Bir insanın, Müslüman olabilmesi için, öncelikle; Kelime-i Şehadet ve Kelime-i Tevhit cümlesini öğrenip, anlamını bilerek, inanması, söylemesi gerekir.
Bu Tevhit ve Şehadet cümlelerinin açılımını, detayını doğru öğrenmeli. Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ı, Esma’ül Hüsna olarak bilmeli, inanmalı. Son Peygamberi Hazreti Muhammed’in hayatını, ibadet yapma şekillerini öğrenip; ona göre ibadet yapmalıdır. Kısacası; Kur’ân ve sünnete uygun ibadetlerini yapmalıdır. Aksisini yapmak, ibadet kabul edilmez.
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Kur’an’da kısaca insanlara ve Müminlere şöyle buyuruyor:
“Allah’ı, Kur’ân üzere tanıyıp, kabul edeceksin.
Allah’a şirk, ortak, denk, benzer kimseyi koşmayacaksın.
Tüm peygamberlerine ve son peygamberi olan; Hazreti Muhammed’e sas. İnanacaksın. Seveceksin. İtaat edeceksin. Uyacaksın.
Tüm ibadetleri, Kur’an ve sünnet merkezli yapacaksın. Aksi halde yapılan ibadetler makbul sayılmaz. Kabul edilmez. Oyun ve eğlenceden sayılır!
Birey olarak insan öldürmeyeceksin.
Çalmayacaksın. Hırsızlık yapmayacaksın. Gasp yapmayacaksın. Başkalarının hak ve hukuklarını çiğnemeyeceksin.
Yalan söylemeyeceksin. Hele yalan tanıklık hiç yapmayacaksın. Yalan söylemek; zalimlik ve kâfirlik alametidir. Başkalarına iftira atmayacaksın. Hele namuslu, iffetli kadınlara iftirada bulunmak, çok büyük günahtır.
Dedikodu yapmayacaksın.
Dosdoğru, dürüst olacaksın.
Adaletten hiçbir koşulda ayrılmayacaksın.
Faiz alıp, vermeyeceksin.
Rüşvet alıp, vermeyeceksin.
Zararlı madde alıp, satmayacaksın.
İnsan kayırmayacaksın. Yanı torpil, iltimas geçmeyeceksin.
İnsan kaçırmayacaksın.
İyiliği başa kakmayacaksın.
Gösteriş için iş, işlem, muamele yapmayacaksın.
Müslümanlara kin, nefret duymayacaksın.
İntikam, kan davası gütmeyeceksin.
Kötü söz söylemeyeceksin, yazmayacaksın.
Kötü, çirkin davranmayacaksın.
Kıskançlık, çekememezlik yapmayacaksın.
Emanete hainlik etmeyeceksin.
Yetime, öksüze haksızlık etmeyeceksin.
Cimri olmayacaksın. Cömert olacaksın. İsraf- savurganlık yapmayacaksın.
Bozuk olmayacaksın. Bozgunculuk yapmayacaksın.
Fitne, fesat, nifak çıkarmayacaksın.
Ölçüde, tartıda hile yapmayacaksın.
Doğmamış çocukları öldürmeyeceksin.
Zinaya yaklaşmayacaksın.
İçki, kumar, bağımlılık yapan zararlı madde kullanmayacaksın.
Büyü, sihir, fal gibi günah işlerle uğraşmayacaksın.
Anne ve babaya iyi davranacaksın.
Köle, cariye edinmeyeceksin.
Zorla din dayatmayacaksın.
Haram, günah işlemeyeceksin…”
Müslüman, İslam dinine, Kur’ân, sünnet, sahabe yaşantısına uygun yaşar, yaşamalıdır. Kur’ân, sünnet ve sahabe hayatı, İslam için geçerli kaynaktır. Peygamberimizin sas. Hayatını bilmeden, İslam’da olan ibadetler yapılamaz. Bizler ibadetlerin yapılmasını peygamberimizden öğreniyoruz. Allah cc. Kur’an’da; “yap,” der. Peygamberimiz de “nasıl yapılacağını” öğretir.
Müslüman en başta Yüce Allah’a ve peygamberini tanımalı. Sevgi, saygı, itaat duymalı.
Allah’ı sevmeden, tanımadan, Müslüman olunmaz.
Peygamberimizi sas. Sevmeden, tanımadan, uymadan, Müslüman olunmaz.
Müslüman Allah cc. peygamberini tanıdıktan, sevdikten sonra Anne ve babaya itaati, sevgiyi, saygıyı emrediyor. Hatta öf bile denilmemesini ayetinde buyuruyor.
Allah’ın hakkını ödedikten sonra kul hakkına saygılı olunması emrediliyor.
Akrabaya, komşuya, arkadaşlara da iyi davranılması, iletişim halinde olunması emredilmektedir.
İslam dini doğru, dürüst, adaletli, sabırlı, hoşgörülü, barış içinde olmayı emreder.
Helal ve haram konusunda hassasiyet gösterilmesini ister.
Müslümanların kendisi için istediği iyilikleri, başkaları içinde istemeli, der.
Şefkatli, merhametli, müşfik olması emrediliyor.
Verilen güzel sözlere uyulması istenir.
Kötü sözden ve davranışlardan sakınılması emredilir.
Sağlam irade ve ideal sahibi olma istenir.
Güzel örnek olunması önerilir.
Cömert olmak, israf edilmemek istenir.
Helal kazanma ve ekonomik harcama tavsiye edilir.
Şükreden, hamt eden, zikreden, tövbe eden, ibadet eden, iyilik eden olması istenir.
Yardımsever, dayanışma ve paylaşma içinde olma arz edilir.
Selam verme, barış isteme istenir.
İkramda bulunma, hediye verilme, konuğu güzel ağırlama, uğurlama istenir.
Batıldan, küfürden, kötülüklerden, çirkinliklerden, haramlardan uzak durulması emredilir.
Batıl, küfür, tağut reddedilmeden, İslam dini yaşanılamayacağı; Tevhit ve şehadet cümlesinde; “lâ” demekle anlatılır.
Helal ve haram hassasiyeti olma istenir.
Olgun bilge samimi Müslüman en ideal, harika, harikulade, muhteşem, mükemmel, muazzam, üstün nitelikli insandır. Üstünlüğünü İslam dininden, bilimden, aklını dosdoğru kullanmasından alır. Her işi kapsamlı, derinlemesine, derinden, yüksek deneyimli uzman akılları kullanarak, yapar. Kur’ân ve Peygamberimizi sas. Kendine örnek alır. İslam dinini, bilimi, hayatta kalma için gerekli maharetleri, bilgiyi, deneyimi eğitim olarak alır. Sivil savunma, ilk yardım, doğal ve beşeri afetlerden korunma gibi pek çok bilgiyi, eğitimi kurslardan alır. Yaptığı her işi en dayanıklı, iyi, güzel, mükemmel şekilde yapar, yaptırır.
21.01.2025 günü gece saat: 03.25 de, Bolu İli, Kartalkaya’da 12 katlı bir otelde yangın çıktı! Otelin dışı ahşap yanıcı madde ile kaplıydı. İç kısmı da ahbap malzemelerle kaplıydı. Bunun için kısa sürede otelin her tarafını ateş, yangın sardı. Otelde 235 konuk kayakçı, tatilci vardı. Çok sayıda da çalışan personel vardı. İlk belirlemelere rağmen 79 kişi yanarak öldü! 51 kişide yaralandı! Olay nedeniyle ülkemizde bir günü yas ilan edildi. Otele itfaiye 54 dakikada ulaştı.
Ülkemizde en başarısız, işini bilmez, işine ilmi değer vermez, bir kesim varsa, öncelikle mimar ve mühendisler deriz. Yaptıkları pek çok işlem, iş; doğru, bilimsel, teknik, dayanıklı, estetik değildir.
Bir deprem olur. Binlerce bina yıkılır!
Köprüler sele gider.
Yollar bilime uygun olmaz.
Yaptıkları beşeri ve doğal afetlere hiç dayanıklı değildir.
12 katlı bina ahşap kaplama yapılmaz. Binanın bir tarafı bayır- uçurum olduğu için itfaiye o taraftan yaklaşamadı. Bu binaya itfaiyede; 19 gün önce uygundur, raporu vermişti. Bir de bu tip binaların kendi itfaiye ekipleri olmalı. Mutfak, çamaşırhane, ısıtma yerleri; binadan ya uzak olmalı. Ya buralardan yangın binaya yayılmayacak şekilde yapılmalı. Oysa bu otelde mutfak kısmı 4. Katta yapılmış! Yangın restoranda çıkmış. Ahşap ortam içinde mutfak yapılmış!
Yangın merdivenleri dışarı çıkılacak şekilde yapılmamış. İçeri inilecek şekilde yapılmış! Yangın alarmları çalışmamış! Duman sensörleri çalışmamış. Duman sensörleri çalışsa idi, yangına her odada su püskürtme yapılıyor, olacaktı. Ama yangın için hiçbir önlem alınmamış. Oysa bu alanda 5 tane büyük otel vardı. Ortak itfaiye ekipmanları- donanımları oluşturabilirlerdi. Ama yapılan bina; ateşi ahlatacak şekilde yapılmış!
Bursa- Uludağ’da otellerin olduğu alanların tam ortasında donanımlı ve hazır şekilde itfaiye örgütü hazır tutulmaktadır. Otellerin her birine 2 dakika uzaklıkta bulunmaktadır. Ama Uludağ’da da otellerin dış cephe kaplamaları ahşaptan yapılmış! İç kısımlarını bilemiyorum.
Neden hep yanlış yapılıyor, diye sorarsanız; yanıt evreyim: “ Ülkemizde 10- 15 yıl öncesine kadar tüm şehirlerin binalarının %80’inin iskânı- oturma izni yoktu. Bu sanırım Doğu bölgelerinde daha da yüksekti. Çünkü o bölgelerde yasa uygulaması daha düşüktür!
Ülkemizde binalar şöyle yapılırdı: “ Köylerde kararı aile verir. Sabahleyin kendi kararları ile ev yapmaya başlarlar! Nasıl yaparsa, yapsın; soran arayan olmazdı!
Başka bir ev yapma şeklide şöyle oluyordu: “ Kent kıyılarında hazine- devlet arazileri ya mafyalarca işgal edilir. Ya da kırsal alanlardan gelenler işgal eder. Gecekondu yapar. Bir hükumet gelir. Tapu verir. Bir buralar şehir içinde kalmaya başladığında, inşaat firmalarına satılır. Daire alınır. Kim kime, dumduma! Böyle bir yönetimden çıkan sonuçlar, Kartalkaya gibi olur! Olmaktadır da!
Çok üzgünüm! Yanan bu otel konusu pek çok televizyon kanalında tartışılıyor. Anladığım kadarıyla, bu otelde yangın ile ilgili alınması gereken onlarca önlemden, hiç biri alınmamış. Ama bu otel 1998 yılından beri bu şekilde hizmet vermektedir. Buda gösteriyor ki, görevliler ve işletme sahiplerinin büyük çoğunluğu; hakkıyla, ilmi, bilimsel, teknik, sorumluluğunu yerine getirmiyorlar. Yarım yüzyılı geçen yaşamımda, bunu yüzlerce kez yaşadık. Hiç ders alınmamış. İbret alınmamış.
Biz akılsız, görev yapmaz, işi bilmez ve önemsemezler yüzünden, ülkemizde ve dünyada çok eziyet, üzüntü, keder çekiyoruz.
Benim yaşadığım bölgede de bir ahşap otel vardı. O da yanmış! Böyle ahşap binalar yapılmamalı. Ahşaplarla kaplanmamalı. İç ve dış malzeme ateş alır, şekilde yapılmamalı. İç donanım malzemeleri de çelikten yapılmalı. Boyalar, yanıcı olmamalı. Su bazlı boya kullanmalı. Sentetik boya kullanmamalı. Kapılar demir- çelik olmalı. Ahşap binalarda yangın merdiveni işe yaramaz. Bu otelde de 2 tane yangın merdiveni vardı ama kullanılamadı. Zira yangın merdivenleri otelin dışından değil, iç kısmına yapılmış. Bunlar yangında baca görevi yapmış!
Biz ülke olarak emeğimizi, servetimizi; depremlerde kaybettiklerimize,
Yangınlarda yitirdiklerimize,
Sellerde kaybettiklerimize,
Terörde harcamaktayız.
Elimizde kalanı da hırsızlar çalmaktadır. Görüldüğü gibi hep insanların doğru iş yapmadıklarından, bedel ödemekteyiz. Öyle ise doğru, dürüst, yetkin, etkin, iyi insanlar yetiştirmeliyiz.
Müslüman kişi çok akıllı, zeki, uyanık, dikkatli, ön görüşlü, ileri görüşlü, olmayacakları ve olabilecekleri bilebilen olmalı. Tehlikeyi sezebilmeli. Tehlikeli alan ve durumlardan uzak durmalı. Yangında, depremde, selde, yıldırımdan, cereyandan, doğal ve beşeri afetlerden korunmuş alanlarda yer almalı, oturmalı.
Oturulan binalarda yıldırımlık olmalı. Irmak kıyılarında tatil yapmamalı. Çadır veya baraka kurmamalı. Irmak kıyılarında yerleşip, tatil yapmamalı. Derenin başında yağmur yağabilir. Seller oluşabilir. Oluştuğu da çok oldu. Dere kıyısında olanlar kulübeleri ile sele gitti!
Trafik de kurallara uymalı. Trafiğin yoğun olduğu zamanlarda taşıt ile yola çıkmamalı. Ülkemizde dini bayramlarda tam bir tatil havasına girilir. 30- 35 milyon insan tatile çıkar. Uzak yola gidenler, trafik kuralı dinlemeden yol alır. Dini bayramların her birinde en az 100 kişi can veriri! Yüzlerce kişi yaralanır, sakat kalır. Taşıtlar hurda olur! Yazın deniz kenarlarına, kışın tatil yeri diye kayak merkezlerine gidilir. Öyle ucuz de tatil yapılmaz. Bir kişinin sadece yatak gideri bir memur aylığı, 2 asgari ücret işçi aylığı kadardır. Yemekler, kayak ve diğer giderlerde işin cabası! Oysa bu kadar para harcayacağına, ailece, gezi kurallarına uygun şekilde, çevrenizi, bölgenizi, bilinçli şekilde gezilse, çok daha iyi olur. Bir de kalınacak yerler incelenmeli. Tehlikeli olabilecek yerlere gitmemeli.
Bolu- Kartalkaya da otel yangınında, bir aileden; 14- 8- 5- 4 kişi birden yanarak can verdi! Güzelim insanlar ve öğrenciler yanarak can verdi! Suç ise şu anda birbirine atılıyor. Belediye, bakanlık birbirine suçlama yapıyor. Hem yasada boşluk var. Hem de görevlilerin ve işyeri sahibinin hiç biri dürüstçe görevini yapmamış. Her şeyi ile yanlış bir durum var.
Olup, biten felaket olaylardan ders alınmamakta, ibret olmamaktadır. Her 2-3 yılda bir ülkemizde yıkıcı, can alıcı depremler olmaktadır. Ama hala gerekli önlemler, tedbirler alınmamaktadır.
1939 Erzincan depremi, 1999 Marmara – Gölcük merkezli deprem, 2023 Kahramanmaraş merkezli aynı gün 2 deprem de toplamda 100 bin kişi can verdi! On binlerce kişi sakat kaldı. Bir milyondan fazla konut kullanılmaz duruma girdi.
Ama hala sakat, çürük, kontrolsüz binalar yapılmaktadır! İnsanda anlaması için duyarlılık, ilgi, iyi niyet, bilgi, akıllı olma durumu gerekmektedir. Bu yoksa ne olursa, olsun; ders alınmamakta, ibret olmamaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca sanırım ki, en kolay şekilde bilgiye bu zamanda ulaşılıyor. Cep telefonunu aç! Tuşa bas. İstediğin soruyu sor. Yanıtını sesli olarak alabiliyorsun. Ya da soruyu yazılı sor. Yanıtını yazılı olarak alabiliyorsun. Hem de çok yönle bilgilendirme yapılmaktadır. Bu soyu tablete, bilgisayara sorduğunda da yanıt alınabilmektedir.
Ülkemizde yüzlerce televizyon ve radyo kanalı var. Her saat başı haber verilmektedir. Her gün binlerce olay ülkemizden ve dünyadan verilmektedir. Ama ders alan, ibret alan pek olmadığı anlaşılmaktadır.
11 Ağustos 2021 günü ülkemizin Batı Karadeniz bölümünde bir sel oldu. Sel, Kastamonu, Sinop, Bartın İlleri ve İlçelerinde oldu. Selde evler, işyerleri çok büyük oranda zarar gördü. 97 kişi can verdi. 228 kişi yaralandı. Sele giden beton köprüler çok oldu. Denildi ki, köprüler 180 derece yatay olmasın. Kumbetli olsun. Ben de bu konuda çok bilimsel makale yazdım. Makalelerim devletin her kademesine ulaşmaktadır. Ama yapılan yıkık köprüler yine aynı şekilde düz yapıldı. Ertesi yıl yine bu köprüler sele gitti! Böylesi yüzlerce olayla karşılaşıyoruz. Oysa Kumbetli olan Bizans ve Osmanlı taş köprüleri hala ayaktadır.
Şöyle diyelim: Okuyalım. Çağa uygun bilgi öğrenelim. Ama bilgilerimiz kullanalım. Vurdumduymaz, sorumsuz olmayalım. Görev, ödev, sorumluluk, yükümlülüklerimizi Allah cc. Rızası için eksiksiz, harfiyen yapalım. Hem yasa gereği, hem dini anlamda sorumlu tutulmayalım.