Tarih 5 Aralık 1901. Amerika’nın Chicago eyaletinde dünyaya gözlerini açan, ardında devasa bir medya şirketi bırakan başarının, dile gelişini anlatacağız.

Tarih 5 Aralık 1901. Amerika’nın Chicago eyaletinde dünyaya gözlerini açan, ardında devasa bir medya şirketi bırakan başarının, dile gelişini anlatacağız.  

Ailesinin ekonomik durumu oldukça kötü olan, sürekli çalışmak ve para kazanmak zorunda olan bir gençti. Aile içerisinde hastalık nedeniyle, yeteri kadar ücret girmeyen ve beş çocuktan sadece çizerimiz,  başarılı çizimler yaparak çalışmak durumunda kalıyordu. Gencimiz eğitimini bir ara tamamen aksatmış, ancak kazandığı para ile birlikte kısa zamanda kursa gitmeyi ve çizdikleriyle diğer öğrenci arkadaşlarının önüne geçmeyi başarmış, çizgi film karikatürlerini farklı ajanslara göndererek ek gelir sağlamaya çalışmıştır. Neredeyse sefalet içerisinde geçen hayatı bir gün minik bir fareyle, tanışmasından sonra tamamen yön değiştirdi.

Yaşadığı zorlukların ardındaki yıllarda, Kansas Sanat Enstitüsü’ndeki eğitimini tamamlayan çizerimiz, tekrar ailesinin yanına Chicago’ya döner. Burada da sürekli çizimler yapıyor, gazete, dergi ve ajanslara yolluyor; ancak bir türlü istediği beğeniyi alamıyordu. Az da olsa, düzelmeye başlayan hayatında yeniden kötü izlerin kasvetli havası çizerimize hakim olmuştu. Bakmak zorunda olduğu annesi ve kardeşleri için hiçbir kazanç sağlayamıyordu. Çizerimiz, çalıştığı bir gazeteden yeterince yaratıcı olmadığı için kovulmuştur.

Olumsuzlukların doruğa çıktığı böyle bir dönemde Kansas’tan bir telgraf aldı. Telgraf kurs boyunca çok iyi arkadaşlık yaptığı, Iwerks’ten geliyordu. Arkadaşının yaptığı iş teklifi üzerine apar topar Kansas’a giden delikanlı, yeni bir hayal kırıklığıyla daha karşı karşıya kaldı. Çünkü çalışmaları için bir ofis gerekiyordu ve bu ofis için bir kira ödemek zorundaydılar. Bir süre sokaklarda resim yapıp satmayı deneyen sanatkarımız, büyük bir üzüntüyle yeniden ailesinin yanına döndü.

Genç çizerimiz, küçük yaşlarında babasına hayallerinden bahsetmiş, “ileride bir sanatçı olacağını” söylemişti. Hayalinin gerçekleşmesini öyle çok istemiş olmalı ki tüm olumsuzluklara rağmen yılmadı ve çizim yapmaya devam etti. Bir gün yine çizim yaptığı esnada odada bir tıkırtı sesi duydu. Küçük bir fare tahta zemin üzerinde hareket ediyordu. Genç sanatçımızın, ilgisini çeken bu fareyi izlemeye ve beslemeye başladı. Bir süre sonra ise bu ikili arasında bir arkadaşlık oluşmuştu. Sanatçımız, bu sevimli küçük arkadaşını o kadar sevmiş ve alışmıştı ki bir gün onu çizmeye karar verdi. İşte bu çizim, hayatının dönüm noktası oldu.

Elindeki fare çizimleriyle Hollywood’a doğru yola çıktı, sonrasında da arkadaşı Iwerks’i bularak ona fare çizimlerinden bahsetti. Bu küçük fareye ilk olarak “Mortimer” adı verilmiş, ancak ilerleyen zamanlarda çizerimizin eşi,  Lilly’nin önerisiyle “Mickey Mouse” olarak değiştirildi. Mickey Mouse adını verdikleri fare ile 1928 yılında ilk filmleri olan “Steamboat Willie” (İstimbot Willie) çekildi. Bu iki arkadaş ellerindeki son meteliğe kadar harcadıkları bu filmde ya büyük başarı sağlayacak ya da yoksul hayatlarına kaldıkları yerden devam edeceklerdi. Ve istenen oldu. Film izlenme rekorları kırdı…

Peki bu kadar anlatımdan sora bu kim diye merak ediyoruz değil mi? Minik farenin biricik dostu, Walt Disney’in ta kendisidir. Yukarıda değindiğimiz, başarı hikayesinin başlangıç noktaları, yoksulluk, sefalet, kötü olaylar, anılar ve zaman zaman bulunduğu durumdan yılmak olsa da, yolun sonundaki çıkış noktaları, pes etmemek, ne kadar engel olursa olsun erken kalkmasını becerebilmek, sabır, umut, sevgi ve yaratıcı düşünce olmuştur. Son olarak gerçekten hayal ettiğimiz, arzuladığımız şeyleri umutla, sabırla, çalışarak yaptığımız takdirde bir gün gerçekten istediğimiz hayallerimize kavuşabiliriz, önemli olan zihinlerimizdeki engeldir. Zihinlerimizdeki engel duvarlarını, kırdığımız takdirde yolumuz sevgi ile daha aydınlık olacaktır.