Bizler,  hak mümin ve bilge bilinçli samimi Müslümanlar; İlahi olan hak bir inancın, dinin mensuplarıyız. Bizler, dinimiz olan, İslam’ın ilkelerini, kurallarını, kaidelerini en içten gelen samimiyet duygularımızla; tam, eksiksiz, noksansız yaşarız, yaşamalıyız. İslam dinini dosdoğru anlayıp, kavrayan; akılımızla, zekâmızla, ilmimizle, sağduyumuzla, mantığımızla, peygamberimiz gibi yaşarsak, büyük, faziletli, dosdoğru, dürüst, iffetli,  müminler oluruz inşallah!

Can dostum ve değerli kardeşlerimden arzum; makale yazılarımı Facebook’tan paylaşmalarıdır. Benim 5 bin takipçim var. 5,000 takipçim paylaşırsa, makale yazım 25 milyon kişiye ulaşır. Ya o ulaşan 25 milyon kişide paylaşırsa, bir sayının karesini alma gibi milyonlarca bireye yazımız iletilmiş olur. En dosdoğru, iyi, güzel, yararlı, hayırlı, önemli, ilmi, bilimsel, dinsel değerlerde olan yazımdan milyonarca insan yararlanır. Bunun sevabı bize ve paylaşanlara sevap, ecir olarak gider. Kazanıma dönüşür. Ben milli, manevi, ilmi, bilimsel, dinsel, evrensel tüm değerleri benimseyen; bilgili, bilinçli bir müminim. Yazılarım ile ben zarar vermediğim gibi sizlerde paylaşarak zarar değil, fayda verirsiniz inşallah. Çekinmenin gereği hiç de yok. Lütfen tüm yazılarımı paylaşınız. İslam dinine göre tebliğ etmiş olursunuz. Hak mümin hakiki Müslüman; cesur, yetenekli, becerikli, kahraman, cengâver, korkusuz, alperen, yılmaz, bıkmaz, usanmaz, atılgan, atılımcı, girişimci, hedefe kilitlenip, ulaşıcı, temkinli, tedbirli olur, olmalıdır. Müslüman girişimcidir, atılımcıdır, atılgandır, ilericidir, yükselticidir, düzelticidir, ıslahçıdır, düzenleyicidir. Müslüman bilgindir, bilgedir, sanatkardır, meslek insanıdır.

O zaman kendimiz en onurlu, iyi, güzel, dosdoğru, dürüst, gerçekçi, hayırlı, yararlı, faziletli müminler olarak, iki dünyada huzurlu, mutlu, rahat olarak yaşarız inşallah. Kendimiz; imrenilecek, gıpta edilecek, güzel örnek alınacak; harika, harikulade, muazzam, muhteşem, mükemmel hak mümin hakiki Müslüman bilgeler olarak; tüm dünyaya iyilik, hizmet, infak ederiz. Evlerimiz güzel, iyi, temiz olur. Camilerimiz, okullarımız, hastanelerimiz, şehrimiz, yollarımız, park ve bahçelerimiz, dünyamız tertemiz ve harika olur. İnsanlarımız dünyada huzurlu, mutlu, rahat, kolay yaşadığı gibi ahiretini de bu dünyada iken kazanır. Sonsuz- ebedi bir huzurun ve mutluluğunu dünyada iken elde eder, inşallah.

Dünyada helal kazanır, mubah olacak şekilde harcama yapar. İsraf- savurganlık yapmadan, her işi dosdoğru olan orta halli yapar. Evi güzel ve temiz, bağ ve bahçesi şahane, sokağı, caddesi, parkı harika, yaşadığı yerler muhteşem ve mükemmel güzellikte olur. Evimiz görkemli, okulumuz modern, camimiz inancımıza uygun, spor salonlarımız dopdolu, otellerde, motellerde insanlar çalışmanın yorgunluğunu atmaktadır.

 Çevremiz mavi, yeşil ile donatılmış. Her türlü bitki, çiçek, gül, ağaç vardır. Şelaleler çağlamaktadır. Bahçelerde evcil hayvanlar, havuzlarda yüzen kümes hayvanlarımız olmalı. Ahırlarımız, ağıllarımız evcil hayvanlarla şenlenir. Bağ, bahçelerimiz tarım ürünleri ile nimet, bereket dolup, taşar. Ülkemizin 36 tarım bölgesinde stratejik tarım ürünleri; planlı, programlı, projeli şekilde yetişir. Öyle her isteyen, istediği ürünü yetiştirmez. Her şey proje içinde gerçekleştirilir.

Öyle eşek gibi insanlar kullandıklarını öteberiye, yerlere, denizlere, göllere, akarsulara, çevreye, doğaya atmamaktadır! Kedi bile pislediğini saklamakta, gizlemekte, örtmekte, çevreye zarar vermesini önlemektedir.  

İnsanlar bilgedir, bilgindir, bilgilidir, bilinçlidir. Olgun, mükemmel, şahane, estetik insan olmuşlardır. Olmalıdır. İnsana yakışan- yaraşan da budur. Öyle anarşi, şiddet, terör, savaş olmamalıdır. Irkçılık savaşları, dincilik savaşları, ideolojik sapıklık savaşları, mezhep, bozuk felsefe ayrılık savaşları olmamaktadır. Olmamalıdır. Hastanelerde bile hasta yakınları, hastane sağlık personeline, onlarcası hayvancasına saldırmamalı. Trafikte ağzında salyalar, gözü kudurmuş gibi kıpkızıl olmuş, bir diğer dost, can kardeşine her türlü araç- gereçle yaban domuzu gibi saldırmamalı! Düğünler artık şehirlerin sokaklarında yapılmamalı. Düğün, bayram diye silahlar sıkılmamalı. Bu ilkel, görgüsüz, medeniyetsiz, hayvancasına yapılan akılsız işlerdir. Bu gibi olumsuz, zararlı, kötü, çirkin davranışlardan; olgun, medeni insan sakınır, kaçınır. İnsan artık olgunlaşmıştır. Şempanze nesli olduğunu söylememektedir. Beşerlikten uzaklaşmış. İnsan olma aşamasını aşmış. Hak bilge bilinçli bilgin mümin Müslüman olmuştur. Olmalıdır. Kurtuluş bundadır.

Herkes hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, eşitlik, güzel ahlak, edep, hayâ, ilim, bilim, din- iman, iffet, fazilet değerleri ile davranmaktadır. Davranmalıdır. Olgun insana bu yakışır. Kur’ân ahlakını peygamberimiz gibi yaşamaktadır. Saadet- mutluluk dönemini yaşamaktadır. Her konuda, her alanda kendine yetmektedir. Kendini ilmen, bilimsel, mesleksel, sanatsal, kültürel olarak en yüksek düzeyde yetiştirmiş. Çalışmalarını ilmi, bilimsel, stratejik plan, program, proje ile yapmaktadır. Projelerin gerçekleştirmesinde, yetişmiş elaman kullanılmaktadır. Yapılan binaların, eserlerin toprak, nem, su ve hava ile ilişkisi kesilmektedir ki, binaya, esere zarar verilmesin. Doğal afetlere karşı dayanıklı yapılmaktadır ki; insanlar ve eserler zarar görmesin. Mimar, mühendislerle birlikte yapıda çalışan kalfa, çırak, ustalarda modern eğitime alınmalıdır ki, yaptığı iş doğru dürüst olsun. Pek çok belediyenin yaptığı gibi ilkbaharda yapıp, sonbaharda sokup, atmasın!

Proje her aşamasında kontrol edilmeli, denetlenmeli. Bugün yapılan pek çok iş de sahtecilik, yalancılık, dolandırıcılık, çalma, hırsızlık yapılmaktadır! Bu devlet içinde de, belediyelerde de böyle olmaktadır. Bu gibi soysuz, sahtekâr, ahlaksız insanlara devlet, millet parası teslim edilmemeli. Bugün pek çok belediye, özellikle PKK uzantısı HDP belediyeleri, devletten aldığı hizmet paralarını PKK terörüne vermiştir! Bunun için 10 kadar belediye başkanı dışında sanırım, 102 tanesi görevden alınmıştır. Bu diğer pek çok belediyede de böyle yapılmaktadır. Bunu bizler CHP, AK PARTİ belediyelerinde de görüyoruz. Medyadan, birinci sayfadan takıp ediyoruz.

Belediyelerin harcamaları, demirbaşları kontrol edilmeli. Devlet denetlemeli. Milletin, devletin sermayesi, alın teri, emekleri; devlet ve belediyelerde heba olmaktadır!

Belediyelerin gezi, eğlence, dinlence, turistik gezileri de, belediye bütçesinden yapılmamalı. Farklı siyasi partilerden olan belediyeler, kendi taraftarlarını yatılı gezilere götürüyor. Milyonlarca lira para harcıyor! Bu götürme işi de daha çok belediyelere yakın çevresinde olanlardan olmaktadır. Bu işlerde istismarların olduğunu da görüyoruz. Benim verdiğim paralarla başkalarını gezi, eğlence, turlama, turistik gezi yapmasını istemiyorum. Hiç kimsede istemez. Ama belediye öncülük edip, herkes parası ile gezebilir. Bu kültürel bir etkinlik olabilir.

Belediyeler, özel mülk olan binaları dış cephe yalıtım yapıyor. Mantolama denilen işlem yapıyor. Şehir güzel görünsün, diye özel binalara harcama yapıyor. Bunu tümü ile belediye bütçesinden yapıyor. Böyle adaletsiz, eşitliksiz, haksız, ahlaksız iş yapılmamalı. Bina şehrin görünümüne zarar veriyorsa, bir karar alırsın. Herkes belli bir süreçte binasını istenilen güzelliğe kavuşturur. Benim, senin verdiği vergilerle, bir başkasının binasına, özel binasına milyonlarca para harcanmamalı. Benim bulunduğum İlçede, belediye bu şekilde 3 milyon lira harcadı. Pek çok belediyede böylesi, bu gibi yanlışlar yapmayı hala sürdürmektedir. Bu hak değil, ahlakı da değildir. Ama toplumun ortak malı olan; camii, okul, hastane bakımını devlet yapamıyorsa, belediye yapabilir.

 M.E. B ve Sağlık Bakanlığı da yolsuzlukların en çok olduğu bakanlıklar arasındadır. İmar, iskân, çevre bakanlıkları da çok iyi denetlenip, kontrol edilmelidir. İnsan, şerefsiz, kalitesiz, soysuz olursa, yasa dışılığın önüne geçmek zor olmaktadır. Bu adi soysuzları en iyisi göreve getirmemeli. Birde işi bilmediğinden, umursamadığından; devlete, millete çok zarar verilmektedir!

En iyi, güzel, dosdoğru, gerçekçi, ilmi çalışmalar yapmalıyız. Çok üretmeliyiz. Yabancıya satmalıyız. İhtiyaç sahiplerinin gereksinimlerini karşılamazlıyız. İsraf etmeden harcamalı. Doğaya zarar vermeden, çevreci anlayışla, doğal, organik yetiştirmeli. Helal kazanmalı. Helal yerlerde olması gereken kadar harcamalı. Her alanda AR-GE, inovasyon, değişim, yenilik, iyileştirme, ihtiyaçları karşılama, yapmalıyız. Bu, bugün ki, öğretim ve eğitimle olmaz, olmamaktadır. Bugün, eğitimden yararlanmayanlar; berbat, yararlananlarda zararlı hale gelmektedir. Dünyayı ateşe veren, savaş çıkaran okumamışlar değil, kötü okumuş olanlar olmaktadır! Zira okuduğunda din, iman, gerçek bilim, ilim yoktur. Ahlak, edep, hayâ, insanlık yoktur. Kötü, zararlı, işe yaramayan bilgi edindikçe, saldırganlığı, hayvanlığı daha da artmaktadır! M.E. B. medya, kültür etkinliklerine bir düzen, nizam, intizam mutlaka getirilmeli. Dışarıdan gelen sapıklıklar, internet kontrol altına alınmalı. Kötülüğü yok etmek için iyiliği teşvik etmeli.

Ülkemizde,” Atatürk ilke ve inkılâplarına göre,” uygun eğitim- öğretim yapılır, diye anayasa maddesidir. Atatürkçülere, Kemalistlere bakıyoruz. Ülkemizdeki 123 terör örgütünün hemen hemen tümü ile işbirliği, yardımlaşma, dayanışma, eylem yapma,  yıkma, yakma, talan etme içindedirler! Kemalist’tirler! Ama komünistlerle, sosyalistlerle, İslam düşmanlarıyla, insanlık düşmanları ile ırkçılarla, katillerle, katliamcılarla, teröristlerle aynı eylemleri paylaşmaktadırlar! Bu nasıl Kemalistlik, Atatürkçülük diye düşünüyorum. En büyük Kemalist- Atatürkçü CHP imiş! O da PKK uzantısı HDP ile 1991 yılından beri ortaklık, işbirliği içindedir. Seçimlerde ortak, her alanda işbirliği yapmaktadırlar. Aslen bu Atatürkçülükten de değil, komünist olmaktan yoldaş olmaktadırlar.

 2013 yılı Haziran ayı, Taksim- Gezi olaylarında, ülkemizin 80 İlinde bir ay boyunca ortak eylem yapıldı. Bu yıkımlara 86 illegal örgütle, Kemalistler- Atatürkçüler, CHP, PKK, HDP, DHKP-C, diğer komünist, sol, sosyalist illegal örgütler, Halkevleri, sendikalar, meslek odaları katıldı.

 Öyle halkı, insanları aldatmak için; yalan- dolan, hile, sahtekârlık yapılıyor. Yapılan gâvurluklara bakıyoruz. Ben, akıllı, doğru, dürüst, yararlı, hayırlı, iyi, güzel, vatansever, milletsever, ümmet sever, din- iman, memleket sever, bir tane solcu eylemci görmedim.

 Bir tane solcu, komünist, Kemalist’in; Kur’ân, peygamber severini görmedim.  Bir tane yüksek makamlı, okumuş, kariyer yapmış; solcu, sosyalist, komünist görmedim. Zaten bu değerlere sahip olan; solcu, komünist olmaz. Ülkemizde ve tüm dünyada komünistler; vatan, millet, devlet, din- iman, insanlık düşmanıdır. “Devrimi kanlı yapmayı hedeflemişler. İhtilalı yapmak için dünyanın 196 ülkesinde terör yapmışlar! Yapmaktadırlar! Din- iman, Müslüman, insanlık düşmanlıklarını; yıkarak, yok ederek, bombalayarak, dinamitleyerek yapmaktadırlar! Bunu 1917 SSCB devriminde ve diğer 50 ülkenin komünist yapılmasında, ülkemizdeki komünist terör örgütlerinde görüyoruz.”

Bülent Ecevit solcu, sorsan Kemalist idi. Ama tüm illegal örgütler, onun döneminde ofis açarak çalıştılar!  On bin tane vatandaşımızı, vatanseverimiz katlettiler!

Milleti, ümmeti, devleti, bayrağı, bağımsızlığı, hakça kullanılan özgürlüğü, dini- imanı sevmeyenden, değil mümin olmak, insan bile olmaz, olamaz. Olmamaktadır!

Müslüman dediğin, öyle lafla, sözle, yarım yamalak olmamalı. Hiçbir ideolojinin, bozuk felsefenin, İlahlaştırılmışların; iti, köpeği, kölesi, esiri- tutsağı, paryası olmamalı. Allah’tan başkasını ilah, peygamberimizden başkasını önder, lider, tapınacak asla yapmamalı. Allah’tan başka efendiler, peygamberimizden başka mürşit edinenler, her zaman sapıtmayı sürdürerek; küfre, batıla batarlar! Allah’a şirk- ortak koşanlar, peygamberimiz resul görmeyenler, Kur’an’a inancı ve saygı olmayanlar, batıl olmuş, küfre girmiştir. Bunların dünyaları cehennem, ahretleri cehennemin ateş, duman, irin çukurudur. Kâfirler cehennemin ateş, duman, irin dolu çukuruna, müminler cennetin köşklerinde yaşayacaktır. Bu hiç kuşkusuz haktır, gerçektir, doğrudur. Kabul edilse de edilmese de bu doğrudur, gerçektir, mutlak vardır.

“İlahi mahkemede herkes yaptıklarının, yapmadıklarının hesabını verecektir. Hiçbir kötülük karşılıksız kalmadığı gibi iyilikte, ibadette ödülsüz kalmayacaktır. Mahkeme-i Kübra da zalimlerin ve gâvurluk yapan ateist dinsizlerin işi çok zor olacaktır. Kur’ân ve peygamberimiz böyle bildiriyor.” Hak mümin hakiki Müslüman dediğin, bilgedir. Dünya ve ahretle ilgili bilgileri dosdoğru bilendir. “İman eden kişi öncelikle namaz kılmakla işe başlar. Oruç, zekât, hac yaparak, kurban keserek farz ibadetlerini yapmayı sürdürür.” Varlığa, insanlara da iyilik, hizmet, infak etmeyi sürdürür. Barış, dostluk, kardeşlik içinde en güzel şekilde yaşar. Hiçbir varlığa zarar vermez. Zarar evren takva hak mümin olamaz.

İslam dini, zarar- ziyan vermeyi, faiz almayı- vermeyi, dedikoduyu, iftirayı, sahteciliği, sahtekârlığı, gururu-kibiri, israfı, fuhşiyatı- çirkinliği, azgınlığı, serseriliği, kumarı, kötü ve zararlı madde kullanmayı yasaklar.

Müslüman, gururlu değil onurlu, haysiyetli- saygın, saygılı olur. Kur’ân ve sünneti, ilim, bilim, dosdoğru akıl ile yaşar. İslam şeriatına uygun bir yaşantı tesis eder. Fitne, fesat- bozgunculuk, nifak- ayrımcılık asla yapmaz. Yapmamalı. Fitneye düşmemeli. Fitne, katilden daha eşedir- şiddetlidir.

“Müslüman, Allah’ın emrini yapar. Yasakladıklarından sakınır.” “ İyiliği yapar. Kötülüğü engeller- önler.” Öyle uyuşuk, pısırık, tembel, miskin, korkak, cesaretsiz, hareketsiz, bereketsiz kişiden mümin olmaz. Mümin olmanın sıfatları bellidir. Kur’an’da açıklanmıştır.

Müslüman birey; kardeşlerine, dostlarına, insanlığa, hayvanlara, varlığa çok yumuşak, güzel, iyi, efendice davranır. Centilmendir. Saygılıdır, sevgi, şefkat, merhamet, müşfiklik doludur. Zarafet, kibar, nazik, nezihtir. Yerine göre davranmasını bilir ve becerir.

Düşmanın saldırısına karşı çok korkusuzca, cesaretle, kahramanca, alpça, alperence karşı koyar. Değer yargıları uğruna tüm maddi varlığını feda eder. Peygamberimiz gibi hareket eder, davranır. Yerine göre bir melek, yerine göre peygamberimiz gibi 27 savaşta bulunmuş, hakça mücadele eden cengâver olur. Ama hiçbir mücadelesinde zalim olmaz. Zulmetmez. Haksızlıkta asla bulunmaz. Müminlere karşı çok yumuşak davranır. Zalimlik, zulüm haramdır. Zalimi, zulmü ortadan kaldırır.

Mümin, İslam dininin 8 ilim dalında yeterli bilgiye sahip olur. Akıl- doğa ilimlerinde yeterli bilgi edinir. Bilim, teknik sanatta zirvededir.  Ahlakta dorum noktasına yükselmiştir. Bir ilim dalında uzman olur. Bir ilim dalı diyorum! Çünkü insan ömrü kısadır. Birkaç ilim dalında uzman olmak zordur. Diğer ilim dalarlında kendine ve başkalarına yetecek kadar bilgili olur.

Ben,  Rabbim olan Allah’ımdan, kitabım olan Kur’an’dan, peygamberim olan Hazreti Muhammet’ten razıyım, memnunun. İnşallah onlarda benden memnun olur.

İnsan hoşgörülü olmalı. Her işe kızmamalı. Hoşgörülü ol dediğim; hoş, iyi, güzel, doğru olana hoşgörülü olmalı. Yanı bu değerleri beğenmeli. Kabul etmeli. Zevkli, güzel görmeli. Hor, hakir görmemeli. Kötüyü, yalanı, yanlışı, batılı, çirkini, küfrü ise hoş görmemeli. Onu eğitim- öğretim ile hoşa çevirmeli, dönüştürmeli. “Hiçbir konuda aşırılık- ifrat, gerilik- tefrit içinde olmamalı. Dosdoğru orta yolda olmalı. Hiçbir söze çarpıtma, anlamından saptırma asla yapmamalı. Hak hukuk ne gerektiriyorsa, onu yapmalı.” İman, İslam, ilim, bilim dışına çıkmamalı. Bugün hak, hakikat, doğru ve gerçek, ilim, bilim, din, iman konusunda çok istismarlar, suiistimaller yapılmaktadır. Bu duruma düşmemek için çok doğru bilgili ve bilinçli olmalı.

Bendeniz,  batılı batıl olan yazarların pek çok kitabını okudum. Bu batılı küfür içinde olan yazarları, hep Müslümanlara ve Türklere karşı amansız bir düşmanlık içinde gördüm. Müslümanların fiili güçlerinden çok; imanlarından, dinlerinden korkmaktadırlar. Müslümanlar güçlenip de, seslerini batıl batı dünyasına, doğunun putperestliğine ulaştırdıklarında; kendi safsataları, yalanları, iftiraları sönecek, diye düşünmektedirler.

“Türklerin, Orta Asya’nın bozkırlarına, geldikleri yererle sürülmesi gerektiği sürekli tekrar etmektedir. Bu düşmanlıklarını tarih boyunca şiddete, savaşa dönüştürmüşler! Hala dönüştürme girişimleri sürmektedir!” Bunun için biz Müslüman Türkler ve tüm Müslümanlar birlik, beraberlik içinde çok güçlü olmalıyız. Onlar zayıf gördüklerini, o anda yok etmektedirler!

Nefisler ıslah edilmedikçe, ahlak düzelmedikçe, Rab olan Allah’a kul olmadıkça; insan insanlıklı olmaz. Akıl doğru kullanılmadıkça, aklın rotası hak - hukuk olmadıkça, istikamet Hakk değil ise, insan; insan değil, maymundan bile aşağılık yaratık olur. İlimsiz akıl, akılsız beyin, ruhsuz kalp iyilik etmez. Rabbe kulluk yapmaz. Ahlak, edep, hayâ olmadan, Allah’ın yoluna girilmeden, Kur’ân; peygamberimiz gibi yaşamayınca, insanda insanlık kendini göstermez. İnsan, insanlığı dost ve kardeş, karındaş görmeden, dostça davranmadan, merhamet etmeden, öğüt almadan, insaniyetli insan olmaz. İnsanlık, müminlik laf ile söz ile yeterli olmamaktadır. Özü, sözü; eylem ve davranışlarla pekiştirmek gerekir.

İnsan; Kur’ân, sünnet, ilim dışında yaşadığında, hakta, hakikatte- doğru ve gerçekte olamz. Batılın küfrü içinde, pislikte debelenip, çapalayıp, kalır! Hiçbir iç ve dış görünüşü güzelleşmez. Suratında bile merhamet olmaz. Acımak nedir, bilmez.  İnsan aklını çok doğru çalıştırıp, hak yoldan sapmamalı. Şaşırıp, sapıtmamalı.

Dünya insanlığının ancak %1’inin cennete gideceğini aklından çıkarmamalı. Gazelinin tespiti böyledir. O günün koşullarında böyle bir tespit yapmış. Bugünde pek farklı olmadığını düşünüyorum. İslam dinini samimiyetle, ihlâsla, takva ile vera şekilde yaşamayanlar, cennete gidemeyecektir. “Ancak takva müminlerin cennete gideceği ayetlerde açıklanmaktadır.”

İnsan ilişkilerinde ahlak, edep, hayâ, hak, hukuk esas olmalı. Allah’a kullukta Kur’ân, sünnet asıl olan olmalı. Kötü huy, kötü davranış, çirkin huy ve tavırlar asla olmamalı. Nefsin kötü huylarından beden, akıl, kalp, ruh temizlenmeli. Başkasının övgüsü, takdiri, beğenmemesi yüzünden; hak inanç, din, davadan vazgeçip; batılın pisliğine, küfrün kepazeliğine düşmemeli. İlim öğrenmeli. İlim, bilim, din, iman, sanat, meslek öğrenip, iki dünyayı ihya etmeli.

Ben pek hikâye, roman, boş kitap, yalan yanlış yazı okumam. Okuduklarımdan bilgi alır, irşat olur, feyizlenirim. Boş, fuzuli, yararsız bilgilerle beynimin belleğini doldurmam. Benim her cümlem- tümcem, paragrafım kitap gibidir.

İslam dini kadar, ilim kadar üstün hiçbir değer yoktur. Bu değerleri edinenlerde; üstün, yüksek, alçak gönüllü, kibar, nezaketli, zarafetli, nezih olur. Kimseyi hor, hakir, aşağı görmez.

Ben engelli, sakat, aklı kısa gördüğümde mutlaka daha yakınlık ediyorum. Bugün bir aklı kıt insan tatlıcı dükkânının vitrinindeki baklavalara bakıyordu. İşyeri sahibi görmezden geliyordu. Zavallı adamın omzuna dokundum. Dükkândan bir simit tatlı aldım. Kendine verdim. Adam teşekkür bile edemedi. Zira o kadar yeteneği, becerisi yoktu.

Her gün evimden çıkıyorum. Farklı yolardan Ulu Cami’ye gidiyorum. Bazen namaz vakti ise namaz kılıyorum. Çay evinde içecek içiyorum. Gazete okuyorum. Dostlarla sohbet ediyorum.  Dönüyorum. Dönerken deniz kenarından dönüyorum. Sokağa bırakılan ekmekleri alıyorum. Denize atıyorum. Eğer kedi, köpek, kuş yiyeceği varsa, karaya bırakıyorum. Denizde balıklar, martılar yararlanıyor. Karada kedi, köpek, kuşlar yararlanıyor.

Bir yoksul gördüğümde, Kızılaycı olarak, vakıfçı, dernekçi olarak, mutlaka derdine bir çare, sorununa bir çözüm bulmaya çalışırım. Asla ilgisiz- alakasız, kayıtsız kalmam. Hiçbir Allah’ın kuluna haset- çekemez- kıskanma yapmam. Hainlikte bulunmam. Ben, Allah’ın yolunda, peygamberin izinde, sünnetleri de yaşayan bir kulum. Bendeniz, Allah’ın sevdiğini severim. Sevmediğini de sevmem. Allah cc. iradesine, kelamına uygun yaşarım. Öyle sapıtmışların, sapıkların, zalimlerin, katillerin yoluna gitmem. Onlara önderim, liderim, ikonum demem. Benim yolum Allah yolu, benim önderim, liderim, mürşidim hazreti Muhammet Mustafa s.a.v.  efendimizdir. Allah ve peygamberimiz yolunda olan âlimlerden, mürşitlerden de irşat olur, feyizlenir, yararlanırım.

Her işimi Kur’ân ölçüsü, ölçütü ile peygamberimiz öğüdü, sünneti ve yaptıkları ile yapar ve de kıyaslayarak yaparım. Âlimlerden yararlanırım. Gidip de Musolini, Hitler, Lenin, Stalin, Mao Zedung, Karl Marks gibilerini kendime ikon yapmam. Allah cc. Hazretleri iyidir, güzeldir, doğrudur, dürüsttür, güvenilirdir. Bende ona harfiyen uyarım. Allah cc. yolu dışına çıkıp; kâfir- gâvur- ateist, müşrik, münafık, zalim asla olmam. Öyle sapıtmışların felsefe kanıtlarını- delillerini katiyen kullanmam. Sapık, şaşırmış, sapıtmış felsefe, ilim- bilim değildir.

Mümin olarak, her işimi hak, hukuk, doğruluk, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, ilim, bilim, sanat, akıl, cömertlik, bilgi, cesaret, güvenirlilikle; iffetli şekilde eksiksiz dosdoğru yaparım. Peygamberimizin öğütlerine, Allah’ımızın emirlerine, ilmin sonuç değerlerine eksiksiz uyarım. Yumuşaklık huyum olur. Kimseyle 63 yıldır kavgam, dövüşüm olmamıştır. Kanaat ederim. Cömert olurum. Açgözlü, ihtiraslı olmam. Kararlı, tutarlı şekilde hak davamın, Hakk davamın sahibi, uygulayıcısı, yayınlayıcısı, tebliğcisi olurum.

Mümin bir insanın iki dünyada huzurlu, mutlu, rahat, kolaylık dolu, güvenli, saygın, sevilen bir insan olması çok kolaydır. Sadece ilim, akıl, düşünme ile İslam dinini yaşadığında, tüm yanlışlıklar, rahatsız edici durumlar ortadan kalkar. Hele birey, toplum, devlet yaşadığında; bal, yağ yeme gibi bir durum ortaya çıkar. İnsan önce insan olduğunun, maymun- hayvan olmadığın farkına varacak. Hayvanlaşmayacak. “Hayvan, beşer durumundan çıkıp, insan olacak. İnanlıklı, insaniyetli, insancıl insan olması içinde mümin olacak.” Madde olarak olsun; mana, manevi olarak olsun, İslam dinini yaşayacak. Cahil cühelanın yaşadığı, İslam’dan söz etmiyorum. İlimle, bilimle, peygamberimiz gibi samimiyetle yaşayacak. Bugün gusletmeyenler, oyun, eğlence yapanlar, bile; o halleri ile ibadet ettiklerini sanmaktadır. Pek çok felsefi akım içinde sapıkça, serserice hareket edenler bile ibadet ettiklerini sanmakta, inanmaktadır. Kur’ân, sünnet, ilim, bilim, sanat anlayışı dışındaki her şey yararsızdır. Allah’ı, peygamberini, dinini bilmeyenin kendi ve de yaptıkları değerli, makbul, önemli kabul edilmeyecektir. Allah c. Kur’ân, peygamber, ahiret bilmeyenden hiçbir değer çıkmaz. Çıksa da zararlı olur. Zararda kullanılır.

“Cennete temiz, takva mümin insanlar, müminler girecektir. Diğerleri cehennemlik olacaktır.” Allah cc. bunu ayetleriyle açık seçik anlatmaktadır. Din, ilim ile yaşanılmalı. Medeni insan olmalı. Allah, Kur’ân, peygamber, ahiret tanımayan bir bireyden olgun insan olmaz. Dünyaya ve ülkemize bir bakınız. Sapık serseri cahillerin hallerine bakın ve ibret alın. Allah, Kur’ân, peygamber tanımazlar. Ülkemiz bir İslam ülkesi olmasa, içindeki gâvurlukları daha açık seçik ortaya koyarlardı. 1950 yılı öncesi bunu çok rahat yapıyorlardı.

Bu sapık serseri akılsız, geri zekâlı kişiler; kendilerine sahte, yalancı ilahlar edinmişler. Din olarak çok farklı dinler bulmuşlar. 1991 yılı öncesi dünyada 50 taneden fazla komünist ülke vardı. Her komünist ülke yöneticisinin, liderin ülkemizde taraftarı vardı. SSCB Devleti’nde fikir babası olanlar, devlette başkanlık edenlerin, fikirlerinin ülkemizde taraftarları vardı. Diğer ülke komünistlerinde taraftarları vardı. “Leninciler, Stalinciler, Maocular, Fidel Castro’cular, Enver Hocacılar, Troçkiciler, Che Guavera’cı ve yüzlerce dinsiz imansız Allah tanımaz, din kabul etmez, zalim, kanlı katliamcıları kendilerine ilah edinmişlerdi.” Kavga için vatansever bulamadıklarında, kendi aralarında çatışırlardı.

Sahte ilah ve rableri, tanrıları, tanrıçaları vardı. Hala bu sapıklık, bozuk felsefi akım şeklinde devam etmektedir. Komünizmin, halklar tarafından iyi tanınamadığında, o geri kalmış, ilkel, dışarıya kapalı olan rejimlerini överek, şarlatanca anlatılırdı. İslam cahilleri, bilgisiz körler onlara inanırdı.

Biz o dönemde, onlarla mücadele etmek için çok okurduk. Her yerde tartışırdık. Çünkü her yerde İslam ve insanlık düşmanlığı yaparlardı. Allah’ı inkâr ederler. Din, İslam tanımazlar. İslam tanımazlar. Allah’ın varlığına, birliğine, eşi benzeri olmadığına, ezeli- ebedi olduğuna, manevi varlık olduğuna inanmazlardı. Doğru, gerçek adına ne varsa inkâr ederlerdi.

Ben hayatımda komünistler kadar akılsız, geri zekâlı, cahil manyak görmedim. İşte terör örgütleri daha çok bu aptal sürüsünden oluşmuştur.

Ülkemizde kayıtlı olan 123 terör örgütünden 120 kadarı bu solcu, komünistlerden oluşmaktadır. 1968- 1980 yılları arasında 10 bin gencimizi katlettiler! 1978 de başka bir komünist terör örgütü oluşturuldu. Buna ilk kuruluşunda Apocular dediler. Sonra PKK dediler. Daha sonra PKK/ KCK adını verdiler. Ülkemizden 50 binden fazla insanın ölümüne neden oldular. İnsan katlettiler!  Solcu olmayanlarda, onlara akıl hocalığı yapmaktadır. Fetö, münafık bir sağ, milliyetçi görünümündedir. Ama aklı, zekâsı kıt olan tüm terör örgütlerini kullanmaktadır. Kendilerini de Siyonistler, emperyalistler kullanmaktadır. Sadece PKK terör için para olarak 1,5 trilyon dolar bu güzel ülkemiz harcamak zorunda kaldı! Son 5 yıl içinde Işıd- Deaş ve benzerleri akılsızlıkları ile zarar vermeyi sürdürmektedir!  Fetö çıktı! Biri geride kalırsa, başka bir mahlûk- yaratık türetilmektedir. Hizbullah’ın yerini türevleri aldı. Bu milletimizin cehaletinden ve devletimizin eğitim- öğretimde ilmi, bilimsel, dinsel yol ile insan yetiştirmediğinden kaynaklanmaktadır. İdeolojik tavır, sapık serseri takımlar yetiştirmektedir! Dünya sapıklaşmış! İnsanlık ve doğadaki tüm varlık can çekişmektedir!

Yüce Allah’ın hayat sahibi olduğuna, her şeyi bildiğine, yarattığına, gördüğüne, İlahi emirler gönderdiğine, iradesi olduğuna, kudret, kuvvet, güç sahibi olduğuna, her şeyi yaratan ve yaşatan olduğuna, âlim olduğuna inanmayan bir insandan; akıllı, zeki, bilgilidir, demek, akıl işi değildir. Bunun için sadece ben demiyorum. Zaten onlarda doğru kullanılan aklın olmadığını görüyorum. Akıllı insan, dinsiz- imansız, Allah tanımaz, ateist,  katil PKK, DHKP-C katili olur mu?

Allah cc. her türlü noksan, eksik sıfattan münezzehtir, ayrıdır. Zaman, mekân, yerden münezzehtir. Allah cc. hikmet, sanat, yaratma, bilgi sahibidir. Hiçbir sıfatında sınır- hudut yoktur. İnsan gibi sınırlı sıfatlarda değildir. Allah cc. evrenin, ahretin sahibidir, yaratıcısıdır.

Allah’ın en çok sevdiği insan; “sadece hak mümin takva, vera Müslüman’dır. Allah cc. takva mümin dostudur.” Allah cc. zalimin, kâfirin düşmanıdır. Dostu, sevdiği değildir. Allah cc. adaletlidir, merhametlidir, bağışlayandır, sığınılacak ter güçtür.

Allah cc. sadece müminlerin dostu, kâfirlerin düşmanıdır. Kâfirler, cehennemin ateş, duman, irin dolu çukurundadır. Allah’a, Kur’ân’a, peygamberine inanıp, o iradede yaşamalı. Sapık serseri zalim, katil, aptal sürüsüne inanmamalı.

Bu zalimlerin eserlerini okudum. Bir tane doğru, gerçek, ilmi, istismar edilmeyen durum görmedim. Kitapları daha çok İslam, Müslüman düşmanlıkları ile doludur. Onlarca böylesi kitaplarını okudum. Mustafa Kemal da bu kitapları okumuş. Çok aşırı olan sözlerin altını çizmiştir. Bu batılı sapıklar, İslam dininin her kutsalına saldırmakla, kendi safsatalarını koruduklarını sanmaktadırlar. “Oysa hak geldiğinde batıl korkusundan yok olur!” “ Top- beyaz lahana gibi, Kara Karadeniz Lahanası’nın yanında kendini bile toparlayamaz! Bu da gerçekçi bir mizahımız olsun.

Tek ümit kaynağı İslam dinidir. İslam dini dışında hayır ve yarar yoktur. Allah cc. bunu insanlara bildirmek için İlahi emirler ve peygamberler göndermiştir. İslam dinini, ilim- bilim İnanlarının okumasında çok daha büyük yarar vardır. Cahil kişi İslam dininden pek yararlanamaz. Herkes anlayışına, kapasitesine göre anla, kazanımı olur.

Allah’ı tanımayan, hiçbir şeyi, kendini, doğayı da tanımaz. Doğaya bir aptal gibi, inek- sığır gibi bakar. Kendi iç ve dış âleminden bile haberi olmaz. Bizler mümin olarak bilge, bilgin olmalıyız. Allah, Kur’an, peygamber, İlahi kitap, melekler, ahiret gününü yeterince bilmeliyiz. İlim, irfan, hikmet, sanat sahibi olmalıyız.

Ahiret nedir, ölüm ve sonrası nedir, nasıl olacak, bilmeliyiz. Ölümü düşünmeli. Hesap gününü düşünmeli. Kıyameti, ahiret hayatını, cenneti, cehennemi düşünmeliyiz. Kabir hayatını, tekrar dirilmeyi, mahşeri, amel defterlerinin verilmesini, mizan terazisini bilmeliyiz. Cennete kimlerin, cehenneme kimlerin gideceğini öğrenmeliyiz. Kimlerin cehennemlik olduğunu,  durumlarını öğrenmeliyiz. Cehennemde olanların durumunu, kimlerin cehenneme gideceğini öğrenmeliyiz.

Arasat, Araf, sırat köprüsü konusunda yeterli bilgiye sahip olmalıyız. Cennete girmek için neler yapılaması gerektiğini, hangi amellerin yapılmasının farz olduğunu bilmeliyiz. Hemen tövbe etmeli. Boy abdesti, namaz abdesti alıp, İslam dinini takva şekilde yaşamaya başlamalıyız. “İkonlar, putlar- idoller bizleri kurtaramaz. Onlar kendilerini kurtaramayacak. Cehennemin ateş, duman, irin dolu en derin çukurunda sonsuza dek kalacaklardır.” Bizden söylemesi, tebliğ etmesi; akıl sahipleri ders, ibret alır. Zaten bizlerin akılsız, kafasız, geri zekâlılarla işimiz olmaz. Allah cc. akıl sahiplerine hitap ediyor. Dinden de akıl sahiplerini sorumlu tutuyor.

Bendeniz, bilgin, bilge, samimi bir mümin kardeşiniz olarak tüm insanlığa önerim; sapkın, azgın, safsata, serserice, ilim ve bilimden nasiplenmemiş, fikirsizlikleri ikon, idol asla edinmeyiniz. Felsefi akımlara, ideolojilere kanıp; dosdoğru, gerçek olan Allah’ın dinini bırakıp, sapıtmayınız.

Felsefi akımlardan; “ ateizm, Aristoculuk, pozitivizm, anarşizm, terörizm, determizim, deizm, dogmatizm, egoizm, varoluşçuluk, entüisyonizm, fatalizm, hedonizm, indeterminizm, idealizm, kuşkuculuk, kritizim, liberteryanizm, monoteizm, otodeternizm, politizim, panteizm, panenteizm, Plâtonculuk, realizm, rasyonalizm, entüisyonizm, feminizm, Nietzschecilik gibi felsefi akımlar; birer boş, çürük, aslı astarı olmayan, ilmi, bilimsel yönü bulunmayan, sapkın, azgın, serserice düşüncesizlerdir. Akıllı, zeki, bir lise mezunu bile bunların basit, çürük sözler, lakırdılar, safsatalar olduğunu anlamaktadır.

Yüzlerce sapkın, sapık, serserice, boş, çürük, ilmi olmayan, felsefi akım vardır. İslam ve ilim dışı her serseri, bozgunculuk için laklak, vakvak etmiş. Safsata oluşturmuş. İlimden dayanıksız zırlamış.

Felsefi akımlardan; “ romantizm, kınızim, modernizm, sosyalizm, komünizm, laiklik, sekülerizm, senkretizm, Taoizm, utilitarizm, ser realizm, Budizm, Hinduizm, Hıritiyanizm, Yahudizim, Siyonizm, kapitalizm, Faşizm, Kemalizm ve yüzlerce – izm vardır. Bunların hiç birinin hak din İslam, ilim, bilim, insan doğası ile ilgisi- alakası yoktur. Batıldır, küfürdür. Çürüktür, boştur. İşe yaramaz. İnsanlığı ve doğayı mahveder, etmektedir. Etmeyi de sürdürecektir!  Bu felsefi akımlar kendi aralarında 1 milyar ekole bölünür.

 Bir Hindu, Budist inanışında, herkesin farklı bir ikonu, idolü bulunmaktadır. 4,050 dini inanış bulunmaktadır. Bunlarda kendi aralarında bölünmektedir. Bunlara dalıp, İslam’ın hak inancından sapma! Aksi halde iki dünyanı mahvedersiniz! Ben, adım ile sanım ile Allah’ın bana verdiği ad ve sıfattan başkasını asla kullanmam. Elhamdülillah, ben İslam dinine mensubum ve de hak mümin hakiki samimi bilge Müslüman’ım.

Bu sapıklar, sorsan, ilim sahibidirler. Oysa ilimle, Allah cc. inkâr edilmez. Allah cc. ispat edilir. Ben, ilmimi hep doğru ve gerçeklerin ispati için kullanıyorum. İneğe, maymuna, lağım faresine- sıçana kutsallık atfedip, tapınaklarda milyonlarca, bir tapınakta 6 milyondan fazla fare besleyen, Budistlerden hayır, yarar, iyilik, güzellik gelmez. Bunların inançları hikâye, öykü üzerine kurulmuştur. Bunlarda ilah anlayışı Allah cc. değildir. Tapınılacak her şeydir. Edindikleri putlara kudret, kuvvet addederler. Bizim Allah cc. dediğimizle ile onların rab, tanrı, ilah dedikleri aynı şey değildir. Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah cc. değildir. Onların tanrıları, Rabb-ül Âlemin değildir. Onların tüm inanışları Kur’ân’dan bir ayet etmez. Rehberleri doğru değildir. Müminlerin, Allah cc. dediklerine inanmazlar. En doğru Hıristiyanların Allah cc. inancıdır, bile diyemiyorum. Bunlarda da tanrı dedikleri üçleme yapılmaktadır. Testis inançları vardır.

Müminler, Allah’ı Allah’ın Esma’ül Hüsna denilen 99 ad ve sıfatlarından tanırlar. 99 adı, sıfatı dışında da ad ve sıfatları bulunmaktadır.

Allah’ın Zati ve Subuti sıfatları ile Allah’ı en güzel şekilde açıklar, tanımlar, tanırlar, tanıtırlar.

Tek ümit kaynağımız Allah’tır. Mümin, en çok Allah’ı sever ve dost edinir. Bugün, batının ve doğunun batıl dünyasında “Allah, Allahu Ekber” demek yasaklanmıştır. 1950 yılına kadar Türkiye’mizde de yasak edilmiştir. Bu laik ve seküler- dinsiz, imansız, Allah cc. tanımazlığın ve düşmanlığının sonucudur.

Bugün ki, Yahudiliği ve Hıristiyanlığın, Allah cc. Hazretlerinin, Hazreti Musa, Hz. Davut ve Hz. İsa Hazretlerine gönderdiği mesajlarla ilgisi- alakası, bağı, bağlantısı yoktur. Beşerileştirilmiş, tahrif edilmiş, bozulmuştur. Bunların Allah cc. inancı bile doğru değildir ki, dinleri doğru olsun. Din dedikleri Budizm, Hinduizm, Taoizm gibi beşeri- felsefi inanıştır. Peygamberlerini de öyle peygamber olarak görmemektedirler. İlahlaştırmışlardır. Dinlerinin vahiy ile bağlarını koparmışlar. Budist, Hindu, Taoizm gibi yapmışlardır. Felsefi duruma sokmuşlardır.

Bugün, batı dinden çok “mitolojilerle,” tanrı, tanrıça, tanrıçalarla inanç oluşturmuştur. “37 tane mitolojik ünlü tanrısı, tanrıçası vardır.” Kısacası; hepten lala, moloz, enkaz, akılsız, sufaha, zekâsız olmuşlar! Ona, buna tanrı diye tapınmaktadırlar. Yazdıklarım, asla kat’a hakaret değildir. Olan olayları, olguları, hakkı, hakikati, ilmi, gerçek inancı, bilim insanı olarak yazmaya çalışıyorum. Ben bir ilim, bilim, AR-GE, İnovasyon, değişimci, yenilikçi, hakçı, hakikatçi eğitimci- öğretmenim. Araştırmacı yazar ve gazeteciyim. Her konuyu ilmi, bilimsel, olgusal, dinsel yazıyorum. Hiç kimseye asla hakaretim, aşağılamam olmaz. Sadece doğru ve gerçekleri ilmi olarak açıklamaya çalışıyorum.

Yunan ve Batının “mitolojik tanrılarından” bazıları şunlardır: “Tanrı zeus, hera, poseydon, demeter, athena, apollo, Artemis, arıs, afrodit, hermes, hephaistos adında tanrıları vardır.

“12 tane lionisus tanrısı da vardır. Kaos, erebus, nilis, ımera, gaya, üranıs, tartoros, eros, okyanus, iperion, kaios, kronos, iapetos, minimosini, tithis, evrifaessas, fivi, rea, themis gibi pek çok mitolojik tanrıları bulunmaktadır.” Hayâlı, olmayan, yok olan tanrılar üzerinden kahramanlık satmaktadırlar.”  

Bunlarla film, sinema yapmaktadırlar. Kitap, dergi çıkarmaktadırlar. Bunlarla kültür oluşturmaktadırlar. Bu sapıklar, İslam ve Müslümanlara alabildiğine iftira, yalan, hakaret, şiddet uygulamaktadırlar.

Batının felsefesi, inanışları daha çok mitoloji üzerine kurulmuştur. Batı, daha çok Yunan mitolojisine kendini kaptırmış. Felsefeleri etkilenmiş. Aya çıkan roketin adı bile Yunan tanrısı; Apollo’dur. Ülkemizde kendini ilah görenlerde; Afrodit, Zeus, eros gibi mitolojik tanrı lakapları almıştır. İnsan şaşırmasın, sapıtmasın. Şaşırıp, sapıtırsa, ne halt yiyeceği belli olmaz! ( Mitolojik tanrı- ilah- tapınma eşyalarının adlarını bilerek, büyük harf ile başlayarak yazmadım.)

Akıl çok büyük nimettir. Zekâ çok büyük Allah’ın bereketidir. Akıl, zekâ, sağlık olmadığında; insan aslını, neslini, canını, cananını, Rabbini, sınırlarını, servetini, tüm değerlerini kaybeder. Bu gibi Allah’ın nimetlerine hamt etmeli, şükretmeli. Korumak için gereken her ne varsa yapmalı.

Avrupalı Hıristiyan ırkçıların sapıklık durumuna, Çin- Budist zorba zalimliğine, Hindistan- Hindu adiliğine, Myanmar- Budist ırkçı ve saldırgan zalim alçaklığına düşmemeli. Bütün bu sapıklar, İslam, mümin, Müslüman olanlara pek çok çeşit işkence, alçaklık, şiddet, terör yapmaktadırlar. Lanetliyorum ve kınıyorum. Sessiz kalanları da Allah’a havale ediyorum.

Batı böylede, Doğu ondan iyi durumda değildir. Onlarda batı gibi pisliğe batmış. Sığır, maymun, lağım farelerinden inanç olarak beslenmektedirler. Atalarının ruhlarını lağım farelerinde olduğunu kabul ettiklerinden, kutsal kabul ediyorlar.

İstikamet hak olmasa, yol hakiki- gerçek yol olmasa, insanın düşeceği pisliklerdir.

 Allah cc. mealen buyuruyor: “Onların başlarına pislikler yağar.”

Bunların sonunu ise tam detayı ile ben bile bilemiyorum. Allah’tan hidayet isteseler, mutlaka doğru, gerçek, hak, hakikat yoluna erişirler. Ama aklı, zekâyı doğru kullanmak gerekir. Kur’ân ve sünnete yapışmaları gerekir. Akıl ve ilimle dosdoğru hareket etmeleri gerekir. Sorun: “Böyle hak, hakikat içinde olmamalarıdır. Sapıklıktan, sapıtmışlıktan vazgeçememeleridir.

İslam dinin asıl, ana kaynağı Allah’ın vahiy kitabı olan Kur’ân-ı Kerim’dir. Kur’3an ayet ve süreleri vahiy yolu ile Cebrail meleği aracılığı ile Hazreti Muhammet s.a.v. gönderilmiş. Peygamberimizde bu ayetleri ezberlemiş, ezberletmiş ve yazdırmıştır. Kur’ân, 114 süre, 6,236 ayet, 30 cüzden oluşmaktadır. Her 20 sayfaya “cüz” denir. Her 10 sayfaya “hizb” denmektedir. Kur’ân 600 sayfa, 300 yapraktır. Peygamberimiz dinin ve ayetlerin, sürelerin yazanı, edeni, icat edeni, kurucusu değildir. Batılılar kendi din dedikleri ile karıştırmaktadırlar. “Elimde Osmanlıca sözlük vardır. İslam dinin kurucusu Hazreti Muhammet’tir, denmektedir!” Bu batıl, geçersiz, yalan, yanlış, dinsiz, materyalist çürük bir sözdür. Kur’ân’ın sözleri âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah cc. hazretlerine aittir. İslam dinin adını Allah cc. vermiştir. Kur’an, İslam, mümin, Müslim, Müslüman adlarını Allah cc. vermiştir. Peygamberimiz sadece İslam dinin anlatmış, açıklamış, öğretmiş, eğitmiş. Güzel örnek olarak yaşayarak göstermiştir.

Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ı tanımak için, internetten şöyle yazınız: “ Allah’ın Zati ve Subuti sıfatları nelerdir?

Allah’ın 99 ad ve sıfatları nelerdir? Ya da Esma’ül Hüsna nedir? Diye yazınız. Allah’ı en güzel şekilde tanırsınız inşallah.

Peygamberimiz tanımak içinde, peygamberimizin hayatı ile ilgili eserler okuyunuz.

Peygamberimizin ad ve sıfatları nelerdir, diye internete yazınız. Peygamberimizin ad ve sıfatlarını öğrenirsiniz.

Kur’ân, genel konular olarak ahlak, muamelat, mücazat, cihat, ahiret hayatı, helal ve haramlar, peygamber kıssaları, farklı konulardan söz etmektedir.

Dün solcu komünist bir televizyon, yine solcu bir gazetede solcunun yorumunu haber olarak veriyor. Diyor ki: “Müslüman, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşi Veli gibi yumuşak olmalıdır.” Görünüşte çok doğru bir sözdür. Ama zalimlerin, baş koparanların, şehirleri yakanların, her defasında halka ve millete karşı darbe yapanların olduğu yerde yumuşaklık olmaz. Müslüman, zamana, mekâna, duruma, ortama göre gerektiği gibi davranır.  Peygamberleri örnek alır. Peygamberler hem tebliğci, eğitimci, öğretmen, sabırlı, yumuşak, çok üstün ahlaklıdır. Ama hemen hepsi hak mücadelesini zalime, müşriklere, saldırgan kâfirlere, münafıklara karşı amansız şekilde sürekli vermişlerdir. Zalime boyun eğmemişlerdir.

Müslümanlar, peygamberimizi ve peygamberleri örnek almalı. İslam kahramanlarını örnek almalı. İslam âlimlerini örnek almalı. Osmangazi, Orhangazi, Fatih, Yavuz, Kanuni, Alpaslan, Selahattin Eyübi, Melikşah, Battalgazi, Malkoç oğlu, Ali Kuşçu, Barbaros, Piri Reis, Mimar Sinan, Mehmet Öz ve asıl Türk askeri gibi kahraman, cengâver, alperen, korkusuz aslan, yılmayan kaplan olmalı. Zaten de aslını, neslini kaybetmeyenler, elhamdülillah zaten bugünde böyledir. Yeri geldiğinde öyle bir kükrer ki, ormandaki aslanlar ve çakallar kaçar!

Fatih Sultan Mehmet Han diyor ki: “ Aklı öldürürsen, ahlak da ölür!

Ahlak ve millet öldüğünde, millet bölünür!

Kadıyı satın aldığın gün devlette ölür!

Adaleti öldürdüğün gün devlette ölür!”

Devleti hainlere, alçaklara, kahpelere, arsızlara, katillere, anarşistlere, şiddetçilere, teröristlere, düşmanla işbirliği yapan sapıklara teslim edersen; ortada devlet, millet, ümmet, insanlık kalmaz! Birey sağlam ve sağlıklı, aile eğitimli- öğretimli, güzel terbiyeli, devlet adil olmalı. Halkı doğru bilgilendirip, bilinçlendirmeli. Öyle Türk – Müslüman olmayanlar, Türklükle ilgisi olmayan alçak münafıklar, devlete çöreklenmemeli.

Vatan düşmanlığını en çok yıkıcı Fetöcüler, Kripto Ermeniler, Yahudi Sabataistler, solcu komünistler yaptı. “Moiz Kohen” gibileri kendini Türk- Müslüman göstermek için “Munis Tekinalp” adını aldı. Devlet- millet içinde fitne, fesat çıkardı. Bu alçak, münafık, kahpe, hainlere fırsat vermemeli.

Agop Dilaçar gibi ayrılıkçı Ermenileri getirip, Türk Dil Kurumu’nda başuzman yapmamalı. Milletin maddi, manevi değerlerine savaş açmamalı. Hainleri, alçakları devletin içine sokmamalı.

Bugün, CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz, eski faşistlikleri, komünistleri tekrar dile getirdi. Öztürk Yılmaz; “ ezanın Türkçe okunması gerektiğini söyledi. Kur’ân’da Türkçe okunmalıdır,” dedi. Yanlış söylediği söylenince de, yine sözümdeyim, diye diretti.”  Hala 1932- 1950 yıllarındaki faşist -komünistlik, millet, devlet, din - iman düşmanlıklarını canlandırmak istiyorlar.

Ezan Türkçe, Kur’an Türkçe, ibadet Türkçe olursa, İslam dininin evrenselliği yok olur. İslam dini evrenseldir. Biraz ilim, din – iman öğrenen, dini bilir. Her dilde, din okunsa, söylense; dünyada 8,000 dil- lisan var. Kimse denileni, söyleneni anlamaz. Diğer beşeri inanışlar gibi aslı, astarı, özü, birliği, dirliği, vahiy yönü olmayan bir efsane, çelişkililer inanışına döner. İlahi hak din beşerileşir. Dinden, imandan anlamayanlar; ekler, katar, eksiltir, çoğaltır, durur! CHP, laik, seküler olanların, din ile iman ile ibadet ile ilgileri mi var da, din onları alakadar ediyor. Yanı camiye geldiler de, dini mi anlamadılar? Konuşmalarında laik olduklarını, seküler felsefeye bağlı olduklarını, seküler olduklarını durmadan anlatıyorlar. Laik ve seküler ne demektir, lütfen bir bakınız.

Türkiye’mizde 190 ülkeden insan var. Dünyada 196 ülke var. 190 tanesinden ülkemizde insan yaşamaktadır. Beklide 8 bin kadar dili konuşan insan var. Herkes kendi ana dilinde ezan okusa, Kur’ân okusa, ibadet etse ne olur? İmam ne der? Cemaat ne anlar? Ben bu solcu, laik, seküler, komünistler kadar doğru bilgi cahili, din- iman cahili başka bir kişi görmedim.

 2015 yılı Ocak, Şubat ayında Belarus- Beyaz Rusya’ya gittim. Orada olan komünistler, Katolikler bunlardan çok daha fazla İslam dinini biliyorlardı. Oysa okullarında din kültürü okutulmuyor. 350 bin nüfuslu şehirde 7 tane kilise vardı. Sadece birinde 160 kişi vardı. Diğer 6 tanesinde ayin için sıra ve masa bile yoktu. Yinede Müslümanlığı biliyorlardı. Bu, CHP’LİLER, ne ilim, bilim, din- iman biliyorlar. Hainlik ve düşmanlık olsun, diye işkembe-i Kübra’dan atıyorlar.

Aslında solculuk, sosyalsizlik, komünistlik, seküler olmak; materyalistliktir. Yanı maddeciliktir. Öyle dine imana Allah ve peygambere inanmazlar. Bunu 1950 yılı öncesi kolayca söylüyorlardı. Bir de 1970’lı yıllarda açıkça konuşuyor, tartışıyorlardı. Maymundan olma- doğma, evrimleşme olduğunu söyleyenden ne hayır gelir! Ne kadar akıl, zekâ, hafıza bulunur? Hiç insanın maymuna kılı, dişleri, beyni, kıçı, yüzü, kuyruğu, hasleti, yeteneği benziyor mu? İnsan güzelliğinden, onurundan nasiplenememiş olanlar, sanırım; kendine benzettikleri yaratığa benzetmekte bir özür görmemektedirler.

Bugün ki, bir ilmi, bilimsel araştırmanın sonucunu söyleyelim: “ Endonezya- Borneo Adası’nda bir mağarada 52 bin önce çizilmiş resimler tespit edildi. O dönemde yaşayan insanlar, Bornea yaban sığırı resimleri çizmişler. Bugünde o sığırlar hala bulunmaktadır. El resimleri, farklı canlı resimleri çizmişler. Yanı o dönemde de insanlar akıllıydı. Maymun değillerdi.

İnsanlar günümüzden 15 bin önce piramitler yapmışlar. Dikili taşlar oluşturmuşlar. Dikili taşların üzerine tonlarca ağırlığında taşlar koymuşlar. Bu taşların ağırlığı 10- 15- 50- 100 ton kadar geliyor. Piramitlerin, dikili taşların, heykellerin olduğu yerlerde taş ocakları da yok! 250 - 400 km. uzaklıktan getirilmiş oldukları düşünülüyor. Hangi teknik, araç- gereç kullanıldığı bugün bile tespit edilmemiş. Bu eserler bugün Mısır, Asya, Amerika, Avrupa kıtalarında ve Nemrut Dağı’nda bulunmaktadır. Oysa buralarda yol bile yoktur.

Aklı kıt, zekâsı düşük, akıl erdiremeyenler, düşünme yerine inkâr etmeyi tercih ediyor. İşine öyle geliyor. Bu gibilerine sakın kanma, inanma, aldanma! Dünya pek çok jeolojik devir geçirmiş. Belki medeniyetler gelişmiş de bu jeolojik değişimlerde yok olmuşlar. Kıtalar, dağlar, vadiler, göller, boğazlar meydana gelirken, ortada medeniyet ne kadar kalır? Bir düşünelim.

Ben, dinden bir olayı, konuyu anlayamadığımda, hemen internetten bir dakika içinde bilgi ediniyorum. Evimdeki dini kitaplardan bakıyorum. Bir bilene soruyorum. Dini programlar izleyerek, kendimi yetiştiriyorum. Kurslara gidiyorum. Kitaplar, dergiler, gazeteler okuyorum.  Seküler, laik zaten din ile iman ile ilgisi olmayan, dinsiz anlamındadır. Onları ne enterese eder; Allah’ın hak dini olan İslam dini! Müslümanların böyle bir derdi, isteği, düşüncesi yok da; solculara, laiklere, seküler olanlara, komünistlere mi kaldı! Onlar ilah, önder, mürşit, ilah kabul ettikleri konusunda düşünce üretseler daha iyi olur.

Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük düşmanları çoktur. Bunu bazıları Atatürk İlke ve inkılâpları- devrimleri adına yapıyorlar. Bazıları düşmanca yaptığı felsefe ile yapıyor. Bir başkaları ateist, dinsiz, imansız, sapık ideoloji gereği olarak yapıyor. Bunların hepsi insanlık ve İslam düşmanıdır. Bize düşen herkese insanca, adaletçe, dosdoğru davranmaktır.

Felsefe bilmeden; felsefi akımları, ideolojileri tam bilmemiz mümkün değildir. Felsefe öğrenmeli. Sapıkları, sapıtmışları, şaşırmışları, kaçıkları, serserileri tanımalı. Ben onlarca felsefi kitap okudum. Sapıkların ne kadar geri zekâlı, akılsız olduğunu anladım.

İslam dinini öğrendim. İslam’ın ne kadar İlahi bir din olduğunu kavradım. Ancak akıllı, zeki, samimi insanlar, İslam dininin değerini, önemini anlar, kavrar, kazanım haline getirir. Elhamdülillah benim dinim İslam, kitabım Kur’ân, Rabbim Allah, peygamberim Hazreti Muhammet’tir. Elhamdülillah ben, hak mümin ve hakiki samimi Müslüman’ım. İslam cemaatindenim. Hazreti Muhammet s.a.s. Ümmetindenim. Allah’ın aziz kuluyum. Allah’ın yolunda, peygamberin izinde yürürüm. Önderim, liderim, mürşidim ancak ve sadece Hazreti Muhammet peygamberdir. Kur’an, kılavuzumdur. Kur’ân’ı peygamberimizin yaşadığı, anlattığı şekilde yaşarım.

Solcular sadece kendilerine özgürlük isterler. Diğerlerine faşizm isterler.

Kemalistler sadece devrimci ilkelere bağlı olanların özgürlük hakkı vardır, derler. 1950 yılı öncesi böyle diyorlardı. İnkılâplardan- devrimlerden devrimciler sadece yararlanacak, onlar özgürlüğün tadını çıkaracak, diyorlardı. Diğerlerine faşizm ve komünizm cuntacılığını uygularlar. Biz onlara benzemeyiz. Çünkü biz olgun insan, mükemmel müminleriz elhamdülillah. Cemaatimiz da İslam cemaatidir. Adımız sadece hak mümin ve Müslüman’dır. Adımızı ve dinimizin adını Allah cc. koydu.

İslam dinine mensup olan mümin ve Müslümanlar, İslam dininin ve Allah’ın dediği gibi yaşamadıklarından, tüm dünyada perişan olmaktadırlar! Pek çok İslam ülkesinde şiddetli çatışmalar, savaşlar yaşanmaktadır. Kıtlık, açlık, açlıktan ölüm yüz binlerce insanı yok etmektedir! İç savaş, dış müdahaleler ve oluşan şiddetli savaş sonucunda insan ve varlıklar yok olmaktadır! Şu anda Suriye, ırak, Libya, Yemen, Afganistan, Pakistan, Türkiye, Ukrayna, Çin, Hindistan ülkelerinde iç savaş ve dış müdahale savaşları yaşanmaktadır.

Çin, 100 yıla yakın süredir, Çin’deki Doğu Türkistan Uygur Türklerini yok etme savaşı vermektedir. 1 milyon 250 bin genci ailelerinden almış. Yurt ve pansiyonlarda özel beyin yıkama eğitimine tutmaktadır. Aileleri, Çin’in farklı yerlerine sürgün yaparak, asimilasyon yapmaktadır.

Hindistan’da kask sistemi vardır. Kask sisteminin en alt tabakasında Müslümanlar vardır. Keşmir işgal altındadır. Müslümanlara saldırılmaktadır. 8 milyon Müslüman’ın vatandaşlığı iptal edildi. Müslümanlar saldırılara uğramaktadır. Müslümanların sadece %4’ü okula gidebilmektedir.

Myanmar’daki Müslümanların evleri, köyleri, tarlaları yakıldı. Ülkeden sürüldüler. Bangladeş’te bataklık alanda çadırlarda yaşamaya çalışmaktadırlar.

Bu kötü durum gâvurun zalimliğinden ve Müslümanların mümin gibi mümin olmadıklarından kaynaklanmaktadır. Allah’a uy, peygamberine itaat ede! Sonu, iki dünya huzur ve mutluluğu olur. Olmasa, ceremesini ben karşılayacağım inşallah.

Bendeniz, sizlere Nisa süresi 59. Ayeti okumanızı önemle arz ediyorum.

 Ben de Nisa süresi 58. Ayeti sizlerin yararlanması için yazıyorum: “ Haberiniz olsun ki, Allah, sizlere, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Gerçekten Allah bununla size ne güzel vaaz veriyor. Şüphesiz ki Allah işiten ve görendir.”

“Eğri ile doğruyu ayıramıyorsan, aklın yoktur.

Yalana, yanlışa sahip çıkıyorsan, ahlakın yoktur.

Akıl ve ahlakını kiraya verdiysen, dininde yoktur.”

Yüce Allah’ımdan dileğim, sapıtmışların hidayete erişmeleri için; akıl, fikir, hidayet yolunu açmasıdır. Sapıtmışlardan ricam, hidayete erişme, istek ve arzusunda olmalarıdır. Ben tebliğ ediyorum. Takdiri âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ıma bırakıyorum.

- - - - -