İlim, irfan, bilim, sanat, meslek, basiret, feraset, ehliyet, liyakat, ortak dosdoğru uzman aklı, sabır ve sebat ederek; iş, işlem, muamele, görev, yükümlülük, sorumluluk yerine getirmeyenlerin, pek çok işi, işlemi; kendine ve başkalarına çok büyük, onarılmaz yanlışlıklar, cezalar vermektedir!  Bu tip insan kılıklılar; ilke, kural, yasa, hak, hukuk tanımayanlar, kazalara, ölümlere, zararlara, ziyan vermelere neden olmaktadır.

Bunlar işte, çalışmalarda, trafikte, evde kazalar yapmaktadır. Çapulcu tayfası ise sadist, narsist, paranoya manyak, akılsız, serseri, , ilkel olduğundan, trafikte de binlerce ölüme, on binlerce yaralamaya, maddi, manevi zarara yol açmaktadır!

Bir serseri, Kurban bayramında, İzmir- Menderes İlçesinde, yolda giden bir taşıta makas atarak, yandan çarpıyor! İçinde bir ailenin bulunduğu taşıtı karşı şeritteki, arabanın önüne atıyor! Bir aileden beş kişinin feci şekilde ölümlerine sebep oluyor! Böylesi akılsızca, düşüncesizce on binlerce olay ve feci şekilde yaralanmalar ve ölümler meydana geliyor. Bu günahtır, vebaldir, kul hakkıdır. Kul hakkı ile cennete gidilmez! Zalimler, hainler, insanlık düşmanların; ateş, duman, irin olan cehennemin çukurunda ateşin yakıtı olacaklardır!

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Acele davranmama, tez canlı olmama Allah’tan, acelecilik şeytandandır.”

Atalarımız da atasözlerinde pek çok özlü sözler söylemişlerdir. Düşünüp, taşınmadan, iş, işlem, muamele yapılmamasını öğütlemişlerdir. “ Acele işe şeytan karışır,” diye söylemişlerdir. “Plansız programsız, düşünmeden, acele iş yapılmamasını önermişlerdir. Bilmiyorsan, bir bilen uzmana danış. Ortak akıl kullan. İstişare ede,” demişlerdir.

Acelecilikten sakınan, hata, yanlış payını en aza, asgariye indirir. Şeytana uymadan, akıllıca, ilimle, bilimle, dosdoğru bilgilerle hareket etmeli. Acele davranmadan, işlerimize sebat ederek, davranmalı. Ani çıkışlar yapmamalı. Kızgınlıkla, öfkeyle davranmamalı. Öfke kontrolü yapmalı. Öfkeyle kalkan, zararlar oturur. Telafisi mümkün olmayan olaylar yapar. Sonra hem düşman sahibi olur. Maddi, manevi zarara uğrar. Yaşantısını cezaevinde mahpus olarak geçirir. Kendinin, aile halkının, akraba, dostlarının hayatını da mahveder!

Çok kapsamlı, derinlemesine, ince düşünmeden hareket etmemeli. Acele etmeden iş, işlem yapmalı. İşimize şeytan ve kötülük karıştırmamalı. Sadece salih amellerde acele etmeli.

En’am suresi 57. Ayet meali: “ … Hüküm ancak Allah’ındır. Allah hakkı anlatır. O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”

Allah’ı dinlemeli. Aksi halde yalan, hata, yanlış içinde debelenip durulur! Allah’ın hükmüne uymalı. Allah’ın hükmüne ters- zıt yapılan her yazı, söz, davranış yalan ve yanlış olur. Allah cc. Karanlıkları aydınlığa, yanlışları doğruya, gerçeğe dönüştürür. İnsanın doğasına- tabiatına ters bir hükümde bulunmaz. Allah’ın hikmetine, iradesine, bilgisine, adaletine, anlayışına asla ters bir davranışta bulunmamalı. Allah’ın hükmüne gönülden arzı olmalı. Aksisini yapmak; insanı perişan eder!

İnsan sağlık ve boş zaman konusunda da özenle, dikkatli olmalı.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Boş zamanın ve sağlığın kıymetini- değerini bilin. Bunlar en kıymetlidir,” mealinde söylüyor.

İnsan maddi yapısıyla, ruh yapısıyla bir bütündür. Bedenini ve ruhunu haramlardan, kötülüklerden arındırmalıdır. Ruh ve beden sağlığı, akıl ve zekâ sağlığı, vücut sağlığı çok önemlidir. Bunun için çok bilgili, bilinçli olmalı. Gereğini eksiksiz yapmalı. Eksik, noksan yapmamalı. Gerektiğinde en iyi şekilde tedavi olmalı. Dünya ve ahiret hayatında huzurlu, mutlu olacak şekilde davranmalı. Allah’a ibadeti, itaati, kulluğu eksiksiz yapmalı. Kula kulluk, mankurtluk yapmamalı.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Allah’ım! Verdiğin nimetin yok olup, gitmesinden, lütfettiğin sağlığın bozulmasından, ansızın verdiğin cezadan ve senin vereceğin cezadan, senin gazabını üzerime çekecek her şeyden sana sığınırım.”

Müslüman zorluklar karşısında asla pes etmemeli. Zorlukları aşmada; eş, dost, akraba, vakıf, derneklerden de yardım, destek almalı. Umutsuzluğa katiyen kapılmamalı. Her yokuşun bir inişi, her zorluğun bir kolayı mutlaka vardır. Dünya ve ahiret zıtlarıyla yaratılmıştır. Yaşadığımız hayat tekdüze değildir. Bazen neşe, sevinç, bazen de hüzün, üzüntüdür. Bazen zorluk bazen de kolaylıktır. Önemli olan, pes etmemektir. İman ile İslam ile meslek ile sanat ile çalışmalarımızla hayatın zorluklarını aşmaya çalışmalıyız. Dünya bir imtihan- sınav yeridir. Sınava hazır olmalıyız, hazırlanmalıyız. Mümin için her hayatın durumu bir hayır oluşturmalıdır. Hayır, iyilik dilemelidir. Sabırla, sebatla zorlukları aşmaya çalışmalıdır. Sağlıklı olmalı. Zararlı madde asla kullanmamalı. Bedenen sağlıklı, ruhen dayanıklı olmalı. Gayretli, azimli, sabırlı, sebat eden, direncini yitirmeyen olmalı.

İnsanlar İslam dinine, Kur’ân’a, imana, sünnete, ilme, irfana, dosdoğru bilgiye bağlı olarak; kendilerini ve evlerini aydınlatmalı. Tentemiz olan fıtratımızı bu güzelim değerlerle süslemeli, donatmalı. Yavrularımıza da bu güzelim değerleri öğretip, yaşam tarzı yapmalı. Değerleri benimsetmeli. Özümsetmeli. İçselleştirmeli. Sevdirmeli. Değerleri öğreterek, sevdirerek, eğiterek yapmalı. İslam dini en değerli ilimdir, dindir, imandır.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlaktan başka bir miras bırakamaz.”

Güzel ahlak bırakmayanların yaşadığı; acı, ıstırap, dert, bela, musibetleri acı içinde izliyorum. Dosdoğru olanı anlatıyorum. Bu bir – iki anlatmakla olmamaktadır. Önce kötü alışkanlıklar edinmemeli. Bu da sadece güzel örnek olmakla, öğretimle, eğitimle, güzel ahlak ve terbiye kazandırmakla olur, olmaktadır. Eğer bir insanı çocuk, genç yaşta iyi şekillendirmemiş iseniz, olgun yaşta değiştirmek çok zor olmaktadır. Yaptığı kötülükleri iyi, güzel, doğru olarak görmektedir. Bunun içindir ki, çocuklarımıza, gençlerimize çok büyük önem vermeliyiz.

İnsan, Kur’ân, sünnet, İslam ile bilim ile ihya edilir. İmar edilir. Yarayışlı hale getirilir. Önce büyükler en güzel örnek olmasını bilmelidir.

İnsanın bir çalgı aleti, enstrümanı gibi olduğunu düşünün! Bu çalgı, müzik aletinin akordu; İslam dinidir. İslam dini ile akort edilir. Eğer İslam ile akort etmeseniz; pekiyi ses çıkarmaz. Bir iş, işlem görmez. Beğeni kazanmaz.

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. İyidir, güzeldir, dosdoğrudur, ilim sahibidir, âlimdir- bilgindir- bilgedir. Güzel yüzlüyü, tatlı dilliyi, sakin olanı, geçim ehli olanı, uyumlu olanı, nezaketli, zarafetliyi, kibarı, estetik olanı, terbiyeli olanı, güzel ahlakıyla, edepliyi, hayâ sahibini, bilgini, bilgisi ile hakça yaşayanı, öfkesini yeneni sever. Hak hukuk doğruluk dürüstlük adalet hakkaniyet güzel ahlak ile muamele edeni; iş, işlem yapanı sever.

Allah cc. Ayetlerinde şöyle mealen buyuruyor: “ Sen af yolunu tut. İyiliği emret. Cahillerden yüz çevir. Affedici ol ve öfkeyi yut,” buyuruyor.

Peygamberimizde yumuşak davranırdı. Kızmazdı, öfkelenmezdi. Peygamberimiz sas. Sadece insanlara iyi, güzel, yumuşak davranmazdı. Tüm varlıklara en güzel şekilde davranırdı. Peygamberimiz tüm varlık âlemine şefkatli, merhametli, nezaketli, güzel, iyi davranırdı. Hiçbir zaman şefkat, merhamet, müşfikliği bırakmazdı.

İslam dininde zorluk, baskı, şiddet, güçlük yoktur. Kolaylık vardır. Müminin gücü İslam dinini yapmaya ne kadar gücü, dermanı yetiyorsa, o kadarını yapar. Ancak mümin her zaman İslam dinini bir bütün olarak, azmeder, gayret eder, hedef koyar. İslam dininde sakat, engelli, hasta, arızalı, yetersiz olana; zorluk çıkarılmaz. Ne kadar yapıyorsa, o kadar yapar. Bu durum Fetih suresi 17. Ayette ve Hac suresi 78. anlatılmaktadır. İslam dini, dinimiz hiçbir kimseye gücünün yetmediği sorumluluğu yüklemez. İbadetler güç yettiğinde yapılır veya yapılmaz.

Bir insan, bir kişi, birey her bilgiyi bilemez. Bunda olanak da yoktur. Ama istişare etmek farz bir eylemdir. İstişare bir danışma, sorma, öğrenme, ortak fikir alışverişi yapma durumudur. Bilmediğimiz bilgileri danışarak öğreniriz. Bunu yapmayanlar, kendi yetersiz akıl, bilgileri ile yetinmeye çalışanlar hep zarar- ziyan ederler.

Peygamberimiz sas. Şöyle dua ederdi: (“ Allah’ım! Cehenneme götüren fitneden, cehennemin azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.”

“Allah’ım! Nimetinin yok olmasından, verdiğin nimet ve sağlığın bozulmasından, ansızın cezalandırmandan, öfkene sebep her şeyden sana sığınırım.”

“ Allah’ım! Günahlarımın küçüğünü, büyüğünü, öncesini, sondakini, açığını ve gizlisini, hepsini bağışla!”

“ Allah’ım! Harama bulaşmaktansa, helalinle yetineyim. Beni lütfunla başkasına muhtaç etme!”

“ Allah’ım! Yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir.”

“Bizi doyurup, içiren, bizi Müslümanlardan eden, Allah’a hamdolsun!”

“Allah’ım! Seni anmak, sana şükretmek sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.”

“Allah’ım! Sen affedicisin. Cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.”)

Bir mümin ve Müslüman için öncelikle, birinci derecede, en önce yapacağı ibadet; namaz kılmasıdır. Farz namazları kılmasıdır. Allah cc. 35 ayette namaz kılmamızı emretmektedir. Müslüman olmayanlar için, en önemli olan ibadet ise; Kelime-i Tevhit ve Kelime-i Şahadet getirip, Müslüman olmasıdır. İslam 5 esas, asıl temel üzere kurulmuştur. İlki; kelime-i Tevhit, ikincisi farz namaz kılmaktır. Sünnetleri de asla ihmal etmemektir. Ama İslam’ın şartları sadece bu 5 temel esastan sadece oluşmamaktadır. Kur’ân’ın tümü yapılması gereken şartlardır. İslam dinini aynen peygamberimiz gibi yaşamalıyız. Peygamberimiz örnek almayanlar; sapıklığa, sapkınlığa düşer, düşmektedir.

İslam dinini yaşarken; bilgiyle, bilinçle, samimice yaşamalıyız. Öyle bilgisiz, bilinçsiz, samimiyetsiz yapılanlar, ibadetler; hedefine ulaşmaz. Her işimizi, Kur’ân ve sünnet merkezli, bilinçli, samimiyetle, isteyerek yapmalıyız. Kılamadığımız namazları ve oruçları kaza yapmalıyız. Peygamberimiz kılamadıkları namaz ve oruçları kaza etmiştir.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir: Bunlar; sadaka-i cariye, yararlanılan ilim- bilim- bilgi, arkasından dua eden hayırlı evlat!”

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Bakara suresi 43. Ayette buyuruyor: “ Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber rükû edin.”