Peygamberimizin dünyaya gelişi, dünyanın en önemli kutlu olayıdır. Kendilerine peygamberlik görevinin verilmesi, Mekke’den Medine’ye göç etmesi, orada bir İslam Devleti kurması, fetihleri, eğitimi- öğretimi çok önemli kutsal, mukaddes olaylardır.

Her peygamber kendi zamanında, devrinde, kavramında herkesten üstündür. Peygamberimiz Hazreti Muhammet sav. İse her zamanda, her devirde, bütün devirlerin en üstünüdür. Dünyanın her yerinde, dünyanın sonuna kadar örnek alınacak, rol model seçilecektir. Çünkü peygamberimiz, Allah’ın sözlerinden olan, Kur’ân-ı Kerim’i özü ile sözü ile yaşamıştır. Kur’ân ayetlerini eyleme, davranışa, huya dönüştürmüştür.

 Kur’ân mükemmeldir. Peygamberimizin hareket ve davranışları da mükemmeldir. Peygamberimizin hareketlerinde anormallik, dengesizlik, ölçüsüzlük, eksiklik, hata olmamıştır. Hata olsa bile Cebrail- vahiy meleği tarafından uyarılırdı.

Peygamberimiz buyuruyor: “ İslamiyet; Allah’ın emirleri ile yaşamak, yaratılmışlara şefkat, merhamet etmektir. Merhamet etmeyene, merhamet edilmez. İnsanların en hayırlısı faydalı olandır. Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir. Büyüklerimize saygı göstermeyen, küçüklerimize şefkat etmeyen, bizden değildir.”

Peygamberimiz, peygamberliği döneminde, yaklaşık 23 yılda Arabistan’ın cahil halkından bir mutluluk toplumu eğitimle, öğretimle, güzel yönetmekle oluşturdu. Sevgili peygamberimiz ve ondan sonra ki,30 yıllık Dört Halife döneminde, İslam dini; Irak, Hindistan, Anadolu, Mısır, Kuzey Afrika’ya kadar yayılarak, medeniyetler kurulmuştur. Daha sonra Afrika’nın ortalarına, İspanya, Avrupa içlerine İslam dini yayılıp, yaşanarak; huzur, mutluluk, medeniyet sağlandı. İlim ve teknik gelişti. Birçok devlet zalimlikten, zulümden; hak, hukuk, doğruluk, hakkaniyet, güzel ahlaka kavuşmuştur. Allah’a kul, varlığa hizmet edilmiştir.

Peygamberimiz, peygamberliği döneminde olgun mümin, güzel bir aile reisi, iyi bir eğitimci öğretmen, devlet başkanı, ordu komutanı, her görevin en ideal insanı olmuştur. Peygamberimiz kendini iyi bir “eğitimci öğretmen” olarak tanıtmıştır. Onun başarısını herkes takdir etmiştir. 23 yılda, 250 bin kadar insanın Müslüman olmasına sebep olmuş. Hayırlı bir ümmet meydana getirmiştir. 50 yıl kadar bir süreçte; ispanya- Endülüs’ten Çin’e kadar, İslam dini yayılmıştır. Peygamberlerin sonuncusu olan, Hazreti Muhammet, insanların ve cinlerin peygamberi olmuştur.

Peygamberimiz, insanlara dünyada sırat-ı müstakim yolunun, dosdoğru yolun ve Hakk’a yönelmenin, cennete ulaşmanın yolunu ve yöntemini göstermiştir. “İslam dinini, Kur’ân ve sünnete göre yaşayan müminlere Hakk’ın nimetleri sonsuzdur.”

İnsanlığın ve İslam dünyasının bugün ki, acınacak, sapkın, sapık, perişan hali, İslam dinini, peygamberimizin yaşadığı şekilde yaşamayışından kaynaklanmaktadır. Eğer iki milyar nüfusa sahip İslam dünyası gerçek anlamda dosdoğru mümin olsalardı, insanlık bu kadar sapkınlık ve zalimlik içinde kahrolmazdı.

Bugün din yobazları, fen, sosyal ilimlerin mensupları, hain düşünce ve davranışları ile insanlığı perişan etmektedir. Bilgiyi, İslam dinini bozmak, yıkmak için kullanmaktadır. İnsanlığı perişan etmek için bilim ve teknik kullanılmaktadır. Bu sapkın, sapık bilgi insanları, hainlikler ile her varlığa zarar vermektedir. Kötü din insanlarından tutunda, sapkın bilgi insanlarına kadar; hepsi zarar vermektedir. Kardeşi kardeşe düşman etmektedirler. Bilgilerini kötülük için kullanmaktadırlar!

“İslam dini; barış, kardeşlik, esenlik, huzur, mutluluk, güvenlik dinidir.” Ama onlar bu anlayışı yıkıp, dünyayı ateşe vermektedir. Fitne, bozukluk, bozgunculuk, ayrılık, çatışma, savaş, saldırma, anarşi, şiddet, terör, ahlaksızlık ve binlerce olumsuzluk çıkarmaktadırlar. Kalbi, beyni kirletmektedirler. İyi işleri engellemektedirler. İslam yaşantını bozmaktadırlar. Hatta yasaklamaktadırlar. Niyeti, duyguyu, düşünceyi, ilmi bozmaktadırlar. Her çalışmaları pislik, bozukluk, kötülük, çirkinlik, yok etmek üzere olmaktadır. Bu pisliklere karşı çok bilgili, bilinçli, dikkatli,  uyanık, mücadeleci olmalı. Siyonistlerden, masonlardan, ideolojik sapıklıktan, felsefi bozukluktan, fitne, fesattan uzak kalmalı. “Gerçek ilim, Kur’ân ve sünnet dışına asla çıkmamalı.”

Allah cc. Ayetinde ; “peygambere uyun,” buyurmuşlardır. Peygamberimizi önder, lider, rol model, peygamber olarak örnek almalıyız. Dört Halifeyi, seçkin sahabeleri- sahabe-i kiramı örnek almalıyız. Dört Halife’den Hazreti Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali örnek alınmalı. Ehl-i Beyt’e, gerçek İslam âlimlerine uyulmalı.

Sapık, sapkın, kaçık, İslam düşmanı münafık, zalim ve kâfirlere asla uyulmamalı. En merhametli sahabe Hazreti Ebu Bekir’dir. O, örnek alınmalı. Hazreti Ömer doğruluk ve adaleti ile meşhurdur. Hazreti Osman hayâ, edep, güzel ahlak ile tanınmış. İyi tanınıp, örnek alınmalı. Hazreti Ali ilim ve cesareti ile tanınır. Hepside İslam dinini ellerinden geldiği kadar samimiyetle yaşamış. İslam dininin önderleridir. “Onlara yalan ve iftira atıp; iftira atanlar, hain, alçak, kahpe, düşük, sapkın sapıklardır. Sapkınlardan uzak kalmalı. Onlara karşı amansız, sürekli bir mücadele vermeli. Müslüman mücadeleci olmalı. Korkusuz, becerikli, meziyetli, maharetli, çalışkan olmalı. Yılmamalı. Pes etmemeli.

“İslam dini; barış, esenlik, huzur, mutluluk, uyum, uzlaşı dinidir. Binlerce değer yargısı vardır. Hepsini öğrenip, yaşam tarzı etmeli.” Müslüman önce kendi ile barışık olmalı. İç barışı sağlamalı. Eşi ile çocukları, anne ve babası, akrabaları, komşuları, arkadaşları, müminler, insanlar, hayvanlar, doğa ile barış içinde uyumlu yaşamalı. Kimseye haksız yere zarar vermemeli. Ev yıkmamalı. Ev kurmalı. Dünya ve ahiret yaşantısı için helalinden, mücadeleci şekilde çalışmalı. Günah, haram, kötülük işleyip, cehennemi hak etmemeli. Kötü arkadaş edinmemeli. Kötüden arkadaş, dost olmaz; asla unutmamalı. “İnsan, arkadaşı gibidir. Kendine benzeyenleri arkadaş edinir.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir.”

Mümin olan kötülerle, kötülük yapanlarla, haram, günah işleyenlerle; dost, arkadaş olmaz. Kötülerin ardından gitmez. Önder, lider, rehber, mürşit etmez.

“İlim sahibi olmalı. İlim öğrenmek, kadın ve erkeklere farzdır.” Ama bugün sözde Müslüman olanlar, kızlarını okula göndermemektedir. İlini, İlçesini, yaşını bilmeyen kadınlar vardır. Oysa kızlar, kadınlar daha özenle, dikkatle eğitim- öğretim görmeli. Ezilen, itilip, kakılan, ötelenen, insandan sayılmayan olmamalı.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Ashabıma dil uzatana, Allah’ın laneti olsun. İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır. İlim öğrenenleri melekler korur. Allah cc. Cş. İlim öğrenmek için yola çıkanların yolunu kolaylaştırır.”

“Müslüman, kul hakkına ve kamu hakkına özenle, dikkatle uyar. Kul ve kamu hak- hukukuna uymayandan hayır gelmez. Nesli de berbat, harap, perişan olur. Hüsrana uğrar.”  Ben bunu insanları izleyerek, görüyorum ve takıp ediyorum. Bu zalimler dünyada huzursuz, mutsuzdur. Ahirette de iflas etmiş, müflistir.

İslam dini, hak, hakikat, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, maddi ve manevi temizlik dinidir. Müslüman sorumluluklarını ve görevlerini öğrenip, gereğini eksiksiz yapmalı. “Can kurtarmalı. Can kurtarmak, tüm insanlığı kurtarmak kadar sevap getirir. Cana zarar vermek, tüm insanların canını almak kadar günah kazandırır, diyen, Allah’ımızıdır.”

“Müslüman, hiçbir canlıya, cansız denilen varlıklara asla zarar vermemeli.” Zarar verenden, öyle hak mümin, hakiki Müslüman olmaz.

“Hayırlı işlerde görevlendirilenler, ek ücret almamalı. Ücret alanlar, bunun dışında ücret alıyorsa, alacağı; emanete hainliktir, diyen peygamberimizdir.”

 İslam dinini, peygamberimiz gibi yaşamayı ihmal etmemeli. Kur’ân, sünnet, İslam dinini tanımayan, kötüleyen, eleştiren, insanlara; değer, kıymet, önem vermemeli. Bunlar İslam, insanlık düşmanıdır. Bunu kesinlikle unutmamalı.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allahü tealanın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak davranın. İyilik edin!”

Bugün, toplumlar aslına esasına bakarsak, İslam dinini hayat tarzı yapamamışlar. Acizlik ve zaaf içinde sapkınlık, sapıklık, vahşilik içindedirler. Evli olan erkek, kendi yanlışlarına bakmadan, eşine ve çocuklarına bağırmakta, şiddet uygulamaktadır. Bir aile bile yönetemeyen baba, adam bile olamaz. İnsan kusurludur. Kusuru, hatası olur. İnsan her an gelişme içindedir. Her gün biraz daha hata ve kusurlarını giderir. Bu bir gelişme, olgunlaşma işidir. Bunun için eleştirme, münakaşa, tartışma, şiddet, uygulama, cahil cühela, çapulcu işidir. Olumsuzluklardan kurtulmak için önce insanlıklı olmaya azmetmeli. İnsanlıklı olma niyeti olmayan, olgun ve iyi insan olamaz. Önce iyi niyetli olup, gelişme sağlamaya; azimle, gayretle, mücadele ile devam etmeli.

Aciz ve zaaf içinde sorumsuz olan evli erkek, eksikliklerin giderilmesini sadece eşinden beklemektedir. Hanımı üzmek akıl işi değildir. Hanım sultandır. Akıllı erkek, eşini üzmez. Şiddet uygulamaz. Geçimsiz olmaz. Ülkemizde bu olumsuz erkek ve kadınlar yüzünden evlilikler azalmakta, boşanmalar her yıl 150 bin kişiye ulaşmış. Evden uzaklaşma alan erkek evlilerin sayısı bir milyona varmak üzeredir. Zalim, huysuz, ahlaksız, sorumsuz kişiler aile yuvasını sürdüremez. Ev kuramaz.

Erkek ve kadınlar kendine çekidüzen vermeli. Hak, hukuk, edep, hayâ, güzel ahlak merkezli yaşamalı. Herkes sorumluluklarını yerine getirmelidir. Sorun; sorumlulukları bilmemekten, yapmamaktan kaynaklanmaktadır.

Peygamberimiz buyuruyor: “Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Eyüp as. Gibi mükâfat- ödül alır.”

Kadın, hanımlığını bilecek. Ağzını tutacak. Görevlerini yapacak. Erkekte, erkek gibi centilmen davranacak. Herkes karşısındakine hak- hukukla; kibar, zarafetli, nezaketli, ince, görgülü, edepli, güzel ahlaklı, hayâlı, en güzel ve iyi şekilde davranmalı. Ayı, maymun, hayvan gibi davranmamalı. Herkes, Rabbinin huzurunda hesaplaşacağını bilmeli. Bir kişi, diğer insanları sıkıntıya sokmamalı.

Peygamberimiz buyuruyor: “Fitne çıkarana, Allah lanet etsin.”

Peygamberimiz buyuruyor: “Hikmet yanı fen, sanat, kültür, bilgi müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa, alsın.”

İlim sahibi insan; uyumlu, geçimli, nazik, nezaketli, zarafetli, görgülü, edepli, güzel ahlaklı olur. İlim ve İslam yaşantısı ile harika ve harikulade insan olur.

Müslüman, gelişmiş, olgunlaşmış, ahlâklanmış; olgun, üstün insan olmalı. Başkalarına rehber, yol gösteren, kılavuzluk yapan, mürşit  olmalı. İnsanların hidayete ermeleri için, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için; ilmi, İslam’ı, aklı, hak- hukuku doğru kullanan olmalı. Hak, hakikat sahibi olup, böylesine yaşamalı. Güvenilir, saygın, hakkaniyetli, onurlu, takım ruhlu çalışan olmalı. Her an katma değer üretmeli. Kaliteli, verimli, stratejik işler yapmalı. Rehavete kapılmamalı. Gevşek, tembel, savurgan olmamalı. Mücadeleci olmalı. İnsanlar doğru rehbere, mürşide muhtaçtır. Doğru rehber olmalı. Mürşit olmalı.

Mürşit; “ irşat eden, doğru yolu gösteren, kişidir. İnsanların iyi birer mümin olmaları için; terbiye eden, güzel ahlaklı yapan, ilim sahibi yapandır.”

 Âlim, eğitimci öğretmen olmalı. Akli ve nakli ilimleri öğretip, yaşam tarzı yapan olmalı. İnsanları geliştirip, olgunlaştırmalı. İslam âlimlerini örnek almalı. Salih ameli sırf Allah için yapmalı. Çıkar, menfaat, ücret beklememeli. İbadetler; isteyerek, sevinçle, neşe ile yapılmalı. Çevreye huzur ve mutluluk yaymalı. İyiliği yaymalı. Kötülükleri, herkes görevi gereği engellemeli.

Müslüman birey, aklını, zekâsını, ilim ve İslam ile Kur’ân ve de peygamberimizi örnek ve rehber edinerek, mürşit ederek, işletir. İslam içindeki bozuk düşüncelere, bozgun ve sapık felsefi görüşlere, sapkın ideolojik safsatalara inanarak, sapkın sapık olmaz, olmamalı. Yüzlerce sapkın düşünce yol edinilmiş. İlim de bu sapkın düşüncelerin kazanımı için kullanılmaktadır! Aldatmamalı. Aldanmamalı. Doğru bilgili, gerçek ilimli, hak din İslamlı olmalı. Sapıtan, saptırılan olmamalı.

“Sizlere bugün, çağımızda bile bir sapkın, sapık, sersemce inanıştan söz edeceğim. Aklın – izanın doğru kullanılmaması halinde, nasıl sapıtılacağını ibretle görüp, dersler çıkarınız, lütfen!

( Yer, Hindistan! Sapıklığın zirve yaptığı büyük bir topluluktan söz edeceğim. Fareler, lağım fareleri kraliçe edinilmiş. Tanrıça Karni Mata, sihir nedeniyle yeniden doğumunda dünyaya fare olarak geliyor! Adına bir tapınak yaptırılıyor. Karni Mata, onu kutsal sayıyor. Tapınaktaki 6 milyon fareden biri Karni Mata, diğerleri onun soyundan gelenler olarak kabul ediliyor. En uzak köşelerden bile tanrıçalarından yardım dilemeye gelen binlerce insan var. Fareleri besliyor. Ayaklarına kapanıyorlar. Dünyadaki tek fare tapınağı, Hindistan’ın kuzey batısında, Deşnok kentinde bulunmaktadır!

Tanrıça Karni Mata’yı görmeye gelenler, onun kutsal tapınağında, yerlere kapanıp, dua ediyorlar. Fareleri besliyorlar. Mutlaka herkes farelere yiyecek götürüyor. Karni Mata tapınağı, dünyanın tek fareler tapınağıdır. Tanrıça Durga’nın reenkarnasyonu- genedoğumu olduğuna inanılan, Karni Mata efsanesi inanç olarak kabul edilmiştir. Bu konuda efsane uydurulmuş. Sapkın sapık efsane inanış olarak kabul edilmiştir. Burada dua edilmekte, şifa dilenmekte, dileklerini sunmaktadırlar. Tapınaktaki farelere dokunmak, Tanrıça Karni Mata’nın soyundan gelenlere dokunmakla aynı şey kabul edilmektedir. Bu tapınakta dua ediliyor.)

Müminler, bilgili, bilinçli olmalı. Gerçek ve doğruları örten, gizleyen, kâfirler gibi olmamalı. Bize, “Kur’ân yeter,” diyenler, gibi, “Kur’ân Müslümanlığı,” “ Kur’ân İslam’ı” diyenler, gibi olmamalıyız. Bu söz cambazları nefse hoş gelen bozuk laflar etmektedir. Bu laflarla peygamberimizi, sünnetleri dışlamaktadırlar. Hiçbir İlahi mukaddes kitap, peygambersiz gelmemiştir.

“Allah cc. Peygambere uyulmasını emretmiş.” Peygamberimize de; “sana gönderileni tebliğ et- açıkla, buyurmuşlardır.”

 Biz müminler; namaz, oruç, zekât, hac, kurban gibi ibadetlerin yapılmasını peygamberimizden öğreniyoruz. Peygamberimize de Cebrail meleği ayrıca öğretmiş, eğitmiştir. Bu ibadetlerin geniş, detaylı ilmihali, Kur’ân’da bulunmamaktadır.

 İçimizdeki alçak, hain, kahpe, satılmış, kâfir niyetli, binlerce Müslüman görünümlü bulunmaktadır. Dıştan gâvurlar, içten bu alçak kâfirler, İslam dinine ve Müslümanlara açık ve gizli şekilde saldırmaktadır. Aldanmamalı, aldatmamalı. Kanmamalı, kandırmamalı. İçi, özü, sözü, eylem, hareket, davranışlar; iyi niyet, duygu, düşünceler sadece hak, hakikat olmalı. Kur’ân, sünnet, ilim olmalı.

Buna benzer günümüzde dini, felsefi, beşeri, ideolojik binlerce bozuk, sapık, sapkın, hurafe vardır. Ama kendini ilim sahibi, akıl- izan, zekâ, bilgi sahibi kabul edenlerin; milyarlarcası, bu sapkın, bozuk inançlara, inanışlara inanmaktadır. İnsan gerçek, dosdoğru bilgi sahibi olmazsa; Kur’ân, peygamber, sünnet, hadis-i şerif tanımazsa, olacağı; böyle safsata, sapık, sapkın, bozuk düşünceleri inanç olarak kabul etmek, olmaktadır. Allah cc. İnşallah akıl, fikir nasip eder. Sapkınlarında hak, hakikate erişme niyeti, isteği olur, inşallah. Allah cc. Hidayet eder, inşallah. (İnsan isterse, Allah cc. Verir. Pek çok olay; “sebep- sonuç” ilişkisi ile tecelli eder. Sözlü ve eylemli dua etmeli.)  

Müslüman, hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, edep, hayâ, güzel ahlak, ilim ile mücadele etmeli. Mücadeleci olmalı. Milli, manevi, dini, ilmi, insani, evrensel yargı değerlerini korumak için; aklını, zekâsını, imanını, dinini doğru yönde, dosdoğru kullanmalı. Canını, malını, aklını, iffetini, neslini, vatanını, milletini, insanlığı korumak için amansız mücadele etmeli. Düşmanın eşeği, iti olup; milli, manevi, dini, ilmi, insani değerlere zarar vermemeli.