( Önce dinimize, imanımıza, iffet değerlerimize, vatanımıza, milletimize, bayrağımıza, bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze, milli ve manevi değerlerimize sevgi, saygı gösterenlere, sonsuz şükranlarımızı, teşekkürlerimizi, saygılarımı sunuyorum. Milli, manevi değerlerimizi koruyanlara teşekkür ediyorum. Minnettar oluyorum. Dua ediyorum. Adi düşmanlara; kahpe, katil, kalleş, alçaklara asla sevgi, saygı duymuyorum. Kötülüklerinden Allah’a sığınıyorum. İnsanları bilgilendirip, bilinçlendirmeye çalışıyorum. İyiliği yayıp, kötülükleri engellemeye çalışıyorum.)

                04.02.2020 Salı günü saat: 00.30’da İlçe terminalimizden, Kur’ân okuma, tekbir, salat’ü selâm, ilahi programları düzenlendikten sonra, İlçemiz sakinlerinden 149 umre yolcusu ile otobüslerle Osmangazi Asma Köprüsü üzerinden, İstanbul Havaalanı’na gittik. Kutsal, mübarek, ulvi görevi yapmak için yola koyulduk. İki saatte İstanbul Havaalanı’na ulaştık. Kocaeli’nin diğer yerleşkelerinden gelen, 100 umre yolcusu ile havaalanında buluşarak, 300 kişilik bir uçak ile Medine Havaalanı’na ulaştık.

Medine Havaalanı’nda öğle namazını kıldık. Medine Havaalanı öyle modern bir havaalanı olmadığı gibi mescidi de çadır örtü idi. İstanbul’dan Medine’ye 3,5 saatte vardık. Havaalanından otobüslerle, İkinci sınıf bir otele vardık. Oteli, Diyanet İşleri Başkanlığı kiralamıştı. İsterdim ki, 5 yıldızlı bir otel kiralamış olsun. Açılmayan pencereleri, tavan arası kılıma sistemi, ayakkabı ile basılan yatak odası halıları, insanların yemeklerden sonra el ve ağızlarını yıkamamaları, her 3 - 4 günde bir değişen müşterileri, sağlıklı bir ortam bırakmamış.

Kaldığımız otel, peygamberimizin mescidine ve Ravzasına- kabrine 10 dakika kadar uzaklıktaydı. Otelde hiç vakit namaz kılmadık. Hep vakit namazları, Mescidi Nebevi’de kıldık. İnsanların temizliğe, giyimine, üst – baş temizliğine dikkat etmemeleri nedeni ile Mescitte hijyen bir ortama sahip değildi. “ Temizlik yapan elemanlar, sürekli temizlik yapıyor ama insanlar temiz olmayınca, hijyen bir ortam sağlanamıyor!” Fakir, yoksul, sağlıklı yaşayamayan ülkelerden gelen umreciler, temizliği yaşam tarzı edinememiş. Bu çok fakir insanların ayağında ayakkabısı, terliği, doğru- dürüst giysisi, ekmeği, yemeği, kalacak oteli yok! “ Tuvalete yalınayak gidiyor. Namaz abdesti alıyor. Yalınayak, mermer üzerinden yürüyerek, mescide varıyor. Orada yatıyor, uyuyor, sabahlıyor. Kalıyor. Namazını kılıyor. Bazıları da şemsiye altında, gölgede bile yatmayıp, güneş altında, mermer üzerinde uyuyor.”

Bilgi, bilinç, eğitim, öğretim, doğru kültür olmadığı için kıldıkları cemaat namazları bile birçoğunun boşa gidiyor! Peygamber Mescidi çok büyüktür. Açık alanı da çok büyüktür.  402 dekar – dönüm kadardır. Ama yinede cemaat ile namaz kılmak için yeterli yer kalmamaktadır. “Mescidin imamının mihrabı, peygamberimizin yeşil kubbesinin yanındadır. Açık alanda olan şemsiyeli direklerin 2. Sırasına kadar cemaat ile namaz kılınabilmektedir. Zaten burası sınır kabul edilerek, plastik bariyerlerle kapatılmaktadır. Ama insanlar bu sınırı 15- 20 metre aşarak, imamın önünde, imama uyarak, cemaatle yüzlerce insan namaz kılmaktadır!”

Bilgisiz, eğimsiz, çok fakir olan bu insanları; eğitmeli, sahip çıkmalı. Yemek vermeli. Aşevi kurmalı. Birileri 5 yıldızlı otelde kalıp, 4 çeşit istediği kadar yemek yerken, birileri bu acınacak haldedir. Bu durum Müslümanlık, İslam değildir. Suudi Arabistan Krallık hükümeti zerre kadar dert etmemektedir. Oranın zenginlerin hiç umurunda değildir. Ayaklar yalınayak, çatlak, delik, yara içindedir! Yedikleri, azığa- yemeğe baktım. Ne yedikleri bile anlaşılır değildir.

Oranın halkı, Kur’ân’a, peygamberimize sevgi, saygı duymamaktadır. Peygamber mescidinde sadece Kelime-i tevhit tümleci yazılmış. Başka hiçbir dini ibare, yazı yoktur. Peygamber mescidinde 10 tane minare vardır. Minarelerin âlemlerinde hilal yoktur. Çember, simit gibi bir metal şekil vardır. Kubbelerde de 3 boğumlu metal kazık vardır!

Mescid-i Nebevi’nin, 100 bin metre kare kapalı alanı vardır. 156 bin kişi burada namaz kılabiliyor. Çatı kısmında, terasta 90 bin kişi namaz kılabiliyor. Aynı anda avluda 700 bin kişi namaz kılabiliyor. Bir milyon kişi, cemaat halinde hep birlikte namaz kılabiliyor. Her namazda bu alanlar doluydu.

Mescidin, 80 ton ağırlığında 27 kubbesi vardı. 100 tane giriş, çıkış kapısı bulunmaktadır. 3 bin ses cihazı, 10 minare vardır. Minareler 104 metre yüksekliğindedir. Mescit içi sıcaklık 23- 24 santigrat derecedir. Avluda 200 tane büyük şemsiye vardır. Bu şemsiye altlarında yeraltı tuvaletleri, şadırvanlar, 4 bin araçlık otopark vardır. Avluda şemsiye altlarında sıcaklık 10 derece daha düşüktür. 366 tane su püskürtücü, 10 kadar yer altı tuvaletinde 250 WC vardır. Mescidin batı yönündeki, 2 büyük bina yıkılıp, mescit alanına eklenecekmiş.

Mescidin ezanı, 2 Allahü ekber diyerek okunuyor. Sadece farz namazlar kılınıyor. Ama sünnet kılanlara, kılma zamanı bırakılıyor. Kendi fıkıhlarına göre namaz kılıyorlar.

Medine’de 4 gün kaldık. Dört gün içinde şu güzelim, mübarek yerleri eşim ile ziyaret ettik:

1-      Peygamberimizin kabrini ziyaret ettik. Her gün ziyaret ettik. Her gün birden fazla ziyaretimiz oldu. Ama Ravza ( cennet bahçesi) ile minber arasında sadece 2 kez namaz kılma olanağımız oldu. Çok kalabalık olduğu için buraya girmek zor olmaktadır. Selamlama yapmak kolay olmaktadır. “Namaz ve dua için çok izdiham olmaktadır.” Burada kılınan ve yapılan ibadetler, bire karşı 100 bin sevap almaktadır.

2-      Mescidin doğusunda Cennet’ül Baki Kabristanlığı vardır. Kabirler, taşsız, adsız, sürekli yenilenen, durumdadır. İnsanın dirisine değer vermeyen devlet – rejim yönetimi, ölüsüne de değer, kıymet vermemektedir.

3-      Uhud Dağı’nı ziyaret ettik.

4-      Hendek harbinin yapıldığı yerleri gezdik.

5-      Mescidi Kıbleteyn ( çift kıble) mescidini ziyaret ettik.

6-      İkinci Abdülhamit’ten kalan tren istasyonunu gezdik.

7-      Bulut Mescidini, Hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Ali mescitlerini ziyaret ettik.

8-      Medine’den ayrılmadan, ihramlarımızı giydik. Medine’den çıkıp, Mekke yolu üzerindeki Huzeyfe Mescidinde niyet, dua, namaz kıldık.

9-      Medine, Mekke arası 450 km.dir. Otobüsle bu yolu 4 saat 45 dakikada geldik. Yol 6 şerittir. 3 gidiş, 3 de geliş şeridi vardır. Yolda araç sayısı çok azdır. Ama kurala uymayan taksi kaza yapmış! Takla atmış! İnsan, taksiden fırlayıp, ölmüştü!

10-   450 km.lik bu yol üzerindeki, dağlar tamamen kayadır. 200 km. lik kısmı tamamen dağlardan oluşan kayadır. 100 km.lik kısmında olan dağlarda, 50 cm. kalınlığında sanki gökten taş yağmış. Mekke’ye yaklaştığımızda yine sert kayalardan oluşan dağlar vardır.

11-   Medine, Mekke arasındaki yol vadiden yapılmıştır. Vadi ya çöldür. Ya da taşlık arazıdır. Arazide deve, keçi, koyunlar vardır. Ama beslenecek ot olmadığı için; hazır, satın alma ot verilmektedir.

12-   Medine, Mekke arasında sadece bir hurma bahçesi gördük. Su olmayınca hayat olmamaktadır. Bahçıvanlık yapılamamaktadır. Bir tane olan hurma bahçesine de adamcağız, siyah hortumla su çekmiştir. Medine’de belki 10 dekar hurma bahçesi vardır. Zaten bir tanesine de gidip, hurma satın aldık.

13-   Halkın durumu perişanlıktır. Küçük yerleşkelerden, halkın büyük çoğunluğu göçmüş. Evleri yıkık hale gelmiştir.

14-   Medine’de, Mescidi Nebevi mescidinin Doğusunda Cennet’ül Baki kabristanlığı bulunmaktadır. Diğer yönlerde 10 katlı oteller vardır. Oteller birbirine çok yakın, 10 metre aralıklı caddelerde yapılmış. Oysa Medine’de arazi, alan düzdür. Zemin yumuşak yuvarlak küçük taşlardan ve topraktan oluşmaktadır. Tarım yapılacak arazi şekli yoktur. Zaten suda yoktur. Yerli halk, kentin dış mahallelerinde oturmaktadır. Evleri çok iyi değildir. “Yerli Arap halk çalışmamaktadır. Çalışanlar daha çok Pakistanlılar, Bangladeşliler, Hindistanlı Müslümanlar, Somalılar, Afrikalılar olmaktadır.”

15-   Suudi Arabistan 29 milyon kadar nüfusa sahiptir. Halkın %35’i yabancılardan oluşmaktadır. Çalışanlar yabancıdır. Temizlik işlerinde, otellerde, hizmet sektöründe yabancılar çalışmaktadır.  Köle gibi çalıştırılmaktadır. Çok az bir ücret almaktadırlar. Umreciler ve hacılar bunlara sadaka vermektedir.

16-   Medine’den otobüslerle 450 km. olan yolu mescide uğrayıp, namaz kılarak, dua ederek, 4 saat 45 dakikada Mekke’ye geldik. Otele uğradıktan sonra Kâbe’de tavaf yaptık. Merve ile Safa arasında say yaptık. Merve ile Safa arası 400 metredir. 7 defa bu mesafe gidilmektedir. Merve ile Safa arası ile Kâbe tavaf alanı arasında 30 metrelik bir gidiş koridoru vardır. Kâbe’nin çevresi 4 katlı tavaf yapma alanı ile çevrilidir. Bu katların dışında mescit vardır. Say ( masaa)alanı bulunmaktadır. Kâbe çevresinde inşaat devam etmektedir. İnce işler yapılmaktadır. 4 tane de minare yapımı sürdürülmektedir. Üç vardiya şeklinde çalışılmasına rağmen iş yapılmamakta, verimli çalışılamamaktadır.

17-   Kâbe çevresinde 10 taneden fazla vinç vardır. Bu vinçlerden bir tanesi rüzgârdan 5 yıl önce yıkılması sonucu 30 kişiden fazla insan ölmüştü! Kâbe çevresinde otel yapımı, tünele yol, körü çıkışı yapılmaktadır.

18-   Kâbe çevresinde saatli 6 otel vardır. 602 metre yüksekliğindedir. Hemen bitişiğinde kralın ( king) 6 tane kral binaları vardır. Kâbe bu ticari etkinlikler içinde boğulmaktadır! Kâbe’ye, tarihe, insana saygı yoktur. Kral bu binalardan fakirleri, yoksulları, açları, çıplakları seyretmekte, hiçbir yardım yapmamaktadır. Konuk etmemekte, aş- yemek vermemektedir.

19-   602 metre yüksekliğinde saatli oteller, kral binaları, Osmanlı’dan kalma Ecyat kalesi yıkılarak yapılmış! Tüm sahabe, Osmanlı eserleri katledilmiştir!

20-   Mekke çok dağlıktır. Dağlar, tepeler 500 metre kadar yüksekliktedir. Mekke’de evler, oteller; kayalardan oluşan dağlar kesilerek yapılmaktadır. Sert kayalar kesilerek, 15 - 25 katlı oteller yapılmaktadır. Kâbe çevresinde 10 km. çaplı, oteller yerleşkesi bulunmaktadır. Hala otel yapımı devam etmektedir.

21-   Oteller, mekânlar klimalarla soğutulmaktadır. Şubat ayında bile 37 santigrat derce sıcaklık vardır. Sağlıklı olmayanlar öğle sıcağında tavaf yapamamaktadır.

22-   Çocuk oyun parkları köprü, viyadük altlarında yapılmıştır.

23-   Oteller sağlam kaya zeminde, ülkemizden %50 daha fazla demir, beton, kolon kullanılarak yapılmaktadır. Binalarda yalıtım ve yıldırımlık yoktur. Mescitlerde de yıldırımlık yoktur.

24-   Kâbe’ye gidenler, “Gazza terminalinde” bırakılmaktadır. Gaza terminali, Kâbe’ye 500 metre uzaklıktadır. Peygamberimizin evi de, akrabalarının yaşadığı yerlerde hemen Kâbe’ye 500 metre uzaklıktadır.

25-   Kâbe’nin 6 tane giriş kapısı vardır. 5 tanesine zalim krallarının adları verilmiştir. 6. Kapıya da Masaa (say) kapısı denmiş. Böyle adlandırılarak, yazı asılmıştır. Kâbe çevresinde yapılan 4 katlı tavaf alanına da yine kral (king) adları verilmiştir. Kâbe’de Osmanlı’dan kalma Revaklarda ve Say alanında sadece “Allah” adı yazılmış. Allah adı yalın halde yazılmış. Celle celalühü, celle şanı bile yazılmamış. Oysa kendi kral adlarına bazı yerlerde “ekselansları” yazılmış. Şehirdeki mescitlerde de hiçbir dini ibare, terim, cümle- tümce yazılmamıştır.

26-   Kâbe’de artık ezan 4 defa Allahü ekber söylenerek, okunmaktadır. Günde 6 defa Kâbe’de ezan okunmaktadır. Teheccüd namaz içinde ezan okunmaktadır. Hutbe okuma ile Cuma naamzına başlanmaktadır. Cemaate sünnet kılma fırsatı verilmemektedir. 2 rekât farz kılınıp, namaz bitirilmektedir. Hutbe Arapça okunup, yarım saat sürmektedir. Oysa hutbeyi anlamayan cemaat, yarım saat anlamadığı bir konuşmayı dinlemektedir. İnsan psikolojisi bilmemektedirler.

27-   Cuma günü öğle ezanından önce sela- sala yerine ezan okunmaktadır.

28-   Mekke’nin mikad sınırı dışına çıkıp, dört defa umre yaptık.

29-   Süper marketlere gittim. Fiyat araştırması yaptım. İşlenmiş ürünler Türkiye’den bir kat saha değer olarak pahalıdır. Sebze, meyveler ise 2- 3- 4 kat daha pahalıdır. Ama çalışanların aylık ücreti Türkiye’nin yarısından bile azdır. Kâbe’de, sokak ve caddelerde temizlik yapanlar 700 Sar- Riyal ücret almaktadır. Otellerde çalışanlar ise 1,100 - 1,200 riyal- sar ücret almaktadır. Bu ücretliler yabancıdır. Sadece çalışma izinleri vardır. Sosyal güvenceleri yoktur. Birde devlete her yıl 1,200 riyal gelir ücreti ödemektedirler.

30-    Suudi devlet yönetimin, Türk devleti yönetimi ile arası iyi olmadığından, marketlerde Türk malı ürün satılmamaktadır.

31-   Arap ülkelerinden üç tanesinin televizyonlarını izledim. Türk, Türkiye, Cumhurbaşkanımızın düşmanlığını yapmaktadırlar. Olaylar çarpıtılarak, yalan, yanlış verilmektedir. Özel televizyon, gazete, dini kitap yoktur. Mescitleri sadece Kur’ân-ı Kerimlerle doldurulmuş. Okuyanda, Arap cemaatte pek yoktur.

32-   Namaz için ezan okunduğunda dolmuşlar, işyerleri kapatılıyor. Kapatmayana 1,500 riyal – say para cezası veriliyor. Ama kapatanların büyük çoğunluğu mescide gitmiyor.

33-   Bizler, ihram giyme için Mekke dışına çıkıp, mikat sınırı dışına çıkıp, Kâbe’ye dönmemiz gerekiyor. Bunun içinde “Hudeybiye” denilen yere gittik. İhram için dua edip, ihram giydik.  Namaz kıldık. “Curane’ye” gidip, ihram için namaz kılıp, dua ettik. “Tenim” denilen yere gidip, ihram giydik. Bu yerler, Kâbe’ye 25- 10 km. arasında bir uzaklıktır.

34-   Mekke dışında da ziyaretler yaptık. Arafat Dağı’na çıktık. Dağ dediğimiz 15 km. çapında bir düzlükte 50 metre kadar yükseklikte kayalardan oluşan bir tepe var. Tepebaşına bir taş dikmişler. O taşa çıktım.

35-   Arafat sınırları içinde “Müzdelife” denilen bir mescit var. Sanırım 4 minaresi var. Bu mescidi de ziyaret ettik.

36-   Cebeli Nur dağına çıkamadım. Eşim çıktı. Biz dağ eteğinden izledik. Dua ettik. Cebeli Nur Dağında ki, Hıra Mağarası’nda ilk ayetler, Alak süresi ilk 5 ayeti gelmişti.

37-   Sevr Dağına ziyaret ettik. Ama peygamberimizin Hazreti Ebu Bekir ile saklandığı bu mağaraya çıkmadık.

38-   Şeytan taşlama yerini, Kurban kesme yerine ziyaretler yaptık. Hac da yapılan ve ziyaret edilen tüm yerleri gezip, gördük. Dua ettik. Zikrettik. Tövbe ettik. İbadet ettik. Zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye gayret ettik.

39-   Türkiye gündemini odamızda ve otelde bulunan televizyonlardan her gün takıp ettik. Van – Bahçesaray’da çiğ oldu. Kurtarmaya giden kamu görevlileri de çiğ altında kaldı! 34 kişi çiğde vefat etti!

40-   Van İli Başkale’de deprem oldu. 10 kişi vefat etti!

41-   İstanbul’da iniş halindeyken uçak düştü. Birkaç kişi vefat etti!

42-   “Biz, 2020 yılı Şubat ayı içinde Umrede iken, Suriye devlet rejim güçleri, Türk askerlerimize saldırdı. Anı hava saldırıları ile 53 askerimizi Şubat ayı içinde şehit verdik. 27 Şubat 2020 de anı hava saldırısı ile 34 askerimizi, uyarmamıza rağmen vurdu. Bu saldırıları rejim, İran ve özellikle Rusya desteği ile yapmaktadırlar. Bizim ordumuzda 27 Şubat 2020 günü harekât başlattı. Harekât devam İdlib, Lâskîye ve Halep çevresinde tüm hızıyla etmektedir. Başarıyla devam etmektedir. 3,200 rejim Suriye askeri öldürüldü. 500 kadar askeri araç yok edildi. Türk ordusu savaş başladıktan sonra sanırım 2 asker şehit verdi. Yarın, 05 Mart 2020 de Moskova’da Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Rus Devlet Başkanı Putin ile bu konuyu görüşecek. ABD, AB, Rusya her konuda olduğu gibi yüzsüzlük yapmakta, 200 yüzlü davranmaktadırlar. Güvenilmezdirler.”

43-   Hükümetimize saygı ile şu bilgiyi ve öneriyi sunmak istiyorum: “ Suudi Arabistan krallık yönetimi, kendi vatandaşları dışında mal, mülk tapusu vermemektedir. Yabancılar mülk edinememektedir. Oysa biz Araplara mal, mülk, konut satmakta, tapu vermekteyiz. Bir de üstüne üstlük T.C. Vatandaşlığı vermekteyiz. İlişkileri karşılıklı esasa göre yapmalı. Bu milletin kanı, canı, namusu, iffeti, nesli ile kazandığı vatan toprağını, bu Türk ve Türkiye düşmanı alçak düşmanlarımıza para karşılığı satmamalıyız.

44-   Suudi Arabistan’da bir yabancının ticaret yapması için bir Suudi vatandaşını “kefil tutma” zorunluluğu var. Yabancı, ticaret yaparken; 1- Vergi verecek.2- Kira verecek.3- Kefil olan Arap’a her yıl 8 metre karelik küçük bir dükkân için 10 bin riyal verecek. Tam bir soygun, sömürü, haksız uygulama vardır. Bizler ülkemizin topraklarını kanla alıp, canla koruyup, nesil yok edip; hiçbir şekilde satmamalıyız.

45-   Diyanet İşleri Başkanlığına saygılarımla arzımdır: “ Bizler Hac ve Umre Organizasyonunun yönetim yerinin de olduğu “Dar Hadi Otel’de kaldık. Otelde yaklaşık 2,500 umreci varmış. 75 kadar da din görevlisi kalıyordu. Her gün 24 saat esaslı 3 din görevlisi lobide ki, masasında nöbet tutuyordu. Bu nöbet tutan din görevlilerinin, oteldeki 1,500 kişilik mescitte vakit namaz kıldırma görevi vardı. Ama görevlerini yapmıyorlardı. Tüm çalışmama rağmen bunu sağlatamadım. Bendeniz, 3 sabah namazı kıldırdım. Her defasında 2 cahil cühela itiraz edip, tartışma çıkardı. Başkaları kıldırdığında da tartışmalar oldu. Namaza din görevleri pek uğramadı. Bu aynı zamanda dedikodulara neden oldu.

46-   Bu adı geçen otelde, Sağlık Ocağı var. İkide Türk doktor var. Ama yeterli ilaç yok. Öksürük şurubu, iğne bile yok!

47-   Adı geçen otelin umumi kullanılan WC ve lavobalarında 17 gün içinde hiçbir sabun koyulmadı. Bir işi ya dosdoğru yapacaksın ya da yapmayacaksın. Yarım yamalak iş olmamalı.

48-   Biz Cidde havaalanından uçakla kalkıp, İstanbul Havaalanına geldik. Bu havaalanı 75 km. kadardır. Yolu 8 şerit yoldur. Çevre çöl ve kayalıktır. Bu yol için Çorum grubuna ait bir din görevlisi, grubundan 100 riyal istiyordu. Oysa bu yol için ayrı bir otobüs parası alınmıyor. İki umreci ile imam tartışıyordu. O akdar yanlış yapılıyor ki, düzetemedim. Doğru, dürüst, düzgün insanlarla; düzgün işler yapmalı. Söyleyecek çok şey var. Ama burada keselim. Yazım çok uzun olmasın. ( Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, merhamet, cennet diliyorum. Gazilerimize, Allah’tan şifa ve iyilikler temenni ediyorum.)