Bilimsel düşünce: “bilime dayanan araştırıcı, eleştirici, nesnel düşünce”(Google sözlük) gibi kelimelerle tanımlanmaktadır. Bilimin açığa çıkmasında ilkleri oluşturan taşlar, merak ve gözlemdir. Bilimsel düşünce de, tıpkı bilim gibi merak ve gözlem yapılması ile başlamıştır. İnsanoğlu, merak duyduğu şeyleri genellikle gözlemeye başlar, sonraki adımlarında ise, gözlemlediklerini beyninde kurgular, kurguladıkları düşünceleri yazıya dökmek için strateji hazırlar, dökülen yazılar üzerinde analiz yapar, yapılan analizi defalarca değerlendirir ve en sonunda da değerlendirdiklerini teker teker hayata geçirmeye başlar. Bu bilgiler ışığında, biz insanlar aslında, öğrendiklerimiz ve deneyimlediklerimiz  ile zaten bir bilimsel düşünebilme açısını hayatımızda farkında olalım veya olmayalım, uygulamış oluyoruz. Farkındalık ise, tamamen insanın, yaşamı içerisinde bazı olayları anlayabilme, onu fark edebilmesiyle ilintilidir. Fark edildiği an, aydınlanma, gözlem, daha ayrıntılı analiz,  resmi tüm yönleriyle görebilme vb. birçok düşünce gün yüzüne çıkmaktadır. 

Şiir; Birçok yazılı eserlerin, özetlerin, resimlerin ve birçok sanatsal güzelliklerin mısralarda kendini bulması, mısralarında okuduğumuz kelimelerin, hayalimizde yer etmesini ve anlatılan duyguyu yaşarmışçasına bize ustalıkla yansıtabilen bir  güneş, bir aydınlanma kaynağıdır. Şiirde bilimsel düşünce var mıdır? Kesinlikle vardır, yukarıda da değindiğim üzere, merak ve gözlemle başlayan süreç şiir için de geçerlidir. Şiir, merakın, gözlemin kalem aracığıyla mısralarda yer bulması da diyebiliriz. Yani bilimsel düşünce, her yerde bizlerin önüne çıkmaktadır, görmesini bilirsek. Şiirin birçok türü mevcuttur.(Lirik, epik, didaktik vb.) Tüm bu türleri yazabilmemiz ve okuyucular açısından anlaşılabilmesi için belli başlı bazı kriterlere taşımaları gerekmektedir. Peki bu kriterler nelerdir; 

1-Şiir, türlerine göre ayrıldığı için, şiirde kelimeler şiir türüne göre uyumlu ve okuyucuya anlatılmak istenen anlam bakımından şiir türünü hemen ortaya çıkartmalıdır. 

2-Şiir, belli bir hece ve kalıpta yazılmakta olduğu için, hece ve kalıp bilgisi olan, anlam ve mantığını çözümleyebilmiş kişilerce yazılması gerekmekte ve kurallara uygun olması beklenen bir durumdur. 

Özetle görüldüğü üzere, bilimsel düşünebilmek aslında hayatımızın her alanında yerini korumaktadır. Yeter ki olduğu yerden, gün yüzüne çıkartmasını bilelim. Tüm bunlarla birlikte, bilimsel düşünce ve şiiri belli yöntemlerle hayatımıza kural olarak koyabiliriz. Peki bunu nasıl ve hangi yöntem araçları ile yapacağız? Cevap içimizde saklı aslında. Bilimsel düşünebilmek, şiir yazabilmek, şiiri anlayabilmek, çözümleyebilmek için, belli yöntemlere uyulması lazım tıpkı biz insanların doğuştan içinde olan ancak, fark edemediği yöntemler gibi. Adil davranmak, dürüst olmak, nesnel olmak, yazıyı değerlendirme aşamasında kendi düşüncesinden ziyade uygunluğunu kontrol edebilmek, bilgi aşırmacılığı yapmadan özgün halimizle var olabilmek gibi birçok özellik barındırmaktayız. Sözlerimi şu şekilde toparlamak ve özetlemek istiyorum. Bilim, bilimsel düşünce, sanat, vb. birçok kategorize edilmiş alanları hayatımıza bir şekilde katıyoruz, önemli olan katmak değildir, önemli olan, sevmek, sevgiyi yoğurduğunuz alanları merak edersiniz, derinlemesine gözlemlersiniz ve isterseniz bilimsel düşünce ile hareket edebilirsiniz. Şiirle, sanatla ve tüm sevdiğiniz alanlar ile bilginize bilgi katarak dolu dolu yıllara kavuşmanızı temenni ediyorum.