Ra’d Süresi 11. Ayet: “ … Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe, Allah onlarda bulunanı değiştirmez…”

Yanı bizler önce kendimizi olumlu yönde değiştirmeliyiz. Biz olumlu yönde değişmedikçe, Allah cc. Bizleri değiştirmez. Bir millet kendini bozmadıkça, Allah cc. Onların durumunu değiştirmez. İnsan kendi yolunu kendi çizer, belirler. İnsan iyi, güzel, doğru, dürüst, düzgün, güzel ahlaklı, edepli, hayâ sahibi, edep sahibi, adil, hak, hukuk, doğruluk, dürüstlükten yana olmak istemezse, Allah cc. Onu iyi mümin, güzel dindar Müslüman yapmaz. İnsan önce kendi iyiliğini kendi istemeli. Allah’a yönelmeli. Allah’ın dinine peygamberimiz gibi uymalı. Kötülüğe, yalana, yanlışa, batıla, küfre; hayır, olmaz demeli. Sonrada hakka, hukuka, dine, imana, gerçek bilime sımsıkı sarılmalı.

Bunun içinde devlet eğitim- öğretim programını- müfredatını ilmi, bilimsel, dinsel, doğru, dürüst yapıp; doğru eğitimcilerle, öğreticilerle müfredatı uygulamalı, gerçekleştirmeli. Bugün eğitim- öğretim programı- müfredat; materyalist, bozuk, ideolojik, sapkın, yetersiz bir özelliğe sahiptir. Çok miktarda din- iman, Müslüman, hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, iyilik düşmanı yetiştirmektedir. Güzel ahlak, edep, hayâ, olgunluk, yararlılık pek öğretilmemektedir. Öyle ki, bu olumsuz etkili kişiliğe sahip olanlar, devletimizi yıkmaya, 25 parçaya bölüp, parçalamaya bile anayasa metni gizlice hazırlayabilmektedirler. Vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, vatan bütünlüğü, din- iman, ahlak düşmanlığı yapmaktadırlar. Devletimiz bu olumsuz davranışlarla 200 yıldır başa çıkmaya çalışırken, bir cihan devletini yıktılar! Şimdi devletimiz T.C.’yi yıkmaya çalışmaktadırlar!

Sanki eğitim- öğretimde devrim yapılmış gibi okullarda; “ezberci eğitime son,” diye bez afişler asılmaktadır! Eğitim hem ezbere hem araştırma, geliştirme, deneme, inovasyona dayanır. Ezber olacak konular vardır. Araştırma, geliştirme, inovasyon, laboratuvar, gezi, gözlem, inceleme, keşif, icat olacak konular vardır. “Tarih, edebiyat, din dersi, cebir, geometri, fizik, kimya, matematik, coğrafya, tıp, yabancı dil gibi derslerin ezber olacak pek çok konusu bulunmaktadır.”

Ülkemizde 8 milyon kadar öğrenci üniversite okumaktadır. Bunların yarıdan fazlası açık- yaygın öğretimde dışarıdan okumaktadır. Örgün öğretimde okuyanlarında büyük çoğunluğu piyasada iş karşılığı olmayan bölümlerde okumaktadır. İş yapacak yetkinliğe sahip olamamaktadırlar. Sonrada ben iş bulamıyorum, demektedirler. İş bulamama yanında iş yapamıyorum da demeli! İnsan kendini en ideal şekilde; mükemmel, muazzam, muhteşem, harika, harikulade, çok iyi, çok güzel şekilde hayata hazırlamalı. Aklı işinde olmalı. Bedenin tüm vücut bölümlerini, duyu organlarını iş de kullanmalı. Kalfa, usta, yüksek deneyimli uzman olmalı.

Sadece okul ile yetinmemeli. Kurslara gitmeli. Ustaların yanında çalışmalı. Yaz tatilini uygulamada, pratikte değerlendirmeli. Hangi meslekte okuyorsak, o mesleğin tüm inceliklerini öğrenmeli. Bugün okuldan mezun olanların hiç biri mesleğini yapacak yetenekte, beceride, yeterlilikte değildir. Ülkemizi ve dünyayı iyi tanımalı. Gezi, gözlem, inceleme, araştırma, geliştirme, yenilenme, değişme, inovasyon yapmalı. Meslekle ilgili çağın tüm araç- gereçlerini kullanabilmeli.

İnsan, olumsuz, ölçüsüz, dengesiz, yetersiz, başkaları tarafından kullanılan aparat olmamalı. Akıllı, zeki, bilge olup, başkalarına olumlu yön vermeyi becermeli. “Enerjimizi, potansiyelimizi yararlı işlerde değerlendirmeli.” Akıllı, zeki, bilge, sağduyulu, mantıklı, makul olmalı. Yeniliğe açık olmalı. Düşmanların kullandığı avanak olmamalı. “Kendimizi güzel yolda değiştirmeden, aile bireylerimizi, başkalarını değiştiremeyiz.” Bugün ebeveynlerin, öğretmenlerin, imamların, akademisyenlerin, gazetecilerin, medyacıların çoğu bozuk durumdadır. İnsanları iyileştireceğine, bozmaktadırlar! Bu birazda devletin kötü, yanlış işleyişinden kaynaklanmaktadır.

Anne ve baba, çocuğunu iyi öğretmeli, güzel yetiştirmeli. Bu pek yapılmıyor. Çünkü ebeveynde iyi yetişmemiş! Ülkemizde ve İslam ülkelerinde bu durum egemendir! Bunun için İslam ülkeleri; anarşi, şiddet, terör, kaos, karışıklık, kargaşa, keşmekeş, bozukluk, gerilik içindedir. Başına vurulmuş kedi gibi kendilerini de toparlayamamaktadırlar! Sağlıklı bir gelişim kuramamaktadırlar.

Üniversiteler ülkemizde her zaman bozukluğun, bozmanın anarşinin, şiddetin, terörün merkezi konumunda olmuş! Öyle ki, 1980 yılı öncesi bozuk olmayanlar bu okullarda okuyamamış!

Bir mazlum fakir kişi bir savunucu avukat bulamazken, terörist başı için bin taneden fazla avukat, savunucu olarak başvurmaktadır! Ya da 1,100’den fazla öğretim üyesi akademisyen, terörü destekleyici bildiri yayınlamaktadır! Yargı dediğin, televizyon haberlerini bir ay izle! Hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyetin olmadığını anlayabilirsin! Köpeği tüfek ile öldüren, serbest bırakılıyor! 17 yaşındaki kızın ölümüne neden olan serbest bırakılıyor! Linç edenler, serbest bırakılıyor! Halk; adalet yok, diye bağırıyor, ağlayarak, çığlık atıyor!

Diyanet’in 140 bin görevlisi var. Bazıları namaz bile kıldırmıyor! Zaten ezan vermiyorlar. Merkezi sistem ile bir İlçenin, İlin tüm camilerinden ezan okunuyor. Ezan okundu, diye camiye gidiyorum. Camide imam- hatip görevlisi yok! Bir de bakıyorum. Köyün muhtarının tuvalet kanalizasyon borusu, ahır gübreliği altından traktör baskısı ile kırılmış! İmam bu gübreyi, insan pisliğini traktöre yüklüyor! Boruyu yenisi ile değiştiriyor! Selam vermeden geçiyorum. Çoğusu köylerde; işçilik, amelelik, hamallık, ustalık, tarım işçiliği yapıyor! Bu şekilde çocuk, genç yetiştirilemez. Milletimizin alın teri, emeği hep bu gibi zararlı öğelere harcanmaktadır. Ben burumu yazılı ve sanal medyada 40 yıldır yazıyorum. Ama olumlu yönde yeterince gelişmenin olmadığına çok üzülüyorum. Biz yaparken, birileri de bozmaya çalıştığından, gözle görülen pek bir değişiklik olmuyor!

Olgun mümin hakiki Müslüman, ilim, irfan, din – iman ile beynini, kalbini, ruhunu, genlerini şekillendirir. Beynen, kalben tayip- temiz olur. Bir işi yaparken, dinin esaslarını dikkate aldığı gibi temiz olan beynine ve kalbine, insaf ve vicdanına da danışır. İnsaf ve vicdanla davranır. Ama bu anlayış ve ruh bugün insanlara pek kazandırılamamıştır.

Eğitim- öğretim, güzel ahlak kazandırma, iyi terbiye etme, ideal şekilde yetiştirme ailede, okulda, sosyal yaşantıda yapılmalı.

“Okullarda formal eğitim yapılmalı. Yanı belirli bir plana göre eğitim- öğretim yapılmalı.”

Bu plan hem milli hem manevi, dini, milli, evrensel, bilimsel, dinsel olmalı. Çok yönlü olmalı.

Örgün eğitim kademeli yapılmalı. Okul öncesinden başlayıp, üniversite sona kadar, hatta kariyer yapmaya kadar sürdürülmeli. Eğitim- öğretim müfredatı çok yönlü olduğu gibi öğretmenlerde donanımlı, birikimli olmalı. Bu yıl öğretmenlerin yapılan meslek sınavlarında, matematik ve fen bilimlerinde ancak %30 başarılı oldular. Yanı 100 üzerinden 30 puan alabildiler. Bu böyle olmamalı.

Eğitim- öğretim bizde okul öncesi, kreş ve anaokullarında başlamalı. Öyle çocukları şarkı ve oyun ile oyalama biçiminde olmamalı.

Bazı ülkelerde okul öncesi sadece anaokulları var. Bu anaokulları 3 yaş bitiminde başlamaktadır. Bizde ise 5 yaşında başlamaktadır. Onlarda kreş sözcüğü yok! Anaokulu var. Bazı ülkelerde ana okullarda okumaya geçilmektedir. Bizde okuma- yazma hedeflenmemektedir.

Yaygın- uzaktan eğitim, bireylerin ilgi ve gereksinimlerini karşılayacak şekilde yeteneklerine göre yapılmalı. Bu eğitimde yaş sınırı yoktur, olmamalı.

İnsanlar yaygın eğitimle birlikte çalışanlar hizmetçi eğitime, kurslara alınmalı. Bilgileri yenilenmeli. Eksiklikleri giderilmeli. Hizmet içi ve hizmet sonrası eğitim sürekli sürdürülmeli.

“İnformal eğitimde yapılmalı. İnformal eğitim demek; plan- programa bağlı olmayan, eğitim demektir.”

Anne, baba bu şekilde eğitime tutulmalı. Anne ve babalar eğitilmeli. Ailede görevler, davranışlar, evliliğin sürdürülmesi öğretilmeli. Okulda aile görevleri, davranışları öğretilmemektedir. Gençler aile kuracak, yaşatacak tipte yetiştirilmemektedir. Bunun için çok boşanma olmaktadır. 650 bin evlilik 500 bine düştü! Her yıl boşananların sayısı 150 bini aştı. İnsanlar evliliğe korkarak yaklaşıyor. Eşler arasında öldürme, kavga olmaktadır! Aile içinde yaşamayı becerememektedirler. Her yıl 150 bin çocuk annesiz veya babasız kalmaktadır. Ya da bazıları devlet korumasına alınmaktadır. Sokağa alışmışlar. Ev işi bilmemektedirler. Yemek yapma, temizlik bileni çok azdır. Alışverişlerde hazır yiyecek alınmaktadır. Pişirilecek gıda pek alınmamakta hatta hiç alınmamaktadır. Hiç okula gitmeyenler, okula gidenlerden çok daha fazla aileyi sürdürmektedir. Anne, baba, akraba, aile eğitimi mutlaka yapılmalı. En az her 5 yılda bir herkes eğitime alınmalı.

Sorunlu ailelerin çocukları, sorunlu oluyor. Sorunlu çocukların aileleri de, sorunlu oluyor. Öğretmen bu sorunu çözmekte zorluk, güçlük yaşıyor. Sorunlu bir veya iki öğrenci, 30 kişilik sınıftaki dersi bozuyor. Öğrenmeyi engelliyor. Aileleri ile görüşme sonuç vermiyor. Zira ailede sorunlu olunca, problemi anlamıyor, anlamak istemiyor. Kendilerinin sorunlu, problemli, dengesiz, ölçüsüz, anormal olduğunu fark edemiyor. Devlet yetkilileri bu sorunu da çözmedikçe, kaliteli, verimli eğitim- öğretim yapılmıyor! Hele boşanmış eşlerin çocuklar daha çok sorun oluşturuyor.

Eğitim- öğretim, okulda yapılan planlı- programlı, projeli bir öğretim etkinliğidir. Buna öğretim ve eğitim denmektedir. Bizim ülkemizde eğitim- öğretim denmektedir. Oysa öğretim – eğitim denilse daha doğru olurdu.

Eğitim- öğretim, bireyin olgunlaşması için yapılır.

Öğretme, herhangi bir öğrenmeyi sağlamak için yapılır.

Müfredat; 1948 yılında bugün kü, anlamda eğitim- öğretim programı geliştirildi. Bu bazı yıllar yenilendi. Sanırım ilkokullar 1948 yılında 3 yıldan 5 yıla çıkarıldı. Bizim anne ve babalarımız ilkokulu 3 yıl okumuşlardı. Ondan sonra şehir merkezlerinde ortaokul okuma olduğu için, bunu da yapamamışlardı. O zamanlarda köylüler şehire bile inemezdi. Köylüler horlanırdı.

Okullarda bilginin özü kazandırılmalı. Araştırma, geliştirme, değişim, yenilenme, inovasyon, gezi, gözlem, inceleme, irdeleme, anlama, anlatma etkinlikleri yapılmalı. Çağa uygun, geleceği şekillendirici öğretim yapılmalı. Toplumun eksiklikleri giderilmeli. Olgun bilge ahlaklı insan yetiştirmeli. Milli, manevi, dini değerleri yaşayan bireyler yetiştirmeli. Sorumluluk kazandırmalı. Herkes ödev, görev, sorumluluk, yükümlülüklerini yerine getirmeyi ödev, görev bilmeli. Deneyim ve alışkanlık kazandırmalı. Akademik, doğru, gerçek bilgi kazandırmalı. Bütüncül bakış kazandırmalı. Hedef, amaç eğitimi yapılmalı. Gaye belli olmalı. Öyle sapkın felsefi akımlar, bozuk ideolojik görüşler öğretilmemeli. Bugün ideolojik görüşlü öğrenci yetiştirme amaçtır. Her derste; müzik, beden eğitimi, din kültürü dersinde, matematik dersinde bile ideoloji öğretme konuları vardır. Bunun içinde çokça anarşist, şiddetçi, terörist yetiştiriyoruz! Ülkemizde, Irak ve Suriye’de 15 Temmuz 2016 gününden bugüne kadar, yanı 03.10.2021 gününe kadar; 18,518 terörist etkisiz hale getirilmiş, öldürülmüş! Irak, Suriye, Ermenistan, İran üzerinden teröristler ülkemize sızıp, terör olayı gerçekleştiriyorlar!

Eğitimde içerik bilimsel olmalı. Teknik, teknolojik, yapay zekâ- robotik olmalı. Dinsel ilimler de eş zamanlı öğretilmeli. Ölçme ve değerlendirme yapılmalı. Öğrenme, öğretme öğrenilmeli. Öğretmenler, öğrenciler okula düzenli gelmeli. Savsaklamaya göz yummamalı. Öğrenci ve öğretmenler sportif olmalı. Aktif, etkin, hareketli, becerikli olmalı. Çevre, ülkemiz, dünya tanınmalı. İzlenmeli. Maddi, manevi temizlik, iç ve dış yapımız temiz olmalı. Sağlıklı, helal, doğal, yeterli, dengeli beslenmeli. Pek çok alanda bilgi sahibi olmalıyız. Düşmanların iç ve dış yapılarını öğrenip, hazırlık yapmalı. Gafil avlanmamalı. Bilgilerimiz, fikirlerimiz sağlıklı olmalı. Dil gelişimiz yeterli olmalı. Güzel ahlaklı, edepli, hayâ sahibi olmalı. Yapıcı, olumlu, donanımlı olmalı. Öğretmeyi, öğrenmeyi ebeveyn, öğretmen ve öğrenci bilmeli. Kendimiz en iyi şekilde geliştirmeyi becermeliyiz. Betimleyici, bilgi üretici, sorgulayıcı, araştırıcı, geliştirici olmalıyız. Her sorunun bizde yanıtı olmalı.

İnsan önce kendini hayata hazırlamalı. Hayatta başarılı, huzurlu, mutlu olabilecek şekilde yetiştirmeli. Aile halkını yetiştirmeli. Yalan ve iftiradan uzak kalmalı. Verdiği sözü tutmalı.

Allah cc. Nahl Süresi 105. Ayette buyuruyor ki; “yalanı ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir.”

İftira da en az yalan kadar tehlikelidir. İffetli, namuslu, onurlu, dürüst mümin insanlar yalan söylemez. İftira atmaz.

Bir ailede bulunan ebeveynler Allah cc. Emri, yasaklarına uygun, güzel ahlak, edep, haya ile birlikte olmalı. Birbiri ile iyi geçimli, uyumlu, dayanışma içinde olmalı. Aralarında yalan, iftira, samimiyetsizlik, bencillik, şiddet, hakaret olmamalı. İslam dinin, görgü kurallarının esaslarına uyarak huzurlu, mutlu şekilde yaşamalı. Allah cc. Evliliğin bir ömür boyu huzur, mutluluk içinde sürmesini dilemektedir. İstenilen hedef budur. Zor koşullarda bile beraber, yardımlaşma, dayanışma, zorluklara göğüs germe olmalı. Sevinç ve üzüntüler paylaşılmalı. Başkaları araya görüp; fitne, fesat, nifak çıkarmamalı. Keyfi uygulamalarla evliliği sona erdirme, Allah’ın ve peygamberinin hoşuna gitmemektedir.

Eşlerin boşanması çok hassas bir olaydır. Geri dönülmesi zor bir olaydır. Acı ve pek çok olumsuzluğu peşine getiren olaydır. Boşanmayı istemek çok zordur. Akrabalara, çocuklara pek çok sıkıntı, dert, üzüntü getirmektedir. Akılsızlıkla, çözüm üretmemekle boşanma gerçekleştirenler çok fazladır. Oysa bira akıl, düşünce, fikir sahibi, sevgi, saygı olursa, boşanma gerçekleşmez. Birey olumsuz olmamalı. Aileyi yaşatmalı. Mutlu aileler mutlu, huzurlu toplumları oluşturur. Eşler sabırla birbirine tahammül etmeli. Sabretmeli. Her gün iyileşme yolunda bir adım atmalı. Göz, kulak, dil, beden dili iyi kullanılmalı. Akıllı hareket etmeli. Düşünerek konuşmalı. Olgun insan olmalı. Bozguncu değil yapıcı olmalı. Eşlerin yakın hısımları, evliliğe çomak sokmamalı. Doğru bilgilerle yaşama azminde olmalı. Eşler birbiri ile zaman geçirmeli. Farklı biçimde farklı yerlerde huzurla yaşamalı. Eve kapanıp, kalmamalı. Aile içinde eşler birbirine yardımcı olmalı. Sevgi, saygılı olmalı. Hoşgörülü, empatili olmalı. Beraber zaman geçirmeli.

Ebeveynler, çocuklarını yetiştirirken; prensesim, ağam, paşam dememeli. Öyle bir dünya yoktur. Sonra aradığını bulamayınca, sapıtmaktadır. Çocukları, gençleri hayata, evliliğe hazırlamalı. Beceriksiz, yeteneksiz, çekingen, alil- iş görmez- bilmez yetiştirmemeli. Ayakları üzerine durabilmeli. Evlilikte birliktelik sağlayabilmeli. Helal beslemeli, giydirmeli. Sağlıklı fikirlerle büyütmeli. Kaba davranmamalı. Yumuşak davranmalı. Öğretip, eğitmeli. Ev işleri öğretmeli. Güzel ve tatlı dilli konuşmayı öğretmeli. Ölçülü, dengeli, edepli, güzel ahlaklı yetiştirmeli. Eşine yardımcı olma öğretilmeli. Ebeveyn olarak müdahale etmemeli. Dindar ve bilgili yetiştirmeli. Zararlı alışkanlıkları olmamalı. Çıkarcı olmamalı. Sevgi, saygı, hoşgörü, Güleryüz, izzet, şeref- onur kazandırmalı. İsraf ettirmemeli. Lüks, konfor budalası olmamalı. Önce kendimiz hayata hazır olmalıyız. Sonra evlatlarımızı hayata hazırlamalıyız. Evlatlarımızın huzur ve mutluluğu için diğerkâm davranmalıyız. Bencil olmamalıyız. Olumsuz müdahaleden sakınmalıyız. İyiliği öğretmeliyiz. Kötülüğün olmamasına yardımcı olmalıyız.