Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi, vatanını en çok seven, görevini en iyi yapan kişidir.

Ancak, günümüzde bazı öğretmenlerin ve vatandaşların ahlaki değerlerden uzak davranışları, bu ilkeye meydan okuyor gibi görünüyor. Özellikle, bir öğretmenin öğrencilerine işini doğru yapmamayı subliminal mesajlarla öğretmesi ve bu davranışın sonucunda öğrencilerin meslek hayatlarında yansımaları, toplumda derin bir endişe yaratıyor.

Öğretmenler, toplumun en önemli yapı taşlarından biridir. Onlar, genç nesilleri şekillendirirken sadece akademik bilgiyi değil, aynı zamanda etik değerleri de aktarmakla sorumludurlar. Ancak, bir öğretmenin derslerine geç kalarak ve hatta dersleri hakkını vermeden işleyerek öğrencilere kaytarmayı öğretmesi, bu sorumluluğu ihmal etmenin ötesine geçiyor. Öğrenciler, öğretmenlerini model alarak davranışlarını şekillendirirler. Dolayısıyla, ahlaki değerlerden uzak bir öğretmen modeli, toplumda ahlaki erozyona neden olabilir.

Öğrencilerin meslek hayatlarına yansıyan bu ahlaki erozyon, toplumun her alanında hissedilir hale gelir. Bir aşçı, yağdan, salçadan çalmaya başladığında, bir müteahhit çimento ve demir çalmaya başladığında veya bir siyasetçi vatandaşın hakkından çaldığında, aslında bu davranışların temelinde öğrenilen bir ahlaksızlık yatar. Ahlaki değerlerin zayıflaması, toplumun genel güven duygusunu sarsar ve haksız kazanç elde etmek norm haline gelir.

Ancak, umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Çünkü ahlaksızlık öğrenilen bir davranıştır ve bu nedenle değiştirilebilir. Öğretmenler, öğrencilere sadece akademik bilgiyi değil, aynı zamanda doğruluk, dürüstlük ve saygı gibi temel değerleri de aktarmalıdır. 

Sonuç olarak, toplumun ahlaki değerlerini korumak ve güçlendirmek için öğretmenler ve vatandaşlar arasında işbirliği ve çaba gereklidir. Her bireyin, ahlaki sorumluluklarını yerine getirerek, daha adil, daha dürüst ve daha saygılı bir toplumun inşasına katkıda bulunabileceğine inanıyorum.