Ben, yurdumu çok severim. Onu tüm yurtlardan üstün tutar, överim. Yurdum, vatanım benim, canımdır. Cananımdır. İffetimdir, namusumdur. Suyumdur, havamdır, güneşimdir, toprağımdır, ekmeğimdir. Atamın, benim, ailemin, gelecek nesillerimizin yaşadığı, yaşayacağı; değerli, kıymetli, kutsal, mübarek aziz vatanımızdır. Bin yılı aşkın süreçte bu aziz vatan için milyonlarca şehit, gazi verdik. Alkanlarımızla vatanımız suladık! Vatansız, değer yargıları olmaz. Vatansız; iffetli, onurlu, iyi, güzel yaşanılmaz. Devlet olmadan; can, canan, mal, akıl, nesil, iffet korunamaz. Bayrak dalgalanmadan; özgür ve onurlu yaşanılmaz. Bağımsız olmadan; huzur, mutluluk, rahatlık içinde yaşanılmaz. Birlik, beraberlik olmadan; güçlü, kuvvetli olunmaz. İlim, bilim, bilgi, kültür, sanat, meslek, teknik, teknoloji, gelişme olmadan; bayrak dalgalanmaz!

                Biz, asıl ve esas müminler olarak; vatanımızı, yurdumuzu, ülkemizi, memleketimizi, aziz milletimizi, müminleri, insanları, çevremizi, doğayı, varlığı, evreni, evreni yaratanı, bayrağımızı, özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı, dinimizi, imanımızı, kutsal değerlerimizi, iffetimizi, namusumuzu, dini ve milli değerlerimizi çok mu; çok, çok, çok severiz. Sevgi, saygı, muhabbet duyarız. Canımızdan, malımızdan, neslimizden çok daha fazla severiz. Koruruz, gözetiriz. Kendimiz, bu değerler için ya gazi ya da şehit ederiz. Ama bunu mankut, hain olanlar, hiç bir zaman anlayamadı, anlayamıyor, anlayamayacak! Anlamak için; doğru bilgiye, hikmete, marifete sahip olmak gerekir. Doğru fikir, bilgi sahibi olmak gerekir.

                Tarihimiz bu aziz, gazi,  şehit yurdumuzda yazıldı. Dindar atalarımız bu yurt için milyonlarca canını, cananını, neslini, atasını feda etti. Bayrağımız, dinimiz, tarihimiz bu vatanda yaşadı. İstiklal Marş’ımızı bu topraklar için yazdık. Milli, birlik, beraberlik, yardımlaşma, dayanışma içinde bu vatanda yaşadık. Ortak değerler edindik. Milli, manevi, insani, ilmi, dini değerleri bu vatanda yükselttik. El sanatları öğrendik, yaptık. Tarım, hayvancılık, kentleşme, medeniyeti bu aziz vatanda kurduk.

                Bu aziz vatanda nefes aldık, suyunu içtik. Ekmeğini, nimetini, bereketini, gıdasını yedik. Güneşi, yağmuru, sıcaklığı, soğuğu, hep birlikte bu gazi vatanımızda yaşadık. Eğitim, öğretim, ekonomi, teknoloji, insanlık yaşadık. Sevgi, saygı, hakkaniyet içinde güzelce yaşarken; nice hain, kahpe, katilleri, alçakları alt ettik! Camiler, medreseler, çeşmeler, köprüler, yollar, köyler, kentler, türbeler, okullar, fabrikalar, yaylalar, kervansaraylar, imarethaneler ve binlercesini kurduk, yaşattık.  Sadece 620 yıllık Büyük Osmanlı Devleti döneminde; 620 harp, muharebe, cihat etmek durumunda kaldık. Kahramanlarımız, cengâverlerimiz, gazilerimiz, şehitlerimiz oldu. Hepsine her zaman dua ediyorum. Allah cc. Onlardan razı olsun, inşallah.

                “Uyan, milletim uyan!

                Uyursun, hala niçin?

                Yüz yetmiş devlet birleşti!

                Devletimizi yıkmak için!”

                Lütfen! Bir tane “Dünya Haritası” açınız. Türkiye’mizin, Dünya Haritası’nda yerini, konumunu, coğrafyasını, stratejik konumunu inceleyiniz. Coğrafya dersi okurken; ibretle, hikmetle okuyup, dersler çıkarınız.

Lütfen! Tarih atlası açınız. Atalarımızın hakkı, hukuku, adaleti, hakkaniyeti, insanlığı yaymak için; zalimleri, katilleri, katliamcıları nasıl alt ettiğini öğreniniz. Dün akşam sapkın bir televizyon kanalında, sapık bir eski Kültür Bakanın konuşmasını izledim. Benim Osmanlı’ma; “sen zaten hep cahildin. Yine cahilsin. Hiç aydın olmadın!” Diyordu.  Bu alçak, Türk, Müslüman, İslam, insanlık düşmanlarını şiddetle kınıyorum. Bu iç hain, kalleş, alçak, kahpe, adi, ceddi belirsiz iç düşmanlar; dış düşmanlardan çok daha tehlikeli olmaktadır!

Bugün, pantolonunu yukarı çekemeyen, din- iman, gerçek ilim, bilim bilmeyen, insanlıktan ders almayan, İslam’dan nasiplenmemiş, zavallı aklı kıt, bilgisi yanlış, kendi mankut olanlar; vatan, millet, devlet, bayrak, özgürlük, bağımsızlık, yargı değerleri, milli, manevi, dini, ilmi değerler düşmanlığı yapmaktadır!

Üç kıtada zalime, katillere, katliamcılara, serserilere insanlığı öğretmiş, atalarımıza söz söylemektedirler! 25 milyon kilometre kare alana damgasını, mührünü vurmuş. Hak, hukuk, adalet, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyetle, güzel ahlakı öğretmiş. Hayır, hizmet, iyilik, imar, bayındır eserler yapmıştır. 430 bin kilometre kare Karadeniz’i,  2 milyon 966 bin kilometre karelik Akdeniz’i, 437 bin kilometre karelik Kızıldeniz’i Türk Gölü yapmıştır. Hazar Denizi’ne ulaşmıştır. Bugün üzerinde 64 devletin olduğu kara parçasını, Osmanlı yapmıştır. Avrupa, Asya, Afrika kıtalarının bir kısmını Osmanlı, egemenliğine almış. Buradan, İrlanda ve Ace’ye bile zalimin zulmünü kırmak için yardım ve ordu göndermiştir.

“Büyük Selçuklu Devleti” ve “Büyük Osmanlı Devleti” haritalarına, eserlerine, hizmetlerine araştırma, inceleme yaparak, lütfen bakınız. İnsan, tarihini bilmeli, öğrenmeli. İyi taraflarını sevmeli. Kötü yanları varsa, onlardan ders alıp, ibret almalı. İnsan o yanlışa düşmemeli. İnsan beşerdir. Hata, yanlış yapabilir. Daha önemli olan hatadan dönmektir.

Vatanımızı her değeri ile koruyup, geliştirmeli. Yerleşkeleri, doğayı bozmadan yapmalı. Tarım alanlarına asla zarar vermemeli. Yolları yaparken, doğal özelliği pek bozmamalı. Sanayi kurarken, çevreyi dikkate almalı. Yakacak olarak doğaya zarar veren enerji kullanmamalı. Meraları, tarlaları, bahçeleri, ovaları, yaylaları korumalı. Yangın konusunda çok dikkat etmeli. Mavi ve yeşile çok önem vermeli.

2020 yılı itibarı ile ülkemizin nüfusu 82 milyondur. 2019 yılında ülkemizde dünyaya 1 milyon 180 bin 840 bebek geldi. Nüfus artışında azalma devam etmektedir. Dengeli, ölçülü hareket etmeli. Bazı İl ve bölgelerde bir aileye, ebeveyne 9 - 10 çocuk düşerken, başka bir bölgede bir aileye 1,9 çocuk düşmektedir. Çok çocuk yapanların, daha çok fakir ailelerde olduğu, çok çocuk yapmakla, fakirliği daha da artırmaktadır. Çocuklar eğitimsiz, öğrenimsiz, sanatsız, mesleksiz kalmaktadır! Her işimiz planlı, programlı, projeli, tasarımlı olmalı. Yaşlı nüfusa sahip olmamak için doğumlar dengeli devam etmeli. Cinsiyet ayrımı yapmamalı. Eğitim durumu yüksek olmalı. Doğum oranları dengeli olmalı. Sağlık iyi, koruyucu hekimlikte bilgili, bilinçli olmalı. Kır, kent nüfusunda denge olmalı. Ortalama ömür yüksek olmalı.

 Geri kalmış ülke ve bölgelerde; nüfus artışı fazladır. Ölüm oranları da fazladır. Doğururlar, bakamazlar, bir kısmı ölür! Nüfus artışı fazladır. Halk fakir ve perişan olur. Eğitimsiz çocuklar çok olur. Okur- yazarlık oranı ve iş bulma oranı düşük olur. Kır nüfusu fazladır. “Tüketici nüfus fazla, üretim azdır. Çünkü üretmeyi bilmezler. İnsanlar daha çok tarım ve hayvancılık yaparlar. Beslenme ve barınma koşuları kaliteli değildir. Kendilerine bakmasını beceremezler. Hak -hukuk takmazlar. Teknolojik gelişmeden pek yararlanamazlar. Eğitim düzeyleri düşüktür. Kadın pek çalışmaz. Aile planlaması bilerek, yapılmaz. Ülkemizin Doğusundaki İller de bu özellikleri taşımaktadır.”

Gelişmiş ülke ve bölgelerde; “doğum oranları azdır. Yaşlı nüfus fazladır. Nüfus hızlı artış göstermez. Nüfus planlaması yaparlar. Okuryazar oranı ve eğitim seviyesi yüksektir. Nitelikli nüfus fazladır. Kent nüfusu fazladır. İnsanlar daha çok sanayi ve hizmet sektöründe çalışır. Aileler, çocuklarına iyi öğretim aldırma çabasındadır.”

Geri kalmış ülke ve bölgelerin insanları; daha çok göç eder. Kırsal alanda ve kentlerde iş bulamazlar. Eğitim, kültür, sanat, meslek, iş olanakları yetersizdir. Devlet, artan hızlı nüfusa hizmet vermekte yetersiz kalır. Bir ailenin 100 kadar çocuğu, 400 kadar torunu olduğu olur! Tarım toprakları miras yolu ile çok bölünür. Gelişmeden yeterli pay alamazlar. Nüfus ülke genelinde dengesiz dağılır. Yatırımlar dengesiz olur. Göç alan yerlerde kent düzeni bozulur. Kültürel anlaşmazlıklar olur. Çarpık kentleşme olur. Ülke içinden ve ülke dışından gelişmiş bölge ve ülkelere göç olur. Devamlı göçler olur. İnsanlar kendi istekleri ile göç ederler. Yüksek gelir etmeyi hedeflerler.

 “Nüfus planlamasına, devlet teşvik etmesine rağmen uymazlar.” Aklı, ilmi, doğru kullanmadıklarının, zorunu hep yaşarlar. Çok nüfus nedeni ile aile ve akraba içinde sorunlar çok olur. Savaşlar, ırk ayrımları, aşiret kavgaları olur. Anarşi, şiddet, terör, çatışma olur. “Devlet bu kötü koşullar altında hizmet götürmekte zorluk, olanaksızlık yaşar. Bu gibi kötü durum ve koşullar mülteci oluşturmaktadır! ”

 Dünyada 72 milyon mülteci vardır. Ülkemizde ise 5,6 milyon mülteci- sığınmacı vardır. Dünyada ülke temelinde en çok Türkiye’de mülteci vardır. Bu izlenen yanlış politika, “açık kapı politikası” nedeni ile oldu. Ülkemizi her yönü ile bozdular. Her yönü ile zayıf düşürdüler. Sadece ülkemizdeki, 5,6 milyon mülteciye bakmıyoruz. 150 ülkedeki, zor durumda olanlarda bakıyoruz. Sadece Türk Kızılay 2019 yılında ülke dışındaki 22 milyon kişiye yardım ulaştırdı. Ülkemizde 400 kadar yardım kuruluşu olduğunu sizler düşünün. 

“Ülkemizde 1939 yılına kadar Doğu bölgeleri anarşi, şiddet, terör, isyanlarla berbat oldu! 1970 yılından günümüze, 2020 yılına kadarda berbattır! Bu bölge halkını emperyalistler, mankut olarak kullanmaktadır!”

Afrika, Asya, Güney Amerika ve ülkemizin Doğusu gibi yerlerde nüfus artışı çok fazladır. Bu durum işsizliği, ücret düşüklüğünü, eğitimsizliği, teknoloji zayıflığını, insan hakları zayıflığını, insanlığı azaltır. Hırsızlığı çoğaltır. Toplum, aile, devlet düzenini yok eder. Bu toplumlarda eğitime- öğretime, yeniliğe karşı tepki vardır. İlkel, feodal şekilde yaşamayı isterler.

Doğal felaketlere hazırlıklı, önlemli olmalı. İklimleri bozmamalı. Yer şekillerini tahrip etmemeli. Bitki örtüsünü geliştirmeli. Su kaynaklarını korumalı. Toprak özelliklerini bozmamalı. Tarım, hayvancılık, sanayi, teknoloji, turizm, ticaret, yer altı ve yerüstü kaynakları, ulaşım, iletişim, bilişim, askeri, eğitim- öğretim alanında gelişme sürekli olmalı. İsraf etmeden, gelişme sürdürülmeli. İstihdama yer açan yatırımlar, girişimler yapmalı.

Dünyanın fiziki, sosyal yapısı zaman içinde çok değişiklikler geçirdi. “Kaba Taş Devri, Yontma Taş Devri, Yeni Taş Çağı, Maden Çağı yaşamış olduğu anlatılmaktadır.” Bu çağlarla ilgili tarihler verilmektedir. Ama verilen yıl rakamlarının doğru olmadığı, araştırmalar sonucunda anlaşıldı. Ülkemizin Güneydoğu’sunda, “Göbeklitepe” kentinde, günümüzden 12 bin yıl önce bir medeniyet olduğu görüldü. Oysa 12 bin yıl önce insanların avcılık, toplayıcılık yaptığı, mağaralarda yaşadığı söyleniyordu. “Habeşistan’da günümüzden 200 bin yıl önce yaşamış, insan iskeletleri bulundu.” İnsan bu kadar uzun süreci gelişmeden, geçiremezdi. “İnsan, bilemediği konularda uydurma, kurgu yapmaktadır!” Var olan medeniyetler doğal ve jeolojik devirlerde kaybolmuş olabilir.

Sanayi Devrimi 1750 yıllarında İngiltere’de başladı. Şimdi ise Bilgi, Teknoloji, Uzay, Yapay Zekâ çağında yaşıyoruz. Ama hala bilim ve teknolojiden yararlanamayanlar, ilkel çağ koşullarını; aç, susuz, kâğıtsız, okulsuz, ekmeksiz, giysisiz ne yazık ki, yaşamaktadır. Hala kâğıt kullanamayan, toplumlar bulunmaktadır. Milli gelirleri azdır. Doğum oranları fazladır. Ortalama ömür kısadır. Kentleşme oranı düşüktür. Enerji tüketimi az veya hiç yoktur. İletişim, ulaşım gelişmemiştir. Okur- yazarlık oranı düşüktür.

Gelişmiş ülkelerde her imkân- olanak vardır. Emperyalisttirler. Sömürücüdürler. Sömürgecidirler. Zaten bu alçakların yüzünden, diğer gelişmemiş ülkeler de olumsuz etkilenmektedir. Bu gelişmiş ülkeler; barış, insanlık, merhamet düşmanıdır. Dünyayı sürekli çatışmaya, savaşa sürüklemektedirler!

Ülkem, vatanım, memleketim, yurdum, dünyada bir tanedir. Her şeyi ile çok iyi, güzel, şahane, harika, harikuladedir. Ovaları, dağları, düzlükleri, tepeleri, köy, kentleri ile her şeyi ile eşsizdir, benzersizdir. Ülkemizin ortalama yüksekliği 1,132 metredir. Dünyanın üç eski kıtası arasında, ortasında yer alan, 4 denizi olan, boğazları olan, nehirleri çok olan, tarihi olan şahane vatandır. Tek dağları, sıradağları vardır. Dört jeolojik devirden de etkilenmiştir. Bu jeolojik devirler şunlardır:

1-      “Birinci jeolojik devirde; dağlar, madenler, kömür yatakları sert kütleler oluşmuştur.”

2-      “İkinci jeolojik devirde; Kuzey Anadolu Dağları ve Toros Sıradağları oluştu.”

3-      “Üçüncü jeolojik dönemde; Anadolu yarımadası yükselmeye başladı. Volkanik dağlar oluştu. Linyit, tuz, bor, petrol yatakları oluştu, oluşturuldu.”

4-      “Dördüncü jeolojik devirde; Anadolu toprakları yükselmesini devam ettirmiş. Ege Denizi’nin yerinde bulunan; “Egeit” karası çökmüş. Çöken bu yerlere, Akdeniz suları dolmuştur. İstanbul ve Çanakkale boğazları 4. Jeolojik dönemde oluşmuştur. Günümüzden 8 bin yıl önce oluştuğu sanılmaktadır. ”

                Kıvrımlı dağlarımız, kırıklı dağlarımız, volkanik dağlarımız, tek dağlarımız, sıradağlarımız vardır. Hepsine canım kurbandır.

                Vadilerimiz, şalelerimiz, çağlayanlarımız, peribacalarımız, platolarımız, ovalarımız, dağ içi ovalarımız, delta, akarsu, farklı yeryüzü şekillerimizin her biri şahanedir. Hepsine canım, cananım fedadır.

                Ülkemde, 7 coğrafi bölge vardır. Her coğrafi bölgenin farklı iklimleri bulunmaktadır. Toprağımız da farklıdır. Farklı özelliklidir. “Onlarca çeşit toprağımız vardır.” Hepside çok önemli, değerlidir. Ülkemin her doğal varlığı çok değerli, kıymetlidir. “Topraklarımız; kentleşmeden, erozyondan, yangından, selden korumasını mutlaka öğrenip, sağlamalıyız.”

                Vatanımızı, yeşil ve mavi vatanımızı her türlü hastalıktan, zarardan, ziyan verenden, hastalıktan, pisletmekten, kirletmekten korumalıyız. Eğer toprak, hava, su, iklim sağlıklı olmazsa, kendimiz sağlıklı yaşayamayız. “Topraklarımıza zararlı yapay gübre atmamalıyız. Zararlı zirai ilaç ve yabani ot ilacı atmamalıyız. Zararlı, kimyasal karışmış sularla sulamamalıyız. Havasını kirletmemeliyiz. Bahçe, tarla otlarını yakmamalıyız. Ormanlarımızı yakacak kadar hayvan altı yaratık durumuna düşmemeliyiz.”

 “2019 yılı dünyada ormanların en çok yakıldığı yıl oldu. Sibirya, Afrika, Güney Amerika kıtası, Avustralya’da aylarca ormanlar yakıldı! Bugün, 06.01.2020 günüdür. 2019 Eylül ayından beri,  dört aydır, Avustralya’da 200 farklı yerde orman yangınları devam ediyor! İki milyon hektar orman alanı yandı. 500 milyon tane hayvan yanarak öldü! 23 insan ve binlerce ev, taşıt yandı! Hava sıcaklığı bugün itibarı ile 47 santigrat derecedir. 200 orman yangın alanı, 100 orman yangınına düştü!”

“ Sibirya’da da 3 ay orman yangını devam etti.”

“Amazon ormanları da 4- 5 ülkeyi kapsar şekilde devam etti!”

 “ Afrika’da aynı acınacak şekilde ormanlar yakıldı!” 2019 yılında 16 milyon orman yangını çıkarılmış! “İnsan bu akılsız aptallığı ile sonunu hazırlamaktadır!” Ülkemizde de her yıl 1,500- 2,000 orman yangını çıkarılmaktadır! İnsan aptal mankut, çıkar budalası manyak olunca; yaptığı her iş zararlı, ziyan evren tipte olur.”

“Lütfen! İnternete giriniz. Ormanların yararlarını öğreniniz.”

Karadeniz’in geniş yapraklı ormanlarını, 1,500’den fazla akarsuyunu, yaylalarını, dağlarını, güzelliklerini öğreniniz. Bendeniz, Rize’de doğdum. 24 yıl yaşadım. Daha sonra Kocaeli, Kandıra, Kozluk, Göksün, Altınova’da yaşadım. Karamürsel’de yaşadım. Hep aynı tip ağaç ve bitki çeşitleri ile bir arda oldum. Hemen her gün veya iki günde bir Karamürsel’de 5- 9 saatlik dağ yürüyüşleri yaptık. Rize, Kandıra, Karamürsel dağlarını çok iyi bilir ve tanırım. Batı Anadolu, Akdeniz, İç bölgeler, Sarıkamış ormanlarına bayıldım.

Ülkem, akarsuları ile olsun, yer altı suları ile olsun; iyi durumdadır. Tatlı su varlığının %82,5’ü akarsulardan, %17’5’ğü yer altı sularından karşılanmaktadır. Ben ve kardeşlerim, küçük bahçelerimizi sondaj yer altı suyundan karşılıyoruz. 9 metre derinliğinden sondaj su çıkarıyoruz.

Başlıca ırmaklarımız- nehirlerimiz şunlardır: “ Çoruh, Yeşilırmak, Kızılırmak, Filyos, Bartın, Sakarya, Susurluk, Meriç, Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Aksu, Göksü, Manavgat, Dalaman, Seyhan, Ceyhan, Asi, Fırat, Dicle, Aras, Kura gibi ırmaklarımız vardır. Allah cc. Nimetlerimiz artırsın, inşallah. Eksiltmesin, inşallah. Suyun nimeti saymakla bitmez. Su hayattır.

Göllerimiz de çok güzel ve nimetlidir. Kirletmemek, korumak gerekir. Yirmi kadar ırmağımız, 20 kadar güzel gölümüz vardır. Gölleri kurutma çabası, akılsızlık işidir. Yer altı sularını yok etmek, hayvanları öldürmektir! Aklı, zekâyı; ilim, bilim, bilgi ile dosdoğru kullanmayanların başına pislik yağar! Doğayı bozmamalı. Doğayı bozan, kendini bozar, unutmamalı.