Peygamberimiz hadis-i şeriflerinde buyuruyor: “ Allahü Teâlâ’ya yemin ederim ki, mümin olmadıkça Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de, mümin olamazsınız. Size bir amel- ibadet bildireyim; onunla birbirinizi seversiniz. Aranızda selâmı- barışı yayınız.”

“ Selam verip, müsafeha eden, iki Müslüman arasına yüz tane rahmet iner. Bunun 90 tanesi önce selam verip, elini uzatana, 10 tanesi ise selamı alana verilir.”

“ Bir yere, bir topluma giren, oradakilere selam versin. Oradan kalkıp, giderken, tekrar selam versin.”

“İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir.”

“ Helalinden kazanılmış malın- servetin, Salih- iyi- güzel insanların elinde bulunması ne kadar güzeldir.”

“ İbadetlerin en efdali; Müslümanları, Müslüman oldukları için sevmek, kâfirleri; kâfir oldukları için sevmemektir.”

“Günah işleyenin, günahına engel olmaya gücü varken, kimse engel olmazsa, Allahü Teâlâ bunların hepsine dünyada ve ahirette azap eder.”

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez- haksızlık etmez. Onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü Teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü Teâlâ kıyamette sıkıntısını giderir. Bir Müslümanı sevindireni, Allahü Teâlâ kıyamet günü sevindirir.”

“Din kardeşine yardım edenin, yardımcısı Allahü Teâlâ’dır.”

“Allahü Teâlâ, bazı kullarını, insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yaratmıştır. Dertli olanlar, bunlara sığınırlar. Bunlar kıyamet günün azabından- eziyetinden güvencededirler.”

“Farzlardan sonra amellerin en kıymetlisi, bir Müslümanı sevindirmektir.”

 Yardım eden müminler için pek çok hadisi şerif bulunmaktadır.

Al-i İmran süresi 57- 140. Ayet: “ Allahü Teâlâ, zalimleri sevmez.”

Casiye süresi 15. Ayet: “ Salih (iyi) amel eden kendine, kötülük edende, kendine etmiş olur.”

İhlas süresi, ayet : “De ki; O, Allah’tır. Bir, tektir. Her şey O’na muhtaçtır. O, hiçbir şeye muhtaç değildir. O’ndan çocuk olmamıştır. Kendisi de doğmamıştır. Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

Peygamberimiz bu süreyi namazda çok okuyan sahabeye şöyle demiştir: “ O’nu, İhlas süresini,  sevip, okuman, seni cennete götürür.”

Cuma namazına camiye gittiğinizde, hayır- iyilik için para toplandığında, mutlaka yardım yapınız. Bendeniz, bir lira, 10 lira da olsa, az da olsa, mutlaka ama muhakkak yardım ediyorum. Yanımda param olmasa, tanıdıktan ödünç para alıp, veriyorum. Bu hafta Cuma namazından sonra ülkemizde ve yurt dışında yapılan camilerin tamamlanması için para yardımı istendi. Yine yardım ettim. Böylece her yerde benim camim, okulum, Kur’ân Kursum, hayrın bulunmaktadır. Bunu önemsemeyip, hiç yardım yapmayanların; daha hassas, ilgili olmasını arz ediyorum. Düşününüz! Siz öldünüz ama yaptığınız hayır işlerinden sizlere sevap, ecir gelmektedir. Hem de kıyamete kadar sevap devam etmektedir.

Osmanlı gittiği her yerde büyük, hayırlı eserler- yapıtlar yaptı. Sadece Balkan topraklarında 16 ( on altı) bin eser yaptı. Medrese, külliye, aş evi, Bimarhane, köprü, han, hamam, su kemeri ve farklı eserler yaptı. Bunların birçoğu düşmanlar tarafından yıkıldı. Bazıları dönüştürüldü. Bazılarını Türkiye’miz yeniden ayağa kaldırdı. İbadete ve hizmete devam ediyor. Hâlâ Mostar Köprüsü, Drama Köprüsü, Kavala Su kemeri, Gazi Hüsrev Bey Külliyesi, Ayo Nikola Kilisesi, Gül Baba Türbesi, Sinan Paşa Camii gibi pek çok eser hala hizmet vermektedir.

Tevbe süresi 18. Ayet: “ Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekât veren, Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”

Hadis-i şerif: Her kim Allah için bir mescit bina ederse, , Allah’ta ona cennette bu mescidin bir benzerini bina eder.”

Mostar Köprüsü, 1992- 1995 Bosna – Hersek Müslüman halkına; Sırbistan ve Hırvatistan’ın savaş açması sonucu bilerek, topçu atışı ile yıkıldı! Türkiye’miz, ırmaktan taşlarını toplayıp, tekrar hizmet verebilecek, eski haline getirdi.

Bu kâfir, zalim, gâvurlar, ölüm ötesini düşünmüyor. Sanırım, Müslümanlara zalimlik yaparsak, sevap alırız, diye düşünüyorlar. Çünkü zalimler, kâfirler; doğru, mantıklı, sağduyulu, akıllı, iyi, hayırlı düşünemezler. Düşünseler; Allah cc, peygamber sav. İslam dinini bilirlerdi. Kâfir zalim olmazlardı. Hakkı, hakikati, dini, imanı, Müslümanları düşman bilmezlerdi. Bunlar ölüm ve ötesi gerçeğinden, ibret, ders almıyorlar.

Peygamberimiz buyuruyor: “ Akıllı kimse, kendini sorguya çeken ve ölümden sonrası için çalışandır.”

Allah’a hamt ediniz, şükrediniz, tövbe ediniz, ibadet ediniz, zikrediniz, itaat ediniz. Nankörlük etmeyiniz. Kötülük, çirkinlik, yanlışlık, yalan, iftira etmeyiniz. Alçaklık, kahpelik, adilik, şerefsizlik, kalleşlik, canilik asla yapmayınız. Vatana, millete, devlete, bayrağa, bağımsızlığa, insanlığa karşı zalimlik ve kötülük kesinlikle yapmayınız. İffetli, doğru, dürüst, merhametli, insani, İslam’ı olunuz.

Araf süresi 43. Ayet: “Bizi nimete kavuşturan, Allah’a hamdolsun. Allah, bizi doğru yola iletmeseydi, biz doğru yolu bulamazdık.”

“Hazreti Lokman’ın oğluna yaptığı vasiyetleri iyi öğrenin ve dersler çıkarınız. Tüm peygamberlerin ve değerli âlimlerin öğütlerini öğreniniz. İnternetten bulmanız çok mümkün ve kolaydır.”

Hacı Bayram Veli Hazretleri diyor ki:

“Bilmek istersen seni,

Geç, canından bul anı.

Can içre ara canı,

Sen, seni bil, sen seni.”

(Osmanlı kültüründeki, “Ahilik kültürünü” mutlaka öğreniniz. Ahilikteki; iyi ahlakı, doğruluğu, kardeşliği, yardımseverliği, kusursuz mal üretimini, müşteri memnuniyetini, usta ile çırak ilişkisini, sosyo- ekonomik yapıyı, güzel meziyetleri öğreniniz.)

Kâzım Paşa diyor ki:

“ Cebrail, var, haber ver, Sultan-ı Enbiyaya,

Düştü, Hüseyin atından, Sahra’yı Kerbela’ya!”

Türkiye’deki, askerî cunta eşkıya darbelerini öğreniniz. Her biri, bir Kerbela’dan bin bir kere daha kötü, acımasız, adi, kahpe, kalleş, canice, hain, zalimcedir. Biz, zalimlerin yazdığı tarihi okuduğumuzdan, Kerbela’yı biliriz ama her 10 yılda bir, bir Kerbela daha oluştururuz! Olup- bitenlerden ders almayız. İbret olarak görmeyiz. Unutmak bir ahmak işidir, unutmamalı. “Tarih, aptallar için tekrar eder. Bunu da unutmamalı.”

Oysa Müslüman hainlik- ihanet etmez. Zalimlik, katillik, zulüm etmez. Adi olmaz. Kahpe, katil, alçak olmaz. “Müslüman, silah çekmeyene, savaşta bile silah çekmez. Çekerse; katil, zalim, cani olur!” Müslüman’ın, doğru, dürüst, özü- sözü- eylemleri dürüstçe olmalı. Merhametli, şefkatli, müşfik, acıyan olmalı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev diyor ki; “biz savaşta şimdiye kadar bir tek tane bile sivil, çocuk, yaşlı, kadın, bebek öldürmedik. Öldürmeyiz. Çünkü biz katil Ermeni değiliz. Biz, Müslüman Türk’üz.”

Peygamberimiz buyuruyor: “ Münafığın alameti üç tanedir. Konuştuğunda yalan söyler. Kendisine bir şey emanet edildiğinde, ihanet eder. Söz verdiği zaman, sözünde durmaz.”

“ 27 Eylül 2020 gününden beri, 23 gündür Ermeni saldırısı ile Azerbaycan ile Ermenistan savaşmaya başladı. 13. Günde ve 22. Günde ateşkes ilan edildi. Azerbaycan iki ateşkese de uydu. Ermenistan ise aradan bir- iki saat geçince, sivil yerleri vurmaya başladı. Sadece Karabağ bölgesini vurmuyor. Ta Hazar Gölü kıyısında olan kentleri de, şehirleri de vuruyor. Cephede varlık gösteremeyen Ermenistan, sivil halkı bombalıyor! Çocuklar, bebekler, kadınlar, silahsız insanlar şehit ediliyor. Ağababası Rusya, Amerika, Fransa, Batı susuyor. Ermenistan hem sivilleri katlediyor! Hem de Azerbaycan şehirlerimizi vuruyor, diye yalan haber yayıyor. Batı medyası da bu yalan haberleri medyada gösteriyor. Yanı hem Ermenistan alçak yalancı, hem Batı kahpe, yalan ve iftiracıdır.

Ermenistan sadece Karabağ Bölgesi’nden füzelerini ateşlemiyor. Ermenistan toprakları içinden de füzeleri ateşliyor. Hem de savaşlarda kullanılması yasak füzeleri, bombaları kullanıyor. Azerbaycan şimdiye kadar Ermenistan içinden atılan, füze mevzilerini bile hedef almadı. “Zira Azerbaycan bana saldırdı. Beni kurtarın, diye yaygara yapmasın, diye vurmuyor.”

“Ermenistan,  kiliseleri bombalıyor. Azerbaycan, kiliseleri yıkıyor, diye yalan haber yapıyor.” Tam bir Yahudi, Rum yalancısı gibi hareket ediyor. Zaten Rum generaller, asker ve teröristlerini gidip, eğitiyorlar! Paralı askerler, PKK, Asala eşkıyaları cephede savaştırılıyor. Onlar, Azeri Türk sivil bölgelerine saldırıyorlar.  Zoru cephede gördüklerinde de, kuyruklarını bacak aralarına sokup, kaçıyorlar. Cephede her türlü silahı bırakıp, kaçıyorlar. Askeri kışlaları bırakı, kaçıyorlar. Cephene ve silahları, Azerbaycan ordusu topluyor. Biz olayları televizyonda canlı izleyebiliyoruz. On taneden fazla haber kanalı televizyonlarımız, cepheden canlı yayın yapıyor.

Savaşın başladığından beri 23 gün geçti. 60 Azeri sivil şehit olurken, 270 sivil gazi oldu. 1,700 taneden fazla bina, yüksek bina kullanılmaz duruma geldi. Şimdide Terter’de bir Pamuk Fabrikası, Ermenistan’ın topçu atışı ile yok edilmektedir! Topçu atışlarını şu anda TRT HABER Televizyonu’ndan canlı izliyorum. Çevredeki evler boşaltılmış. Bunun için çok sivil kayıbımız olmuyor. Köylerde ise yüzlerce ev, konut kullanılmaz durumdadır. Halk sığınaklardadır.

Bu katliamcı katiller,  700 kiloluk Scud Balistik Füzeleri kullanıyorlar. Çevresindeki binaları yıkıyor. Çevresine 850 tonluk bir basınç uygulayarak, yıkıcılık yapıyor. Dört tane S- 300 uzun menzilli füzelerini, Azerbaycan vurdu. Azerbaycan cephede çok başarılıdır. Ama kancıklarla savaşmak da kolay değildir. 30 yıldır cephe, çukur, barikat, tüneller oluşturmuşlar. Zalim kâfirlerden bedava aldıkları silahları kullanıyorlar. Bedava, ücretsiz diyorum. Çünkü alacak ekonomik, para durumu yoktur.

19.10.2020 günü itibarıyla, 1994 yılında işgal edilen Karabağ’ın 151 yerleşkesinden, 84 yerleşke kurtarıldı. Eğer bir dış müdahale olmazsa, tüm Karabağ bölgesi kurtarılacak inşallah. Ermenistan’a tüm dünya destek verirken, 6 ülkede silah yardımı yapıyor. Silah yardımı yapanlar arasında; Rusya, Fransa, İran, Yunanistan, Kıbrıslı Rumlar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler gelmektedir. Azerbaycan’a ise sadece Türkiye diploması ve silah yardımı yapmaktadır. “Bir millet, iki devletiz. Azerbaycan nasıl yardım yapmamızı isterse, öyle yaparız, diyoruz.” Bu sözü 1991-1994 yıllarında diyemedik. Zira o zaman ne Azerbaycan ne de Türkiye şimdiki durumdaydı.  Azerbaycan 18 Ekim 1991 de SSCB’den ayrılıp, bağımsız devlet oldu. Bizde o zaman hiçbir silah üretemiyorduk. Azerbaycan’ın istediği 4 helikopteri bile verememiştik.

Suriye, Afrin İlçesi’nde PKK teröristleri, Amerika ve Fransa’nın öncelikle yaptığı mevziler, tüneller yüzünden, öyle hemen alamadık. Hem de aynı anda 100 savaş jet uçağı, 100 kadar İnsansız Hava Aracını, füze, top, roketleri eş zamanlı kullandık. Delici bombalar kullandık. Savaş kolay değildir. Karşıdaki taş değil; savaş kuralı dinlemeden, barbarlık yapıyor. Savaş suçu işliyor. Ama bizler cephede de savaş suçu işlemiyoruz. Çünkü biz sahiden- gerçekten samimi Müslümanlarız.

Bu zalim kâfir gâvurlar, hep sivil katliamcıdır. Müslümanlarla savaştıklarında köy, kentlerde taş üstüne taş bırakmıyorlar. Sivilleri katlediyorlar! Bunun için, Afganistan, Bosna- Hersek, Irak, Suriye, Yemen, Libya, Myanmar- Arakan Müslümanları, Sudan, Somalı, Orta Afrika Cumhuriyeti Müslüman halkı, Çeçenistan’da; milyonlarca Müslüman katledildi! Şehirler yıkıldı! Bu kalleş, alçak, kahpe, katil, haydut, barbar, insanlık dışı yaratıklarla savaşılacaksa, öncelikle sivil halkın korunma önlemleri şimdiden alınmalıdır.

Olmayacakları olacak gibi düşünüp, her türlü önlemi, tedbiri ortak uzman aklı ile almalı. İşi disiplin içinde, olması gereken gibi yapmalı. Barışı istemeli ama cenke hazır olmalı. Hazır olmadığını gören düşmanların saldıracağını unutmamalı. Düşman uyumaz. Fırsat kollar. Tarihten ders almalı. Akılsız düşman hep tarihi olayları tekrar eder!