Filistin’e M. Ö. Yanı İsa as. Peygamberden 5 bin yıl önce Filistinliler göç etmişler. Yanı bilinen tarih itibarıyla, günümüzden 7 bin yıl önce Filistin’e göç etmişlerdir. İsrail kabileleri ise M. Ö. 2200 yıllarında Filistin’e göç etmişler. Yanı Filistinliler, Filistin adı verilen topraklara, İsraillilerden 3 bin yıl kadar önce gelmişler.

Filistin toprakları; Hititler, Mısırlılar arasında nüfuz mücadelesine sahne oldu. Hazreti Yuşa Peygamber döneminde, Yahudiler, Filistin’e sahip oldular. Filistin M. Ö.931 yılında İsrail ve Juda            ( Yahuda) krallıkları arasında bölündü. Daha sonra Asurlular, Babil’iler, Persler, Romalılar, Filistin’i ellerine geçirdi. Egemenliğine aldı. Romalılar 135 yılında Yahudilerin, Filistin’e girmesini yasakladı. Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, Filistin; Bizanslıların payına düştü. 614- 629 yıllarında da Persler tekrar Filistin’i aldı.

Peygamberimizden sonra İslam devleti başkanlığına seçilen Hazreti Ebubekir halifeliği döneminde ve Hazreti Ömer halifeliği döneminde, 637 yılında Filistin ve Kudüs fethedildi. Müslümanların egemenliğine geçti. 637 yılından ta 1948 yılına kadar, İsrail devleti kurulana kadar, Filistin ve Kudüs Müslümanların egemenliğinde kaldı.

Televizyonlarda konuşanları ibretle, dersler çıkararak izliyorum. 1948 yılında İsrail devleti kurdurulduğunda, ilk tanıyan, T.C. Devleti ve Azerbaycan oldu, diyorlar. Bunu bir övünç, övünme sözü olarak söylüyorlar. İyi halk ettiniz, diyorum!

Filistin’e Emeviler, Abbasiler, Fatımiler, Selçuklular, Osmanlılar Müslüman olarak hâkim oldular, egemen oldular.

1099 yılında haçlı Seferleri sonrasında Kudüs de Hristiyan krallığını kurdurttular.

1187 yılında Selahattin Eyyubi, Kudüs’ü tekrar fethetti, aldı. Bölge halkını, hak hukuk adalet doğruluk dürüstlük güzel ahlak hakkaniyetle,  hizmet ederek, yönetti.

Filistin bölgesi 1281 yılında Memlüklüler’e bağlandı.

1281 yılında Yavuz Sultan Selim han Filistin’i Mercidabik zaferi ile Osmanlı Devletine bağladı. Tam 400 yıl Filistin, Osmanlı devletine bağlı kaldı. Halk huzur mutluluk rahatlık kolaylık içinde güvenle yaşadı.

Yavuz Sultan Selim Han, 8,5 yıl içinde Osmanlı topraklarını 2 kat büyüttü.  Osmanlı adaletini devlete egemen kıldı. Hain, kalleş, kahpe, adi, insanlık düşmanlarına karşı adaleti korudu. Bugün Yavuz’u kötüleyenler var ya! Devlet, millet, din- iman düşmanı vatan hainleridir. Çapulcu katillerin uzantılarıdır.

Osmanlı devletinin zengin olduğu dönemlerde, Filistinliler ve Araplar varlık, huzur, mutluluk, refah içinde güvenle yaşadılar. Ama bugün emperyalizme köle olan Araplar ve Filistinliler; Osmanlıya emperyalist demektedir. Bu söz bir emperyalizmin uydurması, kurgusudur. Osmanlı zamanında Arapların madenleri, petrolleri işletilmedi. Zaten çöl olan topraklarında, yer üstü zenginlikte yoktu. Her biri 5- 10 eş alıp, alabildiğine çocuk yapıyordu. Hatta Suudi ailesi 40 eş- kadın almıştı. Bu çocuklar, aileler nasıl beslendi, diye düşünmelerini rica ediyorum. Emperyalizmin, Siyonizm’in ağzı ile konuşanlar, onların demesi ile iş yapınca, hepsi bugün ki, acı hali yaşamaktadır.

Yıl 2023 senesidir. Arap Birliği 22 Arap ülkesi ile toplandı. Türkiye’nin, Irak ve Suriye’de PKK teröristlerine, saldırılarına karşı verdiği askeri mücadeleyi kınadı. Bu kınayanlar arasında Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas da vardı. Birleşik Arap Emirliği, Suudi Arabistan, Mısır, Suriye, Irak, İran gibi ülkeler, PKK terör örgütüne her türlü desteği veriyor.

Osmanlı Devleti, Müslümanların, Arapların, Kürtlerin, diğer Müslüman milletlerin; batıl Batılılar tarafından toptan yok edilmelerini önledi. Kürtleri; İran ve Ermeni saldırılarından korudu. Arapları da; yine emperyalist zalim katil katliamcı gâvurların katliamlarından korudu. Osmanlı kendini feda etti. Eğer Osmanlı olmasaydı; Haçlı Seferlerinde katledilen 4 milyon Müslüman gibi, Birinci Dünya Savaşında katledilen 4 milyon Müslüman gibi yine katliamlar sürdürülecekti.

İnsanın kendine hayrı yoksa başkalarına da hayrı olmaz. Filistinliler kendi aralarında bölünmüşlerdir. Filistin Kurtuluş Örgütü, El- Fetih Örgütü, Hamas, İslam’ı Cihat, Hizbullah gibi pek çok örgüte bölünmüş. Birbiri ile çatışmış. Ayrı devlet kurduklarını bildirmişler. Bu bölünme bir ideolojik bölünme ve çatışmadır. Arap dünyası da kendi aralarında bölünmüştür. Birbiri ile savaş halindedir. Savaşmaktadır. Önce Kur’ân deyimi ile adam gibi adam olacaksın.

Lübnan Hizbullah’ına, İsrail 2009 yılında saldırdı. Biz Memur- Sen sendikası olarak tüm Türkiye’de yardım kampanyası düzenledik. Karamürsel’de de kermes yapmıştık. Öyle ki, Karapınar’lı bir kişi büyük bir para bağışladı. Yardımlar Hizbullah’a yardım olarak gönderildi. Ama Şii anlayışlı olan Hizbullah, aradan 2 yıl geçtikten sonra, İran ile birlikte Suriye’ye girdi. Suriye Şii rejimi ile birlikte, Sünni dedikleri, Müslümanları katlettiler. İşte bunlar böylesi Müslüman! Önce insan, sonra adam, daha sonrada samimi hakiki Müslüman olmalı. Kurtuluş sadece bundadır, buradadır. Aksi halde çakalların, sırtlanların, itlerin, canavarların, vahşilerin, barbarları saldırısı altında perişan olunur. Osmanlı, bu zalim katliamcı katillerle 220 defa savaştı. Ama Osmanlı olmadığı zaman Haçlı seferleri çok büyük zarar verdi. Osmanlı zayıf olduğu zaman, Birinci Dünya savaşında çok büyük kayıplar verdik. Zayıf, güçsüz, bölünmüşlük içinde olmayacaksın. Olursan, olana katlanacaksın!

 “Allah cc. Birlik beraberlik içinde olun. Bölünüp, parçalanmayın. Gücünüz gider, diye uyarıyı ayetleriyle yapıyor.”

Kim ki, Selçuklu, Osmanlı düşmanlığı yapıyor; bilin ki, onun Türk olmakla, Müslümanlıkla samimi ilişkisi yok! İslam, Müslüman, Türk düşmanıdır. Kanı bozuktur. Fikri- düşüncesi sapkındır. Osmanlının eksikliklerini, hata, yanlışlarını söylemek başkadır. Düşmanlık etmek, yermek, kötülemek bir başkadır. Osmanlı 3 kıtada saldırılara karşı koymuş. Sadece zalimlerle meydan savaşları be kale savaşları yapmıştır. Sivil halka zarar vermemiştir.

Selçuklu ve Osmanlı; Müslümanların Yahudi, Hristiyan, putperest kölesi, esiri, sömürgesi olmamak için tüm benliği ile varlığı ile özveride, fedakârlıkta bulunmuştur. Yaşayan Osmanlı kadar gazi ve şehit olan Osmanlı olmuştur. Osmanlının 220 defa savaş yapma zorunda olduğu ve yaptığını söylemiştik.

Osmanlı Devleti, Filistin ve çevresini fethetti.

Osmanlı Devleti zayıflayınca, 1799 yılında Napolyon Bonapart, Mısır seferinde Filistin’i ancak Ahmet Paşa komutasındaki, Osmanlı ordusu tekrar Filistin’i aldı. 1840 yılına kadar Mısır Valisi Mehmet Ali Paşanın yönetiminde kaldı.

19. yüzyılda yeraltı zenginlikleri ortaya çıkınca, emperyalisti işgalci sömürgeci ülkeler, İslam ülkelerine gözü dikti. Dünya egemenliğini devam ettirmek isteyen emperyalist vahşi barbar katliamcı katiller, Müslüman ülkeleri katletme pahasına, işgallerini sürdürecekler. Ortadoğu’da bir Yahudi Siyonist devlet kuracaklar. Bu çok sık şekilde konuşulmaya, işlenmeye, konferanslarda dile getirilmeye başlandı. Bunu ancak İslam ülkelerini bölüp, parçalayarak, becerebileceklerini biliyorlardı.

Yahudileri bir bayrak altında toplama düşüncesi; Avrupa, Amerika, Rusya’da yayılmaya ballandı. 150 yıl önce bu ülkeler en çok İslam- Müslüman düşmanı idi; bugünde bu durum hiç değişmedi. Her zaman Yahudi bir devletinin Filistin’de kurulması fikri her zaman dile getirilerek, kamuoyu oluşturmaya çalıştılar.

Mümin ve Müslüman binlerce yüksek yeteneğe, haslete, beceriye, maharete, meziyete sahip olmalı. İslam dini ve bilim sahibi Müslüman böyle olmalıdır. Biz, Müslümanı anlatırken, şu sözcükleri kullanırız: “ Müslüman anlayışlıdır, tedbirlidir, önlemlidir, dosdoğrudur, gerçekçidir, güzel ve yüksek ahlaklıdır, adaletlidir, edeplidir, hayâ sahibidir. İleri görüşlüdür, öngörülüdür, vasattır. Yanı aşırı ve geri değil; orta yollu ve dosdoğrudur. Basiretlidir. Ferasetlidir, diyoruz.”

Basiret ve feraset sözcükleri eskimek üzeredir. Bazıları anlamlarını bilemeyebilir, diye; anlamlarını açıklayalım. 

Basiret: “ Ölçülü, doğru görüşlü, uyanık, sezgisi doğru, bir şeyin içyüzünü bilme, doğru ve gerçeği bilme ve tanıma, gerçeği yanlıştan ayırma, ileri görüşlü, uzak görüşlü, vizyon- geniş- uzak görüşlü, ufuk sahibi, kıvrak kavrayışlı gibi pek çok anlama gelmektedir.”

Feraset: “ Anlayış, seziş, sezgi, anlayışlı, sezgileri kuvvetli, anlayışta ve kavrayışta güçlü, zeki, sezgileri kuvvetli, doğru anlama yeteneği gibi anlamlara gelmektedir.”

Müslüman, kıyamete kadar hatta kıyamet ötesine kadar olanları öğrenip, bilmeli. Ona göre hareket etmeli. Bunu bugün yapabilen çok az Müslüman vardır. Çünkü öngörü, uzak görüşlülük, basiret, feraset bulunmamaktadır. Bunun zorunu Filistinliler gibi diğer Müslümanlar da çekmektedir, çekmeye devam edecektir!

İtalyan Yahudi’si çok zengin Musos Haim Montefiore, Filistin’de Yahudi devleti kurmak için Filistin’e 1837 yılında gitti. Ancak Filistin’de 8,000 ( sekiz bin) Yahudi’nin olduğunu gördü. 8 bin Yahudi ile Yahudi devleti kurulamayacağı fikrini yaydı. Yahudileri örgütlediler. Basın- yayın, örgüt eliyle Filistin’e Yahudi göçünü teşvik ettiler. İngilizlerin eline geçen Filistin’e, İngilizler bir vali atadı. Bu vali sayesinde Avrupa ve Rusya’dan Yahudi göçü teşvik edilerek, Yahudi nüfusu artırıldı.

1884 yılında Yahudi Milli Kongresi yapıldı. Siyonizm’in hedefleri anlatıldı. Kurulacak Yahudi devletinin sadece Filistin ile sınırlı olmayacağı, büyük Yahudi devleti olacağı; Nil ırmağı ile Fırat ve Dicle ırmağı arasında büyük bir devletin kurulacağını anlattılar. Bunu Tevrat adı verilen kutsal kitaplarına da yerleştirmişler. Dini bir emir haline getirmişlerdir. Pek çok kongre, toplantı yapıldı.

Doktor Teoder Herz, Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamit’e gelerek, Filistin’den Yahudiler için birkaç kez toprak istedi. Sultan Abdülhamit han kabul etmedi.

Fakat Osmanlının elinden 1917 yılında Filistin çıktı.

İngiliz himayesine girdi.

İngiliz egemenliğine girince, İngilizler Filistin’e bir vali atadı.

Vali atandıktan sonra, dünyanın farklı ülkelerinden Filistin’e göç eden, Yahudiler, toprak satın aldılar.

Yahudi sayısı- nüfus artınca da terör yapmaya, topraklarını daha da genişletmeye başladılar.

Osmanlı’nı yönetimi 1909 yılında İttihat ve Terakki Cemiyetinin eline geçti. Maliye bakanlığı, Ticaret bakanlığı, Nafia yanı Ulaştırma- İnşaat Bakanlığı aslen Yahudi olan kişilerin eline geçti. Onlarda Filistin’den toprak almaları için Yahudileri teşvik etti.

Fransa, İngiltere Hükumetleri, Yahudilere güvence verdi. Osmanlı Devleti yıkılacak. Filistin’de Yahudi devleti kurulacak, diye tüm Yahudileri cesaretlendirip, göç ettirdiler. Avrupa ve Rusya’dan büyük Yahudi göçü başlatıldı.

Filistin’de Yahudi devletinin kuruluş yılı olan 1948 yılına gelindiğinde, Yahudilerin toprak sahibi olmaları, Filistin topraklarının %72’sine sahip oldular.

Filistin’de Yahudi sayısı, 1919 yılına gelindiğinde; Arapların 16 da biri kadardı. Yanı Araplar, Yahudilerden 16 misli çoktu.

1922 yılında 600 bin Araba karşılık 80 bin Yahudi vardı.

1947 de Yahudi sayısı ile Arap sayısı eşit oldu.

1920 yılında Araplarla Yahudiler 15 gün kanlı çatışmalar yaptı.

İkinci Dünya Savaşından sonra, Avrupa’dan kovulan Yahudilerde Filistin’e göçtü.

1944 yılında ABD Devlet Başkanı Rosvelt, Yahudi asıllıydı. Fillisinde Yahudi devleti kurulmasını destekliyorum, dedi ve bu konuda girişimlerini artırdı.

14 Mayıs 1948 de BM’de Yahudilerin İsrail devleti kabul edildi.

11 Mayıs 1949 yılında Birleşmiş Milletlerde, Yahudi devleti bir oy farkla üye devlet olarak kabul edildi.

Samimi bilgili bilinçli olmayanlara ve değer yargılarına bağlı olmayan, Müslüman olduklarını söyleyenlere bile güvenmeyiniz. Yalan söylerler. Sözlerinde durmazlar. Dürüst olmazlar. Bozukturlar. Bozgunculuk yaparlar. İnsana değeri bilmezler. Günahsız sivil insanları katlederler. Zalim gâvurlar, savaşta daha çok sivil halkı, kadın ve çocukları, kentleri yıkıp, yakmakta, bombalamaktadır. Ona göre Müslüman önlemlerini almalıdır. Sivil halkı katletmeyen tek bir zalim kâfir gâvur görmemişim.

İsrail devleti kurulmadan önce hep çevresindeki Müslümanlara karşı terör yaparak, topraklarını genişletti.

İsrail devleti kurulduktan sonrada bir terör devleti olarak çevre ülkelere ve Filistin sivil halkına saldırdı. Sürekli şekilde evlerini yıktı. Ziraat ve tarım alanlarını yaktı. Kentlerden kovdu. Hemen hemen her evden bir kişiyi katletti. Bunu yapmasının, yapabilmesinin nedenleri; Müslümanların adam olmayışlarından, birlik ve beraberlik içinde olmayışındandır. Bir de zalim kâfirlerin desteklemesindendir. Müslümanlardan terör örgütleri kurarak, Müslümanlara karşı kullandılar, kullanmaktadırlar. Komünist ve İslamcı terör örgütleri birer maşadır. Birer kukladır. Birer piyondur.

İkinci Arap ile İsrail savaşı 19 Ekim 1956 da oldu. Kazanan İsrail oldu.

Üçüncü Arap ile İsrail savaşı 05 Haziran 1967 de oldu. Mısır devletinin 400 kadar savaş uçağı vardı. İsrail savaş jetleri denizden 20 metre yüksekten gelerek, radara yakalanmadan, gelerek; Mısır uçaklarından 300 tanesini havaalanında vurdu. Bu saldırı savaşı 6 gün sürdü. Mısır, Suriye, Filistin topraklarının bir kısmını aldı. Savaşta isen lavaş düşkünü gibi yatmayacaksın. Her zaman savaşa hazır nöbet bekleyeceksin. Ön karakollar oluşturacaksın. Sadece radar ile iş olmaz. Radarların göremediği durumlar olmaktadır. Savaşı önlemenin bir yolu da, düşmana karşı çok güçlü ve hazırlıklı olmaktır. Zayıf kalırsan, dünyanın zalim saldırganı bitmez. Kafanı ezerler!

Dördüncü Arap ile İsrail savaşı da 22 Ekim 1973 de oldu. Yine İsrail, Mısır’a saldırdı. Saldırılarla bıkan Filistin halkı 14 ülkeye sığınmış durumdadır. Yine savaşı emperyalist sömürgeci işgalci batılıların desteği ile savaşı İsrail kazandı. Ama Araplar hiçbir zaman, 2023 yılına kadar savaş kazanacak bir askeri güç olamadı. Kendi milli- yerli silahını üretemedi. Kendi askerini savaşacak şekilde eğitip, donatamadı. Arap devletleri kendi halkı ile barışık olamadı. 22 Arap devleti aslında maden, petrol zenginidir. Dünyanın en zengin devletleri arasında yer alırlar. Krallıkla tümü yönetilir. Petrolleri daha çok millidir. Kralları dünyanın en zenginleri arasındadır. Zevki, keyfi, eğlenceyi severler. Ülkelerinde bağnaz Müslüman gibi görünürler. Turist olarak gittikleri ülkelerde otelleri kapatır. Çıplan yüzerler! Fransa’ya çok giderlerdi. Her öğün yemekte, yemek kap- kacak, kaçık, çatal, bıçakları değiştirtirlerdi. Devlet para ve altınlarını Amerika ve Avrupa’daki bankalarda saklarlar. Hepsi Türk ve Türkiye düşmanlığı yapar. Zira emperyalistlerin kullandığı mankutlardır.

İsrail’in devlet gücü, askeri gücü Filistinlilere hemen her gün, her hafta saldırılarını sürdürdü. Filistinlileri topraklarından çıkararak, yeni kentler kurdu. Bağ- bahçe, tarlalarınınım yaktı. Filistinlileri çıkararak, yurt dışından gelen Yahudileri yerleştirdi. Filistinlilerin evlerini, köy ve mahallelerini yıkarak, Yahudi yerleşkeleri kurdu. Yaraladı, öldürdü, katletti. Buna Amerika ve Avrupalı zalim katliamcı katiler sessiz kaldı. Hatta destek verdi. Sözde kınayanlar da bazen yapıldı. 150 defadan fazla birleşmiş milletler yapma dedi. Ama Birleşmiş Milletlerin yaptırım gücü yoktu. Olmazdı da! Zaten emperyalistlerin kurduğu bir kurumdur.

Filistin bağımsızlık günü nedeniyle 15 Kasım 1988 de Filistin Bağımsızlık Bildirisi BM. ’de kabul edildi. Ama bir devlet olarak kabul eden yoktur. Şu anda 07 Ekim 2023 Cumartesi gününden itibaren İsrail; Gazze’ye, Suriye ve Lübnan’a 11. Gündür; havadan, karadan, denizden saldırıyor. Bombalıyor.

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah cc. Kur’ân ’da, farklı ayetlerde Yahudileri şöyle tanımlıyor:

“ Yahudiler verdikleri sözü tutmazlar. Fesat- bozgunculuk yaparlar, çıkarırlar. Korkaktırlar. En büyük Müslüman düşmanıdırlar. Müslümanlarla alay ederler…”

İsrail, Filistin topraklarını işgal ederek, saldırarak, yakarak, yıkarak, katlederek, savaşarak topraklarını büyüttü. Satın aldıklarını bazıları inkâr etmektedir. Satın da aldı. İsrail, savaşarak, komşu ülkelerin hepsinden toprak aldı. Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan’dan savaşarak toprak aldı. Bazen de İran ve Irak topraklarında ki, stratejik yerleri bombaladı. İsrail bunu emperyalistlerin korumasıyla yaptı. Bugünde yapmaktadır. Bugün de Amerika ve Avrupa ülkeleri yanındadır. Savaş malzemesi satmaktadırlar. Uçak gemileri ile destek vermektedirler. Başta Amerika ve İngiltere vardır.

İsrail devletinin nüfusu, 2023 yılı itibarıyla; 9 milyondur. 2 milyonu da Arap’tır. Araplar ise 300 milyondur. Yüzölçümü 20 bin kilometre karedir. Bu her an değişmektedir. Filistin 2 bin km2 kadardır. Başkenti Kudüs’tür. Resmi dili; İbranicedir. Dini; Museviliktir. Para birimi; Miskal’dır. Irkçıdır. Siyonizm demek; Yahudi milliyetçisi demektir. Irkları, anneden geçer. Annesi Yahudi olan, Yahudi olur. Babası Yahudi olan, Yahudi olmaz. Kendi ideolojileri ile Siyonizm’e hizmet ettirirler. Masonluk bir ideolojidir. Mason olanlar Siyonizm’e hizmet eder. Pek çok Lions kulüpleri de İsrail’e hizmet eder. Rötarı kulüpleri de Yahudi’ye hizmet eder. Türkiye’de bu kulüpleri çoktu. 20 yıl önce dergileri, gazeteleri vardı. Kendilerini gazetelerde reklam ederlerdi. 

Dün yanı 17.10.2023 günü Siyonist zalim kâfir İsrail, Gazze’deki yaralı sivillerin tedavi olduğu hastaneyi bombaladı. Yardıma giden kişiler bulunduğu esnada, tekrar bombaladı. İlk belirlemeye göre 500 sivil hasta bombalama yüzünden öldü! Yanlışlıkla değil! Bunlar, bu kâfirlerin hepsi, savaşta en çok sivil halkı vuruyor. Camii, okul, hastane, anaokulu, kreş yoğun şekilde vuruluyor. Bu durum İslam dünyasında gece yarısı hemen yoğun şekilde protesto edildi. Tüm zalim kâfir gâvurları kınıyor, yeriyor, lanetliyor, eleştiriyor, Allah’a havale ediyorum. Kâfir; Kur’ân- Allah cc. Sözüdür. Gâvur ise, Anadolu insanın bunlara taktığı sıfattır. Ben kendimden uydurmuyorum. Bugün saldırının 12. Günüdür. Hala Gazze’ye ulaştırılamadı. Zira İsrail Siyonist gâvuru, yardımı engelliyor. Gazze’nin suyunu, elektriğini, akaryakıt gelmesini, sağlık ve gıda girişini tamamen yasakladı. Gazze’nin boşaltılmasını istiyor. Boşaltıldığında, işgal edecek. Bunun için Filistinlilere mısır ve Ürdün kapılarını açmıyor.

Gazze, Akdeniz kıyısındadır. Denize kıyısı 40 kilometredir. Yüzölçümü 365 kilometrekaredir. Nüfusu 2,3 milyon kadardır. 17 yıldır etrafı çevrilmiş, ablukaya alınmıştır. Günde bin taneden fazla lazer güdümlü bomba atılıyor. Hatta Beyaz Fosfor adı verilen, kullanması yasak olan bombalar da kullanılıyor. Lazer güdümlü bombalar, tam isabetle vuruyor. Hareket halindeki bir cismi bile tam isabetle vuruyor. Bombaların başına lazer var. Önce işaretliyor ve işaretlediğini vuruyor. Şaşması, karavana olması olmuyor. Amerika VE Avrupa’dan aldığı karşılıksız yardımları, teknolojiyi, silahları kullanıyor. Amerika destekliyor. Avrupa birliği başkanı destekliyor. Sadece Avrupa’da İskoçya desteklemediğini söyledi. Onun da annesi Filistinliymiş.

Yine İsrail, Filistin konusunda yazmayı inşallah sürdüreceğim. Biz araştırma- inceleme yapıyor ve yazıyorum. Sizde lütfen okumaya çalışınız. En büyük düşmanın cehalet, cahillik, cahiliyet, yanlışta olma, haksızlığı savunma olduğunu kesinlikle unutmayınız. Sizler hak ve hakikatten, insanlıktan yana olunuz. Haklının ve mazlumun tarafında olunuz. Zalimlerden katiyen olmayınız. Vatan millet devlet insanlık düşmanlarına aldanıp, kanmayınız. Vatanınıza, milletinize, devletinize, hak dininize, insanlığa, varlığa, doğaya, canlıya, cansız dediklerimize sahip çıkınız.