Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ İçinizden bir kişi bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgari gereğidir.”

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ İçinizden bir kişi bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın asgari gereğidir.”

Müslümanların görevi; sadece yasak- haram olan eylem ve davranışlardan kaçınmakla bitmemektedir. Müslümanların bir görevi de; Allah’ın haram- yasak yaptığı bir söz, yazı, davranıştan, din kardeşini vazgeçirmeye çalışmaktır. Herkes yapması gerekeni; makam, mevki, statü gereği, üstüne görev olanı eksiksiz yapmasıdır.

Al-i İmran suresi 110. Ayete Allah cc. Mealen buyuruyor: “ Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarsınız, yasaklarsınız.”

Müslümanlar, birey, toplum, devlet olarak bunu yapmadığından; ülkeler, toplumlar çok berbat, perişan, kötü durumdadırlar. Kendilerine hayrı olmayan, Müslümanların; başkalarına da iyiliği olmamaktadır. Bir tebliğ, eğitim- öğretim, irşat, feyiz yapamamaktadır.  İslam toplumları bile barış, esenlik, huzur, mutluluk, insanlık içinde yaşamamaktadır. Huzur ve sükûna erişememektedir. İyi yapılanları desteklemek, kötü olanları usulü, edebi, adabı ile engelleyememektedir. Hak din İslam dinini, dosdoğru gerçekçi bilimi öğreneceğine; sapkınların ideolojileri ile sapıtmaktadır. Kötüleşen kula kul olmaktadır! Kendini kötü insanlara kullandırmaktadır. İnsanlığı, toplumları tehdit edenlere; malzeme, araç – gereç olmaktadır. Bu cehaletin, cahilliğin, çapulcu olmanın dibidir!

Mümin, faydasız sözden, yazmaktan, davranmaktan, iş yapmaktan uzak durur. Gereksiz zararlı iş yapmaz. Sadece elhamdülillah Müslümanım demek, Müslüman olmak için yetmez. Zararlı, kötü, çirkin, olumsuz, ziyan veren her eylemden uzak durur. İslam dinimiz her zaman en yararlı, iyi, güzel, doğru iş, işlem yapmamızı emreder. Stratejik toplam kalite ile en verimli iş yapmamız ister. Yaratılış gayemize uygun davranmamız emreder. İslam dinimiz yaratılış özelliğimize uygun olan İlahi bir dindir. Salih- iyi- güzel, yararlı amel yapmamız emreder. Dünya ve ahirette huzurlu, mutlu olmamız için; Allah’ın emirlerini tutmalı. Yasakladıklarından sakınmalı. İyiliği emretmeli. Kötülükten sakındırmalı. Ömrümüzü İslam dinine ve bilim gerçeklerine uygun yaşamalı. Allah’ın rızasına- hoşnutluğuna uygun olmayan hiçbir iş, işlem, muamele içinde asla olmamalıyız.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, doymayan nefisten, kabul olmayan duadan sana sığınırım.”

Asr suresinde Allah cc. Mealen buyuruyor: “ Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak iman edip, salih- iyi amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı önerenler, bundan müstesnadır, dışarıdadır.”

İslam dini sevgi, saygı, barış, huzur, mutluluk, kurtuluş, refah, iyilik, Hakk’a hakça ibadet dinidir. Yaşlılara saygı duyulur. Çocuklar, gençler sevilir. İhsan ve ikramda bulunulur. Mili, manevi değerlerimize uygun davranılır. Güzel kültürümüz yaşatılır. Onlar bizim değerlerimizdir. En güzel şekilde saygın davranılır. Sevgi, saygı içinde desteklenir. İyi davranıldığında, bizde iyilik görürüz. Bize de iyi davranılır. Bu dünyanın etme- bulma dünyası olduğu unutulmamalıdır. Ne ekersen, onu biçersin. Ettiğinin karşılığını görürsün.

Allah’a hakça ibadet etme akıldan çıkarılmamalı. İbadetsiz kul olmaz. İbadet, dinimizin asıl ve esas temelidir. Kulluk; Yüce Allah’ı tanımak ve istenilen şekilde ibadet etmektir. Allah’a gönülden samimice bağlanmak gerekir. Kur’ân’ın ibadetlerini, emirlerini; peygamberimiz sas. Gibi yapmalı. Sapıtmamalı. Sapkın olmamalı. Boşa işler yapmamalı. Allah’a Kur’ân ve sünnet üzere ibadet yapmalı. Hakça ibadet eden kimse, sevap ve ödülünü almakla birlikte, ahlakı da güzelleşir. Güzelleşmelidir. Güzelleşmezse, kendini değerlendirmeli. Bilgili, bilinçli, samimi ibadet yapmalı. İbadetler, insanı iyiliğe, doğruluğa, dürüstlüğe, yararlı olmaya sevk eder. Bugün bundan yoksun olan pek çok ibadet eden vardır. Kendini sorgulamalı, bilgilenip, bilinçlenmeli. Allah’a kul olma bilincine erişelim. Kula kul olmayalım. Salih amel ve güzel ahlak sahibi olalım. Allah cc. İçin yapılan çalışmalarda, hakça çalışmalarda ibadettir.

Gerçek anlamda dosdoğru mümin zalim olmaz, zulmetmez, haksızlık etmez. Zalimler cehennemdedir. Cehennemde olacaktır! Allah cc. Ayetlerinde böyle buyuruyor. Mazluma, masuma, yoksula, yoksun olana haksızlık etmemeli. Güçsüz olanları ezmemeli. Zalimlerin ahlakı, Müslüman ahlakı ile bağdaşmaz. Zalime, Allah cc. Ve mümin düşmanlarına yardım etmemeli. Destek olmamalı. Seçmemeli. Yönetici yapmamalı. Günahına, vebalına ortak olmamalı. Onun zalimlik yapmasına olanak ve fırsat vermemeli.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Zulme yardımcı olan kimse, kuşkusuz Allah’ın gazabına uğrar.”

Her zaman Allah cc. mümin dostu olmalı. Onların yanında olmalı. Kur’ân ve peygamberimizin sesine kulak vermeli. Olgun insan olmalı. Allah cc. Dostu ve müminlerin dostu olmalı. Allah cc. Ve müminlerin yanında, tarafında olmalı.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onu yardımsız bırakmaz. Onu hor- hakir görmez.”

Müslümanın ana başlıkta esas ve asıl olarak görevi iki tanedir. Bunlar;

1-      Âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah’ı Rab olarak tanımak ve Allah’a kendinin bildirdiği, peygamberimizin yaptığı şekilde; ibadet, şükür, hamt, teşbih, dua, zikir, tövbe etmektedir.

2-      Allah’ın yarattığı insanlara, varlıklara Kur’ân ve sünnet üzere; iyilik, yardım, hizmet yapmaktır.

Allah cc. Nisa suresi 135. Ayette mealen buyuruyor: “ Ey iman edenler! Kendinize ve anne, babanıza, akrabalarınıza karşı da olsa da, adaletten asla ayrılmayın. Allah için tanıklık eden kimseler olun…”

Bu adalet, doğruluk, dürüstlük her görevimizde, aile işlerinde, toplum işlerinde, devlet işlerinde asıl ve esas olmalı. Çocuklarımıza, eşimize de adil davranmalı. Asla ayrımcı, kayırmacı, kollayıcı, eşit ve adil davranmayan olmamalıyız. Kardeşlerimize karşı da adil istemde olmalıyız. Hep bana, hep benim olsun, dememeli. Çocuklarımız arasında da ayrımcı, atalet içinde olmamalıyız.

Ailede birden fazla çocuk varsa, hepsine de adil, adaletli muamele etmeliyiz. Hepsinin hak ve hukukunu mutlaka ama muhakkak korumalıyız. Her çocuğu geleceğe güvenle, eğitim- öğretim, ahlak, terbiye olarak en güzel şekilde hazırlamalıyız. Bencil de olmamalıyız. Ayrımcılık yapan zalimde olmamalıyız.

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ Çocuklar arasında bir öpücük de olsa, ayrım yapılmamasını öğütlemiştir. Oğlu gelince, öpüp, kucağına alan, kızı gelince, ilgisizce yanına oturtan, adamı da; çocuklar arasında haksızlık yaptığı için kınamış ve uyarmıştır.”

Yine peygamberimiz sas. Buyuruyor: “Anne ve babalara, çocuklar arasında yapacağı bağışlarda eşit davranmalarını tembihlemiş. Evlatlar arasında farklı muameleyi zulüm olarak nitelemiştir.”

Bazı çocukları istenen çocuk, bazılarını da istenmeyen çocuk olarak kabul etmek, bazılarına aşırı hoşgörü, diğerlerine de acımasız davranmak, zalimliktir. Bu tutumlar çocuklarının kişilik bozukluklarına, duygu ve düşünce anormallıklarına neden olmaktadır.  Kardeşler arasında çekememezliğe, kıskançlığa, düşmanlığa sebep olmaktadır. Sonrada çocuklar, anne ve babalarına iyi davranmamaktadırlar. Hatalı, yanlış yetiştirilen çocuklardan; iyi, güzel, doğru, dürüst, ahlakı davranış beklemek dinsel ve bilimsel değildir.

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Yarattığı âlemleri, dünyaları, varlıkları ölçülü, dengeli, hassasiyet üzerine kaliteli, verimli olacak şekilde yarattı. Yarattığı hiçbir varlıkta dengesizlik, ölçüsüzlük, bozukluk, anormallik asla olmaz, yoktur. En değerli varlık olarak da insanı yarattı. İnsana pek çok haslet, sıfat, özellik, nitelik, beceri verdi. Vücut, beden, vücut bölümü, organ, hücre, gen olarak binlerce niteliği vardır. İnsan öncelikle kendini öğrenip, tanımalı.

Allah cc. Kamer suresi 49. Ayette mealen buyuruyor: “ Yüce Allah, evrende bir ölçü ve denge koymuştur.”

Hud suresi 112. Ayette: “ Rabbimiz, Kur’an’da her fırsatta aşırılıktan kaçınmayı, itidali- orta halli ve doğru olmayı elden bırakmamayı önermektedir.”

İslam dininde aşırılık, eğrilik yasaktır. Bunu âlimlerimiz ifrat ve tefrit olarak yorumlamaktadır. Dosdoğru ve orta halde olmak esastır. 

Peygamberimiz sas. Buyuruyor: “ İslam toplumu Allah katında vasat- orta bir ümmettir.” Hadislerde mutedil bir ümmet olarak da geçmektedir.

Müslüman dosdoğrudur, dürüsttür, adaletlidir.

Adalet; eşitlik demek değildir. Adalet ile eşitlik farklı kavramlardır. İkisi de İslam dinin önde gelen değerlerindendir.

İslam ümmeti, adalet; her şeyi yerli yerinde yapan, her şeyi yerli yerine koyan, her şeye hakkını veren, aşırılıktan ve gerilikten ( ifrat ve tefritten) sakınan, dosdoğru orta yolu takıp eden, dengeli bir toplum olarak nitelenmiştir.

Kur’ân-ı Kerim’de Maide suresi 87. Ayette; “ Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve güzel şeyleri haram saymayın. Sınırı da aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.”

Müslüman her zaman her yerde her iş ve görevde; hak, hukuk doğruluk, dürüstlük, düzgünlük, adalet, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ ile hareket etmeli. Kur’an, sünnet, bilim dışına çıkmamalı. Çıkılırsa hiçbir konuda başarı sağlanamaz. Huzur, mutluluk, rahatlık, kolaylık, kurtuluşa erişilemez. Kaos, anarşi, şiddet, terör, savaş gibi binlerce olumsuz durum ortaya çıkar.

Müslüman; “iyiliği emreder, kötülükten sakındırır.” “ Allah’ın emirlerini tutar, Yasakladıklarından sakındırır.” Böyle yapmayan, Müslümanlardan; pek hayır, iyilik, güzellik, yarar gelmez. Aklı dosdoğru kullanmak, işletmek için; doğru bilgi sahibi olmalıdır. Doğru bilgilerle yola çıkılırsa, doğru sonuca ulaşılır. Yanlış bilgilerle yola çıkılırsa, doğru, gerçekçi, rasyonel sonuç alınamaz. Bunun içindir ki, İslam bilgilerine, bilimsel doğru ve gerçekçi bilgilere sahip olmalı. Böyle olursa; akıllı, zekice, mantıklı, sağduyulu, makul düşünür ve eylemlerde bulunuruz. İyi, güzel, dürüst, hayırlı, yararlı davranışlarda bulunuruz.