Öyle herkes aklına gelen, çok para eden ürünü ekmemeli. Halk bilinçsiz davranıyor. Bu yıl soğan, patates, karpuz çok para etti, diye daha çok insan bu ürünleri ekiyor. Böyle olunca da ürün, üreticinin elinde kalıyor.

Yalova İli Altınova İlçesinde bütün ova 30 yıldan beri kivi dikilmiş! Kivileri bir gün ara ile sulamaktadırlar. Sondaj, yeraltı suyu kullanılmaktadır. Oysa kivi bu ile uygun değildir. Çok su isteyen, Rize iline uygun bir meyvedir. Ama devlet bu işi organize etmediğinden, bu yanlışlar yapılmaktadır. Yarın Konya, karaman gibi obruklar oluşabilir! Yalova yaz boyu hiç yağmur almayan, Ekim ayı ile yetersiz yağmur alan bir İldir. Haziran sonu yağmurlar bu bölgede kesilir.

Hükumetimiz ülkemizi 36 tarım bölgesine bölmüştü. Hangi bölgede kaliteli, verimli ürün yetiştirilir, tespit etmişti. O bölgelerde istenilen ürün yetiştirilirse, teşvik verilecekti. Ama bu hiç yapılamadı. Teşvikte herkese verilmeye devam ediyor. Aysa çıkıyor, uygulayan yok! Depremde de sigorta sistemini getirilmişti. Ama sigortasız konutlarda hala devletten destek almaktadır. Ülkemizin sorunu; kanunu uygulamamaktır.

Ülkemizde 303 tane göl ve sulak arazi vardır. Bunlar öncelikle korunmalı. Çöp, şehir kanalizasyonu, atık dökmemeli. Irmaklar korunmalı. Irmaklar kirlilik yüzünden öldü! Hiç canlı yaşamayan ırmağımız artık çok var! Kedi kadar olamayan insandan, bir değer çıkmaz. Göllerimiz %74 oranında tarımda sulama amaçlı kullanılmaktadır.

Ülkemizde 50 tane kadar nehir- ırmak bulunmaktadır. Hepsinin durumu da çok kötüdür. Bu kirli sulardan bağ- bahçe sulamasının yapılması da hepsinden kötü, zararlı olmasıdır.

Ülkemizde bir su politikası yoktur. Herkes suçlu olarak iklim bozukluğunu anlatıyor. Ama suçlu olan insandır. İklimi bozan akılsız, düşüncesiz, çıkarcı insandır. Asi ırmağının suladığı ve oluşturduğu Amik Gölü kurutularak, 7 köy oluşturuldu. Şimdide su yerleşkelerimizi basıyor, diyorlar!

Doğamızı, fiziki yapımızı korumalıyız. Tahrip etmemeliyiz. Bozmamalıyız. Enerjimizi yeterli hale getirmeliyiz. Ülkemizden dışarı sattığımız tarım ürünlerinin yıllık tutarı 19 milyar dolardır. Ama sadece enerjiye ödediğimiz para, yıllık 50 milyar doları geçmektedir. Ham petrol almaktayız. Doğal gaz almaktayız. Bir de daha ülke halkımızın %65 kadarı doğal gaz kullanmaktadır. Diğerleri kömür, odun yakmaktadır. Kendi elektriğimizi, petrolümüzü, doğalgazımızı, kömürümüzü kendimiz üretmeliyiz.

2021 yılı pandemi nedeniyle zor geçti. Salgın Kovid 19 pandemisi var. Ekonomi bozuldu. Pek çok ülke gaz ve gıda krizine girdi. Lübnan’da enerji santrallerinin yakıtı bitti. Çin ve Hindistan’da elektrikler enerji yokluğu nedeniyle kesildi. Elektrik fiyatları arttı. Fiyatlarda dengesiz artışlar var. İngiltere ve Almanya’da gıda yokluğu görülüyor.

Amerika, Avrupa’ya baskı yaparak, Rusya’dan gaz almayın, diyor. Bunu Rusya düşmanlığı yüzünden yapıyor. Avrupa da, ABD hegemonyasından çıkamıyor. Amerika, Avrupa’ya yılda 30 milyar metreküp gaz satıyor. ABD, dünyanın başına beladır. Çin, Rusya, Venezüella, Kuzey Kore, Türkiye düşmanlığını artırdı. Özellikle Müslüman ülkeleri işgal ediyor. Terör örgütleri ile çatışma ve terör oluşturuyor!

İngiltere de akaryakıt enerji krizi ve gıda yokluğu var. Fransa ve Almanya da gıda yokluğu çekiyor. Avrupa, 1971 yılından beri ilk defa yokluk içine girdi, giriyor. Sorun büyüyerek, yayılıyor! 2007 yılındaki küresel ekonomik krizden tam çıktık, derken, dünya korona virüs- Kovid 19 adlı pandemi ile sıkıntıya düştü. Ama kapitalist sistem dünyanın 135 ülkesinde uygulanmaktadır. Dünyayı perişan etmektedir. 1929 yılından sonra en büyük kriz diyenler bulunmaktadır.

Her yönü ile kendi kendimize yetmeliyiz. Tarım politikamız çok kötü, berbat, denetimsiz, kontrolsüz, plansız, başıboş durumdadır. Hayvancılık da böyledir. Avrupa’nın en büyük tarım üretimine, dünyanın 7. Büyük tarım üretimine sahibiz ama bu yetmiyor. Üretici korunmuyor. Devletin sadece teşvik vermesi, korunuyor, anlamında değildir.

Dün bir hayvan yetiştirici ile konuştum. 300 keçisi, 50 kadar besi büyükbaş besi hayvanı var. Yemin çuvalı 80 liradan 160 liraya yükselmiş! Zaten tarım üreticileri, aracılara soyulmaktadır! Piyasada gıda fiyatları da %50- 100 arasında yıllık artmış. Ama devletimiz fiyat artışlarını yıllık temelde %19,5 soyluyor. Memur ve emekliye, esnaf emeklisine 2022 yılı için %12, 2023 için yıllık %14 zam yaptı. Bu doğru ve gerçekçi değildir. Çimentonun %100, demirin %300 arttığını söylemiştim. Yeterli ölçüde konut üretilmediğinden kiralarda %100- 300 arttı!

Büyük bir ölçüsüzlük, dengesizlik, kontrolsüzlük, denetimsizlik, anormallik, ahlaksızlık var. Ticaret ahlakı yok! Hiçbir konuda ahlak kalmayınca, ticarette de hiç kalmadı. Denetimle, kontrolle de olmuyor. Devlet, hükümet, 5 büyük market zincirini denetledi. Ama hiç biri fiyat indirmedi. Ahlak, din- iman ve denetim, yasa birlikte işlemeli. Ahi kültürü yerleşmeli.

“Allah cc. Ve peygamberimiz doğayı bozmayınız. Ekinleri, bitkileri bozmayınız, diye uyarıyor.” Anlamayanlar, herkesin başını yakıyor! Akıllı, zeki, ileri görüşlü, ön görülü, bilgili olmalı. Bilgiyle yaşamalı. Akla geleni akılsızca yapmamalı. Denizler dolduruluyor! Irmaklar, akarsular içinde konutlar yapılıyor. Heyelan bölgeler yerleşime açılıyor. Ovalarda kentler kuruluyor. Ormanlar yok ediliyor! Yapılan binaların, yapıların %70’i izinsiz yapılmış. Bakımsız, dayanıksız yapılmış! Küçük bir depremle yok oluyorlar! Hatta kendiliğinden çöken binalar var! Böyle bir ülke olmamalıyız.

Son 20 yılda üniversite öğrenci sayımız; 1 milyon 600 binden, 8 milyona çıktı ama bilgi, bilinç, öngörü kazandırılamadı. Eğitim- öğretim müfredatları tümüyle değiştirilmeli. Okullaşma; milli, manevi, ilmi, insani olup, medeniyet kazandırmalı. Materyalist felsefeye dayalı eğitim; zarar- ziyan vermektedir. Bu uygulamadan vazgeçmeli.

Bizler, atalarımız gibi ilim, irfan, bilim, sanat, kültür, meslekle en iyiyi yakalamaya çalışmalıyız. Ama planlı, programlı, stratejik projeli, verimli, bilimsel projeler gerçekleştirmeliyiz. İsraf etmeden, dünyayı kirletmeden gelişmeliyiz. Çevreci anlayışımız her çalışmamızda hedeflenmeli. Vatanımız, milletimiz, devletimiz, kendimiz, diğerleri için çok çalışmalıyız. Hayvanları ve bitkileri korumalıyız. Kul hakkına girmemeliyiz. Allah’ın emir ve yasakları dışına çıkmamalıyız. Her yaptığımız iş, işlem; iyi, güzel, yararlı, doğru ve bilimsel olmalı. Hiçbir işimiz kötü, zararlı, çirkin, bozuk olmamalı. Hiçbir Allah cc. Yaratığına zerre kadar zararımız olmamalı. Kur’ân’ı peygamberimiz gibi hakkıyla bütünüyle yaşamalıyız. Aklımızı, zekâmızı, irademizi Yüce iradeye uygun kullanmalıyız. Analitik düşünerek iş yapmalıyız. Her konuda derin düşünmeli. Bilmediğimizi yüksek deneyimli uzmanlara sorup, öğrenmeliyiz. Ekip çalışmaları yaparak, gelişmeliyiz.