Sevgi olmadan; saygı, muhabbet, hoşgörü, barış, kardeşlik, dostluk, hak- hukuk koruma, güzel davranma, iyilik yapma, insanca davranma olmaz! Her iyilik sevgi ile başlar; saygı, muhabbet, huzur, mutluluk, barış, kardeşlik, dostluk, güzellikle devam eder. İyi, güzel, doğru, dürüst,  olgun, yararlı insan önce sever. Sevdiği içinde İslam’ın ve insanlığın gerektirdiği her güzelliği, iyiliği, doğruluğu, yararlılığı yapar. Allah’a en ala kul olur. İnsanların ve varlıkların dostu olur.

Sevginin bulunduğu gönül, beyin, ruh, akıl harika güzellikler oluşturur. İnsanın kendi, ailesi, çocukları, akrabaları, komşuları, arkadaşları, milleti, devleti, ümmet, insanlık rahatlık içinde güzellikleri iyiliklerle birlikte yaşar. Sevginin olduğu ailede saygının getirdiği tüm güzellikler yaşanır. Sevgi her varlıkta bulunur ama bunu kış uykusundan uyandırıp, ilkbahar ve yaz mevsimi yaşatmak önemlidir. Sevgi insanların yanı sıra hayvanlarda da bulunur. Çünkü sevgisiz hayat sürmez, devam etmez. Bebek ve çocuk bakımı, yetiştirmesi, eğitimi, öğretimi sevgi ile başlar, saygı ile devam eder. Aile sevgi ile büyür, gelişir, yaşar, sosyalleşir, yükselir, olgunlaşır. Kadınlarda erkeklerden daha çok sevgi bulunur. Hayvanların dişisinde de erkeklerinden daha çok sevgi duygusu bulunmaktadır. Bu İlahi bir ülfet, bağış, merhamet, rahmet, şefkat, müşfik duygunun genlere işlenmesidir. Eğer bu duygu yetersizse, birey kendi kötüleştirmiştir, köreltmiştir! İnsanda hem hayvani hem de insani haslet vardır. Bunlara edindiği doğru veya yanlış duygu, niyet, düşünce ile yön verir. Hayvani düşünceye sahip olursa, hayvanlaşır! Hatta daha aşağı düşer. İnsani düşünceye sahipse, melekleşir.

Bir ailede, millette sevgi, saygı yoksa kendini çek edip, gözden geçirmeli. Kaybedilen değerleri bulmaya çalışmalı. “Sevgi, saygıyı yitiren kişi harama, günaha dalar! Daldıkça da batar! Battıkça da insanlığını kaybeder! Hayvan altı, hayvanlardan daha bayağı yaratık durumuna gelir. Hiçbir yaratığın vermediği zararı, ziyanı, kötülüğü, çirkinliği, yanlışı, vahşiliği, barbarlığı, adiliği yapar! Allah cc. Bu tip adi insanlar için; hayvandan daha aşağı, bayağı ifadesini kullanmaktadır.” Bunun için öncelikle anne, baba, öğretmen, imam- hatip, kariyer yapmış kişiler; insani, İslam’ı değerlere sahip olmalı. Bu değerleri yaşayıp, yaymalı.

İnsan yapacağı her işi sevgi, saygı bağlamında gerçekleştirmeli. Disiplinde, yöneticilikte, liderlikte sevgi, saygı ortamı oluşturulmalı. Zorla, baskıyla, dayatmayla işler başarıya ulaşmaz. Zorla Müslüman’da olunmaz. Her şey sevgi ile sevdirerek, benimsetilerek, öğretilerek, eğitilerek yapılmalı. Çocuğa, gence, ergene, yaşlıya, engelliye de sevgi ile davranmalı. Aile içi iletişim, diğer insan ve varlıklarla iletişim, diyalog, sevgi, saygı ortamında gerçekleştirilmeli.  “Helal süt emmiş, helal ile beslenmiş, güzel eğitilmiş çocuklar zaten okulda, ailede, toplumda hiç sorun çıkarmamaktadırlar. Aksi olursa, onunla da baş etmek epeyce zor olmaktadır!”

Çocuklarımıza sahip çıkmalı. Aile dağılmamalı. Çocuklar sokaklarda kalmamalı! Aile içi şiddet olmamalı. Devlet, millet olarak kimsesizlerin sahibi olmalıyız. Sokakta insan yaşamamalı. Sosyal, medeni – uygar devlet bunları gerektirir. Kur’ân, sünnet, ilim, bilim, sanat, değer yargıları merkezli ve eksenli davranmalı. “Kalıtım ile gelişimin bozulmaması için dikkatli yaşamalı. Kötü insanlardan etkilenip, bozuk insan olmamalı. Gelişimi her an sürdürmeli. Sürdürülebilir bir kişiliğe sahip olmalı. Gelişim içten, merkezden dışa sürdürülür. Biz gelişmeden, başkalarını geliştirip, olgunlaştıramayız. Gelişim özelden genele doğru olur. Gelişim bir bütündür. Bütünü ile gelişimi sağlamalıyız. İslam’ı, ilmi, değerleri bir bütün olarak yaşamalıyız.” Her birey aynı gelişimi sağlayamaz. Her insan farklı bir dünyadır. Her insan farklı özellikler gösterir. Gelişim her alanda bir, aynı sürdürülemez. Toplumların değişmesi uzun süreçte gerçekleşir. Bugünkü toplumlarda annesiz, babasız büyüyen çocukların oranı çoktur. Bunlar sorun oluşturmaktadır! Ebeveynin, ailenin yerini hiçbir kurum, kuruluş tutmaz.

Çocuklar, eğitim- öğretim çağında işte çalıştırılmamalı. Eğitim- öğretimle yetiştirilmesi mutlaka sağlanmalı. Çok çocuklu yoksul ailelerde çocukların; %60’i tarımda, %20’si sanayide, %10’u ticarette, geri kalan %10’u da hizmet sektöründe çalıştırılmaktadır. Esasen bu hukukta suçtur. “En değerli iş; ilim, sanat öğrenmektir.” Bugün çok çocuk yapıp, çalıştırmak amaçlı büyük İllere gönderilen çocukların %55’i Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndendir. %17’si Karadeniz, geri kalanda diğer coğrafi bölgelerdendir. Bu çocukların %15’i okula hiç gitmemiş.%15’i İlkokul bitirmemiş. %39’u İlkokul bitirmiş. Lise okuyanı yok gibidir! Böyle bir toplumdan medeni- uygar toplum çıkmaz, çıkmadı da!

“Çocukların sokağa düşme nedenleri; aile içi şiddet ve uyumsuzluk, aile parçalanması, zorla çalıştırma, arkadaş çevresi, yurt- yuva uyumsuzluğundan kaynaklanmaktadır. Ayakkabı boyacılığı, mendil satanlar, yiyecek maddeleri satanlar, diğer eşyaları satan çocuklar vardır. Bu çocukların pek çoğu zararlı madde bağımlısıdır!” Bu çocuklarının ebeveynlerinin de eğitim düzeyi düşüktür!

“Türkiye’miz 7 coğrafi bölgedir. En az üreten Doğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz Bölgesi’dir. Bu iklimden- meteorolojik nedenlerden ve arazının- jeolojinin tarıma uygun olmayışından kaynaklanmaktadır.” Bu olumsuz durum halkının da yoksul olmasını doğurmaktadır. “İki doğu bölgemizde on yıllarca olan terör belası da bölgenin kalkınmamasını oluşturmaktadır! Gelişme, kalkınma, ilerleme, büyüme, refaha erişmek için belli koşulların olması gerekiyor. Bu sağlanmadıkça zenginleşme, kalkınma olmaz.”

Yetiştirebileceğimiz kadar çocuk sahibi olup, mutlaka her çocuğumuzu eğitim- öğrenim gördürmeli. İlim, bilim, sanat, meslek, kültür, teknik, teknoloji sahibi yapmalı. Devlette, ülkemizin ihtiyacı olan alanlarda öğretim gördürmeli. “Bugün üniversitelerin bazı bölümlerinden 400 bin mezun olmuş kişi iş bulamamaktadır! Çünkü planlı programlı projeli kaliteli verimli, ihtiyaca göre bir yüksek okul bitirilmemiş.” Yazık bu kadar masrafa, emeğe, vakit öldürmeye çok yazık! Bir ülkede 400 bin öğretmen görev alamadığı için sokakta olmamalı. İşletmeciler, kamu yönetimcileri, ziraat mühendisleri, yüzlerce yüksek okul dallarından mezun olanlar sokaktadır! Bu durum 100 yıldır böyle olmakta, böyle sürmektedir! “İhtiyaca göre öğrenim dalları belirlenmeli.”

En değerli iş, meslek; ilim tahsil etmektir. Öğrenimde başarılı olmak için çok çalışmalı. Boş işlerle zaman öldürüp, hayatı çekilmez hale getirmemeli. “İlim, bilim tahsil etmek; namaz, oruç, hac, zekât vermekten daha eftal- daha değerli, yüksektir. Çünkü bu ibadetler; ilimle, din- iman öğrenimi ile yapıldığında, doğru olur, değer kazanır. İlimsiz, dinsiz ibadet olmaz, olmamaktadır. İlim öğrenmek, farz-ı ayin bir onurlu davranıştır.”

Okul, insanı hayata hazırlamalı. Bugün pek çok meslek dalında; insanlık, vatan, millet, devlet, bayrak, bağımsızlık, özgürlük, onur düşmanları vardır. Hatta egemendirler! Kurumlaşmışlardır! Dinsiz imansız yetişen insanlar, kendi milletinin ve değerlerinin düşmanı olmuşlar! İç ve dış düşmanlarla işbirliği içinde iş tutmaktadır! Bu alçakları, kahpeleri, hainleri, kalleşleri, zalimleri, katilleri, insanlık dışı yaratıkları şiddetle kınıyorum. Lanetliyorum. İnsanlar akıl, beyin, gönül, ruh, gen, ruhsal durum, bilgi yönü ile olumlu olacak şekilde yetiştirilmeli. Milli, yerli, dinli, imanlı, ilimli, bilimli, meslekli, en güzel ve yüksek ahlaklı olabilecek şekilde yetiştirilmeli. Başka kurtuluş yolu yoktur. Bu da unutulmamalı!