İnsanların gördüğü; kötülük, çirkinlik, zarar, ziyan, tehlike, afet, doğa olaylarından zarar görme, beşeri olaylardan ziyana uğrama, hep kendilerinin yaptıkları yüzünden oluyor. Zira görev, ödev, yükümlülük, sorumluluklarını olması gereken gibi; bilimsel, dinsel, teknik, stratejik planlı, programlı, kaliteli, verimli, dayanıklı, uzun ömürlü yapmıyorlar. Akıllarını yeterince doğru işletmiyorlar. Derin düşünmüyorlar. Öngörülü, ileri görüşlü olamıyorlar. İyi, güzel, doğru, yararlı bilgi ile çalışmıyorlar. Meslek, sanat, iş ahlakına uymuyorlar. Materyalisttirler. Kendi bireysel çıkarlarını ön plana alıyorlar. İlgisiz, bilgisiz, vurdumduymaz davranıyorlar. Kendilerini geliştirmiyorlar. Âlemlerin rabbi Yüce Allah cc. Rızası için dosdoğru, emredildikleri gibi dosdoğru olmuyorlar. Helal, meşru, mubah kazancı hedeflemiyorlar. Sonunda hem kendileri hem başkaları çok büyük zararlar görüyor, ziyan ediyorlar!

Sorumsuz, vurdumduymaz, çıkarcı hareket edildiğinden; doğal ve beşeri afetlerde çok büyük tehlikelere uğruyoruz, zarar- ziyan görüyoruz. Her olay bizlere onarılmaz, geri getirilemez, yaralar açıyor!

Bir dolu oluyor, zarar görüyoruz. Sellerden çok büyük zararlara uğruyoruz. Taşkınlarda, donlarda, orman yangınlarında, kuraklıkta, şiddetli yağışlarda, şiddetli rüzgârlarda, yıldırımlarda, çığda, karda, fırtınalarda, depremlerde, heyelanlarda, kaya düşmelerinde, toprak kaymalarında,  can, mal kaybımız oluyor. Şiddetli soğuklarda, hortumlarda, volkanlarda, teknolojiden, sanayi tehlikesinden, çeşitli olaylardan; çok, çok, çok zarar görüyoruz. Çünkü aklımızı, beynimizi, zekâmızı, bilgimizi doğru kullanıp; önlem, tedbir almıyoruz. Almasını da beceremiyoruz. İşin gösteriş tarafına yöneliyoruz. İşin aslından uzaklaşıyoruz. Çünkü bilgisiz, bilinçsiz, beceriksiz durumdayız. Bu alanların hepsinden; eğitim- öğretim, kurs almalıyız. Bu alanlarda harcama yapmalıyız. Zevke, keyife, eğlenceye para harcayacağına, buraların sağlamlaşmasına para harcamalıyız. Para yok diyeceğine, para yoksa çalışmalı üretmeli, helalinden kazanmalı. Haram kazanç değildir. Eğer haram kazanılıyorsa, yukarıdaki doğal afetlerle, beşeri zararlarla, hastalıklarla, belalarla, bu insandan mutlaka ama muhakkak çıkar!

Ülkemizde doğal afetlerin oranını ve sayısını verilerle vermeye çalışalım:

Ülkemizde 5,472 heyelan oldu. Bunun oranı% 15,3 oldu.

Ülkemizde 3,942 yıkıcı deprem oldu. Bunun oranı %11 oldu.

Ülkemizde 2,924 tane su baskını oldu. Bunun oranı %8,

Ülkemizde 1,703 tane kaya düşmesi oldu. Bunun oranı /4,76 oldu.

Bunlardan insanlarımız, canlarımız, cananlarımız, aşkımız, sevgimiz, öz varlığımız, değerlerimiz hep zarar gördü. Bu zarara sebep olanlar, aynı zamanda; anarşi, şiddet, terör, haram, suç işleyenlerdir. Zarar oluştuğunda da, hiçbir şekilde yardım etmeyenlerdir.

Bu kişilerin yaptığı binalar, depremden, fırtınadan, hortumdan, heyelandan sadece yıkılmıyor. Kendi kendine onlarcası yıkılıyor. Kendi kendine yıkılan binalardan birkaç tanesini yazalım:

1-      Konya İli Selçuklu İlçesinde 02 Şubat 2004 günü kendiliğinden 10 katlı bina çöktü. 92 kişi vefat etti. 16 kişi yaralandı. Binaya kurtarma ekipleri her taraftan gitti. Ama binanın 4. Katından aşağısına kurtarma yapamadılar. Enkaz olarak kaldırdılar.

2-      Diyarbakır da 03 Ocak 1983 de 7 katlı, 28 daireli bina kendiliğinden çöktü. Ölenler, yaralananlar oldu. 93 vatandaşımız vefat etti.

3-      06 Şubat 2019 da Kartal’da bina çöktü. 15 kişi can verdi.

4-      10 Ağustos 2000 de Mersin de bina çöktü. 2 kişi can verdi.

5-      29 ağustos 2003 de Beyoğlu’nda bina çöktü. 6 kişi rahmete kavuştu.

6-      12 Aralık 2006 da Diyarbakır’da bina kendiliğinden çöktü. 8 kişi dünyasını değiştirdi.

7-      04 Şubat 2007 de Diyarbakır’da bina çöktü. 6 kişi ahirete göçtü.

8-      27 Şubat 2007 de Zeytinburnu’nda bina kendiliğinden çöktü. 3 kişi Rahmana kavuştu.

9-      02 ağustos 2008 de Konya’da kız yurdu çöktü. 77 öğrenci vefat etti.

10-   16 Eylül 2015 de Üsküdar da bina çöktü. 1 kişi öldü.

11-   13 Ocak 2017 de Zeytinburnu’nda bina kendiliğinden çöktü. 2 kişi dünyadan göçtü. İmanlı olan tüm kardeşlerime Allah’tan rahmet, merhamet diliyorum. Diğerlerinin de toprağı bol olsun, diyorum.

12-   Birde kendiliğinden çökme tehlikesi olduğundan, boşaltılan onlarca yeni bina vardır.

İnsanlık düşmanı kafasızlar, akılsızlar, çıkarcılar, benciller, vatan millet devlet insanlık düşmanları hep çok çeşitli şekilde insanlara, hayvanlara, varlıklara, çevreye, doğaya çok büyük zararlar, ziyanlar vermektedir. Bunlar hem kendilerine hem de başkalarına zarar vermektedir. Bu depremde hiç kimse ekmeksiz, aşsız, yemeksiz, giysisiz, barınaksız kalmadı. Milletimiz fazlasıyla yardım ediyor. Devletimiz kira yardımı yapıyor. Bir yıl içinde binlerce konutu yapacağına defalarca söz veriyor. Buna rağmen işyerlerini yağma olayı gerçekleşti. Bunlarda güzel ahlak, edep, hayâ, ar, utanma, doyma, kanaatkâr olma, insanlık bile yok!

Müteahhitler yaptığı sakat, çürük binaları ; “ Cennetten bir köşe, cennetten bir kare” diye halka diğer konutların 2- 3 katına satmışlar. Bunlardan biri de; Antakya’da, Rönesans adı verilen 12 katlı, 250 daireli, bin kişinin yaşadığı rezidanstır- konuttur. Bu binada bin kişi yaşıyordu. Şimdi henüz o binada arama- arama çalışmaları yapanda bin kişidir. Ama bina tamamen un ufak olmuş! Yapıcı, yüklenici kişi yurt dışına kaçarken, İstanbul Havaalanında yakalandı. Bir diğer inşaatçı de İstanbul’da kaçmak üzereyken yakalandı. Savcılıklar, binaları yapanlar hakkında soruşturma başlattı.

Bu kanun, aysa, insanlık tanımayanların yaptığı milyonlarca bina ya depremde çöktü. Ya da dayanıksız diye kentsel Dönüşüm adı altında yenilenme planına alınmıştır.

Kış mevsiminde olan depremlerde yüzbinlerce insanımız; acı, dert, darbe içinde vefat etmiştir. Kış mevsiminde, soğuk iklimde olan depremleri, tarihlerini vermeden yazacağım. Tarihleri bizde var ama yazım uzun sürmesin diye tarihlerini yazmak istemiyorum.

“ (Kış mevsiminde ülkemizde olan depremler in bazıları şunlardır:

“Erzincan depremi, Maraş depremi, Gölyaka, Buca, Elâzığ, Sivrice, Akhisar, Van- Edremit, Bala, Hakkâri, Aşkale, Bingöl, Sultandağı, Afyonkarahisar, Pülümür, Sultandağı, Erdek, Muğla, İskilip, Ceyhan, Eskişehir, Gediz, Akşehir, Samandağ’ı ve diğer depremlerde on binlerce insanımız vefat etti. On binlerce konutumuz yıkıldı, kullanılmaz hasarlar aldı.”)

Ülkemizde çok büyük depremler oldu. Bu depremlerde bina yıkımı alabilir. Ama bizde bu kadar çok yıkım, ölüm, yaralı olmasının başlıca nedeni; yapı stokunun çok kötü olmasındandır. Eğer fay hattı zonu üzerinde kentleşme, yerleşke olmasa, yıkım hiç olmayabilir. 2023 Kahramanmaraş depreminde gördük ki, fay hattı zonu üzerinde ne kadar sağlam, dayanıklı bina yapsan da, yıkılır. Bu depremde Hatay’da öyle bir fay hattı yarılması, yerin parçalanması oldu ki, arazideki, kayalar bile parçalanıp, çöktü. Hem de kilometrelerce çöküntü oldu.

Bu çöküntü olayı benim yaşadığım Karamürsel İlçesinde de 1999 Marmara depreminde olmuştu. Deniz kenarındaki dolgu alanı battı, çöktü, denize gitti. Aynı zamanda dolgu alanı içinde, tabakhane deresinin denize aktığı yerde; 12 metre deniz tabanı çöktü. Bir de Çamçukur Köyü’nden gelen derenin denize aktığı yerdeki, dalga kıran betonları aklıma kaldığı kadarıyla 27 metre çöktü. Bu çöküntüler, İlçemizde yenilenen kanalizasyon kanalından çıkan topraklarla dolduruldu. Bu gibi yerlerde bina yapılmamalı. Yapılırsa; çöker, batar, yıkılır. Maraş depreminde kaleler, müzeler, tarihi binalar derken yıkıldı.

Bu çöküntü, Gölcük İlçesi, Kavaklı mevkisin de de aynen oldu.

Türkiye’mizde en büyük depremler şu tarihlerde oldu: 1114- 1668- 1939- 1999- 2023 depremleri oldu.

Binalarımız kalitesiz, kötü malzemeyle, mimar-mühendislik uygulamalarından eksik, zemin kötü, bina kötü, bina eski yapılmış. Binalarımızda pahalı diye, “Sismik İzolatör” yok! İki milyon nüfuslu Kocaeli’nde sadece Kocaeli Üniversitesi Hastanesinde var. Onu da Araplar 1992 yılında yaptırmışlar. Sismik İzolatör üretimi de ülkemizde henüz yapılmamaktadır. Pahalıdır, diyorlar. Şimdi soralım bu insanlar, hayvanlar, binalar, köprüler, viyadükler- köprülü yol ucuz mudur?

“Depremin üzerinden 6 gün geçmek üzeredir. Şu anda saat: 17.25’dir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan deprem bölgesini dolaşıp, halk ile buluşuyor. Biraz önce yaptığı açıklamalarda; 21,848 kişinin vefat ettiğini, 80,,104 kişinin yaralandığını açıkladı.”

Kahramanmaraş merkezli olan iki deprem sadece 10 İlimize zarar vermedi. Suriye’de de şu ana kadar bildirilen akdarıyla 3 ( üç) bin kişi vefat etti. Beş milyon kişi evsiz kaldı. Çok zarar görenler daha çok devlete muhalif- karşıt olan kesimin elindeymiş. Hükumet bu ayrılıkçı bölgeye yardımı engelliyormuş.  Devletine hiç şart ve koşulda savaşmayacaksın. Devlet, ülke içinde birlik ve beraberliği bozmayacaksın. Devlet olmadan, millet olmaz ve yaşayamaz. Devlet, millete; millet ise devletine sahip çıkmalı. Sevgi, saygı duymalı. Duymasan; Suriye gibi olursun!

Lübnan’da da hasara, yıkıma neden oldu. Lübnan kurtarma ekibi, kendi ülkelerinde yıkım olduğunu haber alınca, ordumuza ait hava aracı ile ve verilen yardımlarla ülkelerine gittiler. Suriye’ye de yardımlarımız devam ediyor. Onlar savaştadır. Türk ordusu da, Suriye’ye yardım etmektedir. Ordumuz orada barışı sağlamaktadır. Bu deprem Mısır, Irak, Ürdün’de de duyuldu, hissedildi.

2023 Kahramanmaraş depremini anlamak için birkaç haftaya daha gereksinim vardır. Daha yıkılan, ayakta kalan, içi harabe olanlar, daha belli değildir. Binaların tespiti yapılmaya başlandı. Hala enkazlardan 139. Saat oldu, hala canlı çıkarılıyor. Bir gün depremin izlerini derinden anlamak için, sizleri Hatay İli, Altınözü İlçesi, Tepehan Köyü yakınlarındaki fay kırığını görmeye gidebilirsiniz, diyorum. Öyle bir fay kırığı oldu ki, derinliği 30 metreden fazla, genişliği 300 metre kadardır. Bir kanyon gibi yeryüzü şekli oluştu. Bunun için bina yaparken; ovalara yapmamalı. Yumuşak zeminde yapmamalı. Bayırda, bataklıkta, çürük zeminde, alüvyon sahada bina yapmamalı. Fay hatlarından uzak kalmalı.

Millet, devlet olarak olan olaylardan yeterince ders, ibret alıp, ona göre olması gerekeni etkin, yetkin şekilde hiç yapmıyoruz. Çünkü yeterli bilgiye, birikime, donanıma, bilince sahip değiliz. Ben bunları spot kıs yazılarla yazıyorum. Beni devletin en üst yöneticileri, liderleri, bakanları takıp ediyor. Onları sosyal medyadan kendime eklemişim. Onların paylaşımlarını da ben alıyorum. Sizlere birkaç örnek vermeye çalışayım:

Ülkemizin Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz, Muğla, Antalya, Antalya ilçeleri, Alanya da sel, taşkın olmaktadır. Kentler sel altında, tarım arazileri, seralar, sel içinde kalmaktadır. 2012 yılında Alanya’ya gittim. Ailece gittik. 15 gün kaldık. Alanya’yı ve çevreyi gezdim. Sel neden basıyor, anlamak için sadece beyni işletip, gözlem yapmak yeterlidir. Alanya kentinin önünde, deniz kenarından, 6 şeritli otoyol geçirilmiş. Otoyol kentten 9 basamaklı merdiven yüksekliğinde geçirilmiş. Yanı yola çıkmak için 9 basamaklı merdiven çıkıyorduk. Alanya’nın arka tarafında Toros dağları var. Oradan akan yağmur suları, Alanya’yı basıyor. Oysa dağdan gelen su, kanallarla denize ulaştırılırsa, kenti, tarlaları sel suları basmayacak. Bir de yol yüksek yapılmış. Tüm kentin sularının önüne bent gibi yapılmış. Biz Alanya’nın doğu tarafındaki sınırında kalıyorduk. Yanımızdan bir kanal dere geçiyordu.

Doğu Karadeniz’de 2750 tane bina dere içinde yapılmış. Her sel olduğunda evler sele gidiyor. Köprüler çöküyor.

Batı Karadeniz’de son iki yılda 2 defa sel taşkını oldu. İlçeler sele gitti. Köprüler yıkıldı. Hemen arkasından köprülerin kümbetli olacağı söylendi. Ama yine düz köprüler yapıldı. Dere yatağına düz köprüler yapılırsa, yine taşkın sel geldiğinde aldı, yıktı. Aradan bir yıl geçti. Yine köprüler selde yıkıldı. Hatta bir lise dere yatağına yapılıyordu. Halkın tepkisiyle iptal edildi. Bu bölgelerde dere yatağında yapmak durumunda kalıyor. Vadi çok dar ve dağlar hemen dere yatağına çok dik yer alıyor. En iyisi kentin yerini değiştirmeli.

Doğu Anadolu Bölgesinde de sel olmaktadır. Burasına daha çok Doğu Anadolu fay hattı zarar vermektedir.

Aşırı soğuk, don da çok zarar vermektedir.

Yıldırımlarda çok büyük zararlar vermektedir. Devlet binalarında paratoner- yıldırımlık yapılmamış. Halk yıldırımdan korunmayı bilmiyor. Yıldırım zamanında büyük ağaçların altına yağmurdan sakınmak için durmaya çalışıyor. Denize çıkıyor.

Şiddetli rüzgârdan da korunma bilinmiyor. Binayı yapmış. Çatıyı bağlamamış. Rüzgârda uçtuğu gibi depremde de kayıyor. Binanın dengesini bozuyor, yıkıyor.

Ormanları yakan hainler var. Bunları dış güçlerle birlikte içteki şerefsiz, adi teröristler yapmaktadır. Ölüm kanunu olmalıdır.

Kuraklığa karşı önlemler sürdürülmeli.

Çok kar yağdığı yıllar oluyor. Doğuda 10 m. Kar yağdığı oluyor. Bu depremde de 2 m. Kar olan yerler vardı. Her türlü hazırlıklar yapılmalıdır.

Heyelana, taş düşmesine karşı önlemli olmalı. Çürük zeminde, heyelan bölgesinde, kaya altlarında ev yapmamalı.

Hortumlar eskiden ülkemizde yoktu. İklim değişikliği ile başladı. İklimi, çevreyi, doğayı bozup, kendi sonumunuz hazırlamamalı.

Şiddetli soğuklara karşı her türlü hazırlığı yapmalı. Neler yapacağımız öğrenip, yapmalıyız.

Volkan dağlarına yaklaşmamalı.

Teknoloji, sanayi bölgelerinden uzak durmalı.

Orman içlerine ev yapmamalı. Yangın yakar, yok eder.

Bir düzeltme yapmak istiyorum. 1999 Marmara depremi 130 atom bombası şiddetindeydi, dedik. Doğrudur.

Sadece Pazarcık merkezli olan 7,7 büyüklüğündeki, deprem 500 atom bombası büyüklüğündedir. Elbistan depremi ise ayrıdır. Anadolu’muz çok büyük depremle yıkıldı! Allah cc. Yardımcımız olsun. Milletimiz hayırlar görsün, inşallah. Çok tedbirli, önlemli, her yönüyle hazırlıklı olmamız gerekir.

Atalarımız, şehirleri dağ eteklerine kurarlardı. Ovalara yerleşke kurmazlardı. Bu Bursa, İzmit, Adapazarı, Düzce ve diğer İllerde böyleydi. Allah cc. Ovaları tarım, ziraat yapmak için yaratmış. Biz ise yiyeceklerimizi ürettiğimiz; ovaları, alüvyonlu ve su düzeyi yüksek olan ovaları, yumuşak zeminleri tüm yurdumuzda kentleştirdik.

1999 Marmara depreminde İzmit çok zarar gördü. Çünkü zemin kötü ve bataklıktı. Yapılan kazık sisteminde, yerin derinliğinden kapkara su- çamur çıkıyordu. Buralarda 10 katlı büyük binalar, ağır yapılar yapıldı. Hem de basit usullerle yapıldı. Sonunda depremle, 7,4 büyüklüğündeki depremle yıkıldılar!

Gölcük İlçesinin yoldan altında kalan kısmın bataklık olduğunu yaşlılar söylüyor. 1940 yıllarında devlet yolu altı bataklık, sazlıkmış. Kent- şehir yaptılar. 1999 depreminde de bu binalar çöktü!

Yalova’da bir ova idi. En çok yıkımın olduğu yer sulak, bataklık alandı. Orada da en çok yıkım 19999 depreminde oldu.

Adapazarı da sulak ovadır. Alüvyon ovasıdır. Sakarya ırmağının oluşturduğu alüvyon ovasıdır. 1999 depreminde binalar çöktü. Bazıları yıkıldı. Su düzeye 2 metre yakınlıktadır.

Şu anda Yalova İli Altınova İlçesindeki ova yerleşke, kent yapılmaktadır. Altınova da, Yalakdere deresinin alüvyon ovasıdır. Güzelim verilim Altınova betonlaştırılıyor. Sakat evler yapılıyor. Daha önce Altınova denizdi. Deniz midye kabukları, Altınova’nın güneyindeki tepelerde çok var.

Antakya ülkemizin en çok deprem, büyük şiddetli deprem görmüş şehridir. Tarihte 2- 3 defa ağır depremler görmüş. Tüm yöneticileri tarihte, kilise içinde toplanmış. Kilise- katedral yıkılından hepsi ölmüştür. Burada yüksek binalar, gökdelenler yapılıp; cennetten bir köşe- kare diye sattılar. Şimdi hepsi yıkıldı. Beyin yok, bilgide yok!

Kahramanmaraş, Göksun İlçe köyünde 1984- 1987 yıllarında 35 ay öğretmenlik yaptım. Görev yaptığım köy tümüyle yıkılmış! Göksun, Elbistan, Kahramanmaraş çok yıkım gördü. Çünkü bu 3 yerleşkelerde ovadır. Zemin çok kötüdür.

Adana’da Çukurova vardır. Orada ova vardır. Su seviyesi yüksektir. Yıkımlar oldu. Diğer kentlerde öyledir.

Rize’de deniz dolgu alanında kent kurulmuş. Deniz suyu alan binalar çürümüş. Binalar dolgu malzemesi kaldırılarak, deniz kum, batak zemininde kurulmuş. Şimdi şehir Salarha ve Pehlivantaşı köyüne taşınıyor. Biraz beyin, gönül, insaf, vicdan, bilgi olsaydı, bunlar yapılmazdı. Kentler daha çok yumuşak, çürük, sakat zemin olan yerlerde kuruluyor. İnsan ne yaparsa, kendine yapıyor.

Şu an 12.02.2023 günü saat; 17.50’de CNN TÜRK Televizyonunu canlı yayından izliyorum. 158 saat geride kaldı. Arama- kurtarma devam ediyor. Arama – kurtarma sayısı 233 bini geçti. 72 ülkeden kurtarıcı geldi. Arama- kurtarma ekip eksikliği yok. 12 binden fazla iş makinesi çalışıyor. Erzak- kumanya eksikliği yok. Kamu binaları market edilmiş. İsteyen, istediğini alıyor. Alamayanlara, ulaştırılıyor. Arama- kurtarma ekibi dışında da binlerce kişi arka planda gönüllü çalışıyor. Bunları devlet görevlendirmiş.

Meksika’dan arama- kurtarma ekibi 10 taneden fazla arama köpeği ile geldi. Köpeklerden biri arama esnasında binada öldü. T. C. Dışişleri Bakanlığı başsağlığı mesajı yayınladı.

Ülkemizin her kentinde gönüllü binlerce kişi yardım malzemesi topluyor, tasnif ediyor, düzenliyor, gönderiyor. Hazırlıyor, yapıyor, paketliyor; merkezlere veriyor.

Fulya Öztürk adlı bayan gazeteci yayına balandı. Kahramanmaraş’tan, yıkılan 10 tane binadan, kolonlardan beton parçası ve demir aldı. Kolonların betonlarını eli ile parçalanıyor. Demir ince ve kırılmış. Hasır döşeme, betonundaki, demirler çok ince demirden çok seyrek döşenmiş. Bina 11 yıllık binadır. Yanı yeni deprem mevzuatına göre yapılmış. Yedi gündür aralıksız deprem bölgesindeki, yayınları televizyonundan izliyorum. İnşaatlarda deniz kumu kullanılmış.

Allah cc. Bir hakkı için söylüyorum. Bu binalar, kentler için hiçbir kimse hakkaniyetli şekilde görevini tam yapmamış. Müteahhit denilen bina yapımcısı hırsız, haksız çıkar elde etmek için uğraşmış. Bunlardan 52 tanesi tespit edilmiş. Yurt dışına kaçmak isteyenler yakalandı. Yapı denetim şirketi görev yapmamış. Mimar ve mühendisler, hırsız müteahhidin – yüklenici firma isteği üzerine plan çizmiş, uygulama yapılmış. Belediyedeki ilgili görevliler aylığını almış. Görev yapmamış. Belediye başkanı aylık için bekler dururken, bunların hepsi aylıklarının az olduğunu söylüyor. Doymazlar, kanaat getirmezler. Aç gözler.

Bölgede 140 tane baraj ve gölet var. 110 baraj, 30 gölet, 177 tane hidroelektrik santralı var. Bunlar zarar görmemiş. Enerji, su, kanalizasyon hatları hasarlıdır. Onlar onarılmaya çalışılıyor.

Binalar ovada olduğu için, bina temellerinde sıvılaşma yaşanmış. Bunun içinde devrilme olmuş. Adıyaman- gölbaşında böyle olanlar çok var.

Yedinci günde can kayıbı 29,605 oldu. Kurtarma çalışmaları devam ediyor. 110 bin km2 alanın 4 metre kaydığını yazmıştık. Deprem bölgesinin 300 km2 alanda ise 8 m. Kayma olmuş. Yeni tespitlerle yeni sayı bilgileri veriyorum. Pazarcık ilçesinin otoyolu param parça olmuş. Yol çevresi arazide param parça olmuş. Fay hattı geçmiş. Yol parçalanmış ve 2 – 4 metrelik çöküntüler olmuş. Göçerli Köyü paramparça olmuş. Osmaniye’de bir tepe ve tepedeki yerleşke depremde yukarı- aşağı ve sağa- sola sallanmış.

Birinci depremde 65’ saniye, ikinci depremde 45’ saniye sürmüş, devam etmiş.

Doğu- batı yönünde 4 metre, kuzey – güney yönünde yer değişimi 10 metre olmuş. Bu uydu görüntüleri ile kadastro ölçümleri ile yerli ve yabancılarca tespit ediliyor. Sizlere her yeni bilgiyi kısaca yazmaya çalışıyorum. Sizlere ve tarihe not olsun, istiyorum. Artık arazi ölçümleri uydu ile yapılıyor. Uydular 350 km. gökyüzünde yer almaktadır.

Lütfen! Hayvanlara zarar vermeyiniz. Lütfen! Hayvanları avlamayınız. Kedi, köpek, kuşlara zarar vermeyiniz. Asla kıymayınız. Onlar bizim canımız, cananımız, dostumuzdur. Ad vermiyorum. Zira bu yazılarım sosyal medyada yayınlanıyor. Bazen tepki olmasın, diye yayınlamıyorlar. Ama şu sözümü asla unutmayınız;  teröre, anarşiye destek olanlar, terör uzantılarıyla birlikte hareket edenler, terör uzantısı kurum, kuruluş, resmi kurumlar; depremde, yardımda yoklar! Sadece yalan, iftira, bozukluk, bozgunculuk, kışkırtma üretiyorlar.

Arama- kurtarmada teknolojik makineler, cihazlar kullanıldığı gibi hassas burunlu can dostlarımız olan köpeklerde kullanılmaktadır. Dört ayağı zarar gören arama- kurtarma köpeğinin 4 patisi zarar görmüş. Dört patisi pansuman edilerek, sarılarak, yine görev yapmaktadır.

Başka bir can dostumuz olan köylünün köpeği de bir yardımı sağladı. Göksun İlçesinin Payamburnu Köyünde hasar vardı. Ama iletişim depremde kesildi. O köyden bir köpek karda 5 km. uzaklıktaki deprem yardım arabasına geliyor. Onlara kılavuzluk ediyor. Arabanın önünde giderek, kurtarma ekibini Payam burnu Köyüne götürüyor. Ekip de hem kurtarma, hem de erzak, kumanya bırakma yapıyor. Biz bunları televizyonlarda izliyoruz. Tüm dünya izliyor.

Depremde enkaz olmuş, yıkık evlerden muhabbet kuşları, sülün kuşları, kediler, köpekler, inekler sağlıklı ve de yaralı kurtarılıyor. Tedavi için özel hazırlanmış yerlere alıyorlar. Her canlıya özenle, dikkatle davranılıyor. Veteriner hizmeti veriliyor.

Deprem bölgesindeki, 10 İlde hasar tespit çalışması sürdürülüyor. 230 bin bina, 544 bin bağımsız bina kontrol edildi. Bunlardan 108 bin tanesi sağlam, hasarsız olduğu belirlendi. Yanı ayakta kalan binaların ortalama sadece üçte biri hasarsızdır.

Depremde 165. Saatte arama- kurtarma çalışmaları devam ediyor. Kurtarılanlar oluyor.

150 kadar bina yapan yüklenici firma sahiplerine tutuklama kararı çıkarıldı. Kaçmak isteyenler, yakalanıyor. Deprem bölgesinde 73 bin güvenlik görevlisi güvenliği sağlamak için görev yapmaktadır. OHAL kanunu çıkarıldığı için yasalar sert uygulanıyor. Hırsızlık edenlere 10 yıl ceza, yağma yapanlara, zorla alanlara ise 15 yıl ceza geldi. Bölgede eksiklik yok. Barınma ihtiyacı da giderilmeye çalışılıyor. Hazır yemek veriliyor. Ülkemiz hizmete, yardıma odaklanmış.

Binaları yapan yüklenici firma sahipleri tutuklanıyor, dedik ama eksik yapılıyor. Oradaki belediye başkanları, belediye fen işleri, imar işleri, yapı denetim görevlileri, mimarlar, mühendisler, yer bilimcileri de sorgulanmalı. Bunlarında büyük çoğunluğu doğru dürüst görev yapmamış. Yapsaydılar, milletimiz böyle felaket görmezdi.

Bölgede hala hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, yüksek kira isteme devam ediyor. Bir sahteci sahtekâr, ben Afad görevlisi, yalanının söyleyerek, 5 Tır yardım malzemesini tenhadaki depoya kaldırmış. Bu da yakalandı. Haram, günah, suç diye düşünmeden hala haram, suç işleyenler var. Akıllanma olmuyor. Ülkemizin Güney ve Doğusunda elektrik %76 oranında kaçak kullanılıyordu. 2013 yılından beri verilen mücadeleyle ancak %46’ya indirildi. Devlet soymayı marifet, kâr, kazanç bilen anlayış yok olmadığı sürece, biz iyilik görmeyeceğiz. Çok büyük çoğunluk devleti, milleti soymanın peşindedir.

Deprem öncesi 250 lira olan battaniyeleri, bölgede deprem günü 900 liraya çıkardılar. 2018 yılından beri halkı bu kapitalist haramiler bu şekilde soyuyor. 2022 yılında %500 kâr ile %800- %900 kâr ile satış yaptılar. Devlette kanun işletilmediğinden, denetim, kontrol, caydırıcılık olmadığından, milletimiz perişan ettiler.

Afad depremde, afette bir koordinasyon birimidir. 7,300 kişi Afad’da çalışmaktadır. Ama afet durumda başka birimler etkinlik göstermektedir. Bölgede 35,495 arama- kurtarma ekibi fiilen çalışıyor. Bunlar uzman kurtarıcılardır. 2,724 artçı deprem oldu. 170 helikopter, 76 uçakla yardım ulaştırılıyor. Bu sayı yeter ki, daha fazlası yapılmadı. Olanağımız çok elhamdülillah.

Şunu unutmayalım. Her bela, dert, musibet, afet; kendimizin kurallara, ilkelere, kanunlara uymayışımızdan, din ve bilimi yaşamayışımızdandır.

Bu afetleri hiç unutmayalım. Okullarımızda, her tür okulda, her sınıfta bu depremler, afetler zorunlu ders olarak okutulmalıdır. Çok başıboş bir milletiz. Kural, ilke, kanun, yasa, haram tanımayan bir milletiz. Bunun sonucunu da bela, dert, musibet olarak görmekteyiz.

Televizyonlarda depremlerle ilgili konuşan uzmanları görüyorum. Konuşmaktan çok bize işi doğru dürüst adil yapan lazımdır.

Sekizinci gündeyiz. Ölü- şehit sayısı 31,643’e yükseldi. Sekizinci günde de canlı insan çıkarılmaya devam ediliyor. Ulaşılamayan, kent, köy, kırsal alan yoktur. Her yerde arama- kurtarma, erzak, kumanya eriştirme yapılıyor. Çadırlar, konteynerler kuruluyor. Hava, kara, deniz araçları kullanılıyor. Hatta bazı ülkelerin arama- kurtarma ekipleri, dün ülkelerine döndü. Yardım eden bu yabancı karındaşlarımıza candan, gönülden, içten teşekkür ediyoruz. Minnettarız. Bizde dünyada en çok yardım eden ülkeyiz. Hemen her yıl 160 ülke insanına yardım eden bir millet, devletiz. 2020- 2021- 2022 yıllarında Kovid, korona salgın hastalığında, dünya ülkelerinden 160 ülkeye ve 16 kadar kuruma her türlü yardımı karşılıksız yaptık.

Cumhurbaşkanımız bir yıl içinde kalıcı konutları yapacağımıza söz veriyorum, dedi. Cumhurbaşkanımız Erdoğan dedi ise yapar. Sözünün eridir. Yapmayanlar, alt tabakada ki, işini özenerek, bilerek, hakkaniyetli yapmayan zavallı kimselerdir.

Biz millet olarak daha çok afette yardımlaşma, dayanışma, azim, gayret, fedakârlık gösteriyoruz. Bunu afet öncesi ise pek yapmıyoruz. Deprem bölgesinde 25 bin kişiden fazla jandarma kurtarma ve komando tugayları görev yapıyor. Polis kurtarma da görevlerini kurtarma olarak yapıyor. 20 binden fazla öğretmen, 3 binden fazla imam görev yapmaktadır. Sağlık personeli de fedakârlıkla görevlerini yapıyor. İtfaiye ekipleri, madenciler, dernek ve vakıf kurtarma ekipleri, yardım kuruluşu kurtarma ekipleri görev yapıyor. Her insan kurtarıldığında tekbir getiriliyor. Allahü Ekber deniliyor.  La ilahe illallah söyleniyor. Bazı illerde arama kurtarma çalışması 2 gün önce bitirildi. Kilis ve Şanlıurfa’da önce bitirildi. Bazı İllerde deprem daha ağır oldu.

06 Şubat 2023 depreminde, depremde yardım eden, arama- kurtarma yapan, zerre kadar fedakârlık yapan, gönlünde acı hisseden, tüm kardeşlerimizden, âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Razı olsun. Ecirleri, sevapları çok ve makbul olsun. Yerleri bu dünyada güzel, ahirette cennet olsun. Yardım eden köpeklerden, değerli insanlarına kadar hepsini çok, çok, çok seviyorum. Saygı duyuyorum. Hepsine hakkım varsa, hakkımı helal ediyorum. Kendilerine içten, gönülden, yürekten, samimiyetle dua ediyorum. Hepsinden Rabbim olan Yüce Allah cc. Razı olsun. 8. Günde bile gün boyunca izledim, ağladım. Hasta olduğum için yardımımı sadece maddi olarak yapabildim. Ama sağlıklı zamanlarımda 6- 7 derneğin, İHH, Kızılay yöneticisi, kurucusuyum. Pek çok yardım kuruluşuna katkı sunmuşumdur. Bir vakıf, dernek, yardım kuruluşu ve amacına hizmet eden insanım. Örnek oluştursun, diye yazdım. Yazım inşallah devam edecektir. Allah cc. İçin dua edin ve gereken ne ise her zaman yapmayı lütfen sürdürün. Hiçbir çaba boşa gitmez.