Sağlıklı doğma, sağlıklı olma, sağlıklı yaşamak için; hayatı bilgiyle, bilinçle, özenle, tıbbı, dini kurallara uygun yaşamamız gerekir.
Yüzlerce tıbbı ve dini kurala özenle uyarak, hayatı bilinçli sürdürmemiz gerekmektedir.
Öncelikle sağlıklı bir nesilden- kuşaktan dünyaya gelmemiz gerekir. Anne, baba, nine, dedelerimiz sağlıklı olmalı. DNA, genleri sağlıklı olmalı. Zararlı madde kullanan olmamalı.
Anneden doğduktan sonra, bebek kendine gelir- gelmez, anne sütü emmeye başlamalı. Anne sütü çok önemli bir besindir. Diğer besinlerle karşılaştırması yapılamaz. Bebeği mutlaka 2 yıl kadar emzirmeli. Annede süt az ise, bebeğin süt emmesi ile süt miktarı artar. Beslenmeye de dikkat edilse, süt eksikliği çekilmez.
Ağır sütü denilen bu koyu kıvamlı ilk sütün bebeğin sağlığı, gelişimi için çok önemli besindir. Ağız sütü mutlaka bebeğe emzirilmeli. Bebek ile annenin ten tene, can cana olması, süt miktarını artırır. Beslenmede doktor önerileri almalı ve eksiksiz yerine getirmeli.
Çocuk sahibi olmak isteyenler önce vücudunu her türlü kirden, pislikten, zararlıdan, kötülüklerden, zararlı ve kötü maddelerden arındırmalı. Bu zararlı maddeler vücudun genlerini, DNA yapısını bozar. Böyle bir vücuttan oluşacak bebek de eksik, noksan doğar. Engelli doğar. Beyin ve ruh yapısı berbat doğar. Geri zekâlı, eksik zekâlı doğar. Sağlıklı olmaz. Bugün ülkemizde engelli, sakat insan sayısı çok yüksektir. %10’u geçmiştir. Bunlar devletimize ve milletimize yüktür.
Pankreasta insülin üreten hücrelerin işlevini yapamaması sebebiyle şeker hastalığı oluşmaktadır. Bu durum kan şekerinin yükselmesine neden olmaktadır. Şeker hastalarının, şekerli, tatlı yememesi gerekir. Yediği yemiş ve meyvelere de dikkat etmeli. Şeker hastalığının olmasında genetik kalıtımlar ve dış etkenler sebep olmaktadır.
Bedeni, vücudu yıpratacak hastalıklardan da korumalı. Tedavi olmalı. İyileşmeye çalışmalı. Bazı hastalıklar tedavi olmamaktadır. Ancak vücuda olan zararları azaltılmaktadır. Bu hastalıklardan biri de; Diyabet denilen şeker hastalığıdır. İnsülin hormonu eksikliğinden veya etkisizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu hastalık ömür boyu süren ve vücuda onarılmaz zararlar veren kronik bir hastalıktır. Tüm vücut organlarını bozar.
İnsülin, pankreas denilen organın sağladığı hormondur. Pankreas işlevini yapmazsa, şeker hastalığına tutulmuş olunur. Kandaki, şeker oranı düşer veya yükselir. İki durumda da insan rahatsızlık duyar. Yüksek şeker oranında insülin almalı. Düşük olursa, tatlı kullanmalı. Şeker hastalığı az ise Tip 1 diye nitelenir. Fazla ise Tip 2 diye tanımlanır. Şeker hastalığı genellikle 35 yaş üstünde görülse de, çocuklarda da görüldüğü olmaktadır.
Şekerin miktarının aç karnına 70- 100 mg/ dl. Olması gerekmektedir. Tok karnına bu oran değişmektedir. Ama yine de 160’ı geçmemeli.
Günümüzde bazı tatlı yiyeceklerde Glikoz konmaktadır. Bu daha ucuz olduğu için yapılmaktadır. Bu Glikoz denilen tatlandırıcı, şekerden çok daha zararlıdır.
Şeker yükselince insan kendini yorgun hisseder.
Şeker hastaları her gün doktorun önerdiği şekilde insülin olmalıdır. İnsülin düzenli yapılmalı. Eksersiz yapılmalı. Şeker miktarını normal düzeylerde tutmalı.
Organ bağışı yapmak çok önemli bir sevaptır. Organ bağışı ile başkaları hayata bağlanır. Bir can kurtarılır. Bunun sevabı çok büyüktür. Umutlar canlandırılır. İnsan ölür ama organını verdiği insan yaşar.
Ben 24 yıl İlçemiz Kızılay Şubesi yönetim kurulunda bilfiil, çok etkin, aktif görev yaptım. Kan ve organ bağışlarında görev yaptım. Bazı tarikat mensupları kan veriyordu ama organ bağışlamıyordu. O tarikatların vaizlerinde de vermeme öğütleniyordu. Oysa T. C. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 3 Mart 1980 tarih ve 396 sayılı karar ile organ naklinin caiz olduğu kararını, fetvasını vermiştir.
Bugün beyin hariç tüm organ nakilleri yapılmaktadır. Ama yeterli organ bağışı olmadığından, insanlar organ yetersizliğinden ölmektedir. Ben organ bağışını 10 yıl kadar önce yaptım. Yeterince kan da verdim.
ALLAH CC. MAİDE SÜRESİ 32. AYETTE mealen buyuruyor: “ Her kim birini yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.”
HIV gibi virüslerden korumak için temastan, kan ile bulaşmasından, ter ve tükürükle bulaşmasından, berber tıraşından, aynı havayı solumaktan, başkalarının eşyalarını kullanmaktan, sinek, sivrisinek, böcek ısırmasından korunmak gerekir. Hayvan ısırmasından korunmalı. AIDS gibi hastalıklardan da korunmalı. Bu hastalıkların aşıları yoktur. KKK Hastalığı bir kenenin ısırması ile olmaktadır. Isırığı ile ölüme neden olmaktadır. Bu hastalığında tedavisi, aşısı yoktur. Ülkemizde Kayseri Üniversitesi KKKH ile ilgili aşı geliştirmeyi sürdürüyor. Faz- 1 aşı denemesini yaptı. Kullanılmasının ise 4- 5 yılı bulacağı bugün açıklandı. Kayseri üniversitesi 2020- 2022 yıllarında tüm dünyayı olumsuz etkileyen KORONA 19 Pandemisinde de aşı üretmişti. Ama aşı olanlar yine Korona oldu ve öldü. Dünyada yanlış anımsamıyorsam 6 milyon kadar insan öldü. Bunun için virüslerden azami ölçülerde korunmalı. Virüsler, Bakterilerden farklıdır. Özel aşı, ilaç istemektedir.
Müslüman bilgili, bilinçli olmalı. Her türlü tehlikeye karşı kendini korumayı becermeli. Bunun için bilgiye, beceriye sahip olmalı. Beş yıl önce korona – 19 Pandemisine karşı ilaç ve aşıyı inatla kullanmayanlar oldu. Bunlar aşı karşıtı olanlardı. Bunlar 7- 9 kişi olarak ailece öldüler. Benim bir öğretmen arkadaşımda, ilaç kullanmadığından ailece öldüler.
Virüsler sık sık ve kolay bulaşır. Kalabalık yerlerden sakınmalı. Maske kullanmalı. Başkasının eşyalarına dokunmamalı. Hastalık konusunda Tıp uzmanlarını dinleyip, uymalı. Tıp ilmine karşı çıkan, cahil cühela, çapulculara uymamalı. Gerektiğinde en iyi, yeterli şekilde tıbbı hizmet almalı. Ben 35 yaşında kalp krizi geçirdim. Aldığım önlemler yüzünden, Allah’ın izni ile hasta şekilde de olsa, 35 yıldır yaşıyorum. By- Pass oldum. 7 kez anju oldum. Prostat operasyonu geçirdim. Üç yerime stent taktırdım. Hastalığım olduğunda, tedavi olmaya çalışıyorum. “Allah cc. İnsanın kaderini kendi çabasına bağlamıştır.” “Bu yazımda, T. C. Sağlık Bakanlığı kaynaklarını kullandım.”
Kan değerlerimizi sürekli kontrol ettirmeli.
Vücut organlarımızın sağlığına baktırmalı.
Vurdumduymaz asla olmamalı.
En iyi şekilde tedavi olmalı. İyileşme sağlamalı.
İnsan yaşadığı her günü en iyi şekilde değerlendirmeli. Gelişmediği bir gün, kendisi için ölü bir gün olur. Öğrenmeyen, gelişmeyen insan, geçirdiği günü, kendinin ölü olduğunu düşünsün. Her konuda gelişme sağlamalıyız. Ham, gelişmemiş insanlardan uzak durmalıyız. Onlarla asla tartışma, sürtüşme, itişme, kavga içine düşmemeliyiz. Bugün ham, çiğ, gelişmemiş insanlar hep birbiri ile kavga etmekte, yaralanmakta, ölmekte, öldürmektedir! Bu cahil cühela çapulcuların işidir. Olgun insan bu gibi olumsuz davranışlar içinde kesinlikle olmamalı.
Para ile kitap, dergi alamıyorsak, halk kütüphanelerinden yararlanmalıyız. Sohbetlere, kurslara katılmalıyız. En iyi insan olmaya çalışmalıyız.