Cumhurbaşkanımızın Rize ziyareti dönüşü, şehrimizde başlayan tartışma hızla büyüdü. Ne yazık ki yine meseleyi özünden koparıp “AK ile beyazı” tartışırken, bir yandan da “karalamaya” geçit verildi.
Oysa asıl konuşmamız gereken, kimin ne söylediği değil, kimin bu şehre ne kattığı olmalıydı.
Rize gibi küçük ama dinamik bir şehirde her konu ister istemez kamuoyuna yansır.
Meclis toplantılarında, esnafın dükkânında, sokakta konuşulanları bir sivil toplum kuruluşu başkanı kürsüden dile getirmişse bu olağandır. Çünkü STK’ların görevi, toplumun sesini hiçbir siyasi filtreden geçirmeden yönetenlere iletmektir.
Nitekim Ticaret Odası Başkanımız Sayın Şaban Karamehmetoğlu, Cumhurbaşkanımızın huzurunda ilin yol, havaalanı ve lojistik sorunlarını dile getirdiyse, bu bir sorumluluk bilincidir. Yıllardır Rize’nin ticari hayatına katkı sunan, TSO Başkanlığı ve TOBB üyeliğiyle beyaz sayfasını koruyan Karamehmetoğlu’nu bu duruşu nedeniyle tebrik etmek gerekir.
Keşke diğer sivil toplum kuruluşları da — Ziraat Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları, Ticaret Borsası ve diğerleri — aynı cesaretle sorunları dile getirebilseler. Çünkü toplumun nabzını yukarılara taşımak, “siyaset yapmak” değil, görevini yapmak demektir.
Gelelim Sayın Belediye Başkanımız Rahmi Metin Bey’e…
Kendisini İl Genel Meclisi üyeliğim döneminden tanırım; birlikte çalışma fırsatımız olmuştur.
Eğitimci kimliği, beyefendiliği ve nüktedan üslubuyla ilimize hizmet eden saygın bir isimdir.
Cumhurbaşkanına teşekkür ederken AK Parti döneminde tamamlanan büyük yatırımlara vurgu yapması kadar doğal bir durum olamaz. Evet, bu yatırımların bir kısmı Anavatan Partisi döneminde başlamış, AK Parti döneminde tamamlanmıştır.
Teşekkür de eleştiri de siyasetin doğasında vardır.
Ancak belki de kırılma noktası, başkanın “Hizmet yapmasanız da size desteğimiz sürecek” sözüdür. Bu ifade kişisel bir duygunun yansıması olabilir ama toplum için geçerli değildir. Çünkü vatandaş, hizmet aldığı sürece destek verir.
Merhum Başbakan Mesut Yılmaz’la yaşanmış bir anekdot bunu çok güzel özetler:
Bir vatandaş, “Size oy verdik, hizmet ettiniz. Şimdi bir başkasına oy vereceğim, hizmeti ondan bekliyorum” demişti.
Halkın ölçüsü budur — hizmet varsa destek vardır.
Karalamak Değil, Sahip Çıkmak Gerekir
Rize’de tartışmalar “AK ile beyazı tartışma komedisi”ne dönüşürken, bir de “karalama kampanyası” başlatıldı.
Özellikle Cumhurbaşkanımızın ziyareti sonrası AK Parti İl Başkanlığı’na kazandırılan yeni vizyonun yanında, çay sektöründe kurumsal kimliğiyle Rize’ye değer katan Pekmezli Çay A.Ş. hakkında yapılan spekülasyonlar kamuoyunda karşılık bulmamış, aksine CHP’li bir vekilin ve uzantılarının eline yüzüne bulaşmıştır.
Pekmezli Çay A.Ş., gerek önceki yönetim kurulu başkanı Mustafa Taşpınar, gerek bugünkü başkan Yılmaz Katmer dönemlerinde çay alımında ve işletme politikasında dürüst bir çizgi izlemiştir.
2025 yılı sezonunda da devletin belirlediği yaş çay alım fiyatının altına düşmeden — yani 25,45 TL üzerinden — üreticiden alım yapan bir firmayı.
2022 yılından bu yana Tarım Kredi marketler zincirine rekabet ortamında olağan ve öngörülen fiyattan çay satışı yapıyor diye eleştirmek haksızlıktır.
Karalama kampanyası yürüten bazı kalemlerin konu hakkında bilgi sahibi olmadıkları ortadadır.
Oysa aynı çevreler, üç harfli market zincirlerine 17–18 liraya yaş çay alıp kilosunu 120 liraya satan firmalara tek kelime etmemektedir.
Asıl sorgulanması gereken, üreticinin alın terini gasp eden bu sistemdir.
Son Söz,
Bu yüzden “AK ile beyazı” tartışmak bir yana, çay sektörünün öncülerini karalamaya çalışanlar önce kendi duruşlarına bakmalıdır.
Rize’nin değerlerini karalamak yerine, üreticisini koruyan ve şehrine hizmet eden insanlara sahip çıkmak gerekir.
Çünkü ak da bizim, beyaz da bizim…
Önemli olan, her ikisinin de bu şehir için bir değere dönüşmesidir.
Emin Kanbur / Vicdanın Sesi