İstikametimiz; hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, düzgünlük, adalet, hakkaniyet, güzel ve yüksek İslam ahlâkı, edep, hayâ, ilim, irfan, bilim, bilgi, sanat, yararlı kültür, meslek, teknik, teknoloji, fazilet değerleri, din- iman olmalı. Bu değerleri içselleştirmeli. Özümsemeli. Benimsemeli. Yaşamalı. Aklı ve zekâyı, dosdoğru yolu bulma, sorunları çözme için kullanmalı. Batıl, küfür, çürük, zararlı, kötü, çirkin olan her şeyden yüz çevirmeli. “Allah’ın emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı. İyiliği, hizmet etmeyi, yardım etmeyi, dayanışmayı, paylaşmayı amaç edinmeli. En ideal insan olma hedeflenmeli.” İman edip, ibadet etmeli. İyilik etmeli. Allah cc. Ve peygamberinin dininden ve ilminden şaşmamalı.

Pozitif bilim öğrenirken, dini ilimleri de eş zamanlı öğrenip, yaşam tarzı etmeli.

Sadece dini ilim öğrenmek, yeterli değildir. İdeal insan olma için yeterli değildir. Pozitif ilimleri de birlikte öğrenmeli.

Pozitif ilim öğrenirken, dini ilimleri de öğrenmeli. Sadece pozitif ilim öğrenmek yeterli değildir.

İster dini ilimler olsun, ister pozitif ilimler olsun, hepsi Allah cc. Sıfatlarındandır. Allah’tandır. Allah cc. Yaratmasıdır. Dini ilim ve pozitif ilim ayrımı yapmamalı. İlim, ilimdir. İlim; bilgi bilmektir. Tüm bilim, ilim dalları, insanın gelişmesini, yaşantısının kolaylaşmasını, ideal insan olmasını sağlar.

Sadece pozitif ilim öğrenenlere bakıp, ders alınız, ibret alınız! Dünyaya, insanlara, varlıklara en çok zarar veren, kötülük eden, insan onuruna yakışmayan şekilde davranan, kişiler olmaktadır. İnsanlık, varlık, hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük düşmanlığı yapanları çok olmaktadır. Faşizm, komünizm, kapitalizm, liberal görüşler sadece materyalisttir. Dünyaya, insanlığa, hayır sağlamamıştır. Kötülük, zarar, ziyan, anarşi, şiddet, terör, savaş, acı, gözyaşı, katliam yaşatmıştır!

Sadece yanlış dini bilgiler edinenlere bakıp, ibret alınız. Bunlarda materyalistlerle benzer özelliktedir. İnsanlık, varlık, onur düşmanlığı yapmaktadırlar. Radikal İslamcılar daha çok anarşi, şiddet, terör, yıkıcılık, katillik, katliam, vahşilik yaşatmaktadır.  

Vahşi, gerici, yobaz, bilgisiz Radikal İslamcı terörün; Taliban, Işıd- Deaş, El Nusra, El Şebab, Boko haram, El Kaide, Fetö gibilerin, dinsiz- imansız, komünist PKK, YPG, TİKKO, DHKP-C, TKP gibilerinden farkları yoktur! Yoktur, Stalin, Musollini, Hitler, Mao ve benzerlerinin, Radikal İslamcı denilen katillerden farkları! Hepsi insanlık, Müslüman, hak, hukuk, adalet, özgürlük düşmanıdır. Hepsi birbirini desteklemektedir. Türkiye’mizde de bu gibi gruplar ortak hareket etmektedir.

Materyalist, ateist, dinsiz- imansız olan PKK, YPG, DHKP-C, TİKKO, FETÖ, DEAŞ, Marksist, Leninist,  Stalinist, Maoist örgüt mensupları ile dinci sapık örgütlere bakıp, değerlendirme yapınız. İkisi de insan, varlık, doğa, hak- hukuk düşmanıdır. Bunlar aynı zamanda işbirliği, yardımlaşma, ittifak, müttefik olmaktadır. Bu ülkemizde de, diğer ülkelerde de benzer şekildedir. Bir inanç hak olmadıktan sonra; batıldır, küfürdür. Adı ne olursa olsun, zahiri ve batını şekilleri esasta benzerdir.

Batıl olanlar, haram, helal, küçük, büyük günah anlamazlar. Her eylemi akılsızca yaparlar. Dünyalarını berbat, haşat, felaket, fecaat yaparlar. Ahiretleri de cehennem olur! Bu sapkın sapıklar, bilimin doğru ve gerçeklerine de inanmazlar. İnanmadıkları içinde doğru ve gerçekleri gizlerler, örterler, saptırmaya çalışırlar. Çarpıtırlar.

Aklın, ilmin, bilimin doğrularıyla sorunlara çözüm aramazlar. Gidip de sapkınca olan; faşizmi, Nazizm’i, Marksizm’i, Mao’yu örnek alırlar. İnsan olduklarına, insan soyu olduklarına bile inanmazlar. Gidip de, Darwin’in teorilerine bilim diye inanırlar. Hep hakka, hakikate, doğru ve gerçeğe, ilme, bilime ters düşen inanışlarda olurlar. Haktan ayrılıp, sapkınca düşünürler. Hakkın bütününe inanmazlar. Hep kötü, çirkin, zararlı, kaos, kargaşa, karışıklık, karanlık, didişme, itişme, doğru ve gerçekten kopma peşinde koşarlar. Tevhit inancını kabul etmezler. Dünyanın sapık sapkın kaçık felsefi görüşleri ile gevelemeye, konuşmaya, yazmaya çalışırlar.

Hayatın doğru yaşanması gerektiği üzerine düşünmezler. Kapitalizmin sömürüsünü, liberalin kaçıklığını yaşarlar. Tamamen kendilerini dağıtırlar. İnsan onur ve şerefinden uzaklaşamaya çalışırlar.

Akıllı, zeki insan; aklı, zekâsı ile dini öğrenip, yaşam tarzı yapar. Pozitif ilimlerle hayatı düzenlemeye çalışır, çalışmalıdır. İnsan serbest, özgür düşüncesiyle doğru ve gerçekleri edinir, kazanım haline getirir. İlke sahibi olur. Kural, kaide sahibi olur. Başıboş varlık gibi davranmaz. İlkeli olmakta, İslam ahlakını esas alır. Önce kendini ilimle yüceltir. Sonra insanları yükseltmeye, bataklık ve pislik çukurundan kurtarmaya çalışır.

İnsan, kötülüğü, çirkinliği, yanlışlığı, zararı kendine yapar. Allah cc. Hiçbir insana, varlığa kötülük dilemez. Kötülük istemez. Kötülük yapmaz. İnsan, bu konuda kendi kaderini oluşturur. Allah cc. Akıl, fikir, hak yol, bilgi edinme yetisi vermiş. İnsana bu güzelim değerleri; oku, öğren, yaz, anlat, yaşa, diye emretmiş. Gidip de, zalim, gâvurluk yapan, kâfirleri; önder, mürşit, lider, kılavuz edinme, buyurmuştur. Hem hakkı anlatmış. Hem de batılı, küfrü tanıtmak ve kaçınmak için açıklamıştır.

Allah cc. “Yapılacakları yap, yapılmayacakları yapma, diye emreder. Peygamberimizde bu yapılacakları, nasıl yapacağımızı; öğretir, eğitir, gösterir.”

Müslüman, öyle sapık, sapıtmış, doğruları çarpıtmış, doğru ve gerçekleri gizlemiş, üzerlerini örtmeye çalışan, akılsızların; yazı, söz ve davranışlarına kanmaz, aldanmaz, inanmaz. Onları rehber, mürşit, kılavuz edinmez.  “Dini ilimleri, pozitif ilimleri bir bütünlük içinde anlar, kavrar, samimiyetle dosdoğru yaşar.” Kimseyi incitmez. Kalbini kırmaz. Hiçbir şekilde zarar vermez. Devletin, hak, hukuk kurallarına uyar. Devletle, insanlarla birlik içinde uyumlu yaşar. İnsanlara, haksızlık, zalimlik, zulüm edip, günah kazanmaz. Sevaplarını, günahlarına heba etmez. Fitne, fesat- bozgunculuk, bozukluk, nifak- ayrımcılık yapmaz. Yalan, iftira etmez. İnsanlara iyilik edenlerin, Allah’a ibadet edenlerin, en iyi insan olduğu bilincindedir. Allah’a kul olmayanların, insanlara kötülük edenlerinde, en kötü insan olduklarının bilincindedir.

Peygamberimiz buyuruyor: “ İlim öğreniniz. İlim öğrenmek, ibadettir. İlim öğrenene ve öğretene cihat sevabı vardır.”

“ Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaptır.”

 “İlim öğrenen, günah işlemekten, korkar. Günahtan korkan, günahtan kaçar.”

 “ İbadetlerin efdali, en kıymetlisi; fıkıh, ilim öğrenmek ve öğretmektir.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onun yardımına koşar. Onun, kanına, canına, malına, namusuna, nesline, fikrine, aklına zarar vermesi haramdır.”

Dinimiz, bu değerlerin korunmasını emretmektedir. Ama zalimler, sapıklar, özellikle bu değerlere zarar vermekte, yok etmektedir. Bunlar, namaz, oruç, hac, zekât, hayır işleseler de, yaptıkları; iyilikler, ibadetler, günahlara gider. Kendileri de cehennemi boylar!

Kul hak ve hukuku dokunulmazdır. Kullara, nezaketle, yumuşaklıkla, iyilikle davranılmalı. Öyle yabani, vahşi, ilkesiz, kuralsız, haksız, hukuksuz davranmamalı. Allah’ın emri, peygamberin örnek önderliği, örnek alınarak davranmalı.

Beynimiz, kalbimiz, ruhumuz, hasletlerimiz, dilimiz iyi olmalı. İyi yolda kullanmalı. İnsanlara, varlıklara bütün iyilikler ve kötülükler, bu organlarımızdan, vücut bölümlerinden gelmektedir. Kendimize sahip olmalıyız. “Allah’ı mutlaka dinlemeli. Sevgi, saygı duymalı. Peygamberimizi kendimize örnek almalıyız. Kendimizi İslam ve bilim ile ıslah edip, iyileştirmeliyiz. Olgun, mükemmel insan= iyi Müslüman olmayı hedeflemeliyiz. Her işimize sabırla, sadakatle bağlı olmalıyız. Sabır etmeli, sebat etmeliyiz.

Müslüman, Allah’ın emrettiği, peygamberimizin öğütlediği, öğrettiği, eğittiği, kılavuz olduğu gibi iyi, hak Müslüman olmalı. “Öyle gidip de zalim katil katliamcı, dünya insanlığına savaş açan faşistler, Naziler gibi olmamalı.” “ Öyle, komünist, dinsiz – imansız, zalim, katliamcı terörist komünistler gibi olmamalı.” “ Dünyayı sömüren, 2 milyar insanı aç bırakan, 1 milyar insanın açlıktan, hastalıktan ölmesine neden olan, gelişmesini, kalkınmasını önleyen, kapitalist ve liberaller gibi olmamalı.” “ İslam adına, bu sapık zalim katiller gibi davranan, radikal İslamcı denen; terörist katil, katliamcılar gibi olmamalı.” Bugün, aklı başında insanlar, bu vahşi, barbar, cani, katliamcı yaratıklardan kaçmaktadır.

Şimdi yazacaklarımı aklınızda iyi tutunuz. Bendeniz, 22 yıldır bu konuyu yakından takıp, ediyorum. “Afganistan sorununu yazmak istiyorum.” Şöyle ki; “ yıl, 1979 yılıdır. Biz bu yıl Rize’den Yalova, Altınova İlçesine taşındık. O zaman Altınova köydü. Altınova, Karamürsel İlçesine bağlıydı. Karamürsel de Kocaeli İline bağlıydı. Ben o zaman Siirt İli Kozluk İlçesi, Kulludere ilçesi İlkokulunda öğretmenlik yapıyordum. Şimdi Kozluk, Batman İline bağlandı. Kulludere, eski adı ile Navalan köyü de 1994 yılında PKK terörü nedeniyle taşındı. Şu anda köyde hiçbir insan yaşamıyor. Evler de kerpiçten, topraktan olduğu için yıkıldı.

Kozluk İlçesi, Kulludere Köyü İlkokulunda görev yaparken, KUK, KAWA, DDK gibi terör örgütleri bizleri çok rahatsız etti. Bölgeden öğretmenler ayrılmak zorunda kaldı. Bizde can güvenliğimiz yok, diye atama istedik. Kulludere İlkokulunda 3 öğretmendik. Kayseri, Develi’den olan Mustafa Acun arkadaşımız Kovid 19 pandemisi yüzünden 6 ay kadar önce vefat etti. Tokat, Sulusaray’lı arkadaşımız Seyfettin Hasgül arkadaşımız İzmir İlçesinde yaşıyor.

12 Eylül 1980 askeri cunta darbesi öncesi atamamız çıktı. Bendeniz, “Kandıra, Avdan Köyü İlkokuluna 01 Ekim 1980 de atandım. Dört yıl, bir ay, 12 gün görev yaptıktan sonra Kahramanmaraş, Göksun, Çamlıkavak yerleşkesine atandım. Burada 35 ay öğretmenlik yaptım. Oradan Altınova, Hersek İlkokuluna atandım. Burada 8 yıl görev yaptım. Buradan da Karamürsel’de Atatürk, Akçat,  Amiral İlkokulunda görev yaptım ve emekli oldum. Emekli olduktan sonra Etüt merkezinde ve Altınova Kalıcı Konutlar ilkokulunda öğretmenlik yaptım. Asıl kadrolu öğretmenliğe başlamadan öncede; Rize, İyidere de Kalecik köyü İlkokulunda öğretmenlik yapmıştım. Öğrenciliğim ve öğretmenliğim böylece 50 yılı bulmak üzereydi.

1979 yılında, SSCB denilen ve dünyanın süper gücü olarak tanınan; yayılmacı, işgalci, ateist, komünist- Bolşevik zorba devleti; SSCB denilen, zalim ve barbar ülke askerleri, Afganistan’ı 1979 yılında işgal etti. Ben, o zaman 24 yaşında bilgili, bilinçli, dünyayı takıp eden, bir mümindim. 1980 yılına gelince, sıkıyönetim ülkemize ilan edilmiş. İnsanlar öyle, böyle, gerekli, gereksiz sebeplerle, 650 bin kişi tutuklanmıştı! Biz, vatan, millet, devlet, ülke, yurt, bayrak, milli, manevi, dini değerlere bağlıydık. Ülkem ve insanlık için çalışmamalar yapıyorduk. Altınova camilerinden, kahvelerinden, Afganistan için 4 kişi yardım parası topluyorduk. Devletimiz, Afganistan yanındaydı. SSCB zorba rejimi ve düşmanca tutumu karşıtıydı. Bizde, Müslümanların yanında, Müslüman ve insanlık düşmanlarının karşısındaydık.

İslamcı milisler, monarşi ile yönetilen Afganistan’ı silahla düşürmek istediler. Bunu fırsat bilen SSCB devleti de, askerleri ile Afganistan’ı işgal etti. “ O zaman kapitalist dünya ile komünist dünya, dünyayı paylaşıyordu.” SSCB, Çin ve diğer komünist ülkeler tüm dünya ülkelerine, toplumlarına anarşi, şiddet, terörü yayıyor. Kapitalist ülkeleri dönüştürmek istiyordu. Kapitalist dünya da, komünizmi zor duruma düşürmek için ekonomik, siyasi, kültürel politikalar güdüyordu. “ Elli taneden fazla komünist ülke oluşmuştu. Kültürsüz, bilgisiz, geri kalmış ülkelerde, komünizm daha çok yayılıyor. Komünist terör örgütleri, sivil halka, devletin güvenlik güçlerine saldırıyordu. Hepsi kudurmuş ite, kudurmuş sırtlana, adi alçağa dönüşmüştü.”

Biz komünizme de kapitalizme de, faşizme de, her sapıklığa karşıydık. Çünkü bizler hak mümin hakiki samimi Müslümandık. Sapık felsefeleri, bozuk görüşleri, ideolojileri kabul etmiyorduk.

Afganistan halkı Müslüman olduğu için, SSCB saldırgan, zalim, işgalci, katil olduğu için karşısındaydık. Afganlı 16 dini grup, 1979- 1988 yılları arasında amansız bir mücadele ile SSCB askerlerine 30 bin kayıp verdirerek, ülkesinden kovdu. 16 dini grup bir araya gelerek, Hikmetyar başkanlığında, ülkede İslam devleti adında bir yönetim kurdu. Bu durum ABD ve sapık emperyalist yandaşlarının hoşuna gitmedi. Kurulan hükümeti yıkmak için harekete geçti. Afganistan da medreselerde olan öğrencileri, istihbaratı ile çevresine toplayarak, silahlandırdı. Bu silahlandırdıklarına da; “Taliban” adını verdi. Taliban; talebeler- öğrenciler, anlamına gelmektedir.

Hikmetyar’ın kurduğu İslam değerlerine kısmen bağlı olan hükumeti, Talibanlarla işbirliği yaparak, silah zoru ile yıktı. 2001 yılında ABD, Afganistan’ı işgal etti. Ama ABD- USA rahat edemedi. Taliban, Amerika ve yandaşlarını emperyalist, işgalci olarak gördü. Silahlı mücadeleyi Amerika’ya karşı vermeye başladı. Amerika, Taliban ile başa çıkamayınca, NATO denen, 30 ülkeden askeri destek, asker ve savaşma desteği aldı. Taliban, 75 bin terörist saldırgan gruba ulaşmıştı. Rusya ve Çin’den askeri malzeme alıyordu. Kırsal alanda, dağlık alanda, vur- kaç taktığı yapıyordu. Ben, Taliban’a terörist diyorum. Çünkü sadece emperyalistlere karşı savaşmıyor. Sivil halkı da PKK gibi katlediyordu. Söylenene göre 250 bin Afganlı öldürülmüştü. Bu öldürülenler, Taliban ve NATO askeri tarafından öldürülmüştü!

Amerika ve diğer NATO ülkelerinin askerleri, 15 Ağustos 2021 gününden itibaren Afganistan’dan çekilmeye başladı. Silahlarını da bırakarak, çekilmeye başladı! Yanı başa çıkamadığını görünce, kaçıyorlardı. Geriye yakılmış, yıkılmış, aç, susuz, perişan halde bir Afganistan bırakmışlardı.

Taliban, ülke şehirlerini direnç, direniş görmeden alıyordu. Oysa Amerika’nın eğitip, donattığı 300 bin kişilik Afgan ordusu vardı. Onlarda son aylarda Taliban’a karşı savaşmayıp, komşu ülkeler kaçıyordu. Ülkede başbakan olan Eşref Gani’de; 169 milyon dolar= 1,3milyar lira= 1,500 kadar konut eder, yapar.  Bu kadar devletin, milletin parasını alıp, kaçtı. Helikopterle yurt dışına kaçtı. Başkan olarak, sen böyle yaparsan; terörizme karşı 300 bin askerin, en modern silahla donatılmış orduların savaşmaz!

Taliban, şeriat devleti kuracağım, diyor. Şimdi yumuşak dil kullanıyor. Ama Burka giymeyenleri, başlarına çuval gibi geçirmeyenleri, sokaklarda katlediyor. Sadece makyaj yaptı diye sokakta toplu halde katlediyor. Kadınların okula gitmelerine, çalışmalarına izin vermiyor. Henüz bir hükumet kurulmadan; anarşi, şiddet, terör yapıyorlar. Halk ülkeden kaçmaya çalışıyor. Havaalanına dolan halk, uçaklara binemeyince; kanatlarına ve iniş takımlarına- lastik tekerlerine takılıyor. Uçak havalanınca da düşüyorlar ve de iniş takımları arasında ezilip, ölüyorlar. 42 yıldır savaşta olan bir ülkeyi düşünün! Açlık, yokluk, sefalet, cehalet, ilkellik, monarşi, savaş, iç ve dış çatışma; her zalimlik, pislik yapılıyor.

Ülkemizin Mehmetçik adı verdiğimiz, 600 askerimiz, Kabil’dedir. Tek havaalanı olan Kabil havaalanının güvenliğini sağlıyor. Halka her türlü yardım yapıyor. Ama NATO bünyesinde asker olarak gitmiştir. NATO askeri sayılmaktadır. Bu şekilde Kabil de barındırırlar mı, zaman gösterecek.

Dün, T.C. Cumhurbaşkanımıza ve Ak parti Hükumetimize sosyal medya üzerinden yazdım. Burada da kısaca tekrar edelim. Şöyle ki; Dünyada 57 İslam ülkesi, 80 İslam toplumu var. Bunların hiçbiri istikrarlı, İslam bilgili, bilinçli, anlayışlı, İslam sıfatlı değildir. Bunun içinde istikrarsız, barışsız, sevgisiz, saygısız, hoşgörüsüz olarak birbirine davranmaktadırlar. Kendilerinde haram, mekruh olan her anlayış vardır. Etnik kimlikçiliği- ırkçılık, mezhepçilik, bölgecilik, hizipçilik, nifakçılık, ayrımcılık, cemaat bölücülüğü, tarikat sapkınlığı ve birbirlerine düşmanlığı, felsefi düşünce düşmanlığı, ideolojik sapkınlık çatışması, birbirlerine düşmanlık ve yüzlerce çatışma konusu alanda bozuk fikir, düşünce, görüş sahibidirler. Zaten böyle olmasalardı, düşman içlerine giremez. Kendileri birbirleri ile savaşmazdı. Zaten böyle kötü durumda olduklarından, halk; hak, hukuk, özgürlük istemektedir.

Suriye de böyledir. Irak da böyledir. İran, Suudi Arabistan, Arap Körfez ülkeleri, Libya, Mısır, Sudan, Somalı, Etiyopya, Tunus, Pakistan, Bangladeş, Hindistan ve onlarcası bu kötü durumdadır. Buralardan hep ülkemize göç, düzenli, düzensiz göç, sığınma, mülteci gelişi olmaktadır.

Ülkemizin Cumhurbaşkanı Erdoğan; Suriye halkı Müslüman kardeşlerimizdir. Biz, onları Devlet Başkanları Esat’ın eline bırakamayız, dedi. Açık kapı politikası izliyoruz, deyip, 4 milyondan fazla Suriyeli sığınmacıyı yurdumuza aldı. Kayıtsız girenlerin sayısını devlette bilmiyor. Bunların 500 bin tanesi, Suriye’de oluşturduğumuz güvenli bölgelere gitti. Kalanları da ülkemizde güvenliği- asayişi bozmaktadır. Milletimiz rahatsız etmektedir. İnsanlar ellerinde çanta taşırken, sokakta grup saldırısına uğramaktadır. Hırsızlık yapmaktadırlar. Bu göçmenler kayıtsız, güvencesiz, az ücrete her alanda çalıştırıldıklarından, milletimiz iş bulamamaktadır. Bunların içinden hırsız, terörist çıkmaktadır. Yarın bunlar toplum huzurunu tamamen bozacaklardır. Bunların evleri, malları, toprakları, işleri yok! Bunları ideolojik sapkınlar, kandırıp, kullanacaktır. Şu anda ülkelerinde savaş ateşi düştü. Bıraktıkları topraklar PKK – YPG ve diğer hainlerin ellerine geçti. Ülkemizde belli kentlerde yerli vatandaşlarımızdan çok nüfus oluşturdular. Gettolaştılar. Bunlar yarın Kürtçülük, Arapçılık, mezhepçilik, ayrımcılık yapacaklardır.

“Devlet, sınırlarını açıp, açık kapı politikası izliyoruz, dememeli.” Dünyada 196 ülke vardır. Hiç biri böyle demiyor. Emperyalistler, göç olayı ile bizi kaosa, iç çatışmaya sürüklüyor.

Şimdi Afganistan sorunu başımıza bela oldu. Yine Cumhurbaşkanımız şöyle dedi: “ Afganlılar, Müslüman kardeşlerimizdir. Onlara kapılarımızı kapatamayız.” Buradan gelenlerin sayısını da 300 bin olarak açıkladı. Ama bu rakamların doğru olmadığını biliyorum. Çünkü İçişleri bakanı ile Cumhurbaşkanı farklı sayılar açıklamaktadır.

Irak da 1991 yılından beri dış müdahale ve iç savaştadır. Onlarda bize göç ediyor. Biraz varlıklı olanlar, ülkemizden konut alarak, T.C. vatandaşı oluyor. Libya dış müdahaleden sonra iç savaştadır. Biz, barışı sağlamaya çalışıyoruz. Mısır siyasi kargaşa, çatışma içindedir. Yemen, ABD ve bazı adı İslam olan ülkelerin çatışma alanıdır. Dış müdahale ve çatışma vardır. Lübnan iç karışlıktadır. Tunus rahat değildir. Sudan ikiye bölündü. Ülkemizde Afrikalı sayısı da az değildir. Zaten ülkemizde kendi ülkelerine benzettiler. Ülkemizde güvenlik- asayiş olayları çok fazladır. Halk huzurlu, mutlu, rahat değildir. Bu durum Ak Parti Hükumetini iktidardan düşürecek kadar ivme kazandı. Artık Ak Parti Hükumeti aklını başına almalı. Halkın rahatsızlığını görmeli. Demokrasilerde halk isterse iktidar olunmaktadır. Halkın hükumete desteği bu gibi nedenlerle; hastalık- Kovid 19, ekonomik zayıflık nedenleriyle azalmaktadır. Bu göç olayını muhalefet aleyhte kullanmaktadır. Eksik, zayıf, açık yer bırakırsan, muhalefet hep oradan vurur.

28 Temmuz 2021 günü ülkemizin 302 ayrı yerinde, 56 İlde, 549 farklı noktada; orman, tarım alanlarında yangın çıktı. Yangınlar 16 Ağustos 2021 gününe kadar devam etti. Bazı yetkililer 146 bin hektarlık orman alanı yandı, dedi. Öte yandan da Muğla’da 8 İlçede yanan orman alanı 65 bin hektar dendi. Dün de Manavgat için; 60 bin hektardan fazla orman alanı yandı, dendi. Zaten bu iki yerde yanan 146 bin hektara ulaşıyor. Ya 56 İlde yanan ne kadar? Verilen rakamlar birbiri ile çelişiyor. Bu aynen ülkemizde göç olayında da farklıdır. Üzgünüm ki, doğru, gerçek bilgilere ulaşamıyorum.

Batı Karadeniz bölgesini vuran sel olayında çalışmalar devam ediyor. 1,100 yıldan beri ilk defa bu kadar yoğunlukta kuvvetli, şiddetli yağmur, bu bölgeye yağmış. Ülkemiz, doğal ve beşeri afetlerle karşı karşıyadır. Allah cc. Bize akıl, fikir versin. Yardım eder, inşallah.

Kovid 19 hastalığından da dünyada 22.08.2021 tarihi itibarıyla 4 milyon 426 bin kişi öldü! 211 milyon insan hastalığa tutuldu. Bu rakamlar resmi rakamlar olup, doğru değildir. Her ülke hastalığı, ölümü gizlemektedir. Ülkemizde bile her gün 32 bin kişi bu salgın pandemi hastalığına yakalanırken, 5 bin kişi deniyordu. Hasta olanların sayısını değil, hastaneye yatanların sayısını söylüyorlardı. Bazı ilkel ülkeler sayıyı 10- 15 kat az söylemekteymiş! Bu böyle olmaz, olmamalı. Net, açık, şeffaf olmalı. Doğru, dürüst, düzgün olmalı.

Bizler, öncelikle millet olarak; kendi milletimizi, vatanımızı, bayrağımızı, bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü, değerlerimizi, gücümüzü korumalıyız. Bizi güçsüz, kuvvetsiz, eksik, zayıf bırakacak her davranıştan uzak durmalıyız. Başkalarını koruyalım derken, kendimizi feda etmemeliyiz. Başkalarını korumak istiyorsak, Müslümanlar olarak birlik, beraberlik oluşturmalıyız. Herkesi kendi yurdunda korumalıyız. Her zora gireni, ülkemize almaya kalkarsak, kendimizde yok oluruz! Ümmet anlayışı, sahip çıkmaktır. Kardeşlik anlayışı, başkalarına zarar vermemektir. Başkalarının sırtında yaşamak değildir. Herkes kendini güçlü yapmasını becermeli. Aklını, öngörü ile doğru kullanmalı. Kendi vatanına sahip çıkmayan, benim vatanıma sahip çıkmaz. Ülkeme daha önce gelen bazı göçmenlerin çoğunlukla; hain, ihanetçi, kahpe, alçak olduğunu görüyorum. İçimizdeki aptal mankutlarında, hainler tarafından aleyhimizde kullandığını görüyorum.

 Allah cc. Akıl, doğru fikir, milli, manevi düşünceyle yaşama azmi verir, inşallah derken; inşallah insanlar bu fikri, eylemleri, Allah’tan ister, diler diyelim. Allah’tan doğru, kıymetli değerler istemeyene Allah cc. Vermez. Bizler hayır istemeli ve hayra ulaşmaya azimle, gayretle çaba göstermeliyiz. Her olumsuzluktan sakınıp, kaçınmalıyız. Kötülüklerden korunmalıyız. Biz kötülük, çirkinlik, olumsuzluk isterken, Allah cc. Bizleri doğru yola iletmez.