İnsanın huzur mutluluk rahatlık kolaylık refah içinde yaşaması için; ilme bilime dosdoğru bilgiye, Kur’ân ve sünnete, mesleğe bağlı olması gerekir. Aklını, zekâsını; ilmi, insani değerlerle kullanması lazımdır. Akılsız, sağduyusuz, mantıksız, makul olmayan, anormal davranışlardan; huzur ve mutluluk çıkmaz. Önce Rabbimiz olan Yüce Allah’a yönelip, itaat etmeliyiz. İslam dinini aynen peygamberimiz sas. Gibi yaşamalı. Peygamberimizi tek önder, lider, peygamber olarak kabul etmeliyiz.

İslam dini ve Allah cc. Evrenseldir. Hazreti Muhammed sas. Evrenseldir. Herkesi kuşatır. Onun dışında kalanlar; iki dünyasını kaybetmiştir! Dünya yaşamı- hayatı için; İslam, Allah cc. Katında tek kabul edilen hak hakiki dindir. Zaten İslam dininden başka din yoktur. Diğer inanışlar, felsefi, beşeri görüştür. İnsan uydurması, kurgusu, düzmecesidir.

Âlemlerin Rabbi yüce Allah’ın son buyruğu, iletisi Kur’ân’dır. Kur’ân’ın öğreticisi, yaşayanı, yaşamasını gerçekleştiricisi, peygamberimizdir. Peygamberimiz, Allah’ın mesajlarını insanlara bildirmiş. Yorumlamış. Gerçekleştirmiştir. Peygambersiz bir Kur’an yaşamak asla mümkün değildir. İbadetleri yap, diyen Yüce Allah’tır. Nasıl yapılacağını öğreten peygamberimizdir.

Kur’ân, yeryüzü, dünya, evren, ahiret konusunda pek çok kısa bilgiler verir. Biz bu bilgileri; bilim öğrenerek geliştiririz. Bilimde Allah cc. Katındandır. Bilimi ve dinimizi öğrenmemiz farzdır. İkisi de Allah cc. Katındandır. Allah cc. İkisine de Kur’an’da ayet demektedir.

İslam dini sadece uyuyana, ergin olmayan çocuğa, aklı kıt olana sorumluluk yüklememektedir. Diğer herkes İslam dininden sorumludur. İster mümin olsun, ister mümin olmasın. İslam dinine göre sorgulanacak, yargılanacaktır. İnsan sorumluluk bilinci ile hareket etmeli, davranmalı, yaşamalı.

Bugün, her zaman olduğu gibi hak ve hakikat değerlerine karşı olan, sapkın sapık anlayışta olanların sayısı çok fazladır. Bu bozuk eğitim- öğretimden kaynaklanmaktadır. Müslümanların yeterince etkin, etkili, yetkili, mükemmel olmasının sonucudur. Müslüman etkin olmasa, başkaları boşluğu kendi sapıklığı ile doldurur. Bu bir fizik kuralıdır. Çok yoğundan, az yoğuna bir geçiş, akım olur. Boşluklar doldurulur, dolar.

Bugün hak hukuk doğruluk dürüstlük adalet hakkaniyet güzel ahlak edep hayâ dostluk sabır sevgi saygı, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik gibi toplumun yararına olan değerlerin düşmanı sapkın sapıklar vardır. Bugün bu değerleri savunmak, eşcinsel sapıklığı-  LGBTİ savunmaktan çok daha zordur. Çünkü baskın olan sapıklık sapkınlık olmuştur! Bunun başlıca nedeni sapığın baskın olmasından değil; Müslümanların pasif, edilgen, uyuşuk, beceriksiz, yeteneksiz, ürkek oluşundandır. Yasa koyucular, Müslümanları korkutmuş, baskılamış, sindirmiştir.

Etkin, aktif, yetkin olmalı. Öğrencilere, insanlığa milli, manevi, dini, insani, ahlakı, kültürel değerleri öğretmeli, benimsetmeli.

Yazacağım ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah’ın mescitlerini, Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte bunlar, doğru yolda olmaları umulanlardır.”

Yazacağım hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (sas) şöyle buyuruyor: “Beldelerin Allah’a en sevimli olan mekânları, camilerdir.”

Camiler ve mescitler, Allah’ın evleridir. İslam medeniyetinin simgesidir. Şehirlerin kalbidir. Birlik ve beraberliğimizin nişanesidir. Beş vakit kıyama durduğumuz, Rabbimizin huzurunda huzur bulduğumuz mabetlerdir. Dilimizden dökülen âminlerimize, içten içe akıttığımız gözyaşlarımıza şahit olan secde yerleridir.

Hademe-i hayrat olarak camilerimizde görev yapan hocalarımız ise yüce dinimiz İslam’ın hakikatlerini bizlere öğreten nebiler yolunun varisleridir.  Kur’an’ın eşsiz ilkelerini ve Allah Resulü (sas)’in güzel ahlakını aktaran hatiplerimizdir. Mümin gönüllere Kur’an’ı nakşeden,

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”

Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır: “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun.”

Rabbimiz el-Cami’ ismiyle bütün mahlûkatı rahmeti ve merhametiyle nasıl kuşatıyorsa, camilerimiz de ırkı, dili, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun bütün Müslümanları bağrına basıyor. Din görevlileri olarak bizler de başta camilerimiz ve Kur’an kurslarımız olmak üzere aile ve dini rehberlik bürolarımız, gençlik merkezlerimiz gibi pek çok alanda insanımıza hizmet sunuyoruz. Hastanelerden KYK yurtlarına, engelli kardeşlerimizden bağımlılara, okullardan işyerlerine kadar pek çok yerde İslam’ın rahmet yüklü mesajlarını kardeşlerimize ulaştırmanın gayretindeyiz. Kadın, erkek, çocuk, genç ve yaşlı herkesin okuyabileceği, dinimizi, değerlerimizi, tarihimizi ve kültürümüzü öğrenebileceği kitaplar ve dergiler yayınlamaktayız. Dijital mecralar, Diyanet TV ve Diyanet Radyolarımız aracılığıyla din-i Mübin-i İslam’ı aziz milletimize ve tüm insanlığa anlatmanın çabası içindeyiz. Her yaştan ve her meslekten insanımıza yüce kitabımız Kur’an’ı öğretmeyi asli görev telakki ediyoruz. Dinimizi istismar etmeye, değerlerimizi yozlaştırmaya, aile yapımıza zarar vermeye çalışanlara karşı bilgiyle ve hikmetle mücadele etmenin gayreti içindedir.

Bir gün seçkin sahabeden biri, Peygamber Efendimiz (sas)’e gelerek “Ya Resûlullah! Bana İslam’la ilgili öyle bir şey söyle ki, başka hiç kimseye soru sorma ihtiyacı hissetmeyeyim” dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (sas) ona şöyle buyurdu: “Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol.”

Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş gayesi, erdemli- olgun insanların oluşturduğu ideal bir toplum inşa etmektir. Tüm yaratılmışların güven ve huzurla yaşayabileceği bir dünya kurmaktır. Cenabi Hak, akıl ve iradeyi bizlere bunun için lütfetmiştir. Hidayet rehberi kitapları, hak ve hakikatin temsilcileri olan peygamberleri bunun için göndermiştir. Bununla birlikte Yüce Rabbimiz, yürüyeceğimiz dosdoğru yolu da bize göstermiştir. Bu yol, Rabbimize hakkıyla iman etmek ve sıratı müstakım- dosdoğru istikamet üzere bir ömür sürmektir.

İman, Rabbimize samimiyetle kul olmaktır. Peygamber Efendimiz (sas)’in örnekliğinde bir hayat yaşamaktır. İman, insanı özgürleştirir. Onu en doğru yola, sıratı müstakime iletir. İman, insana yaratılış gayesini ve sorumluluklarını öğretir. Ona kimlik ve kişilik kazandırır. Onu 2 âlemde huzurlu mutlu rahat ettirir.

İmanın gereği istikamettir, yani kişinin özüyle sözünü bir kılmasıdır. Olduğu gibi görünmesi, göründüğü gibi olmasıdır. İstikamet, insanın hayatını Kur’an-ı Kerim’e ve Peygamberimiz (sas)’in sünnetine göre şekillendirmesidir. Allah ve Resulünün rızasını herkesten ve her şeyden üstün tutmasıdır.

İstikamet, imanımıza, ibadetlerimize, ahlakımıza, kısacası hayatımızın her ânına ve her alanına yansıdığı sürece gerçek anlamına kavuşur. İmanda istikamet, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. Tevhit ve vahdeti kuşanmaktır.

 “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” ayetine içtenlikle bağlanmaktır.

İbadette istikamet, ölüm bize gelinceye kadar kulluk görevimize bağlı kalmaktır. İbadetlerimizi yalnızca Allah’a özgü kılmak; her türlü riya ve gösterişten arındırmaktır.

Ahlakta istikamet ise; “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” Buyuran Resulü-i Ekrem (sas)’in örnek ahlakını rehber edinmektir. Ülfet ve muhabbeti, nezaket ve zarafeti aile hayatımıza hâkim kılmaktır. Yalan ve hileye, zulüm ve haksızlığa asla tevessül etmemektir. Kul ve kamu hakkını ihlal eden davranışlardan kaçınmaktır. Elimizden, dilimizden, evimizden, işimizden, kısacası hayatımızın her alanından haram ve günah olan her şeyi uzak tutmaktır.

Bizler, imanda istikameti, ibadette samimiyeti, ahlakta dürüstlüğü Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sas)’den öğrendik. Sevgi ve saygıyı, hürmet ve muhabbeti, bir arada kardeşçe yaşama kültürünü ondan öğrendik. Anne ve babaya itaat etmeyi, eşimize sadakat göstermeyi, çocuklarımıza merhametle muamele etmeyi, komşumuzun hakkını gözetmeyi bize o öğretti. Allah katında üstünlüğün yalnızca takvada olduğunu, insanların tarağın dişleri gibi eşit kabul edildiğini ondan öğrendi tüm insanlık.

Ne mutlu, Rabbimizin emrettiği, Peygamber Efendimiz (sas)’in yaşayarak öğrettiği istikamet üzere bir ömür sürenlere. Ne mutlu, sıratı müstakime engel olan kin, nefret, düşmanlık ve haset- kıskançlık- çekemezlik gibi kötü duygu ve düşüncelerden arınanlara diyoruz. Rabbimizin istikamet sahibi müminleri müjdelediği şu ayet-i kerime ile yazalım:

“Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır deyip; sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur. Onlar asla üzülmeyeceklerdir.”

Bizler gerçek anlamda, samimi, bilgili, bilinçli, dosdoğru mümin ve Müslümanlar olarak; vatanımızı, devletimizi, milletimizi, dinimizi, kutsal değerlerimizi çok çok çok severiz. Milli, manevi, dini, insani değerlerimize düşmanlık eden, saldıran, yok etmeye çalışan; düşmanlarca, kullanılan teröristlere karşı tarih boyunca amansız mücadele etmiş, savaş vermişizdir. Savaşımız hep savunma savaşı olmuştur. Bize düşmanlık eden ülkeler, kendileri saldırma cesareti bulamayınca, mankut olan aptal sürüsü çapulcu teröristleri kullanmaktadır.

Bugün 07.10.2023 günü saat: 00.43’dür. Yedi günden beri Irak ve Suriye’deki, PKK ve PKK uzantılarına; hava, kara saldırıları devam etmektedir. Gece görüşü olan uçaklarımız, gece boyunca harekâtlarını şu anda sürdürmektedir. 378 km. olan Irak sınırımız boyunca, PKK alanları vurulmaktadır. 140 km. içeri girilmektedir. Hem Irak hem de Suriye içleri vurulmaktadır. 911 km. olan Suriye sınırı boyunca, 80 km. içlerine kadar PKK terör kampları vurulmaktadır. Şu anda PKK terörünü destekleyen yüz taneden fazla ülkenin pek gür sesi çıkmamıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri; kara harekâtı düzenlemeden önce, havadan düşman hatları vurulur, yumuşatılır. Şu anda havadan, F-16 uçaklarımız vurmaktadır. Kullandıkları bombaların menzili 250 km’dir. Yerlidir, millidir, Türk yapımıdır. İnsansız hava araçlarının bazıları silahlıdır. Onlarda harekâta katılmaktadır. Bazı insansız hava araçları keşif, tespit etmek içindir. Onlar 24 saat havada kalabilmektedir. Tanklarımız, obüs topları, çok namlulu roket atarlar da 30- 40 namlusu ile vurmaktadır. Daha sonra istenirse, askerlerimiz kara harekât düzenleyecektir.

PKK-PYD- YPG denilen örgüt, Suriye’de 67 ülke tarafından kullanılıp, donatıldı. Eğitildi. Onlarla beraber katliamlar yapıp, Suriye devletinin %40’ini ele geçirdiler. Batılılar onlara askeri silah, mühimmat fabrikaları kurdular. Yetmiş bin ( 70.000) TIR dolusu silah, mühimmat verdiler. Tankları, topları, uçakları, helikopterleri, bir orduya gereken her şeyi verdiler. Kendilerine itaat etmeyen, farklı görüşte olanları, farklı ırkta- etnik kimlikte olanları bölgeden sürdüler, çıkardılar. Fırat ırmağının doğusunu ele geçirdiler. Petrol kuyularını işletmektedirler. Fırat nehiri üzerindeki barajın suladığı toprakları ele geçirdiler. PKK’ya 67 batılı ülke yardım ediyor, dedik ama batılı olmayan 5 ülkede sadece Türkiye düşmanlığı olsun, diye yardım edip, desteklemektedir. Bu 5 ülkede; Rusya, İran, Irak, Lübnan’daki Şiilerdir. İran yanlısı Şiilerdir. Suriye rejimi Şam’a sıkışmış. O da PKK ve kullanıcılarından petrol ürünü almaktadır. Şu anda PKK terör örgütüne ait olan her yer vurulmaktadır. PKK kullanıcısı ülkeler olan, başta gelen, Amerika, Rusya; Türkiye’ye hava sahasını açmıyorlardı. Türkiye’yi kararlı görünce, hava sahasını açtılar. Yanı bu kalleş hain ülkeler, PKK’yı sattı!

Türkiye, Irak’a onlarca hava, kara harekâtı düzenlemiş ve şimdide düzenliyor. Çok sayıda Irak’a harekât düzenlendiği için, sayısını bilemiyorum. Suriye’ye ise daha önce 4 harekât düzenlenmişti. Türkiye sınırın boyunca 500 km. kadar alan, 30 km. derinliğine kontrol edilmiş. Askerlerimiz, devlet görevlilerimiz, Suriye halkı ile birlikte barış içinde bir düzen oluşturmuştu. Bu alanı daha da genişletmeyi hedeflemişiz. Zira PKK, bulunduğu Suriye içlerinden ülkemize saldırılar düzenlemektedir. İnsanlarımız ölmektedir. Öyle ki, aylarca sınır boyundaki okullarımız saldırılar yüzünden okulları açamamış, tatil etmişti.

Bugün 07.10.2023 Cumartesi günüdür. Filistin de Hamas örgütü, İsrail’e kendi yaptıkları basit toplarla, roketlerle saldırdı. İsrail’e gün doğdu. İsrail bunu bahane ederek; hava, kara, denizden, Filistin halkını, kentlerini yok edecek! Meşru müdafaa, nefsi savunma diyecek. Böyle aptalca hareket etmemeli. Kendinden çok çok güçlü güçlere saldırıp, halkı perişan ettirmemeli. Yıkımın onarımını ise yine Türkiye yapacak.

İsrail devleti terör devletidir. Dünyada BM’ye kayıtlı 193 devletten; en zalim, saldırgan, vahşi, korkunç dehşetler saçan, haksız, zalimce hareket eden ülke; İsrail’dir. Başta Amerika, İngiltere olmak üzere, tüm batı dünyasının desteğini almaktadır. Sadece siyasi destek değil, maddi yönden, teknoloji, silah yönüyle de destek vermektedirler. Amerika, İsrail’e 2016 yılından beri her yıl 3,6 milyar dolar hibe- karşılıksız silah yardımı yapıyor. Bu yardım 2026 yılına kadar devam edecek.

İsrail’in nüfusu 9 milyondur. 9 milyon nüfusun 2 milyonu içindeki, Arap nüfustur. Dünyada 14 milyon Yahudi bulunmaktadır. Bunun 7 milyonu İsrail’de yaşamaktadır. Bu İsrail nüfus, diğer ülkelerden, Filistin topraklarına göç etmiştir. Göçü İngiltere teşvik etmiştir. İkinci Dünya Savaşından sonrada, İsrail’in önde gelen koruyucusu, destekçisi; Amerika zalim zulüm devletidir. Amerika’nın 53. Eyaleti gibi korunmaktadır.

İsrail’e bir milyon Yahudi de, SSCB yıkıldıktan sonra Rusya’dan göç etti. İsrail’i kuran Siyonist Yahudilerdir. Göçenlerin çoğu da Siyonist Yahudilerdir. Yanı aşırıcı, fanatik, radikal, ırkçı, saldırgan Yahudilerdir.

İsrail, zalim sapkın saldırgan Batının desteğini alarak, 1967- 1973 yılında ki, savaşta çok büyük başarı sağladı. Topraklarını genişletti. İsrail, Filistinlilere hemen her gün saldırır. Öldürür. Yaralar. Evlerini yıkar. Öyle bir iki ev değil; mahalleri kaçak diye yıkar! Yıktıkları Filistin mahallerine Yahudi yerleşimleri- yerleşkeleri kurar. Yahudileri korumak içinde her mahalleye bir askeri, polis karakolu kurar. İsrail’de kadın- erkek; herkes askerdir, polistir. Öncelik her zaman güvenliğe verilmiştir. Son 9 ayda 200 Filistinli halkı katletmiştir. Hemen her aileden bir Filistinli öldürülmüştür.

Filistinliler örgütlere ayrılmış. Örgütlerin birbiri ile çatışmaları vardır. Birbirine destek çıkmamaktadır. Filistin Kurtuluş örgütü bir devlet oluşturmuş. Hamas başka bir devlet oluşturmuş. Ama bunlar BM tarafından kabul edilmemiştir. İsrail saldırırken, harekete geçmeli. Dururken, saldırmak, Filistin’i saldırgan gösterir. Bir de düşmanın senden çok üstün ise saldırmayacaksın. Sen de ondan fazla güçlü olduğundan; hakkını, hukukunu almaya çalışacaksın. Şu anda Gazze’de tüm yüksek binalar, 15 kat ve daha yüksek binalar, İsrail uçakları tarafından vurulup, çöktürülmektedir. Oysa bunlarda sivil halk yaşamaktadır. Gazze’yi tamamı ile boşaltın, diyor zalim Siyonist İsrail!

Şu anda Filistin de parçalı halde 4 milyon Filistinli yaşamaktadır. Gazze’nin nüfusu 650 bindir. Filistin’den baskı, şiddet nedeniyle çıkarılan, 3 milyon kadar Filistinli de komşu ülkelerde yaşamaktadır. Şiddet şiddeti doğurmuş. 100 yıldır hep şiddet, çatışma, savaş olmuş. Olan mazlum, masum, çaresiz insanlara olmuş! Allah cc. Yardımcıları olsun. Âmin.

Rusya 24 Şubat 2022 günü Ukrayna’ya tüm gücü ile saldırdı. Bugün 08.10.2023 günüdür. Savaş devam ediyor. Ukrayna, batının desteği ile dünyanın süper gücü Rusya’ya karşı savaşıyor. Rusya 80 km2 toprak almıştı. Daha çok Rusların yaşadığı 5 bölgeyi almıştı. Ukrayna işgal edilen toprakların %20’sini cephede eğri aldı. Ama Ukrayna kentlerini Ruslar yerle bir etti. Bu kâfir zalim katil katliamcı gavurlar, cepheden çok; sivil halkı yok etmeye çalışır! Bu batılı ve zalim kâfirlerin her zamanki, işidir. İsrail’de böyle yapıyor. Amerika ve diğer köle ülkeleri de böyle yapıyor. Bu Müslümanlığa uygun bir davranış değildir. Müslüman saldırmaz. Savunma savaşı yapar. Sivil halka saldırmaz. İslam dinin savaş hukuku vardır.

Ülkemizde en büyük zararlar gördüğümüz 5 kadar olay, olgu vardır. Bunlardan birisi; yapılan kötü, dayanıksız, plansız, mühendis hizmeti almayan; kötü yapılaşmadır. Bu dayanıksız yapılar;             “ kentsel dönüşüm” adı altında yenileniyor. Yapılan 5- 10-15 katlı binalar yıkılıp, tekrar yapılıyor. Bir de depremde yıkılan ve hasar gören binalar tekrar yapılıyor. Bu binaların kötü yapılması, çok kazanç sağlama, hırsızlık, açgözlülükten oldu.

Terörde ülkemize, milletimize 1968 yılından beri çok zarar verdi, hala veriyor. Ülkemizde 55 yıldan beri aralıksız, sürekli komünist ve bölücü terör vardır. Terör bahane edilerek, sürekli askeri cunta darbesi yapıldı. Darbelerde, terör gibi maddi, manevi zararlar verdi. Halk ayaklanması, halk isyanları 1939 yılına kadar da hep oldu. Bunlar dış şer düşman güçlerin, halkı ayaklandırmasından kaynaklandı. Devletinde çok kötü yönetilmesi, halk üzerine baskı, şiddet uygulaması, ayaklanmaya zemin oluşturdu. 1939 yılına kadar 30 Kürt, 30 kadarda Türk ayaklanması oldu. Millet perişan, devlet haşat oldu. 1950 yılına kadar ülkemizde devlet ile millet barışık olamadı. Bu komünist, faşiste, baskıcı, dayatmacı, ezici bir devlet yönetiminden kaynaklandı. Bu kötü yönetimi askeri darbe dönemlerinde ve 1997- 2003 yılları arasında sol, DSP- Bülent Ecevit başkanlığındaki ortak- koalisyon hükümetlerinde de halkımız çok kötü yaşadı.

1980 yılından sonra, 1983 yılı ile başlayan bir liberal, kapitalist sömürücü sistem ülkemizde, dış ülkelerde hortladığı gibi ülkemizde de hortladı. Buna küreselleşme dendi. Neoliberal politikalar artı. Kapitalizm milleti, devleti perişan etti. Devlet- kamu elindeki, işletmeler, kurumlar hırsızlık yoluyla çalındı. Yanı hırsızlık yapıldı. Devlet bunun üstesinden gelmek istemedi. Hiçbir kamu- devlet kurumu kâr ettirilmiyor. Hırsızlık ile çalınıyordu. Devlettin de işine geldi. Yok pahasına, özelleştirme adı altında, devlet, ülkemizdeki kamu mallarını 1986 yılında satmaya başladı. 1986 yılında başlayan özelleştirmede yüzlerce, hatta bin taneden çok fazla devlet kurumu özelleştirildi. Devlet malları, işletme, kurumları, paraları çalındı ve özel yatırıma dönüştürüldü. Zincir marketler oluştu. Oteller, moteller, turistik tesisler, rezidanslar- yüksek binalar dikildi. Barlar, gazinolar, bankalar kuruldu. Bankalarında içi boşaltıldı. 26 banka zincirinin içi boşaltıldı. Müşteri paraları devlete ödettirildi. Tüketim araçları yüksek fiyatlarla satılarak, zenginin önü, soyması kolaylaştırıldı.

Binalar- konut yapılar dayanıksız yapıldığından, depremlerde ve diğer sebeplerle halkımız zarar görmektedir. Can ve mal kaybına neden olmaktadır. Biz ülke olarak doğal afetlerde yıkılan binaları yapmaya yetiştiremiyoruz. Bir de ülke dışından gelenler, sığınmacılar, kaçkınlar, ülkemizde konut yokluğu, konut sıkıntısı oluşturuyor. Kentsel dönüşüm dayanıksız binalar için yapılıyor. Bir depremler ile yıkılanların yerine yenileri yapılıyor. Ülke nüfusumuz her yıl en az 1,3 milyon kişi artıyor. Dışarıdan gelenler de sorunun üstte olan çabası! Dürüst, dosdoğru, becerikli adam gibi adam olamazsan, başın dertten, sorundan kurtulmaz, kurtulmuyor.

İnsanlar yalan haberlerle, dezenformasyonla- bilgi çarpıtma- yanıltma, olumsuz, yanlış bilgilerle aldatılıyor. Aldatılanların sayısı %90’a varıyor. Bilgi yanlışlıkta kullanılıyor. Müslüman böyle olmaz, olmamalı. Müslüman yalan söylemez, söylememeli. Müslüman yapmayacağı, yapamayacak sözü söylemez, söylememeli. İnsanların kâfir, münafık, müşrik olmalarının sebebi, nedeni; doğruyu yalanlamalarından, yanlış söylemelerindendir. İnsanlar yalanlarla, bozuk bilgilerle bozuluyor. Bozuk olan her şeye modern, modernizm, çağdaş diyorlar. Haram, günah olan her şeye süslü bir sıfat takıyorlar.

İdeolojiler, felsefi- beşeri görüşler, ırkçılık- milliyetçilik, solculuk, sağcılık, sosyalizm, komünizm, faşizm, Nazizm, liberalizm, kapitalizm, diktatörlük, emperyalizm, Siyonizm, ateizm, feminizm, cinsel homoseksüellik, cinsi sapkınlık; saymakla, yazmakla bitmez. En iyisi İslam dışında, gerçek bilim dışında kalan her şeyi reddetmeli. 

İnsanları yalan plan projelerle robot gibi kullanmaktadırlar. En iyisi bizler doğru, gerçekçi bilgi sahibi olup, aldanmamızdır.

Bu ay yapılan anket çalışmasında, ülkemizdeki çalışanların ancak %14’ü işini- görevini severek yapmaktadır. Oysa sevilmeyen işi yapmak, insanın kendine zulümdür, eziyettir, haksızlıktır, başarısızlıktır. Sevmiyorsan, yapmayacaksın. Sevenler yapsın. Hem geçimini görevden elde edecek, sağlayacaksın. Hem de görevini sevmeyeceksin. Böyle aşağılık iş, söylem olmaz, olmamalı.

Müslüman dediğin, en dosdoğru, dürüst, adil, hak hukukla, hakkaniyetle hareket etmeli. Çalışmalı. Adaletle davranmalı. Güzel ve yararlı davranmalı. İyilik etmeli. Sabretmeli, sabırlı olmalı. Maddi, manevi çok temiz, tertemiz olmalı. Bozguncu, kibirli, nankör, hain, kalleş, kahpe, katil, hakkı yalanlayan, savurgan, tembel, uyuşuk, miskin, zalim asla olmamalı.

Müslüman, Kur’ân ve sünnet üzere, bilimsel hareket etmeli. Ağırbaşlı, alçak gönüllü, iyilik yapan, iyilik yapmada; anne ve babayı önceleyen olmalı. Bağışlayıcı, affedici, olumlu düşünen ve hareket eden olmalı. Cesaretli olmalı. Ama aptalca cüretkâr olmamalı. Cömert, planlı projeli çalışan olmalı. Fedakâr, diğerkâm, özverili olmalı. Güven vermeli. Ama herkese güvenmemeli. Günümüzde insanların çok büyük çoğunluğu güvensiz, olumsuz, hileci, dalaverecidir. Müslüman öngörülü olmalı. İleri görüşlü olmalı. Geleceği tahmin edebilmeli. İtidalli- dengeli olmalı. Ölçülü ve orta yollu davranmalı. Aşırılık ve gerilik İslam olmaz. İslam dini gericiliği ve aşırılığı yasaklar. Kanaatkâr olmalı. Aç göz olmamalı. Aç gözler haram, mekruh bilmez. Hep haram ve suç işlerler. Kardeşlik, dostluk düşüncesi egemen olmalı. Misafir- konuksever olmalı. Kibar, nezaketli, zarafetli, asıl ve esaslı efendi insan olmalı. Olgun insan olmalı.

Müslüman bilgilidir, bilgindir, bilgedir, meslek, sanat sahibidir. Böyle olmalıdır. Boş, çapulcu, aylak olmamalı. Sevgi, saygı içinde olmalı. Kibirli, gururlu, büyüklük taslayan kişilerin yanında alçak gönüllük yapmamalı. Başkalarının elini, eteğini öpmemeli. Peygamberimiz el öptürmezdi. Ben bir Rizeli olarak, biz Rizeliler el öpmezler. Anne, baba, büyükbaba, büyükanne, dede, nine eli de öpmezler. Sarılır, kucaklaşırlar.

İbadetleri; Kur’ân ve sünnet üzere yapmalı. Maddi, manevi anlamda çok temiz olmalı. Şık olmalı. Yardımlaşma, dayanışma, paylaşma içinde olmalı. Yardım insanı, vakıf insanı olmalı. hiçbir kötülük, çirkinlik, yalan, yanlışlık, sapıklık, batıl, küfür içinde kesinlikle olmamalı.

Müslüman katiyen acımasız, açgözlü, aldatıcı, hileci, arabozucu, bencil, cimri, dedikodu, hain, hakaret edici, hırsız, yolsuz asla olmamalı. Müslüman takva mümin olmalı. İftiracı, yalancı, yapmayacağını vaat eden, ikiyüzlü, 200 yüzlü asla olmamalı. Müslüman inatçı olmaz. İsrafçı olmaz, olmamalı. Kıskanç, korkak, ürkek, küskün, dargın olmaz. Başkalarına lakap takmaz. Hele kötü, çirkin lakap takamaz. Öfkeli, kızgın olmamalı. Gösteriş içinde bulunmamalı. Başkalarına küfür, sövgü yapmamalı. Zalim, zulmeden olmamalı.

T. C. Vatandaşlarına ve diğer insanlara özellikle, samimiyetle, içtenlikle söylüyorum. Devletimizin bekası, varlığı, devamı, güçlü olması için, var gücünüzle, diğerkâmlıkla, özveriyle, fedakârlıkla, içtenlikle,  isteyerek; planlı projeli bilinçli çalışınız. Devlet olmazsa, millet ayakta kalamaz. Devleti zayıflatma isteği ve girişimi olanlar kesinlikle fırsat, olanak, göz yumma yapmayınız.

Milletimizi çok güçlü, eğitimli, öğretimli, donanımlı, hareketli, sportif, azimli, gayretli, çalışkan yapmalıyız. Milli, manevi değerlerimizi çok seven yapmalıyız. Milleti birbirine güzel ve hak değerlerle birbirine kenetli yapmalıyız. Zararlı maddelerden ve davranışlardan mutlaka ama muhakkak korumalıyız. Fazilet değerleri için canını feda eden aziz millet oluşturmalıyız.

Aziz, gazi, şehit vatanımızı korumalıyız. Vatanımıza zerre kadar bilerek zarar veren şerefsizdir adidir. Asla, katiyen bu tipleri fırsat ve imkân vermemeliyiz. Vatan yoksa devlet yoksa millette; Filistin halkı gibi olur. Vatansız, devletsiz, değer yargılarına sahip çıkamayan zavallı, sefil, kimsesiz duruma düşer. Ömrüm boyunca her gün İsrail Siyonizm’inin, Filistin halkına saldırı, zalimlik, zulüm, katliamlarına şahit- tanık oldum. Öyle ki, için etmediği için pek çok katliamı izleyemedim. İsrail devleti 1948 yılında kurulmadan öncede saldırıyordu. Kurulduktan sonrada saldırdı. Her zaman, her saldırı, katliam, vahşet, dehşet, korkunç katliamlarının yanında batıl batı dünyası oldu. BM 150 kez kınadı. Ama samimiyetle kınamadığı için, İsrail hiçbir direktifini önemsemedi, yerine getirmedi.

Türk bayrağını çok sevin. Türk bayrağı bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün, şerefimizin- onurumuzun işaretidir. Bu değerlere düşmanlık edenler olacaktır. Ama bize düşen adilere, sapkın sapık hainlere aldanıp, kanmamaktır. Biz kendimize sahip olmalıyız. Vatanımıza, devletimize, milletimize, insanlığa sahip çıkmalıyız. Önce ülkemize sonra tüm dünyaya barışı, huzuru, mutluluğu, rahatlığı, kolaylığı, insanlığı egemen kılmalıyız. Rusya, Ukrayna sivil halkına saldırmaya devam ediyor! Siyonist İsrail, Filistin halkına, şehirlerine saldırmayı sürdürüyor. Batıl Batı dünyası, İsrail’i destekliyor. Amerika, 6 savaş gemisini, savaş uçaklarıyla birlikte İsrail’e yardıma gönderiyor. Amerika başkanı; biz sağlam kaya gibi İsrail’in yanındayız, dedi. Allah cc. Islah etsin. İnsanlar barışı istesin. Barıştan kaybeden olmaz. Savaştan herkes kaybeder!