Önce kendimizi en iyi, güzel, harika, şahane, çağa uygun, dindar şekilde yetiştirmeliyiz ki; kendimize, çocuklarımıza, çevremize de yararlı olalım. İnsan ömründe; bilgi, bilim, sanat, zanaat, meslek sahibi olacak kadar zamana, ömüre sahiptir. Yeter ki, olanakları iyi değerlendirelim. Fırsatları kaçırmayalım. İyi niyetle, duygu, düşünceyle, yararlı işlere yönelelim. Azmedelim, gayret edelim. Amacımızı, hedefimizi belirleyip, kararlılıkla ilerleyelim. Severek, çabalayarak, başarılı olmaya çalışalım. Stratejik plânlarla, en kaliteli, verimli, programlı, İnovasyonlu, algoritmalı çalışalım.

“Sorun varsa, belirleyelim. Çözüm yollarını, gerektiğinde ortak uzman akılla, ortak bilgi alışverişi ile çözmeye çalışalım. İşbirliği, elbirliği, yardımlaşma, dayanışma, işbölümü yaparak, sorunların üstesinden gelelim. Asla sorunlar karşısında pes etmeyelim. Yılmayalım. Kendimizi çaresiz, çözümsüz görmeyelim.”

Bugün, ülkemizde sanat, zanaat, meslek, bilgi öğrenimi ücretsizdir. Hatta meslek öğrenimi yapanlara, sigorta yapılmakta, ücret verilmektedir. Her türlü okul okumakta ücretsizdir. Devlet, meslek ve öğrenimi farklı sosyal yardımlarla desteklemektedir. “Bunun için 85 milyon olan ülke nüfusumuzun, 30 milyona yakın öğrencisi bulunmaktadır. Sorun ise; iş alanı olmayan dallarda okunmasıdır.”

“Çevreme bakıyorum. Daha çok bölgemizde, çevremizde hangi mesleklere ihtiyaç varsa, o dalda lise ve yükseköğrenim verilmektedir. Bu çok güzel bir olaydır.”

İyi huy, güzel ahlâk, edep, hayâ, hak, hukuk, doğruluk, dürüstlük, düzgünlük ile en güzel şekilde çalışalım. En güzel örnek biz olalım. Biz iyi, güzel örnek olursak, başkalarını da aydınlatıp; rol model, iyi, güzel örnek oluruz.

“Bilimin ve İslam dininin tüm değerlerinden; akılla, zekâyla, ortak akılla yararlanmalıyız. İnsanın çözemeyeceği, çare bulamayacağı pek sorun yoktur. Yeter ki; stratejik plan, program ile kaliteli, verimli iş yapmaya yönelelim.”

İnsan önce kendini, aile halkını, çevresini iyileştirmeli. İslam değerleri ile iyileştirip, düzeltmeli. Adil, ağırbaşlı, alçakgönüllü, azimli, bağışlayıcı, basiretli, cesur, yılmayan, bıkmayan, usanmayan olmalı. Cömert olmalı. Çok çalışkan olmalı. Şükreden, hamt eden, zikreden, ibadet eden, iyilik eden olmalıyız. Her varlığımızla dürüst olmalıyız. Güler yüzlü, güvenilir, hayâ sahibi, ar, utanma sahibi olmalıyız. Hoşgörülü, iffetli, ikram edici olmalıyız. İnsaflı, vicdanlı, iyi niyetli olmalıyız. Kanaatkâr olmalıyız. Aç göz, doyumsuz olmamalıyız. Kararlı, istikameti hak olan olmalıyız. Kibar, centilmen olmalıyız. Merhametli olmalıyız. Orta yolda dosdoğru olmalıyız. Özverili olmalıyız. Sabırlı olmalıyız. Sevgi, saygı taşımalıyız. Sorumluluk sahibi olmalıyız. Sevgi, şefkat, müşfik olmalıyız. Takva sahibi, muttaki olmalıyız. Vefalı olmalıyız. Yumuşak huylu, bilgi ile yaşayan olmalıyız.

Bugün, 23.11.2022 günü saat: 04.08’de Düzce İli Gölköy İlçe merkezli, 5,9 şiddetinde, 6,8 km. derinlikte bir deprem oldu. Eski binalarda hasara neden oldu. 92 kişi yaralandı. Depremi biz Altınova İlçemizdeki evimizde uyurken, fark edip, kalktık. Yeni evimiz depreme dayanıklı yapılmış.

Düzce de bugün olan depremin büyüklüğü 5,9 ama şiddeti- yıkıcılığı 8 olmuş! Yüzeye çok yakın deprem olmuş!

Bizler, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremini de Karamürsel İlçe merkezindeki evimizde görmüştük. Depremde uyanıp, sokağa çıkmıştık. 100 gün dışarıda kendi yaptığımız çadırda kalmıştık. Havalar soğuyunca, evimize girmek zorunda kalmıştık. Binamız deprem mevzuatına göre yapılmamıştı. Zaten deprem mevzuatına göre ev yapma yoktu.

17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra, 12 Kasım 1999 da Düzce’de ikinci bir deprem yıkıcı olmuştu!

Ülkemiz deprem kuşağındadır. Binden fazla deprem fay hattı vardır. Kuzey Anadolu deprem fay hattı yaklaşık 1600 km. uzunluğunda, Güney doğu Anadolu deprem fay hattı yaklaşık 600 km. uzunluğundadır. Bunun dışında yine bin taneden fazla deprem fay hattı bulunmaktadır. Ama buna rağmen deprem mevzuatına göre, 2002 ve 2012 yılına kadar bina yapılmamış!

2002 yılında 19 İlimiz, 2012 yılında da 62 İlimizde deprem mevzuatına göre bina yapılmaya başlandı. “Bu yıllardan sonra kentsel dönüşüm ile 3 milyon 200 bin konut yapıldı.” “ Devletin TOKİ denilen, yapı yapan kurumu da 1 milyon 170 bin konut yaptı.” Bu binaların depreme dayanıklı olduğu düşünülmektedir. Bunlarda yaklaşık 25 milyon insan oturmaktadır. Geri kalan 60 milyon insan, depreme dayanıksız binalarda oturmaktadır!

“Hala kırsal kesimde kerpiç binalar, briketten yığma binalar bulunmaktadır!” “Yontulmamış kaya taşlarını çamurla dizip, ev yapanlarda çoktur!”  5 şiddetindeki bir depremde bile yıkılmakta, can ve mal kaybına neden olmaktadırlar!

Bu durum devletin madden güçsüzlüğünden, halkın fakirliğinden ve çok doğurganlığından kaynaklanmaktadır. Depreme dayanıklı bir ev, konut sahibi olmak çok zordur. Böyle olmasına rağmen alabildiğine doğurgan kadınlar, çok çocuk sahibi olan düşüncesiz babalar vardır.

Çocuğunu evlendirmeden önce kerpiçten bir oda yapıyor. Ona ev diye veriyor! Bilgi yok, meslek yok, sanat yok, iş yok, çalışma yok! Sefil, perişan yaşayan bir insan topluluğu var! Ülkemizde böyledir. İlkel, feodal toplumlarda bu; acınacak, sefil, perişan durumdadır.

Marmara depremleri; 1231- 1509- 1766- 1772- 1895 ve 1999 yıllarında yıkıcı oldu!  1772 yılı depremini bizler tespit ettik. Altınova ilçesi, Karadere Köyü’nden rahmetli Cemalettin Özbay abi ile Hersek de mezar taşlarını kopyalamasını yapıyor, resimlerini çekiyorduk. Çalınmamış 35 tane mezar taşı kalmıştı. Bir tanesinin hem sarığı hem de mezar taşı ortadan kırıktı. Cemalettin abi onu okumak istemedi. Israr edip, okutturdum. “Taşta yazıyordu ki; 1772 yılında Hersek’teki Yeni Camide yanı Hersek zade Ahmet Paşa adlı camide ibadet ederken, depremde, taşın düşmesi sonucu öldü!” Biz bu bilgileri, Kocaeli Tarih Araştırmaları Vakfına verdik.

Hersek zade Ahmet Paşa adlı Altınova- Hersek’teki tarihi Camii, 1508 yılında yapılmış. 1509 yılında depremde hasar görmüş. Yine yapılmış. 1766 yılında hasar görmüş. 1772 ve 1895 yıllarında yine depremde hasar aldı. 1999 Marmara Depreminde yine hasar gördü. Minaresi bile yıkıldı. Bu yıllarda olan depremler yıkıcı depremlerdir. Hem büyüklüğü ile hem de şiddeti ile yıkıcıdırlar. Öyle ki, 1509 depremi Kahire’den bile duyuldu. 1766 depreminde padişah bile İstanbul’dan Edirne’ye gitti.

Hersek’teki tarihi camii, karataştan yapılmış. Su basma temelinin kalınlığı 250 cm. olup, duvar kalınlığı 190 cm’dir. Buna rağmen her depremde hasar gördü. Demek ki, binalarımızı tüm doğal afetlere karşı çok dayanıklı yapmalıyız. Altınova- Hersek bölgesinden her zaman yıkıcı olan 3 fay hattı geçmektedir.

Sadece binaları sağlam yapmak da yeterli değildir. Depremden ve diğer doğal ve beşeri afetlerden korunma da öğrenilmeli. Sivil savunma, depremden, yangından, selden, yıldırımdan korunma öğrenilmeli. İlk yardım, iş sağlığı ve güvenliği de öğrenilmeli. Afetlerden kurtarma öğretilmeli. Devlet, halkı bu kurslara almalı.

1999 Marmara depreminde depremden kurtarma yapma bilinmiyordu. 1999 Marmara depreminden sonra kurtarma kurumları oluşturuldu.

Ülkemizde bin taneden fazla deprem fay kuşağı olduğu unutulmamalı.

Hersek Camisinde onarımlar aslına uygun yapılmamıştı. Aslı; kubbeli, külliye biçiminde olmasına rağmen; külliyeler yok edildi. Kubbe yıkıldı. 2007 yılında sadece camii, aslına uygun onarıldı. Külliyeler yıkılıp, yok olmuş! Yalova, Altınova İlçesi, Hersek Köyündeki bu tarihi camii, görmeye değer bir eserdir. Bendeniz, bu köyde 1987- 1995 yılları arasında 8 yıl müdür yetkili öğretmen olarak 8 yıl öğretmenlik yaptım. Şu anda bu köyde tersaneler kurulmuş. Osmangazi asma köprüsünün İzmir’e giden yolu yapılmış. Okul ve lojmanı ve de birçok ev bu yol geçişi esnasında yıktırıldı.

İnsan bilgili olmalı. Bilgililer, doğru, dürüst, sorumlu, yükümlülüklerini yerine getiren olmalı. Ülkemizde bu durum pek olmadığı için; devletimiz, halkımız çok acılar çekmektedir. Bugün Düzce de olan depremin çok yıkıcı olmamasının nedeni, sebebi; 1999 yılında olan depremden sonra İlde dayanıksız binaların %75’inin “kentsel dönüşüm” adı altında yenilenmesidir. Sadece bilgili olmak yeterli değildir. Bilgiyi uygulamak da önemlidir.