“Sevgi, saygılarımla, T.C. Hükümetimize, gelecek olan hükümetlerimize, İslâm ülkeleri hükümetlerine ve tüm dünya devletlerinin hükümetlerine önemle, saygılarımla arz ederim. Bu bilimsel makalemden ve tüm makalelerimden tüm insanlarımızın önyargısız yararlanmasını, kazanım edinmesini, lütfen diyerek, saygılarımla sunuyorum.”

Önyargısız okunursa, yararı olur. Önyargılı okunursa, bir kulaktan girer, öbür kulaktan çıkar. Hatta yazana, söyleyene buğuz edilir! Bilgi edinmek, bilgiyi kullanmak, bilgiyi gerçekleştirmek için okumalı, öğrenmeli, öğretmeli. Bilgi ile yaşamalı.

Hükümetler, devletleri yönetirken, ortak akıl kullanarak; ilim ile irfan ile bilim ile bilgi ile teknik ile teknoloji ile deneyimli bilge kişilerle, halkın beklentilerine, isteklerine, değerlerine uygun yönetmelidir. Halkın ihtiyaçlarına cevap vermeli. Halkın istediği, beklediği yatırımlar yapılmalı. Öncelik, halkın; makul, mantıklı, doğru istekleri olmalıdır. Halkın yanlış istekleri olursa, doğru bilgilendirme ile aydınlatılmalıdır. “Halka karşı halk yönetilmemeli. Halk, sürü, mal, davar gibi güdülmemeli. Baskı, şiddet, dayatma yapılmamalı.” Hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, güzel ahlâk, edep, iffet, sağlık çiğnenmemeli, çiğnetilmemeli. Halkın malı, canı, cananı, nesli, aklı, malı, mülkü, mahremiyeti korunmalıdır.

Günümüzde demokrasi, insan hakları, özürlük gibi kulağa ve nefse hoş gelen söylemler öne çıksa da; cumhuriyet, demokrasi, hürriyet, özgürlük,  Atatürkçülük, insan hakları adına; halkımıza çok büyük işkenceler, zalimlikler, zulümler, insan haklarını sınırlama, dayatma, baskı, hak yeme, insan hukukunu çiğneme, rejim adına yapılmıştır. Halkın cumhuriyetini, demokrasisini; zorbalar, elitler, sapkınlar; halktan korumak için işkence, cezalandırma, cezaevine koyma, idam etme yapmışlar! Bunu da Atatürkçülük, laiklik, demokrasi adına alışkanlık haline getirerek, sürekli tekrarlamışlar.

Ülkemizde olsun, diğer ülkelerde olsun, hükümetler, halk için vardır. Hükümetler, devletler halk için oluşmuştur. Devlet, hükümet halkındır. Hükümetler, devletler; halkı iki âlemde huzurlu, mutlu, rahat ettirmek, kolay yaşamasını sağlamak için vardır. Hakka, hukuka uyarak, devleti yönetmelidirler. Hiçbir hoş olmayan yönetim içine girmemelidirler. “Halkın istek ve beklentileri karşılanmalı. Sorunları çözülmelidir. Sorunlar halktan sorulmalı. Koskoca binalarda, masa başlarında tasarlanıp, uygulanmaya çalışılmamalı.” Bu halkın önceliği, beklentisi, isteği olmadığından, halk milyarlarca Lira yatırımı gözünde büyük olarak görmemektedir. “Öncelikle zorunlu ihtiyaçlar karşılanmalı. Ekmek bulamayana; bisküvi ye, dememeli. İşi, ekmeği, aşı olmayana; fantastik işler yapmaya kalkışmamalı.”

Halk, ekmek, iş, aş, kolay yaşama, geçimini sağlamayı isterken; milyonlarca Lira harcayıp; denizi doldurma, denizde ada yapma, şehirde battı- çıktı yapma girişimi olmamalı. Halkın önceliği bu değildir. Bu daha sonra yapılacak işlerden olabilir.

Zaten deniz doldurma, Allah’ın en güzel şekilde yarattığı çevreyi, doğayı bozmadır. Hayır da getirmemektedir. Rize’de de deniz doldurulmuş. Yetmiş bin kişinin oturduğu yerleşke ve işyerleri doldurulan denizde kurulmuş. 15 katlı dev blok binalar yapılmış. Önceden bunu yapanlara övgüler yaparlardı. Mühendis olan Belediye Başkanı için; “denizi kara, karayı para yapan kimdir?” diye bilgi yarışmalarında sorarlardı. Ama şimdi deniz doldurma işinin yanlışlığı anlaşıldı. Dolgu alanında yapılan binaların temelleri, tuzlu deniz suyu ve rutubetten çürüdü. Buradaki binaların taşınması düşünülüyor! Yazık değil mi bu milletin emeğine, parasına, sağlığına, hayallerine?

Yaşadığım İlçede, Karamürsel’de merkezde 40 bin kadar insan yaşıyor. 11,5 km. sahil, mermer granit taşlarla doldurulmuş. Bu yetmezmiş gibi ilçe sınırlarının tümü denizden doldurulmaya devam ediliyor! Çevre, doğa bozuluyor. İnsanların deniz kıyısına inip, gezmesi önleniyor. Denizin kendini temizlemesi, çöplerini kıyıya atması önleniyor. Balıkların yuva yapması engellendi! Denizin kirlenmesi oluştu! Milyonlarca para boşa harcanıyor! Çevre bozmaya; para, emek, yaşam harcanıyor! Bir de ada yapmışlar! Oysa halk bunları istemiyor. Halkın derdi; iş, aş, ekmek, kolay, rahat geçim! Geleceğin Türkiye’sinde kendinin, neslinin rahat yaşamasıdır. Eğitim- öğretim, sağlık, güvenlik, iş sağlanmasıdır.

“Peygamberimizin; doğayı, çevreyi bozanlara, bedduası olduğunu da unutmayalım!”

İlçemizin merkezinden gidiş- geliş, iki şerit yol vardı. Bu yol 4 şerit oldu. Yanı iki gidiş, iki geliş, duble yol oldu. Yol bir metre özel dolgu yapılarak, 30 cm. kalınlığında beton yapıldı. Şimdi ise bu yol “battı- çıktı” yapılması için bozuluyor! Oysa yol işliyordu. Transit işleme vardı. Trafik normaldi. İki yıl önce ihale edildi. İşe başlandı. Yüklenici şirket işi bıraktı. Şimdi bir başka yüklenici firma işi aldı. 50 milyon liraya 290 metre “battı- çıktı” yapılacak. Bir de bu 4 şerit duble yolun kuzey ve güneyine servis yolu yapılıyor.

Paralar, önceliği olmayan, halkın beklentisi ve isteği olmayan işlere harcanıyor. Halk bu durumdan memnun değil. Zira halkın parası önceliksiz yerlere, istemediği yerlere harcanıyor. Gürültü, toz oluyor. “İşin en kötüsü; daha önce yol evlere uzak geçiyordu. Şimdi ise 7- 10 katlı 450 binaya çok yakın, balkonlarının altından geçiyor. Binalar büyük taşıtlar geçerken, deprem olur, gibi sallanıyor! İnsanlar yüksek gürültüden rahatsız oluyor! Sağlıkları bozuluyor. ”

Bu duble yolun sağına ve soluna birde servis yolu yapıyorlar. Koskoca tırlar, kamyonlar, otobüsler, taşıtlar, motorlu araçlar, yatak odasına 2 metre uzaklıktan geçecek! Bunun akıl, mantık, doğruluk, huzur, mutluluk, rahatlık, bilim neresindedir? Zaten kentin içinden böylesi bir yolun geçirilmesi onlarca sakınca, sağlıksız durum oluşturmaktadır! Oysa İl ve İlçelerimiz, mahallelerimiz için onlarca öncelikle yapılacak önemli, açıl, zorunlu işler vardır. Halka sorulmadan, düşünceleri alınmadan, halk dinlenilmeden, anket çalışması yapılmadan, toplantı yapılıp, görüş sorulmadan yapılan her iş memnuniyetsizlik oluşturur. Takdir ve teşekkür almaz. Minnettarlık da ifade edilmez.

İlçemizde özel binalar, banka binaları, iş hanları, bürolar ve ana caddelerdeki 5- 6 katlı binalar; belediye tarafından mantolama denilen, strafor ile kaplanarak; yalıtım yapıldı. İki, kat sundurma yapıldı. Sundurmalara binlerce yapay gül asıldı. Milletin parası, halkın bir kısım varlıklı kesime harcandı! Oysa önemli olan tüm halkın yararlanabileceği işler, eserler yapmaktır. Yapılacaksa; bacası yıkık, çatısı akan, evi harabeye dönenlere yardım yapmaktır. Sokağını, yolunu, okulunu, camisini, ortak malı olan yerleri onarmaktır. Huzurevi yapmaktır. Açları doyurmak, açıklara çatı olmaktır. İş, meslek öğretip, iş vermektir. Bu gibi akılsız, mantıksız, sağduyusuz, makul olmayan, işler yapmakla; adaletsizlik yapılmaktadır. Halkımız adaletsizliği sevmemektedir. Bu yapılan işler için anket çalışması yapılsa; %10 bile evet oyu, takdiri almaz.

Hükümetimiz, devletimiz öncelikle şu sorunları kökten eğitim- öğretim, hukuk, ceza, ödül ile çözmelidir. Derinlemesine, kapsamlı, temelli önlemler almalı. Şu sorunlar acilen mutlaka ama muhakkak çözülmeli:

“ 1- Terör kökten halledilmeli.

2-İşsizlik sıfırlanmalı. Bunun için halkın tümü bilim ve meslek eğitiminden geçirilmeli. Bilgisiz, bilinçsiz, mesleksiz insan iş yapamaz, işe alınmaz.

3-Hayat pahalılığı giderilmeli.

4-Emeğin, alın terinin karşılığı tam verilmeli.

5- Sosyal güvencesiz, sigortasız işçi, eleman asla çalıştırılmamalı. Şu anda çalışanların yarış bu haktan, hukuktan yoksundur.

6-Ekonomik krizler için gerekli tedbirler alınmalı. Yanlış ekonomi programları uygulanmamalı. Dengeli, bilimsel, tutarlı, kararlı ekonomik program uygulanmalı. Şimdiye kadar uygulanan ekonomik program yanlıştı. Sonuç; kötü oldu!

Buna şöyle örnek verelim: “ Yıllık enflasyon %10- 12 oranında deniyor! Ama 2015 yılında 2,2 lira olan dolar, 2020 yılı üçüncü çeyreğinde 8,58 liraya çıkıyor. Aynı oranda Avro artıyor! 10 lirayı geçiyor. Altın ise her yıl %50’den fazla değer kazanıyor. Gram altın 10 Kasım 2020 gün itibarıyla gramı 539 lira oluyor. 2020 yılı ilk 10 ayında altın %60, dolar %40 kazandırıyor. Ama bankadaki Türk Lirası faizleri %4- 10 arasında değişiyor. Halk, Türk Lirası ile tasarruf etmiyor. Bankalardaki mevduatın %57’si döviz cinsinden yatırılıyor. Dolara, dövize, altına yatırım artınca; arz- talep ile bizde olmayan bu para ve altınlar her yıl %10 denilen resmi enflasyona rağmen , %100’e yakın artıyor.

Cumhurbaşkanımız şöyle dedi: “ Hukukta ve ekonomide reform yapacağız.” Böyle demesi ile altın %13, dolar %10, avro %10 bir günde düştü.

Türkiye’mizin borcu 420 milyar dolar civarındadır. Bu söz ile Türk Lirası ile 3 trilyon 600 milyar olan borç, 340 milyar lira azaldı. 340 milyar lira ülkemizin bir yıllık bütçe gelirlerinin %35’i yapmaktadır.

7-Sadece ekonomide, yargıda reform yapmak yetmez. Her alanda reform gerekir. Devletin çarkları bozuktur. Dişliler paslanmış, bozulmuştur. İşlemesinde çok büyük sorunlar vardır. Her alanda değişim, yenilenme yapmalı.

8-Hak ve özgürlükler eksiksiz tanınmalı. İstismar edenler, kötüye kullananlar, mutlaka ama muhakkak cezalandırılmalı. Bugün TBMM içinde olan 4 siyasi parti milleti bölüp, parçalamak, vatanı bölüp, yok etmek için Anayasa taslağı hazırlamış. Bunlar bellidir. Ülkemizdeki 1,780 radyo ve televizyonlarda, yüzlerce gazetede 2 yıldır yayınlanmaktadır. Bunlar İttihatçılar gibi yabancıların kullandıkları piyonlardır. Hukuk karşısına çıkarılmalıdır. Yargı işlememekte, hak, hukuk gözetmemektedir. Yargıda reform acilen yapılmalıdır.

9-Girişimcilik ruhu artırılmalı, çoğaltılmalı. Ruh verilmeli. Devlet, özel sektör beraber çalıştırılmalı. “Devlet elindekini, özelleştirme adına; özel sektöre satmamalı. Karma ekonomik sistem işletilmeli. Özel sektör de iyi işletmecilik yapamamaktadır. Devlet niçin kamuya elindeki yatırımı, ucuz fiyata, 1 liraya satmaktadır? İnsan her ay peşin para aldığı, hatta vermeden aldığı su, elektrik, doğalgaz, telefon, tren yolu, havayolu, karayolu, denizyolu, fabrika, işletme, üretim tesisleri gibi yatırımları özelleştirmemeli. Bu hizmetler her ay peşin para getirir.

10-Stratejik ürünü kaliteli, verimli, katma değerli üretip, pazarlamalı.

11-Gerçekçi, kaliteli, verimli, stratejik ürünler üretmek için projeler gerçekleştirmeli.

12-Halkın gençleri, insanları boş gezmektedir. Boşa zaman harcamaktadır. Bu önlenmelidir.

13-Halkın yarıya yakını hainler tarafından kullanılmaktadır. Halk bilgilendirilip, bilinçlendirilmeli.

14-Devlet, deneyimli profesyonel yüksek uzman kişilerce yönetilmeli.

15- Yanlış, hile, sahtecilik, sahtekârlık, hortumculuk, hırsızlık, yağma yapanların mal varlığına el konulmalı. Cezalandırılmalı. Hırsızlıktan 83 milyon vatandaşın malı, hakkı, hukuku çalınma davası açılmalı.

16- Beceriksiz, deneyimsiz, kişilere, aç göz bireylere, devlet yönetimi vermemeli.

17- Millet, devlet, vatan, bayrak düşmanları devlete sokulmamalı.

18- Milli, manevi değerlerimizi israf edenlere, heba edenlere yer vermemeli.

19- Lüks, konfor içinde devlet yöneticiliği yapmamalı. 150 bin liralık yerli makam aracı kullanma yerine; 2 milyon liralık yabancı makam aracı, gereci kullanmamalı.

20- Ülkemizde her yıl iş kuranların %15’dan fazlası iflas ediyor! Bu kişilere kurs, seminer, daha iyi yetişme desteği vermeli.

21- Halkın sağlığını farklı şekilde tehlikeye atanların cezası af edilmemeli. Sahteci gıda ve eşya üretenlerin işyerlerine el konulmalı.

22- Devlet memurları için lojman yapıp, sermaye boşa harcanmamalı. Aylığını alan, evini de alır veya kirada oturur. Ayrıcalıklı kişi olmamalı.

23- Kayıt dışı ekonomi olmamalı. Kazanan vergisini ödemeli. Borcunu ödemeyenlere af getirmemeli.

24- Suç işleyenlerin cezası af edilmemeli. İndirim yapılmamalı. Günümüzde insan dövenler, linç edenler, şiddeti sosyal medyada yayınlayanlar, zararlı madde kullananlar, savcı tarafından af ediliyor. Bunun içinde yapılan bu suçları işleyenler, kolayca sosyal medyada yayınlamaktadır. Başkalarına kötü örnek olup, suça teşvik etmektedirler. Adalet yok! Hukuk uygulayan yok! Bu durum giderilmelidir.

25- Trafik suçu işlemeyi adet, gelenek edinenlerin, taşıtlarına el konulmalı. Bu, bazı ülkelerde böyle yapılmaktadır.

26-Borcunu devlete ödemeyip, enflasyon ve af yasasından yararlanmayı uman her zaman 5 milyon kişiye fırsat vermemeli. Çıkar sağlamasına olanak vermemeli.

27-Seçilme konusunda; dağdan gelen terörist eşkıyalar bile milletvekili oluyor. İl, İlçe, belde belediyelerinde başkan, eş başkan, amir, müdür oluyor. Sonrasında belediyelerin para, gelir, olanak, araç- gereçlerini PKK terör örgütüne aktarılıyor. Böyle yapıldığı için bugüne kadar 100’den fazla belediye başkanı görevden alındı. Bu durum kesinkes mutlaka önlenmelidir.

28- Belediyeler, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, odalar, meslek örgütleri terörist yetiştirme ocağı gibi çalışıyor. Terör örgütü uzantıları hukuk ile kapatılmalı.

29- Milletimizin, devletimizin, memleketimizin altını oyanlara göz yummamalı. Fırsat, olanak vermemeli. Hainler çoğalmadan hukuk, yasalar yakasına yapışmalı.

30- Vatandaşın din, iman, ibadet, dini yaşama, örtünme, iş yapma, konut edinme, gezme, hayata hazırlanma hakları yasalarla güvence altına alınmalı. Yarın bir alçak hain gelip; ben örtünmeni istemiyorum. Böyle okula, devlete giremezsin, diyememeli.

31- Dünyada 45 saniyede 200 çocuk dünyaya gelmektedir. Dünya nüfusu hızla artmaktadır. Ama dünya büyümemektedir. Nüfus kontrolü tüm dünyada sağlanmalı. Aksi halde ekmek, aş, iş davasına savaşlar kaçınılmaz olacaktır!

32- Üst yöneticiler, devlete yakın akraba, hısımlarını yerleştirmemeli. Bu durum milletin hoşuna hiç gitmemektedir. Ben yerleştirilenlerin halk tarafından sevildiklerini hiç görmedim.

33- Yöneticiler, milletin hal, hareket, yaşayışından haberi olmalı. Halk gibi yaşamalı. Konfor, lüks içinde yaşayıp, halkın kıskanmasını, buğuz etmesini oluşturmamalı.

34- Her yönetici denetlenmeli. Para işi ile ilgilenenler daha çok kontrol edilmeli. Mutlaka sıkı denetlenmeli. Hortumculuk varsa; malına, mülküne, servetine el konulmalı. Cezalandırılmalı.

35- Yöneticiler yanlarında dalkavuk, yağcı, sünepe, kuyruksallayan çalıştırmamalı.

36- Milleti ırklarına, mezheplerine, inançlarına, bölgelerine göre ayırmamalı. Millet bir bütündür. Bütün olmalıdır. Ayrımcılık hiçbir şekilde yapılmamalı. Dil ayrımı yapılırsa, dünyada 8 bin dil konuşulmaktadır. Herkese dil hakkı tanınamaz. Irk ayrımı yapılırsa, ülkemizde 190 ülkeden on binlerce farklı insan vardır. İnanç ayrımı yapılırsa, 43 bin farklı inanç vardır. İnsanlar belirli, belli dil, kültür, benzerlik ile bütünleşmelidir. Aksi halde bir ailede olan bireyler bile birbirini anlayamaz.

37- Yönetim; hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, düzgünlük, hakkaniyet, güzel ahlâk, edep, özgürlük bağlamında oluşturulmalı. Alçak, kahpe, adi, hainlere fırsat tanımamalı. Bunların yetiştiği bataklıklar kurutulmalı.

40- Herkesin emek, alın teri hakkı, aylığı, ücreti eksiksiz, tam, zamanında ödenmeli.

41- İç ve dış düşmanlar demokrasi, özgürlük, insan hakları adı altında her alçaklığı yapamamalı. Her zaman iyilik yaşatılmalı. Kötülük, çirkinlik, zararlar önlenmeli.

42- Dosdoğru, orta yol izlenmeli. Aşırılık, gerilik içinde olmamalı.

43- Allah’ın emirleri, yasakları, helal, haram dikkate alınarak, yönetim yapmalı.

44- Kötülüğe göz yummamalı.

45- Yönetici bilge, bilgin olmalı. Halk içinde halktan olmalı. Hainlerden ve kibirlilerden asla olmamalı.

46- Yöneticiler, milletin, insanlığın derdi ile dertlenmeli.

47- Devlet, hükümet; milletin meşru haklarını vermeli. İhtiyaçlarını karşılamalı. Halkı beleşe alıştırmamalı. Sosyal yardımlar yapılırken, istismar edenler olmamalı. “Emekli aylığı alanlardan bazıları 3- 4 emekli aylığı almaktadır. Annesinin, babasının, eşinin, kendinin emekli aylığını almaktadır. Bu önlenmelidir. Devlet, yağmalanacak yer değildir. Olmamalıdır.”

48- Belediyeler, şehirleri yaşanmaz hale sokmaktadır. Taşıt garajı yok! Sokaklar dar! Kaldırımlar yetersiz! Köprülü yollar şehrin görüntüsünü bozmuş. Şehri görünmez yapmış. Katı atıklar, kanalizasyonlar çevreye dökülüyor. Arıtma ve çöp işleme fabrikaları yok! Plan yok, program berbat! Projeler akıl almaz, bozuk, berbat durumdadır. Örneğin: “Bizlerin yaşadığı İlçede, deprem sonrası Cumhuriyet Caddesi 6 yılda 6 defa bozulup, yapıldı! Belediyeler kontrol edilmeli. Denetlenmeli. Akılsızlığa fırsat vermemeli.”

49- Köprüler, ırmak üzerine yapılırken, ayaklarına kazık çakma yapılmalı. Yanı önce 20 metre derinliğe çelik- beton kazık çakmalı. Sonra bu kazıklara ayak yapılmalı. Sel geldi, köprüyü aldı, olmamalı. Köprü ayakları ikizkenar üçgen gibi olmalı. Gelen tazyikli suyu yarmalı. Ayakların çevresi betonlanmalı.

50- Binalar sağlam zeminde sağlam yapılmalı. Dere kenarlarında, ovalarda, çürük zeminlerde, heyelan bölgelerinde, kaya düşecek yerlerde bina, ev yapılmamalı. Bu işin yasası olmalı. Yasa da mutlaka uygulanmalı. 1999 Marmara depreminde 280 bin bina hasar gördü! Kullanılmaz duruma geldi. Böyle bina yapılmamalı.

51- Cumhurbaşkanımız geçen hafta dedi ki; “Eğitimde- öğretimde iyileşme yapamadık.” Eğitim- öğretim, kültürde iyileşme olmadan, insan iyileşmez. Doğru, dürüst, düzgün, yararlı, iyi, güzel insan yetişmez. Şu anda eğitim- öğretim ve kültür; sapık, alçak, hainler yetiştirmektedir. Düşünün ki, ülkemizin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci sıradaki büyük partileri birleşiyor. Milleti, devleti, vatanı, bayrağı, Türk Milletini yok etmek için Anayasa ilke taslağı hazırlıyor! Bunlar toplumun %49 oyunu alıyor! Bunlar bu okullardan, kültürle, medyayla yetişti! Sil baştan; iyileşme, ıslat etme yapılmalı. ( Bu konu 02 Haziran 2018 Sözcü Gazetesi’nde var. CHP parti internet sitesinde var. 21 Haziran 2018 Televizyonda Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması var. Diğer yerlerde de bulmak mümkündür.)

52- Anayasa taslağında; ülkemiz 25 bölgeye ayrılıyor. Üç büyük şehire ayrı statü veriliyor. Her bölge kendi başkanlığını, yönetimini kurup; vergi toplayıp, yönetim yapıyor. Aynı cinsten insanların evlenmesine, LGBTİ’YE özgürlük veriliyor. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi kaldırılıyor. T.C. Diyanet Başkanlığı yeniden düzenleniyor. Türk, Atatürk demek kaldırılıyor. Herkesin anadilde eğitim- öğretim yapması getiriliyor.        ( Bu Anayasa İlke Taslağı, internette var.) Hainlik ettikleri anlaşılan ve halka açıklanan bu alçaklık durum ortaya çıkınca, inkâr etmeye devam ediyorlar.

T.C. Devletini 25 federasyona bölüp, yerel yönetimleri güçlendirip, çok dilli bir ülke oluşturmayı amaçlamışlar. Eşcinsel cinsel sapıklığını legalleştirmişler. Ateizm, egzotizm gibi bozuk felsefi görüşleri yerleştirmeyi hedeflemişler. Türkiye’yi eyaletlere ayırmışlar. Türkçeyi resmi devletin dili olmaktan çıkarmışlar. 25 bölgenin her birinin ayrı başkanlığı olmayı koymuşlar. Bunu gizli tutmayı da 30 sayfalık anayasa taslağına eklemişler. Her bölgeyi özerk yapmışlar. Bağımsız devlet statüsüne sokmuşlar. Bunu yapan siyasi partinin biri; “Atatürkçü,” diğeri; “din istismarı yapan,” bir diğeri; “ Türk milliyetçisi,” bir öbürü de; “PKK siyasi uzantısıdır.” Görünüşte birbirine benzemeyenleri bir araya getirip, hainlikte kullanan kahpe düşman birdir, aynıdır. Bunlarda ona uşaktır, mankuttur. Bu kriptolara- gizli- saklılara aldanıp, kanmamalı. Uyanık, bilgili, bilinçli olmalı.

53- Bizler, 1979 yılından beri Altınova’dan, İstanbul Hali’ne sebze, meyve yetiştirip, gönderiyoruz. İşi serada profesyonel yapmaya çalıştık. Ama emeğimizin karşılılığını 41 yıldır hiç alamadık! Gönderdiğimiz şeftali, elma, erik, lahana, marul, salatalık, karanfil, gül ’den hiçbir zaman doğru- dürüst para alamadık. Bazen borçlu bile çıktığımız oldu!

Bu yıl, 24 Temmuz 2020 günü İstanbul Hali’ne 25 kasa armut gönderdim. Kilosu 50 kuruştan bana ödendi! Oysa tanıdık bir pazarcıya 7 kasa armut verdim. Kilosunu bana 5 liradan ödedi. Hükümetlerimizin, hayvancılık ve çiftçilik yapan üreticilere sahip çıkması çok önemlidir. “Sebze, meyve taşıma ve satmada soğuk zincir yasası çıktı. Ama iki yıldır uygulayan hiç yok!” Yasa çıkarma yanında uygulatması daha önemlidir. Yaz- çiz ama takan yok! Devleti takan yok! Bunun için başımız dertten, beladan, sıkıntıdan kurtulmuyor!

53- Mülki amirler ve Belediye başkanları gerçek anlamda samimice sorun çözmeye odaklanmıyor. İki yıl kadar ilçemde Kaymakamlık sorun çözme toplantılarına sivil toplum temsilcileri olarak katıldım. Pek sorun çözülmedi. Zira işi kulaktan tutma, önemsememe, ciddiyetsizlik, umursamazlık egemendi. Belediye temsilci bile göndermiyordu.

54- Yöneticiler pek halkı dert etmiyor. Sorunlarına samimice yaklaşmıyor. İşi halk ile değil muhtarlarla ve sivil toplum örgütleri ile çözmeye çalışıyor. Halk nezdinde bunların pek değeri, önemi, etkisi yok! Pek çok muhtar okur- yazar bile değildir. Benim görev yaptığım 3 köyde muhtarlar okur- yazar değildi. Biz öğretmenlerle işlerini hallediyorlardı. Bunlarla iş yapılmaz.

55- Yıl 1999 yılıdır. Yerel seçimler yapıldı. Ülkemin o yıllarda %49’u 5 yıl ilkokul öğrenimi görmüştü. O dönemde “Birleştirilmiş sınıf öğretimi alanlar ağırlıktaydı.” O yıllarda 3,200 tane İl, İlçe, belde belediyesi vardı. Seçilen Belediye başkanlarının da %49’u ilkokul mezunuydu. Yanı halk kendine benzeyeni seçmiş! Ülkemi, kentleri mahvettiler! İş yapmadılar ama borç çok yaptılar! İlçemde 5 belde belediyesi vardı. Hepsi de ilkokul mezunuydu. İlçemde 1999 yılı öncesi Belediye başkanı ilkokul mezunuydu! 3 dönem, 15 yıl başkanlık yaptı!

Aldıkları para personele yetmiyordu. İki bin nüfusu bile olmayan beldeye, belediyeye 80 işçi almışlardı. Aylıklar, SGK primleri bir yıl kadar ödenmedi. Sonunda Büyükşehir olması ile yasa gereği hepsi, kapatıldı. Borç, devlete kaldı. Devlet borçları ödedi. Yanı Ak Parti Hükümeti ödedi.

Ben, o dönemde bir beldede öğretmenlik yapıyordum. 15 km. uzaklıktaki diğer belde belediyesi telefon etmek, faks çekmek için bulunduğum belde belediyesine geliyordu. Çünkü telefon borcu ödenmediği için telefonları bile kapatılmıştı. Bu durumlara fırsat vermemeli. Seçildi diye; yetersiz, yeteneksiz, beceriksiz, bilgisiz, iş yapmaz- yapamaz kişilere devlet yönetimi teslim edilmemeli. Devleti, milleti zarara uğratıyorsa, görevden almalı.

56- yabancıları ülkemize doldurmayalım. Yabancı işçileri ucuz fiyata, kayıtsız, sigortasız çalıştırdıklarından; T.C. Vatandaşlarını çalıştırmıyorlar. Bu sıkıntı oluşturmaktadır. Hükümeti zor duruma bırakmaktadır. Ülkemizde 190 ülkeden 6 milyon kayıtsız, kaçak işçi, sığınmacı vardır. Bu durum 196 ülkenin hiç birinde yoktur.

57- Sağlıkta tıbbı hatalar yapılmakta, hastalar pek önemsenmemektedir.

58- Tarım ve hayvancılık yapanlar korunmalı. Gıda, besin olmadan, kalkınma, hayat olmaz.

59- Finans sistemi soygun, sömürü şeklinde çalışıyor. Enflasyonun altında faiz ödendiği için dövize, altına yönelme oluyor. Bu da ülkemizi ekonomik sıkıntıya sokuyor.

60- Rejim, haram, günah olan her şeyi yapıyor. Reklamını yapıyor. Devletten teşvik alıyor. Halkı bataklığa sürüklüyor.

61- Hayvanlar, bitkiler, çevre, doğa, insanlar yasalarla korunmalı. Döven, linç eden, kanunsuz iş yapanlar, şiddet gösterenler savcılıkça serbest bırakılıyor. Bunu hemen her gün medyada görüyoruz. Hala önlem alınmıyor. Halka bu kötü örnek oluyor. Halk artık medyadan, sosyal medyadan olayları takıp ediyor. Halkın %84’ü sosyal medyayı telefondan kullanıyor. Bilgisayardan da kullananlar, takıp edenler var. Sapıklıklarda bu medyadan izleniyor!

62- İletişim, ulaşım, haberleşme, girişimcilik, bilim okur- yazarlığı, bilgelik geliştirilip, artırılmalı. Halkın yarısı şarlatanlara, yalancılara, teröristlere inanmakta ve her şeyini kaybetmektedir!

63- LGBTİ+ cinsel sapıklıklar materyalistler tarafından desteklenmekte, medyada, sosyal medyada, belediye teşviklerinde yer almaktadır. Fikri, eylemsel, cinsel, her türlü sapıklık önlenmeli. Fırsat ve olanak verilmemeli.

64- Halkın silahlanmasının önüne geçilmeli.

65- Toplum içinde silah atılması kesinkes yasaklanmalı.

66- Anarşi, şiddet, terör, eşkıyalık, çetecilik, vandallık, holiganlık, mafya, barbarlık önlenmeli.

67- Haram kazanç yapılmamalı.

68- İyilikler, hizmetler artırılmalı. Kötülükler yasaklanmalı.

69- Hile, sahtekârlık, dolandırıcılık, hırsızlık kesinkes önlenmeli. Bunlar ceza bile pek almamaktadır.

70- Denetim, kontrol sıkı yapılmalı.

71- Aslında aysalar az da olsa yeterli ama uygulama yetersizdir.

72- İş kazaları, trafik kazaları, doğa afetlerinin önüne geçilmeli.

73- Hak, hukuk ihlalleri asla yaptırılmamalı. Terör ile ülkemizi yok edemeyenler; siyasi, diploması ile yok etmeye çalışmaktadır! Fırsat, imkân tanımamalı.

74- Cinsel taciz, saldırı, tecavüze ağır cezalar verilmeli.

75- İnsan kaçırma, insan kaçakçılığı yapanlar affedilmemeli. Cana kıyanın idamı yapılmalı. Hafifletme, indirim gibi ceza düşürmeler olmamalı. Kadın öldürenler bağışlanmamalı. Kadın, erkek; İslam ahlakı ile yetiştirilmeli. Aile, toplum, devlet görevini eksiksiz yapmalı.

76- şu anda apartmanımızın bulunduğu caddede parke taşı üzerine demir ızgara ve beton dökülmüş! Bu beton kırılıp, elektrik telleri yer altına alınması için kesme, kırma çalışması yapılıyor. Apartman sarsılıyor! Gürültüden kafamız şişiyor! Beton dökülmeden önce yapılsa idi daha iyi olurdu. İşte plansız, programsız, projesiz, düşüncesiz yapılan işler böyle saçma – sapan, rahatsız edici olmaktadır. Binalarımız zaten depreme dayanıklı yapılmamış. Birde her çalışmada sarsarak zarar da veriyorlar.

Önce sorun halk ile birlikte tespit edilmeli. Uzmanlarla ve halk ile nasıl yapılacağı, öncelik sırası tespit edilmeli. İşler öyle yapılmalı. Devlet yolu üzerindeki yolun betonun kırılması, battı- çıktının yapılması da, o depremden zarar gören binaları bir defa daha sarsarak, zarar verecek! Allah cc. Akıl, fikir, doğru bilgi ve uygulaması nasip eder, inşallah. Binalara 2 metre uzaklıktan transit yol geçiriyorlar!  Daha önce iki şerit olan yolu, zorlayarak 6 şeride çıkarıyorlar! Saygılarımla insanlığa sunarım.