İnsanın önce kendini en iyi şekilde yetiştirmesi farz olan bir görevdir. Allah cc. bizim okumamızı, ilim, bilim, bilgi edinmemizi, en ideal biçimde yaşamamızı istiyor. Çocuklarımızı en güzel şekilde yetiştirmemizi, başkalarına hayrımızın, iyiliğimizin, yararımızın, hizmetimizin, infakımızın olmasını emretmektedir.

Kendimizi en ideal şekilde yetiştirmeden; çocuklarımızı, çocukları, gençleri, başkalarını yetiştirmemiz mümkün olmaz. Bunun için eğitim- öğretim almada, kendimizden başlamalıyız. Bilgi, sanat, kültür, meslek edinmeliyiz. Çağa uygun bir gelişme göstermeliyiz. İman ile İslam ile en ideal yaşantımız olmalı.

Allah cc. katında gerçek geçerli din olan İslam dinini, Kur’ân ve sünnetten en doğru şekilde İslam dinini öğrenip, yaşam tazı yapmalıyız. İslam dinini bilgi ile bilinçle öğrenip, yaşamalıyız. Alışkanlık olarak değil; isteyerek, bilerek, bilinçle yaşamalıyız. Taklit olarak değil; araştırma, inceleme, irdeleme yaparak, öğrenip, samimiyetle, bilinçle yaşamalıyız. Kur’an-ı Kerim’i peygamberimiz Hazreti Muhammet Mustafa sav. Nasıl yaşadıysa, aynen öyle yaşamalıyız. Hiçbir alanda ve konuda sapkınları örnek almamalıyız. Onları rol model etmemeliyiz. Onları mürşit yapmamalıyız. Bizim kılavuzumuz ilimdir. Kur’ân’dır. Önderimiz, mürşidimiz peygamberimizdir.

Hayatımızı, sosyal, siyasi, ekonomik, dini, kültürel, askeri, meslek yaşantımızı, İslam dinine göre uyarlamalıyız. İslam ve ilme göre düzenleme yapmalıyız. Ömrümüzü sapkın zalim kaçıkların ardına düşerek, sapkın şekilde geçirmemeliyiz. Yaşantımızda başarısız, kötü işlevli olmamak için ilim ile İslam ile birikimli, donanımlı olmalıyız. Öyle paslı, boş teneke ya da zehir dolu teneke olmamalıyız.

Günümüzde dünya insanlık, medeniyet krizi yaşıyor. Bireyler perişan, aileler fecaatten dağılıyor. İnsanların beden ve ruh sağlıkları bozulmuş. Aile içi dehşet saçan vahşetler oluyor. Bireyler, ailesine kıyıyor. Aile bireylerini topyekûn öldürüyor! Ruh sağlıkları, bozuk düşüncelerle bozulmuş. İnsanlar cinnet geçiriyor. Toplum içinde huzursuzluk, mutsuzluk, anarşi, şiddet, terör, çatışma, savaş vardır. Barış içinde yaşayan toplumlar bile %45 oranında mutsuz olduklarını söylüyor.

İnsanlar harama, günaha, suça yöneliyor. Harama, günaha, suça, olumsuzluğa doğru bir yönelme, çok daha hızlı yayılıyor. Hakkı hakikati kabul etmeyen sapkınlar, batıla hemen yöneliyor. İnsanlar hak hakikat varken, sapkınlığa daha çok yöneliyor. Olumsuzluk daha çok yayılıyor. Bunda olumsuzluğun nefis tarafından tercihi rol oynarken, Müslümanların uyuşukluğu da neden olmaktadır. Tüm olumlu anlatımlara rağmen; batılı, küfrü, sapkınlığı tercih ediyorlar. Çünkü bir kere genler, DNA, zihin, kalp bozulmuş. Bozuk olan yapı; iyinin, güzelin, doğrunun, yararlının, olumlunun, İlahi olanın farkında değildir. Kendine benzetemediği için de reddetmeyi tercih ediyor. Öyle ise çocuklar bozulmadan, hakkı hakikati ruhlarına, genlerine sindirmek, benimsetmek gerekiyor. Kartlaşmış olana, bozulmuş olana doğru ve gerçekleri kabul ettirmek çok zor oluyor.

Önce kendimizi ebeveyn olarak çok ideal yetiştirmeliyiz. Sonrasında çocuklarımızı yetiştirmeliyiz. Eğitimci, öğretmen isek, öğrencilerimizi çok güzel şekilde yetiştirme azim ve kararlılığında olmalıyız. İmam isek, sadece namaz kıldırmamız yeterli değildir. Zaten namazı mümin olan herkes kılıyor veya kıldırıyor. Çevremi izliyorum da, imam ve öğretmenlerden gerçek anlamda aktif olan %5 bile kişi yoktur. Öğretmenler, öğretmenevlerinde oyun ve eğlence peşinde, imamlar evlerinde yatmaktadır. Ya da farklı bir iş yapmaktadır. Huzur ve mutluluk, hatalarla, yanlışlarla değil, güzelliklerle yaşanır. Dünyayı yaşanılır yapan iyi, güzel, azimli, gayretli insanlardır. İnsanın mal olanından hayır ve hasenat gelmez. Mal olmamalı. İslam’a ve insanlığa mâl olmalı.

“Bizler öncelikle doğru insan olmaya, sonrada doğru insanlarla olmaya çalışmalıyız.” İslam ilimlerini ve doğa, akli ilimleri tam anlamı ile ilmi olarak bilmeliyiz. Bilmeden olmaz. Bilmeden, bilinilmez. Bilmeden; akıllı, dürüst, yararlı, olumlu, hayırlı insan olunmaz. Bilmeye, okuyup, öğrenmeye gereksinimiz vardır. Müslüman, bilgiye gereksinimiz yok, diyemez. Okumak, Allah’ın ilk emridir. Bilgi öğrenmeye teşvik, Kur’ân’ın dörtte biridir. Akilli insan, din – iman, ilim öğrenir. Sanat, meslek öğrenir. İlimsiz, sanatsız, mesleksiz bir insan hayatı düşünmek istemiyorum.

“İnsan, ilim, bilim, sanat, meslek, teknik, teknoloji, makine, bilim öğrenmeli. Bu bizim hak dinimiz olan İslam dininin ve İslam âlimlerin öğüdüdür.” Müslüman, akıl ile bilgi öğrenir. Deneyler, araştırmalar, inovasyonlar yapar. Gezi, gözlem, inceleme araştırma, geliştirme yapar. İnsanın yararına olanları yapar. Zararına olabileceklerden sakınıp, kaçınır. Müslüman birey, toplum, devlet; zararlı, kötü, çirkin, yalan, yanlış, berbat iş, işlem yapmaz. Müslüman en harika, harikulade, muhteşem, muazzam, mükemmel, ideal insandır. Bu özelliği ona İslam dini kazandırır.

“Müslüman, sapık felsefelere, sapkın ideolojilere, Karl Marks, Engels, Mao, Musolini, Hitler gibilerine asla kanmaz, aldanmaz, inanmaz. Onlara kanacak kadar aptal, şapşal olmaz, olmamalıdır. Bu Nemrut ve Firavunların uzantıları dünyada zalimlik, zulüm, katillik, katliamlar, soykırımlar yapmaktadır! Öyle Bolşevik- komünist- ateist, milliyetçilik, Aydınlanma safsatalarına sakin aldanıp, kanmamalı. Bu kişiler; bireyleri, toplumları kandırmak için ilmi kötü yolda kullanmaktadırlar.”

“Bu bencil, egoist, hodkâm, sadist, katil kişilerin İnanlığa, doğaya, canlı ve cansızlara hiçbir yararı olmamaktadır. Modernlik ve materyalizm adı altında insana her pisliği sunmakta, pisliğe bulaştırmaktadırlar. Ben gâvurun, zalimin, komünistin, faşistin, kapitalistin, liberalin iyisini hiç görmedim. İnsanlığa mahveden, bu egoist, sadist, hodkâm kişilerdir. Gruplardır. Bunlarda temiz, iyi niyet, düşünce, fikir, akıl, eylem yoktur.”

Dünyada canlı, cansız her şey birbiri ile etkileşim içindedir. Canlılar birbirini etkiliyor. Döllüyor. Çoğaltıyor. Artırıyor. Eksiltiyor. Yükseltip, yüceltiyor. Alçaltıp, adileştirip, bayağılaştırıyor.

Diller, kültürler, inançlar, inanışlar birbirinden olumlu, olumsuz etkileniyor. Başkalarından olumsuz etkilenmemek için koruma zırhı içinde olmalı. Olumsuz etkilenmemeli. Olumlu etkiye de açık olmalı. Başkalarının dili, kültürü, inanışı etkisinde kalmamalı. Olumlu etkileşimde bir özür olmaz. Olumlu etki geliştirir. Olumsuzu alçaltır. İslam dinine, ilme karşı olan, fitne sokan, bozan her türlü girişime karşı anti virüs programı uygulamalı. Kendimizi her türlü zarar ve kötülüklerden korumasını becermeli. Allah cc. ve peygamberimizin hoşnut olmayacağı her şeyi itmeli. Etkisizleştirmeli. Ya da olumluya dönüştürmeli. Güzel insanları örnek almalı. Peygamberimizi, sahabeyi, liderlerimizi, doğru fikirleri, kahramanlarımızı örnek almalıyız. İlim insanlarımızı örnek almalıyız. Gidip de sapık sapıtmış sapkın canilere uymamalıyız.

İbadette de kulluk şuuruna- bilincine ulaşmalıyız. Bilinçsiz ibadet yapmamalı. Alışkanlık haline getirdiğimiz için ibadet yapmamalıyız. Bilerek, bilinçle, samimiyetle ibadetlerimizi yapmalıyız. Alışkanlık haline getirilip, yapılan ibadetler, insan davranışlarında olumluluk pek oluşturmamaktadır.

Kur’ân ve peygamberlere inanmayan, bir insanın; insan olma, insanlıklı, insancıl, mükemmel, ideal olma durumu asla olmaz. Oldur, oldu, olacak, diyenler; sapkın, akılsız, geri zekâlı, kafasız, beyinsiz, kalpsız, ruhsuz kişilerdir. Aldırma, geç!

“Allah’ın kitabına, peygamberlerine inanmayandan, insanlıklı, olgun, ideal insan hiç olmamıştır.” Onlara hiç değer vermeyiniz. Önemsemeyiniz. Üstün görmeyiniz. Mürşit edinmeyiniz. Önder, lider asla edinmeyiniz. Onlardan hayır, ihya etme, inşa etme gelmez. Onlar sadece fitne, fesat- bozguncu, yıkıcı, hakkı hakikati kötüleyici, inkâr edici, ahlakı yıkıcı, hak din İslam dinini kabul etmeyici, kadını kötü yolda kullanıp, çıkar elde edici, aile ve birey düşmanı, İslami değerleri yok edicidirler.

Emperyalizmin, Siyonizm’in, şer güçlerin uşakları, manklutlarıdırlar. Kişisel, toplumsal, kültürel, sosyal sorunları oluşturanlardırlar. Osmanlıyı, Türkiye’yi, insanlığı bozan bu alçak kişilerdir. Kur’ân, peygamber, İslam, Müslüman denildiğinde; kudurur, çıldırır, cinnet geçirirler. Manyağa dönüşürler.

 Bu serseri manyaklar ülkemizde 2012 yılına kadar özellikle Müslüman kadınlara yaşama, hayata katılma, sosyal, kültürel hayatın içinde olma, okulda eğitim- öğretim alma, devlette memuru olma hakkını hukukunu gasp etmişlerdir. Şimdide Avusturya’da yaşayan 800 bin Müslüman Türk’e ve Fransa’da yaşayan 6 milyon Müslüman’a benzerini yapıyorlar. Başörtüsü yasağı koyuyorlar. Yanı içteki, sapkınlarla dıştaki sapıtmış zalimler benzer özelliktedir. Müslüman her yerde aynı sıfatta olduğu gibi, zalim müşriklerde aynı kötü, çirkin, yanlış sıfatlardadırlar.

Müslümanların özellik, nitelik- sıfatları benzerdir. Zalimlerin, kâfirlerin, müşriklerin, münafıklarında sıfatları benzerdir. Müminlerin sıfatları; Kur’an ve sünnet içeriklidir. Ateistlerin ki, akılsız, zekâsız, aptalca, sapkınca, nefsince, şeytanca, zalimce, gâvurcadır. Akıllı insan, hakça hakikatçe niyet eder. Hakkaniyetli hak hakikat uygu, düşünce taşır. Eylem, davranış, hareketleri, ahlakı hakça hukukça olur. Zaten olmasa, ondan mümin olmaz.

“Her zaman söylüyorum ve yazıyorum. İnsan önce, öncelikle kendini en iyi, ideal şekilde yetiştirmelidir. Bir alanda yüksek uzman, diğer alanlarda kendine ve başkalarına yetecek kadar bilgi, yetenek, beceri sahibi olmalı. En iyi, en ideal, en yüksek olmalı. Olanakları, zamanı, sağlığı en güzel şekilde değerlendirmeli. O zaman kendine, çocuklarına, ailesine, yakınlarına, komşulara, vatana, millete, devlete, insanlığa en güzel şekilde hizmet eder. Dünyayı kendi ve fikirleri dolaşır. Bir olgun insan olarak, her derde deva, hastalığa şifa, güçsüze derman, mazluma güç, insanlığa sinerji olur. Peygamberlerin, velilerin, âlimlerin, hayırseverlerin yaptığını yapar. Gidip de elin zalim katil katliamcı gâvurunu önder, lider, mürşit edinmez.”  

Bunun için ilmi doğru şekilde öğrenip, doğru şekilde kullanmalı. İlim ile birlikte İslam dinini de doğru şekilde öğrenip, yaşam tarzı edinmeli. Öyle patates çuvalı, paslı teneke, siyanür gibi ortalarda dolaşmamalı. İnsanlara, varlığa zarar vermemeli. Çocuk iken temiz kalplerle, temiz beyinlerle İslam dinini, ahlakını, edebini, ahkâmını, hükümlerini öğrenip, yaşamalı, yaşatmalı. Bizler yaşamalıyız. Çevremizden, en yakınlarımızdan başlayarak, yaşatmalıyız.

Bunun için çocuğu olanlar, öğretmenler,  eğitimci öğretmenler, akademisyenler; düzeye uygun çocuk kitapları, filmleri, tiyatroları, yazıları, görselleri oluşturmalı. Çocuklar öncelikle yetiştirilmeli. Kartlaşmış, kaşarlanmış, batıla batmış, zalim sapkın kişilerin düzelip, iyileşmesi çok zor olmaktadır.

Çocuklarda, gençlerde her yaşın, yaştakinin kitap özelliği, niteliği farklı olmalı. Çocuğun anlayıp, kavrayacağı şekilde olmalı. Çocuğu tanımayanlar, kitap yazamazlar. Çocuk eğitimi konusunda akademik eğitim almayanlar, çocuk kitapları yazamazlar. Bu iş uzmanlık, deneyim, uğraşanların işidir.

(“ Çocuklar her yaşta farklı özelliklidir. 0- 6 yaş gurubu çocuklar için anneler, babalar, okul öncesi öğretmenler kitap yazmalıdır. Çocuk tanınmalı. Sadece görerek, tanımayı kastetmiyorum. Akademik olarak her yönü ile tanımalı. Onların soyut, somut algıları farklıdır. Ona göre kitap, materyal, film, tiyatro hazırlanmalı.

Çocuklar 7- 11 yaşlarına gelince eleştirel düşünmeye başlar. Artık bu yaşın çocukları çevresinin farkındadır. Doğru ile yanlışı anlar. Yalanı fark eder. İslam dini hakkında bilgi edinmeye başlar. Kitap okur. Anlar. Kazanıma dönüştürür. Film izler, tiyatro izler. Anlam çıkarır.

Çocuklar arasında adil davranmalı.  Din, ırk, zenginlik, fakirlik, cinsiyet, sosyal statü ayrımı yapmamalı. Her çocuğu bir ve eşit tutmalı. Çocuklar, insanlar arasında ayrım yapmamalı. Adil, eşirlikçi, doğru, dürüst davranmalı. Zalim olmamalı. Çocukları dinlemeli. Düşüncelerini almalı. Yanlışları, hataları varsa uygun dil ile düzeltmeli. Okuduğu, izlediği filmleri anlattırmalı. Yanlış yerleri düzeltmeli. Her zaman çocuk üzerine iyileştirici, olumlu etki edici olmalı. Asla hiçbir konuda kötü örnek olmamalı. Peygamberimizi ve peygamberimizin izinde gidenleri önder, üstat olarak; alarak, davranmalı.

Çocuk kitapları sade, anlaşılır, anlaşılan sözcük ve tümcelerle yazılmalı. Öyle yabancı sözcükler, kullanmadığı sözcüklerle, ergin insanlara yazılan kitaplar gibi yazmamalı. Olaylarda sade ve basit, anlayacağı düzeyde olmalı. Çocukların gelişim aşamaları dikkate alınmalı. Din, olaylar, bilgiler çocuğa uygun aktarılmalı. Ahlak, edep, hayâ, mahrem korunmalı. Sapkın felsefe, sapık ideoloji ve düşüncelerle kitap yazılmamalı.

Çocuk konusunda eğitim almayan, çocuğu her yönü ile tanımayan, çocuk edebiyatı konusunda akademik bilgi edinmeyenler; çocuk kitapları yazmamalı. Çocuk eğitimi, psikolojisi, sosyolojisi, gelişimi konusunda akademik öğürenim görmeyenler, çocuk kitabı yazmamalı. Her yazılan çocuk kitabında dini içerik, dini, ahlak, edep, hayâ, güzel ahlak, etik değerler, milli, manevi değerler mutlaka bulunmalıdır. Çocuğun gereksinimi olan her bilgi kazanıma dönüştürülmeli. Din ile beraber milletimizin tarihi, kültürü, sanatı, edebiyatı, güzellikleri de öğretilmelidir. Gâvura kullanacak malzeme üretme çabası olmamalı.

Çocuk kitapları her yönü ile estetik olmalı. Dili ile görsel resimler ile kitap kalitesi ile şekli şemalı ile estetik olmalı. Dil estetiği, ahlakı, edebi, mahremiyeti olmalı. Resimler, sanatsal değeri olan olmalı. Çocuğun estetik algılaması sağlanmalı. Duyarlılık olmalı.

Ülkemizde daha çok 1980 yılı sonrası çocuk kitaplarında artış ve çokluk sağlandı. Günümüzde sayıları oldukça farzladır. Fazlada olmalıdır. Zira okullarda her sınıfta, her yaş grubunda, ülkemizde 1 milyon 300 bin çocuk bulunmaktadır. 2019 yılında savaştan kaçanlarla birlikte okul öncesi sınıflarda 1 milyon 600 bin çocuk bulunmaktadır. Bu çocuklarımız çok sağlıklı, bilgili, birikimli, donanımlı, milli, manevi değerlere tam bağlı yetiştirilmeli. Bazıları dini içeriğe sahip olmalı. Bazıları dini değerlere değinen olmalı. Ama mutlaka din- iman ahlak bulunmalıdır. Dinsiz yetişen, etik, ahlak değerlerinden yoksun yetişenler, insanlığın ve varlığın başına bela olmaktadır. Kendide geberip, gitmektedir! Din, çocuğun anlayacağı, reddetmeyeceği şekilde kazandırılmalı. Bazı İlahiyatçılar bunu hiç de becerememektedir. Potoslama yazmakta, konuşmaktadır. Toplumdan bile tepki almaktadırlar. Medyaya malzeme olmaktadırlar. Sapkın konuşan ilahiyatçılar, doğru konuşanlardan çok daha fazladır. Satılmışları, sapıttırılmışları çoktur.

Çocuk kitapları yazanlar, anne olmalı. Çocukları ile ilgilenen baba olmalı. Çocuk seven olmalı. Çocuklar üzerinde akademik eğitim- öğretim görmüş olmalı. Dini ve sosyolojik eğitimi olmalı. Dünyayı tanımalı. Bu eğitimden yoksun olanlarda; çıkar, kâr amaçlı kitaplar yazmakta, ideolojik maksatlı kitaplar yazmaktadır. Bunun için kitap seçmede çok özen göstermeliyiz.

Çocuk kitabı yazanlar; anne, baba, eğitimci olmalıdır. Dini tam bilmelidir. Kurgu yapabilmeli. Hayal dünyası geniş olmalı. Karakter oluşturabilmeli. Çocuk kitabı, dini ilimler kitabı değildir. Öyle ilmihal, fıkıh, meal yazma ile çocuk kitabı olmaz. Her şey romantik anlatılmalı. Aşırılık, gerilik, acayiplik olmamalıdır. Yazar, öyle kendi kafasına göre bir kitap yazamaz, yazmamalı.

Çocuk kitaplarında her ilmi, dini, insani değer kavramı çok özenle işlenmeli. Görseller eğitici olmalı. Olumlu yansımaları olmalı. Mahreme duyarlılık olmalı. Sonrasında cinsel sapık, cinsel sapkın, LGBTİ ENSES ortaya çıkmamalı. Teröristler üreyip, türememeli. Hırsızlar oluşmamalı. Edep, hayâ, güzel ahlak, etik değerler, insani ve İslami değerler asıl olan esas olmalı.

Bugün bu değerler bilerek, tasarlanarak, bir proje ürünü olarak, özellikle verilmemeye çalışılmaktadır. Çünkü yazar proje ürünüdür. Sapkındır. İdeolojik ve felsefi sapıklık içindedir. Bunlardan hiçbir yarar gelmez. Öğretmeni, yazarı, anne, baba oluşu ile her yönden çok zarar vermektedirler. Bunlar hiçbir ahlakı kaygı taşımamaktadırlar. Ahlaka, edebe, hayâ duygularına da inanmamaktadırlar.

Önemli olan, amaç, hedef olan alengirli, karma karışık, zararlı iş yapma olmamalı. Yapılan işlerden, görevlerden, Allah cc. peygamberi, insanlar memnun olmalı. Hoşnut olmalı. Her zaman iyiyi, güzeli, doğruyu, yararlıyı, olumluyu, hakkı, hakikati anlatmalıyız.

Çocuklarda hayal gücü artırılmalı. Ufku genişletilmeli. Hayata olumlu bakmalı. Zararlının farkında olup; kaçması, sakınması sağlanmalı. Fantastik kurgular, şahane güzelleştirmeler, güzel ilhamlarla kitaplar yazılmalı. İyi metinle, iyi çizimle, kaliteli baskı ile kaliteli kâğıtla çocuk kitapları oluşturulmalı. Bunların hiçbiri eksik olmamalı. 1970- 1980- 1990’lı yıllarda çocuk kitapları çok kötü baskı ile yapılıyordu. Gazete kâğıtlarına çocuk kitapları basılıyordu. Özen, dikkat, hassasiyet, estetiklik yoktu. Anlattığı da daha çok zırvaydı.

 Yokluk, fakirlik vardı. Kaliteli, zengin millet olmayınca, kalitede satın alınamaz.

Bendeniz, sadece ordinaryüs profesörler çocuk kitabı yazsın, demiyorum. Çocuğu akademik olarak tanıyan, hayal gücü, kurgusu, dini anlayışı güzel olan; yazsın, diyorum. Bugün ordinaryüs profesör olup da, daha insan olduğunu, insandan doğduğunu, türediğini, ilmin gerçeklerini, dinin ve toplumun gerçeklerini öğrenememiş, sapkın felsefe, sapık felsefe mankutları bulunmaktadır. Bunlar akrepten, yılandan, kurbağadan, Balon balığından, siyanürden çok daha fazla toplumlara zarar vermektedirler. İnsana, varlığa, doğaya zarar veren olmaktadırlar. Biz kariyerin yanında fikren, ilmen, dinen, ahlaken de olgun olması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz.

İnsan eğer iyi bir eğitim almamış ise, hala şempanzeden, Babun maymunundan türediğini söylüyorsa, o daha insan olamamış. Hayvanlığından vazgeçememiş, demektir. Maymunlar, kedigiller çok vahşidir. Öyle ki kendi yavrusunu baba olan maymun ve de kedigiller boğarak öldürmektedirler! Bugün onların soyundan, neslinden geldiğini söyleyenlerde, aynısını, benzerini yapmaktadırlar. Onlardan iyilik bekleyenler aldanır.

İnsanlar iyi metin, iyi çizim, iyi görsel, iyi tasarım, güzel ve doğru fikir, ilim, bilim, teknik, pedagoji ile bilgisini karşısındakinin kazanımına aktarmalı. İyi kurgu, estetik, çizim, tasarım, yüksek lisanslı akademik düşünce, ordinaryüs profesörlük gerekir. Eğitim- öğretim, iletişim, bilgi kazandırma bir amatörce iş, işlem olamaz. Bilgi, insanın beyninde, kalbinde, ruhunda, genlerinde; şekerin çayda eriyip, karıştığı gibi karışmalıdır. İçselleşmeli, özümsenmeli, benimsenmelidir. Gerçekten dosdoğru işler yapmalıyız. Başarılı olmalıyız. Başartmalıyız.

Yazıda sade, öz, anlaşılır, güzel, estetik, benimsenir olmalı. Öyle okuyucunun anlamayacağı; Osmanlıca, Bati dillerinde, Latince sözcükler kurmamalı. Bendeniz yetişkinlere yazmama rağmen Yunus Emre gibi halkın konuştuğu, anladığı dil ile yazıyorum. Bazı sözcüklere parantez kullanıyorum. Bilgiçlik taslamıyorum. Algılanacak şekilde yazıyorum. Olumlu tutum ve davranış kazandırmaya çalışıyorum.

Peygamberimizde; “halkın anlayacağı dil ile konuşun, buyurmaktadır. Peygamberimiz gibi; çocuklara, gençlere, yetişkinlere en güzel örnek olmalıyız. İnsanların anlayacağı şekilde yazmadıkça, konuşmadıkça, anlatmanın, yazmanın bir anlamı yoktur.”

 Pedagojik, ilmi, görsel, anlaşılır, edepli, bilimsel yazmalı, konuşmalı. Tema ve konu, güncel olmalı. Dikkat çekmeli. Yararlı, kullanılır bilgi olmalı. Her alanda din mutlaka işlenmeli. Ben 30 yıl sınıf öğretmenliği yaptım. Matematik derslerinde bile din anlatıyordum. Dinin matematiği, fiziği, kimyası, biyolojisi, coğrafyası, felsefesi, tarihi, mantığı, edebiyatı, sosyolojisi vardır. İşte bunun içindir ki, bir tane dinsiz imansız materyalist komünist ateist öğrencim olmamıştır.

Allah cc. anımsatılmalı, anılmalı. Peygamberimiz anımsatılmalı. Bugün çocuk yetiştirme açısından, çocuk kitapları 10 üzerinden 5 puan almaz. Sınıfta kalır. Bireye, aileye, topluma, devlete baktığımızda, bunu anlıyoruz. Ebeveynde, öğretmende, devlet yöneticileri de, imamlarda 100 üzerinden 50 puan almaz.

 Toplum inancını kaybetmiş ise, imam, öğretmen, yönetici, aile sınıfta kalmış demektir. Çocuklar, Kemalist- Atatürkçü, demokrat, liberal, solcu, kapitalist, ırkçı, din düşmanı, Müslüman düşmanı olarak yetiştirilme hedefi güdülünce, ortada; insanlık, insancıllık, insaniyet, merhamet, din- iman, güzel ahlak kalmamaktadır.

Devletin kayıtlarında ülkemizde 123 terör örgütü vardır, denmektedir! Bozuk felsefe ve sapkın ideoloji ile olgun insan yetiştirilmez. Yetiştirilmemektedir. Bu anarşistleri, şiddetçileri, teröristleri kimler yetiştirdi?

Milli Eğitim Bakanlığı, çocuklara okutulmak için 100 temel eser seçmişti. Geçen yıl ise bu seçimden vazgeçti. 100 tanesi bir kitap etmeyecek, özellikteydi. İnsanı olgunlaştırmayan, güzel ahlaklı, edepli, hayâlı, namuslu, iffetli, doğru, dürüst, hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, ilmi, dini değer yaşayan oluşturmayan; bilgi, okunması zarar, ziyan olan kitaptır. Kitap, olumluluk, yarar, insanlık, kullanılır güzel bilgi kazandırmalı. Özgün, edebi, ilmi eserler okumalı. Dünyayı, ahireti iyileştirici eserler okumalı.

Çocuklar, gençler, yetişkinler, 0 - 6 yaş grubu çocuklar, 06 - 14 yaş grubu çocuklar, 15 - 24 gençlik grubu, 25 yaş üstü insanlar, farklı anlayışla yazılan kitaplar okumalı.

06 - 09 yaş grubu, 09 - 14 yaş grubu içinde farklı kitaplar yayınlanmalı. Deneyimli, pedagojik eğitim almış, yüksek uzman kişiler kitap yazmalı. Eğitim- öğretim işi, kapitalistlerin para kazanma alanları olmamalı. İşin ticareti değil, eğitimi- öğretimi yapılmalı. Leş kargaları bu alana da girmemeli. Maymunların yazdıkları alınmamalı.

Çocuklara, gençlere, yetişkinlere yönelik eserler yazılmalı. Eğitici, öğretici, güzelleştirici olmalı. İnsanları, hayvani özelliklerden korumalı. Kendini ve başkalarını koruma öğretilmeli. Canlı sever, saygı duyar, yapmalı. Çocuk, genç, yetişkin gerçekliğini tanıyıp, ona göre eserler yazmalı. Onların dijital kullanımına erişmeli. Onları anlayıp, iyileştirme yapmalı. Benimseterek, anlayarak, sevgi, saygı duyarak anlamalı. Dijital kuşağa hitap etmeli. Ona göre yazı, görsel, tasarımlar tasarlayıp, projelendirmeli. Dini ve ahlakı değerleri mutlaka ama muhakkak öğretip, içselleştirmeli. İyiliği, güzelliği, doğruluğu, dürüstlüğü, adaleti, insanlığı, İslamiyet’i öğretip, yaşam şekli yapmalı. İnsani, İslam’ı, ilmi, evrensel değerleri kabullendirip, özümsetmeli.

Bunları şimdiye kadar imamlar, öğretmenler, eğitimciler, yöneticiler, aileler yapamadı. Tam tersini yapmaya hala devam edenler var. Bu yazımı yazarken, televizyon haberlerini izledim. Sakarya ili Arifiye İlçesi’nde bir köyde arazi- tarla kavgası üzerine 4 öldürme olayı, yaralama olayı oldu. Yaralanan polisler, insanlar oldu.

Aynı gün yine Sarıkamış’ta bir köyde arazi kavgasında 6 ölü, yaralılar oldu!

Daha önce Ege’de bir üniversite öğrencisi anne, babasını siyanürle öldürdü. Kardeşleri hastanede kurtarıldı. Bazen 9 aile bireyini,11 aile bireyini katleden akrabaları oluyor.

Okullarda insanlık ve İslam eğitimi yapılmalı. Halk topyekûn yaygın eğitimden geçirilmeli. Halka sunulan iletişim, bilişim programları gözden geçirilmeli. Bu durum böyle saçma sapan, sapkın programlarla, yetersiz ve eksik öğretmenlerle, edilgen imam hatiplerle gitmemektedir. Bu adi olaylardan tutunda; vatan, millet, devlet düşmanlığına, anarşi, şiddet, terör ve yıkıcılığına kadar ulaşmaktadır. Devletimiz, milletimizi bu zararlı öğelerden çok zarar görmektedir.

Artık derinden düşünüp, tasarımlar, plan, program, projeler yapma zamanı çoktan geldi ve de geçiyor. Bireye, öğrenciye, topluma değer yargısı kazandıramıyoruz. Bireylere soyut ve somut şekilde gerçekler, doğrular artık anlatılmalı. İnsanlar hayvani davranışlardan kurtarılmalı. He yaş ve zekâ, akıl, eğitim durumuna göre farklı eğitim- öğretim yapmalı. İslam ilminin ve ilmin her konusu, dalı insana öğretilmeli. İnsanı, insanlıklı yapılmalı. Çok hassas, titiz, doğru, dürüst, akıllıca, bilgece, değerli iletişim kurmalı. İyi ve tatlı bir dil ile ilim anlatılmalı. Günü iyi yaşatmalı. Geleceğe hazırlatmalı. İnsanlar kaza geçiriyor. Düz yerde ölüyor.  Kurala uymuyor. Vurdumduymaz hareket ediyor. İlke, kural tanımıyor. Tüm bu eksiklikler tespit edilip, giderilme çalışmaları çok yönlü yapılmalıdır. Bu işi akademik kariyerle, bilgi, yetenek, beceri, gönülle yapacak uzman kişilere gereksinim vardır.

Ak Parti Hükümeti 18 Kasım 2002 günü kuruldu. O gün bugün 17 yıldan beri iktidardadır. Hükümet olmaktadır. 17 yılda Milli Eğitim Bakanlığı programında 15 kez değişiklik yaptı. Halk adına yapılan en büyük değişiklik; 2012 Eylül döneminde kılık - kıyafette tüm memurlarda serbest kıyafet getirmesi, başörtüsü özgürlüğüdür.

18 Mayıs 2019 günüde Milli Eğitim Bakanlığı köklü denebilen ek ama eksiklikleri olan bir reform daha yaptı. O da “liselerde Kariyer Odaklı Lise Eğitimidir.” Önemsiyorum. Az da olsa beğeniyorum.

“Daha sonra ilkokul ve ortaokulda da değişiklikler, yenilikler, reformlar yapılacakmış.”

Bendeniz, 1972- 1976 yılları arasında Rize Lisesi Fen Bölümü’nde okuyup, mezun oldum.  15- 16 ders görüyorduk. Her dersten haftada bir, iki saat koymuşlar.

1974 yılına kadar Cumartesi günü yarım gün mesai vardı. Daha sonra Cumartesi günü tatil edildi. Haftada 30 ders saati yapıyorduk. Ders konularını anlayamıyorduk. Bir de öğretmenler sabahçı, öğlenci olarak derse yorgun giriyorlardı. Yeterli öğretmen yoktu. Sınıflar 60 - 75 kişilikti. İstanbul’da 125 kişilik sınıflarda vardı. “Hafta tatillerinde sürekli yardımcı ders kaynaklarından ders çalışırdık. Her gün de 8 saat ders çalışırdık. Çünkü okulda dersleri anlayamazdık.”

Şimdi, 2020 yılında durum inşallah değişecek.

“Kariyer odaklı lise eğitim- öğretimi verilecek. Lise birinci sınıfta, yanı 9. Sınıfta 8 ders, 10. Sınıfta 9 ders, 11. Sınıfta 9 ders, 12. Sınıfta 7 ders görülecek. Lise sonda haftada 24 ders satı ders işlenecek. Diğer sınıflarda haftada 35 saat ders işlenecek. Her hafta 5 derste seçmeli ders olarak görülecek. Böylece haftada 40 saat ders yapılacak. Bilgi kuramı, tasarım odaklı, proje gerçekleştirici, laboratuar ve atölye ağırlık bir eğitim yürürlüğe girdi. Lise sonda da üniversite sınavı hazırlığı yapılacak.”

“Bununla da eğitim sorunu çözülmez. Sorun, kariyer yapamama değildi. Sorun; olgun insan yetiştirememedir.”

“Biz güzel doktorlar yetiştiriyoruz. Doktorların TTB denilen bir meslek kurumları var. Ama illegal terör örgütleri ile aynı sokak ve meydanlarda terör eylemi yapıyorlar!”

“Biz mimar, mühendis yetiştiriyoruz. Kalite yok, yaptıkları her şey durduğu yerde yıkılıyor. 7 (yedi) milyon bina 20 yıl içinde yıkılıp, yeniden yapılacak. Ama meslek odaları “TMMOB” adlı kurumları yasadışı terör örgütleri ile ve de LGBTİ ENSES cinsi sapıklarla aynı meydanlarda protesto yapıyorlar.  

“Öğretmen ve her türlü memur yetiştiriyoruz. 2002 yılına kadar en çok üyesi olan “KESK” denilen memur sendikası idi. 12 iş kolunun 11’inde çoğunluktaydılar. Sadece Diyanet memurlarında söz sahibi, çoğunluk değillerdi. Bunlarda Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlerde komünist - bölücü, diğer bölgelerde solcu, Kemalist, komünist teröristlik yaparlardı. Genel merkezinde ülkemizden ve ülke dışından teröristleri tedavi ederlerdi.”

“Barolar Birliği de tek avukat, hukukçu meslek odasıdır. Onlarda diğer solcular gibi terör grupları ile yıkıcılarla işbirliği içindedir.”

“DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKASI – “DİSK” da diğerleri gibidir. Memlekete hayırları değil zararları olmaktadır. Yanı yasal olan bu kurumlar, siyasi partiler, yasa dışı terör örgütleri birbirini beslemektedir. İşte bu yanlış oluşumlar, eğitim- öğretim ile ortadan kaldırılmalıdır.”

Bir de “TÜSİAD” vardır. İşadamları derneğidir. Bu ülke, vatan, millet için yaptıkları tek şey; sömürü ve yıkıcıları desteklemektir. Bunlarla ortak hareket ederler. Tüm darbelerin arkasındadırlar. Desteklemektedirler. 2013 Gezi olaylarında başı çekmişlerdir. Bölücü örgütleri desteklerler.”

İşte bu habis- pis ruhlular eğitim – öğretim ile azaltılmalı. Kariyer oluşturma yanında; insan, olgun, yararlı, değerli insan yetiştirmede ön plana alınmalıdır. Ak Parti Hükümeti; milli, yerli, dini duyarlılıklı, demokratik bir partidir ama gereğini tam yapamamaktadır.

Yeni programda 5 dalda seçmeli dersler olacak. Bunlar; fen bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler, yabancı dil, matematik türevleri seçmeli dersler olacak. Haftada 5 saat hayal ve proje gerçekleştirme yapılacak. Rehberlik ve destek çalışmaları yapılacak.

En fazla devlet bütçesi eğitime ayrılmaktadır. Çünkü 26 milyon öğrencimiz vardır. 2019 da 113 milyar lira eğitime bütçe ayrıldı. En çok ilkokul yapılacak. Ama dini ilimler de öğretilmeli. Haftada en az 4-5 saat dini öğretim, eğitim yapılmalı. Ülkemiz ve dünya insanlığını tamamen yitirmek üzeredir. Yetişkinlerde topyekûn Yaygın Eğitim ile eğitime alınmalıdır.”)

Ülkemizde işsizlik had safhadadır. Çünkü yüksek öğretimlilerde bilgi, beceri, yetenek, başarmaktan uzaktır. Meslek, sanat, maharet yok. Bilgi ise, kütüphaneden beş ayda öğrenilebilecek kadar işe yaramayan, uygulama alanı olmayan bilgidir. Öğrenci boş okuduğunu bildiği için ya okurken alan değiştirmektedir. Ya da mezun olduktan sonra başka bir bölümde yeniden okumaya başlamaktadır. Çıkış arıyor ama sonuç vermiyor! Bir ülke her yönü ile kalkınmasa, gelişmese, büyümese, ne okursan oku; olumlu sonuç alınılmaz.

( İnsan sorunlu, problemli bir varlıktır. Öyle en doğruyu, en iyiyi, güzeli, yararlıyı, olumluyu kabul etmez. Her biri farklı özelliktedir. Dahileri, deha olanları, zekileri, orta hallileri, OI’ su düşük olanları vardır. Öyle her biri başarılı olamaz. Herkes Fen Lisesi okuyamaz. Hatta hiç okuyamazlar. Bunun insan yaratılışı ile yaşam şekli ile genlerin sağlığını bozma ile ilgisi- alakası vardır. Her öğrenci kendine yaraşan ve uygun gelen okulda okumalı. İşte çalışmalıdır. Herkes yükselemez. Herkes de düşük düzeyde olmaz. İnsanlar yapı olarak eşit değiller. Eşitlik ve adalet sadece yaşamda hukuk olarak olmalıdır. Pek çok hastalık, bozukluk insan yaşantısından kaynaklanmaktadır.)

“Bugünlerde 2019 yılı Ramazan ayındayız. Cinsi sapıklar ve fikri sapıklar yine piyasalarda sapıtmış durumdadırlar. Uluslar arası Af Örgütü tarafından düzenlenen LGBTİ ENSES, TRANSFOBİ, HOMOFOBİ, BİFOBİYE karşı ülkemizde her Ramazanda olduğu gibi yürüyüşler yapmaktadırlar. Yanı bu cinsi, fikri sapıklar; kadının kadın ile erkeğin erkek ile kadının ters ilişki ile evlenmesine özgürlük istiyorlar. LGBTİ Enses,  Kolektifi diye pankartlarla yürüyüş yapıyorlar. Ankara ve İzmir’de yürüdüler. İstanbul’da yürüyüş hazırlıkları yapıyorlar. Yanı Lüt Peygamberin azgın, sapkın, cinsi sapık kavmi gibidirler. Solcular, Marksistler, Kemalistler, siyasi partiler bunlara destek vermektedir.

İşte bütün bu sapıklıklar, azgınlıklar, sapkınlıklar, anormallikler, bozukluklar, fitne, fesat, nifak, gâvurluklar,  İslam ve ilim eğitim ve öğretimi ile giderilebilir. Bu azgın sapıklıklar, Kariyer Eğitimi ile giderilemez. Zira TTB denilen, doktorların kurum dergileri de bunlara destek vermektedir. Google de sayfası açılırken bunları reklam yapmaktaydı.

Bendeniz sadece Allah’ın rızasını- hoşnutluğunu kazanmak için dosdoğru yazmaya çalışıyorum. Herhangi bir çıkar, para karşılığı yazmıyorum. Önyargısız okuyup, anlamaya çalışmakta, kazanıma dönüştürmekte, yarar vardır.

Her zaman hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, insanlık, hakkaniyet, güzel ahlak, edep, hayâ, ilim, bilim, din iman ile hareket etmeliyiz. Dinsiz imansız Lüt kavmi ile destekleyenlerle bir beraber olursak, işimiz Allah cc. korusun, Lüt kavmi gibi olur.

Hazreti Musa şöyle dua etmişti: “ Ey Rabbim! Beni zalimler güruhundan- kalabalığından kurtar.”

Tüm felsefi, ideolojik, cinsel sapıklık; emperyalist Batılı batıl şer güçlerince küresel ölçekte desteklenmektedir. 2015- 2016 yılında GOOGLE interneti açtığımda, önüme LGBTİ ENSES reklamı her defasında çıkıyordu.

“Müslüman’ın terazi, ölçeği, ölçü birimi ilim, Kur’ân ve sünnettir, peygamberimizdir, peygamberlerdir. Bizim bu cinsi sapık, fikri sapkınlarla işimiz olmaz. Biz bu sapkın sapıkların peşinden, izinden gitmeyiz. Onları sadece halkı bilgilendirmek için anlatırız. Kin, nefret, intikam, öç alma, düşman olarak da görmeyiz. Biz Müslüman’ız. Pislik taşımayız. Onlar zalim, sapkın, hain olduklarından, onlardan sadece yüz çevirir, geçeriz. Günaha, harama girmeme konusunda azim, gayret, kararlılık, tutarlılıkla hareket ederiz. Günahta birbirimize asla yardım etmeyiz. Yalan söylemeyiz. Sapkınlık yapmayız. Haksızlık etmeyiz. Kur’ân’ı dinler, anlar ve uygularız. Bilerek günah işlemeyiz. Biz peygamberimizi örnek alarak onurlu şekilde yaşarız. İffetli yaşarız.”

Biz müminler olarak davamıza sadakatle bağlıyız. Kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, birlik - beraberlik içindeyiz. Müminler birbirinin kardeşidir. Kardeşliğin gereğini yaparız. “Bazen Müslümanlara kızdığım olmaktadır. Bu kızmam, Müslümanların daha akılı, zeki, bilgili, bilinçli, doğru, dürüst olmaları için bir uyarı, ikaz, dokunmadır.”

“Biz, Allah’ın dinine sımsıkı sarılan, bir ve beraber Müslüman kardeşleriz. Kur’ân ve peygamberden ayrılacak, kopacak ahmaklardan asla olmayız. Şeytanın yoluna düşmeyiz. Pisliklerle beraber olmayız. Başkalarını kıskanmayız.”

“Ülkemiz elhamdülillah tüm yıkıcılara, olumsuz girişimlere rağmen hızla gelişmektedir. Bendeniz eleştiri yapsam da olumlu ve yapıcı eleştiri yapmaktayım. Mümin olarak; aklım, zekâm, bilgim, ufkum geniştir. Bunu kullanıyorum.”

 Ülkemizin Başbakanı ve daha sonrada Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal, 1984 yılında Hong Kong’dan pazarlık yaparak, 525 dolara masa üstü bilgisayarı aldı. Gelecek yıllar bilgisayar çağı olacak, dedi.

Türkiye’de ilk özel televizyon yayını, STAR 1990 yılında yayına başladı. Devlet, 1969 yılında tek kanaldan her gün birkaç saat yayına başlamıştı. 1990 yılında özel televizyon yayını yapan Star televizyonu için, o zamanda SHP- CHP yayınların durdurulması için hukuki girişimlerde bulunmuştu. CHP her şeye, olumlu duruma karşıdır. Ama LGBTİ ENSES yürüyüşlerine ve terör eylemlerine genel başkan ve milletvekilleri ile katılırlar.

Müslüman, bir konuda, bir alanda yüksek uzman, her konuda bilgili olmalı. Siyaset, ekonomi, pedagoji, medya, ülkenin her türlü durumu, dünyanın her hali, bilim, teknoloji, emlak, hayatı doğru-  dürüst yaşama, spor, kültür, edebiyat, tarih, din, doğru yorumlama bilmeli. Okulda okutulan derslerin dışında kütüphaneden her konuda en az onar tane kitap alıp, okumalı. En az 10 farklı kursa katılmalı. Seminerlere gitmeli. Kendini en ideal boyutlarda yetiştirmeli. Tarım ve hayvancılık konusunda bilgili, becerikli olmalı. Öyle kedi, köpek gibi başkasının eline bakmamalı. Kendi ekmeğini helalinden kazanmayı becermeli. Başkasının maskarası olmamalı. Müslümanların ve insanların yüzkarası olmamalı. Kendini geliştirmeli. Dünyayı güzelleştirmeli.

“Bendeniz, 2000 yılında masa üstü bilgisayar aldım. 2009 yılında da dizüstü küçük boy bilgisayar aldım. Bilgisayar alınca, kitap yazmaya başladım.”

Artık iletişim, bilişimde ülkemiz ileridir. Avrupa’dan çok ileridir. 82 milyon nüfusumuzun 72 milyonu internet kullanmaktadır. Gençlerin %93’ü internet kullanmaktadır. Her bilgiye internet yolu ile yazı ile olsun, sesli olsun, ulaşabilmektedir. Cep telefonuna veya bilgisayarına soruyu yazdığında hemen yanıtını almaktadır. Sesli soru sorduğunda, sesli cevap alabilmektedir. Ama gençler bu interneti %95 oranında bilgi edinmek için kullanmamaktadır! Oyun oynamakta, eğlenmekte, film izlemektedir. Cep telefonu ülkemizde 1994 yılında kullanılmaya başlandı.

Olgun, medeni, iyi, güzel, doğru, dürüst, yararlı, olumlu, hak, hakikat, hakkaniyet, güzel ahlak, hayâ, edep, hizmet, infak insanı; İslam inancı, ibadeti, yaşayışı ile oluşur. Aksi halde tüm olumsuzluklar, zararlar, ziyanlar, çirkinlikler, dehşet veren vahşetler, barbarlıklar eksik olmaz.

“Olgun, dini bütün, bilgili, bilinçli, samimi hak mümin hakiki Müslüman her şeyden çok fazla ve önce Allah'ı sever, sayar, saygı duyar, itaat eder. Emirlerine uyar. Yasakladıklarından sakınır. Emri olan Kur’ân-ı Kerim’in hükümlerine peygamberimiz gibi uyar ve yaşar. Allah'ın peygamberine, peygamberlerine sevgi, saygı duyar. Onlar gibi İslam dinine bağlı olur.”

Müslüman, milli, manevi, dini değerlere harfiyen sadık- bağlı olur. Devletini, milletini, bayrağını, ümmeti; cemaatine, tarikatına, örgütüne satmaz. Kişisel, grupsal çıkar- menfaat için milli, manevi değerlerine adilik, ahlaksızlık, kahpelik, alçaklık, hainlik yapmaz. Düşmanlarla, kâfirlerle, zalimlerle işbirliği içinde olmaz. Zalimlerle ortaklık, müttefiklik, ittifaklık yapmaz. Çünkü onlardan müminlere dost olmaz. Arkadan kahpece hançerlerler.

 İnsan dünya üzerinde 200 bin yıldan beri vardır, denmektedir. İşte 200 bin yıldan beri bu olumsuzluklar yaşanmaktadır. İlim ve İslam yaşantısı olmazsa, olmadığı süreçte de var olacaktır! İlim ne kadar çok olursa olsun, teknik, teknoloji ne kadar çok gelişirse gelişsin; insan yararlanmadıkça; vahşilik, barbarlık var olacaktır. Olmaması için aklı, zekâyı doğru çalıştırmalı. İlim ile İslam dinini yaşam tarzı edinmeli. Kurtuluş sadece ve ancak bundadır. Diğerleri şeytanın ve şeytanlaşmışların tuzağıdır. Allah CC. hidayet versin. İnsanlar da hidayet isteme girişiminde olsun, inşallah.