Ülkemizde ve tüm dünyada eğitim ve öğretimde, ikisinde de, birlikte reform yapılmalı. Reform yapılırsa, hem başarı gelir. Hem de doğru, dürüst, düzgün, olgun, yetenekli, becerikli, meziyetli, en güzel ahlâklı, edepli, hayâlı, hakkaniyetli, insanlıklı, insancıl, insaniyetli, olgun, medeni insanlar yetiştirilir. Yapıcı, olumlu, sevgi dolu, saygılı, saygın, sevilen, seven, muhteşem, muazzam, mükemmel, şahane insanlar yetiştirilir. Duyarlı, hassas, hayırsever, iyiliksever, hak ve hakikate bağlı insanlar yetiştirilir. Milli, manevi, dini, ilmi, bilimsel değerleri sevip, koruyan; harika, harikulade, şahane, güzel örnek olabilen, ideal insanlar yetiştirilir.

Ülkemizde en başarısız olan alan; “eğitim ve öğretimdir.” Eğitimin içinde de en başarısız olduğumuz nokta; “İslâm dini eğitimi veremeyişimizdir.” Eğitim- öğretim müfredatı- programının berbat olması yanında; Din dersi, din meslek dersleri öğretmenleri de, çoğunlukla lavaş düşkünüdür. Sorumsuzdur. İslam ideali yoktur. Cemaatçi, tarikatçı, ideolojik nedenlerle İslam’ı önemsememektedirler.

Diğer öğretmenlerinde çoğunluğu ideolojik sapkınlık içinde olduğu için, yarar yerine zarar- ziyan vermektedirler. Devletin uyguladığı ders konuları da ideolojik sapkınlıktadır. “İdeolojik sapkınlıklarla sadece terörist, şiddetçi, anarşist, fitneci, bozguncu, barbar, katil, yıkıcı, maganda, mafya, psikopat, holigan, alkolik, kötü ve zararlı alışkanlıkları olan; vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, din- iman, Müslüman düşmanları yetişmektedir.”

Bunun içindir ki, ülkemizde 123 terör örgütü vardır. Bunun için vatanımızın, milletimizin, devletimizin, bayrağımızın yanında olmayanlar; KKTC ve ülkemizde %48,5 oy alabilmektedir. Bunun için PKK, FETÖ, DHKP-C, DAEŞ, TİKKO, HDP gibi yıkıcı, bölücü örgütler vardır. Bu kötü, zararlı gidişatla da, üzgünüm ki, hep olacaktır!

“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da en başarısız olduğumuz alan; eğitim ve öğretimdir, dedi. Reform acilen yapılmalıdır, diye söyledi.” Çok geç kalındı. Hemen iyileştirme, düzeltme, ıslah çalışmalarına başlamalı. Temelden iyileştirme yapılmalı. Islah, iyileştirme, düzeltme, düzgün hale getirme yapılmalı.

Bilimselleştirme çalışmalarına karşı çıkanlar olacaktır. Çünkü yalandan, yanlıştan, kötülükten beslenenler azalacaktır. Bunu istemeyenler, hemen atağa geçeceklerdir. Aldırış etmemeli. Kulak arkası yapmalı. Kötü, zararlı, hain dinlenilmez.

 Gerçek ilim- bilim adamlarına eğitim – öğretim programı yaptırılmalı. Öğretmenlerde düzgün hale getirilmeli. Eğitim ve öğretim düzelirse, ülkemizde her alan, her sorun, her problem giderilir. Her iş düzeltilmiş olur.

Eğitim- öğretimde reform mutlaka ama muhakkak acilen, ivedilikle hemen yapılmalıdır. Bir araştırmacı, eğitimci- öğretmen, gazeteci, yazar olarak söylüyorum. Milli Eğitim Bakanlığı’nda doğruya, gerçeğe, ideale, iyiliğe, güzelliğe ilme yer yoktur. Biz 1977- 2007 yılları arasında bu Bakanlık mekânlarında harcandık. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, hak, hakikat düşmanları tamamı ile her zaman egemen oldular.

Memurların ve öğretmenlerin 12 sendikasından 11 tanesi bölücü, yıkıcı, komünistlerin elindeydi. Okul, yönetim, denetim, raporlama, Bakanlık tamamen ellerindeydi. Köy Enstitüleri gibi sadece ideolojik saplantı içinde yıkıcı, bölücü etkinlikler yapılıyordu. Ülkemin doğusundaki, okulların tümünde, “Yatılı İlköğretim Okulları- YİBO,” PKK, KUK, KAWA, DDK gibilerin ellerinde geçmişti. Devlet zaten ideolojik saplantı içinde teröre teslim olmuştu. Terör yanlısı olmayanlar, bölgede görev yapamıyordu. İdeolojiler; ideolojik saplantılı; bozuk, yıkıcı, insanlık dışı yaratıklar yetiştirir. Din, ahlak, ilim, insanlık onuru mutlaka kazandırılmalı.

Reform; “düzeltim, düzeltme, yeniden düzenleme, şekil verme, sistemi yeniden düzenleme, yeniden şekil verme, ıslah etme, anlamındadır.”

Aynı zamanda ilime, bilime, tekniğe, teknolojiye, İslam Rönesans yapmalı. İslam dinini doğru kazandırmalı. “Radikal İslamcı denen terör örgütü yetiştirtmemeli.” “ Cemaatçi, tarikatçı, hizipçi, ümmeti bölücü anlayışa da yer vermemeli.”

 İslam dininin esasına, özüne, kendine gelme ve eski canlılığını yeniden kazandırma yapılmalı. İnsanları, ilim ve İslam dini ile daha iyi, güzel, yararlı, düzgün hale getirmeli. Yeniden doğdurmalı. Yeniden diriltip, canlandırmalı. Her alanda, siyasette, kültürde, sanatta, mesleklerde, politikada, bilimde, teknikte, mimaride, eğitim ve öğretimde evrensel ölçütlerde yenilenmeye, değişime, inovasyona gidilmeli. Sanatsal, bilimsel, mesleksel, teknik sel gelişim sağlanmalı. Bilgilenme, bilinçlenme, uyanma, uyanış sağlama yapılmalı. Medeniyete geçilmeli. Barbarlık, vahşilik, ilkellik oluşumları yok edilmeli.

“Kötülükler engellenmeli. İyilikler yaygınlaştırılmalı.” Bilimde, sanatta, hukukta, yönetimde, eğitimde, öğretimde anlayış; hakça, hukukça, adilce yapılmalı. Bozuk düzen, bozguncu birey ve toplum yetiştirmemekle yok edilir. İslâm, iffet, onur değerlerini, insanlara kazandırmalı. Reform ve İslam Rönesans birlikte yapılmalı. Batı dünyası, Rönesans’ı, haçlı seferlerinden edindiği değerler üzerinden yaptı. Katlettiği insanlardan değerler elde etti. Kazanımı oldu.

İnsanlar, bireyler, aile, toplumlar, devletler; hak, hukuk, doğruluk, adalet, eşitlik, hakkaniyet, güzel ahlâk, edep, hayâ, adap, usul, kaide içinde yaşamayı benimsemeli.  Olgun insan haline getirilmeli. Her tülü kötülüklerden, zararlılardan, çirkinliklerden, olumsuzluklardan sakınıp, kaçınmayı becermeli. Bu ancak öğretmekle, eğitmekle, hak ve hakikati benimsetmekle, özümsetmekle, içselleştirmekle olur.

Birey, aile, toplum ve devlet; Batıldan, küfürden, ideolojik ve felsefi sapkınlıklardan uzak kalmalı. Hak sesi dinlemeli. Peygamberimize uymalı. Aklı, zekâyı; ilimle, bilimle, din – imanla, mantıkla, sağduyuyla, makul şekilde ortak akıl ile işletmeli. İslam ve insanlık değerlerine, akıl ile ilimle uymalı. Sapkın olan sapıklara hiçbir şekilde uymamalı. Kötüyü örnek almamalı. Haçlıdan, Siyonist Yahudi’den, putperestlerden, ateistten hayır gelmez; bunu da asla unutmamalı. Dün nasılsalar, bugünde aynıdırlar! Aynı anlayışla, yarınlarda da aynı olacaklar! Onlara karşı birlik, beraberlik içinde, her yönü ile çok güçlü olmalı ki; onurla yaşayalım.

Okul yeterli eğitim ve öğretim veremiyor. Ders kitaplarındaki bilgi sadece 2- 3 sayfa tutmaktadır. Diğer yazılar boş, avare, işe yaramaz, dolgu, yaygara malzemesidir. Tüm okul türlerindeki, kitapları birkaç yılda bir gözden geçiriyorum. Bu ders kitapları ile eğitimli, öğrenimli, terbiyeli, yararlı, güzel ahlaklı, hayata hazırlıklı öğrenci, insan yetiştirilemez. Öğretmenler ise çoğunlukla ideolojisini çocuğa yerleştirip, kendi yanında, tarafında mankut etme çabasındadır.

Camilerdeki İmam- Hatip ve müezzin- kayyumlara gelince, bunlar ne iş yapar, anlayamadım. İmam- Hatip eğer köylerde ise zaten aklına geldiği zaman camiye gelir. Yaz tatilinde, 8 hafta bile “yaz okulunda” öğrenciyi aylık dışında alacağı ek saat ücreti ile ekseriyeti yetiştirmez. Belde ve kentlerde ise imam- hatipler namaz kıldırıyorsa, bir de haftada Cuma namazında hutbe okur. Müezzinler ise sadece “kamet” eder. Ezan vermez. Zira ezanlar kentlerde ve köylerde merkezi sistemle okunuyor. Bir şehirde bir ezan okunmaktadır. Vaizler ise Cuma günü sadece 20 dakika vaaz yapmaktadır. Küçük bir İlçede 2 vaiz var. Bir de müftü kendi vaiz etmektedir. Vaiz görevlisine haftada 20 dakika vaiz etmek bile düşmemektedir. Böylesi durumda; toplumlar, bireyler, aileler iyi insan olarak yetişmez.

Tiyatrolarda oynanan oyunlar ise şarlatanlıktan, maskaralıktan başka bir şey değildir. Dizi filimler, sinemalar, sanatçı dediklerinin yaptıklarının bu toplumlara verdiği değer, katkı, kazanım nedir? Gazete, dergilerde öyle tanınan, okunan, çok satan ve yararlı olan tek bir dergi, gazete yoktur. Çoğu kadın vücudu pazarlamaktadır. Bunlar devletten, kısacası milletten beslenmektedir. Pek çoğu mankutluk yapmaktadır. Yabancıların köleleri, düşmanların piyonları, inancın düşmanlardır. Ülkemiz yanında, hükümetimiz yanında bile değiller. Fransız, Ermeni, Yunan, İsrail, ABD, Batı, terör, terörist yanında yer almaktadırlar. Çin ve Rus yanlıları da az değildir. Türk devletini ve hükümetini kötüleyip, aşağılayıp, elin düşmanını öne çıkarmakta, haklı bulmaktadırlar. İşte bu hainler, bu devletin ve milletin, eğitim- öğretim sisteminden oluşmuşlardır. Devleti ilimle, bilimle, din- iman, güzel ahlak ile yeniden yapılandırmalı.

Okullarda %40 bilgi, %40 uygulama, %20 AR- GE, inovasyon yapılmalıdır. Meslek liseleri, sanayi- endüstriye kaliteli, verimli insan yetiştirememektedir. Uyumları, fabrikalara uygun değildir. Diğer okullarda boş, hayata uygulanamayacak bilgilerle doludur. İmam- hatip Okullarında; ideal, ruh, azim, gaye, amaç, hedef yoktur. Dindar nesilde yetiştirememektedirler. Yetişenleri, toplumun bataklıkları yok etmektedir.

Bugün, Batı dünyası, İslam, Müslüman, yabancı düşmanlıklarıyla;  içte birliği- beraberliği sağlamaya çalışmaktadır. Her yıl sadece Almanya’da 50 camiye saldırı olur. 500 kadar Müslüman saldırıya uğrar. Evi yakılır. İşyeri yakılır. Polis ve sivil halkın saldırılarında zarar görür. Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Danimarka, Yunanistan, Avustralya’da Türk, Müslüman ve İslam olanlar; faşist, Nazi, Haçlıların saldırılarından zarar görür. Fransa, özgürlük adı altında; İslam dinine, Müslümanlara, Hazreti Muhammed’e hakaret içerikli yazı, karikatür yayınlatmaktadır. Bugün bu yazı ve karikatürleri kamu- devlet binalarının cephelerine ışıkla, ışıldak ile yansıtmaktadır. Müslüman olanlar dünyada ve kendi ülkesindeki 5 milyon Müslüman tarafından tepki göstermektedir. En büyük tepki Cumhurbaşkanımızdan, Erdoğan’dan gelmektedir.

Müslümanların katledilmelerine ses çıkarılmamakta, ayrıca katleden zalimlere silah yardımı yapılmaktadır. Katledilen mazlum, masumlar için yalan, iftira atılmaktadır.

 Batı halkı, doğru ve gerçeklerden çok uzaktır. Her şey, başkalarını suçlayarak hep bir ağızdan anlatılmaktadır. Bu sapkın kişiler, göç yolu ile de ülkemizde yerleşmektedir. Toplumumuzu bozmakta, ilke, kural tanımaz hale getirmektedirler. Zaten kendi toplumumuzu medenileştiremedik. Bir de dışarıdaki bozuk insanlar göçlerle gelerek, daha da perişan etmektedir.

Zaten ülkemizde ilkeli, bilimsel, adil, eşitlikçi bir devlet yönetimi hiç kuramadık. Aslında toplum, devlet tarafından bozulmaktadır! Şöyle ki; adalet yok! Yargı doğru- dürüst işlemiyor. Eğitim zayıf, öğretim ile de insan yetişmiyor!

“ 72 yılda 23 defa imar affı getirilmiş. Köyler, beldeler, mahalleler, kentler yaşanılmaz hale getirilmiştir. Modern, yaşanabilir bir kent planı yok!”

“ 96 yılda 38 defa vergi affı getirilmiş. Vergisini veren, veriyor. Vermeyenlere bir de devlet teşvik olarak para aktarıyor. Devletin bütçesinin yarısı bu sömürücülere gidiyor.”

“En az 50 defa ceza affı getirilmiş. Affın adları da; barış, indirim, infaz, yapılandırma olarak yer almaktadır.”

Ülkemiz ayda 30 milyar lira bütçe açığı vermektedir ama halktan 500 milyar lira devletin alacağı vardır. Yeniden yapılandırarak, enflasyonun yüksek olduğu bu dönemlerde faiz indirimi getiriliyor. Vergi ödemeyenler kârlı çıkıyor. 2020 Ekim ayında tekrar vergi affı getiriliyor!”

Şu anda, 27.10.2020 günü itibarıyla 64 bin mahkûm hapse dönmüyor. Açık cezaevlerindeki 64 bin mahkûma verilen izin, Kasım ayı sonunda dolacak. İzin süresinin uzatılması; 3 kezden, 7 defaya çıkarıldı! Bunlar toplum içinde suç işlemeye devam ediyor. 45-85- 236 defa suç işleyenler, sokaklarda suç işlemeyi sürdürüyor! Açık cezaevi de ne demektir!

Ülkemizde ve diğer ülke toplumlarına bakıyorum! Doğal- Tabiat Hayvanat Parkı’ndan daha çok vahşetler işlenmektedir! Bendeniz, çok belgesel izliyorum. Afrika doğal hayvanat parklarından çok vahşet işlenmektedir.

“ İslam dininde, insanlara, kişilere, topluma, devletlere; yaşına, cinsiyetine, malına, sağlığına, zorluk ve sıkıntısına göre sorumluluklar yüklenmiştir. Herkesin kendine özel sorumluluk, görev, ödev, yükümlülükleri vardır. Herkesin yapması zorunlu görevleri vardır. İnsan başıboş bırakılmamıştır. İnsanlar birbirinden her yönüyle farklıdır. İnsanlar beden- vücut olarak eşit değildir ama hukuk karşısında eşittir; adil yargılanmalıdır. Suçlu cezasını çekmelidir. Suçluyu affetmek; mazluma, masuma haksızlıktır.

Topluma, devlet tarafından genel adalet, eşitlik, yargıda, hizmette, fırsatta, kamu hizmetlerine girmede, sorumlulukta; eşitlik uygulanmalı. Eşitlikte sınır olmalı. İslam dini adaleti, eşitliği emreder. Görev, yetki; adil, yeterli, dürüst olanlara verilmeli. Zalimlere kamu hizmeti yaptırılmamalı. İslam da hak, hukuk çok önemlidir. Allah cc. Hakkı, kul hakkı korunmalıdır. İffet, ırz, namus, akıl korunmalı. İnsan hakkına tecavüz edilmemeli. Hayvan, bitki, doğa, çevre hakları korunmalı.

Batının batıl, küfür, zararlı değersizliklerine imrenmemeli. Bugün ülkemizde sapanlar, Batıya yönelmişlerdir. Oysa Batıda değer yoktur. Faşizm, Nazizm, ırkçılık, sapkınlık, Haçlılık, kapitalizm, liberalizm, dinsizlik, bağnazlık gibi insanlık doğasına uymayan düşüncesizlikler topluma egemendir.

Fransa’da Müslüman olan Fransızlar bile yaşayamamaktadır. Müslümanlara yapılan baskılara dayanamayıp, ülkemize yerleşen Selma Ajam, Karine Boissieux gibileri az değildir. Haçlılar 1096 yılından daha berbat, vahşi, barbar, faşist, haçlı, saldırgan durumundadır. Zira o zaman sömürüyorlardı. Sömürdüklerini yine de katlediliyorlardı! Şimdi sömürmelerine karşı ses çıkarma başlayınca, kuduruyorlar. Dünya hep onların malı olacak! Diğerleri onlara uşak, köle, esir olacak! Bunu istemektedirler.

Müslümanları sindirdiler. Sömürdüler. İnsan haklarından yoksun bıraktılar. 2012 yılına kadar ülkemizde de bir Müslüman’ın okuması, memur, amir, kamu görevlisi olması yasaktı. Özellikle kızlar okula bile sokulmuyordu. Bu diğer İslam ülkelerinde de benzer şekildeydi. Avrupa’da da böyleydi. Ülkemizde 1989 yılında ve 2007 yılında başörtüsü serbestliği TBMM’den geçti. T.C. Anayasa Mahkemesi iptal etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de iptali; doğrudur, uygundur, dedi. Milleti geri bırakan, devletin kendidir. Zalimlerin, sapıkların ta kendileridir. Türkiye de bu yüksek mahkemelerin sicili bozuktur. Adil ve eşitlikçi değillerdir. Hak, hukuk tanımazlar. CHP’nin noteri gibi çalışmaktadır.

Ülkemizde her gün binlerce adli vaka oluyor! Polis, jandarma tutukluyor. Savcı salıveriyor. Adli kontrol koşulu ile serbest bırakıldı, diyor. Park yüzünden iki kişi kavga ediyor. Biri, diğerini vuruyor. Adam 4 aydır, hastanede yatıyor. Katil serbest, dışarıda dolaşıyor. Eğer sosyal medyada tepki büyürse, savcı tutuklama kararı veriyor. Yanı sosyal medya mahkeme ve savcıları yönlendiriyor. Böylesi her gün yüzlerce olay oluyor!

Okullarımız, KOVİD 19, KORONAVİRÜS nedeniyle 13 Mart 2020 gününden itibaren tatildedir. 2019- 2020 Eğitim- Öğretimin birinci sömestrsi bitmeden, bir hafta önce okullar kapatıldı. İkinci öğretim yılı devam etmeden, herkes, her tür okul türündeki öğrenciler, dersleri zayıf, kritik olsa da sınıf geçti. Öğretmenler, okul memurları okula gitmedi. Gitmediği halde ek saat ücretini bile aylık dışında aldılar. Aslında derse girmeyene, ek saat ücreti verilmemeli.

31 Ağustos 2020 de okullar açılacak denildi. Ama açılmadı. 21 Eylül dediler. 21 Eylülde de sadece Anaokulları, birinci, 8. Ve 12. Sınıflar haftada iki gün okula gittiler. Dersleri de yarım saat yaptılar. Sadece okullarda kısıtlama ve kapama geldi. Diğer sektörler çalışıyor. Pazar, çarşı, park, bahçe, sokak işliyor. Aile büyükleri korunmuyor. Çocuklarda sokaklarda oynuyor. Ama sanki okulda Korona virüs var gibi sadece kısıtlama okulda oluyor.

 Bu eğitime, öğretime, okumaya pek değer, önem vermediğimizi gösteriyor. Okula gidenlerde de Korona virüs artışı olmadı. Anlamaya çalışıyorum ama anladığım kadarı ile pek doğru işler yapılmıyor. Üniversitelerde tamamı ile kapalıdır. Ama sınıflarını geçmektedirler.

Bugün, 27.10.2020 günüdür. Hala ders yok! Bilim Kurulu böyle kararlar alıyor. Biz Bilim Kurulu doğru kararlar alır, diye düşünüyorduk. Ama olmadı. Üzgünüm ki, ne yazık ki, öğrencilerimiz okuldan, dersten, ilimden, bilimden yoksun kalıyor. İnternet üzerinden ders takıp edilsin, deniyor. O da verimli olmuyor. Telefonların boyutları; 7 cmx 12 cm’dir. Böylesi bir telefon ekranından ders takıp edilmez.  Zaten telefonlarda iyi çekmiyor. Görüntü ve ses iyi değil! Bozuktur veya hiç almıyor! Tüm dünyada dijital ders verimli olmadı. %70- 80 başarısız oldu. Cep telefonundan ders yapılacaksa, eğitim- öğretime harcanan bunca para, emek neden, diye soruyorlar! Şunu asla unutmamalı: “ Eğitim- öğretim düzelirse, iyileştirilirse; her alanda iyileşme, düzelme olur.”