İslam dini, ilk peygamber Âdem as. Hazretlerinden, son peygamber Muhammed Mustafa sav. Hazretlerine gönderilen ilk ve son dinin adıdır. Bu adı, Allah cc. Koymuştur. Allah cc. Buyuruyor:           “ Allah katında hak din sadece İslam dinidir.” Zaten diğerleri din değil; felsefi görüş, beşeri düşünce, mitoloji, kurgu, uydurma, düzmecelerden oluşmaktadır. Yahudilik ve Hristiyanlık olarak adlandırılan; Tevrat, Zebur, İncil İlahi kitapları da bozulmuş, değiştirilmiş, asıllarını, esas özelliklerini yitirmiş. Allah inancı bile; bozuk, şirk haline getirilmiştir. Hepsi birer bozuk felsefi görüş, sapkın ideolojik düşünce halini almıştır.

                İslam, sözcük anlamı olarak; sulh- barış, sükûnet, selamet- esenlik, tek olan Allah’a teslim olan, anlamlarına gelmektedir.

                İslam, Kur’ân, Cebrail adındaki melek aracılığı ile sevgili peygamberimize vahiy yolu ile gönderilmiştir. Miladi takvim olarak 610 yılında Mekke’de gönderilmeye başlanmış. Medine’de gönderilme işlemi, yaklaşık 23 yılda tamamlanmıştır.

                İslam dini, kıyamete kadar geçerli olacak, evrensel bir dindir. Yanı tüm insanlara gelmiştir. Bir bölgenin, ırkın, sınıfın, topluluğun dini değildir. İslam dini, insan olan peygambere gönderilmiş. İnsana gönderilmesinin nedeni; biz insanlara gönderilmiş olmasındandır. Eğer meleklere gönderilseydi; melek olan varlığa gönderilirdi. Dinin muhatabı, sorumlu olan kişisi; insanların tümüdür.

                İslam dini, insanların dünyada ve ahirette huzurlu, mutlu, rahat, kolay, iyi, güzel, yararlı, sağlıklı, başarılı, gelişmiş, olgun insan olmaları için; ilke, kural, kaideler içermektedir. İslam olmayan kişilerin dünya ve ahiretleri bu güzelim niteliklerde olmaz. Olmamaktadır. Olmayacaktır. Olabilseydi, Allah cc. Din göndermezdi.

                İslam dini, görevlendirilen tüm peygamberleri ve vahiy ile kendilerine gönderilen kitapları, emirleri, sayfaları tanır, saygı duyar. Tüm peygamberleri sever.

                Her gönderilen peygamber, insanları hak yola, hak söze, Allah cc. Yoluna çağırmıştır. Şirki, kötülüğü, çirkinliği, yalanı, yanlışı, sapıklığı, sapkınlığı, zalimliği, kâfirliği reddetmiştir.

                Allah cc. Kur’ân’ı Kerim’i rehber- kılavuz olarak göndermiştir. İnsanlar rehbersiz hak yolu, doğru, gerçek, yararlı, iyi, güzel yolu bulması, mümkün olmadığından, her zaman peygamberler göndermiş. Emirlerini bildirmiştir. Bugün, hak din İslam dinini anlamayanların; doğru, dürüst, yararlı, iyi, güzel, olumlu oldukları pek söylenemez. İman, İslam yaşantısı olmalı. İman ve İslam; ilim bilim, akıl, zekâ, bilgiyle yaşanmalıdır.

                Bütün peygamberler, İslam dinîne çağırmıştır. Allah’ı, Esma’ül Hüsna özellik ve nitelikleri ile tanıtmış, benimsetmeye çalışmıştır. Allah’a inanmayı, emir ve yasaklarını tutmayı öğütlemişler. Allah’ın yarattıkları kullarına- varlıklarına; iyi, güzel davranmayı bildirmişler. Allah’tan gelen; Tevrat, Zebur, İncil de aynen Kur’ân gibi Allah’a, hak sözlerine, ibadete, iyilik yapmaya davet etmiş, çağırmıştır. Peygamberimiz gelene kadar, o kitaplara inananlar; mümin ve Müslümandır. Tabii ki, şirke girmediği sürece Müslüman’dır. Kur’an geldiğinde diğer semavi diye adlandırılan kitapların hükmü, yürürlükte kalmaları, geçerlikleri bitmiştir.

                İslam olmayanların, mümin ve Müslüman olmaları çok kolaydır. İslam dini kolaylık dinidir. Samimiyet dinidir. “Kelime-i Tevhit veya Kelime-i Şahadet söyleyen, kabul eden kişi, Müslüman olur.” Kolay Müslüman olduğu gibi kolay da, inkâr ile de müşrik, münafık, kâfir olur. Bunun içindir ki, Müslüman; özüne, sözüne, davranış, hareket, eylemlerine, amellerine dikkat etmeli. Bilgili, bilinçli, samimi olmalı. Sözlerine, hareketlerine dikkat etmeli. Her ağızına geleni düşüncesizce, aptallar gibi söylememeli. Akıllı, zeki, bilgili, bilinçli, hak inançlı, güzel ve iyi davranışlı olmalı.

                Müslüman, Allah’ın gönderdiği Kur’ân’ın tümüne, peygamberlerine inanmak durumundadır. Kur’an’ın tek bir ayetini bile inkâr edemez, yalanlayamaz. Peygamberler hakkında ileri- geri, olur- olmaz, sapıkça konuşamaz. Müslümanlar, peygamberimiz ve peygamberler ahlakında olmalıdır. Âdem peygamber, Nuh as. Peygamber, Hazreti İbrahim, Hz. Musa, Hazreti İsa as. Ve Hazreti Muhammed sav. Gibi olmalı. O duygu, niyet, düşünce ve ahlakı taşımalıdır.

                İslam dini, Allah’ın hak, doğru, gerçek, değişmemiş, bozulmamış dinidir. İslam dini; yalan, yanlış, hile, sahtecilik, sahtekârlık, olumsuzluk, bozukluk, anarşi, şiddet, terör, saldırganlık, canilik, haram, günah, pis işlerde bulunmayı reddeder. “Maun Süresi insanlara ve Müslümanlara bir uyarıdır.”

                “İslam dininin kitabı; Kur’an’dır. Kur’ân’ın sözleri Allah cc. Sözleridir. Kur’an’ı doğru anlamak için ilme, irfana, dine, imana, bilime sahip olmalı. Akıl gelişmiş, zekâ ileri olmalı.” Geri zekâlılar, bilgisizler, akli doğru işletemeyenler, Kur’ân’ı anlamakta güçlük çeker. Anlamadığı içinde aleyhte ileri- geri, yalan- yanlış, saçma- sapan konuşur, davranır. Bu duruma düşmemek için ilim, bilim öğrenmeli.

İslam dini; ruh, beden, çevre, gen, ahlak, ibadet, hak, hukuk, doğruluk, adalet, eşitlik, hakkaniyet, hayâ, edep, ilim, irfan üzerine kurulmuştur. Bunlar olmazsa, insanda hayvanlar gibi içgüdü ile hayvansı hareket etmeye başlar. “Aldığımız İslam ahlak ve terbiyesi, bize egemen olmalı. İnsanı olgun insan yapmalı. İslam dini, ruh, beden, ahlak temizliğini önceler. Allah’ı tanıma, kabul etme, saygılı olma, itaat ve ibadet etme başta gelir. Allah’ın yarattığı dilsiz kullarına iyi davranmayı önceler.”

 Hayvan demek; “can” demektir. Hayvan sözcüğü Arapçadır. Türkçesi; “ candır.” Canlarımızı da büyük bir özenle kollayıp, gözetmeli. Besleyip, yaşamalarına katkı sağlamalı.

Bizim evde 6 tane farklı renklerde muhabbet kuşu vardı. Dişi olan muhabbet kuşu 5 tane yumurta yaptı. Sanırım yumurtalar döl süz olduğundan, kuluçkaya yatmadı. Aradan bir ay kadar zaman geçtikten sonra tekrar kuluçka yuvasına girmeye başladı. Ama yumurtlayamadığı için hastalandı. Veteriner Hekime eşim götürdü. Kuşun röntgenini çekti. Karnında yumurta ters olduğu için yumurtlayamamış. Narkoz yaptı ama kuş Hakkın rahmetine kavuşmuş. Eşim öldüğünü söyledi. Ne kadar hıçkırarak ağladığımı anlatamam. Onlarda Allah’ın dilsiz kullarıdır. Onlarda candır, canandır. Kıyamam. Acılarına dayanamam. Hiçbir cana kıymamışım. Benim için can, candır.

Müslüman, herkese karşı merhametli, şefkatli, müşfik, sevecen, saygılı, hoşgörülü davranmak zorundadır.  Müslüman olmayanlara karşıda saygılı olmalı. Herkesin mümin Müslüman olması beklenemez. Dünyada ve ahirette her şey zıddı, tersi, karşıtı ile vardır. Biz, zalim kâfirler gibi kendimizden olmayanlara saldıramayız. 2020 yılında Avrupa’nın 28 ülkesinde Müslümanlara karşı, camilerine karşı 389 saldırı yapıldı. Beş tane Müslüman; dini, inancı, yabancı düşmanlığı yüzünden şehit edildi. En çok saldırıda Almanya, Fransa, Avusturya’da yapıldı. Oysa ülkemizde hiçbir yabancıya, yabancı olduğu için bir saldırı yapılmamış. Mabetlerine dokunulmamış. İbadetlerine karışılmamıştır. “Müslüman, Kafirun süresinde emredilen, öğütlenen şekilde hareket eder. Herkesin dini kendinedir.”

Ülkemizde 2020 yılında 53 milyon yabancı turist gelmiştir. Onlara yabancı oldukları için kötü, çirkin saldırı yapan olmamıştır. Olmamalıdır. Kilise, sinagoglar ibadetlere açıktır. Çanlar çalmaktadır.  Okulları açıktır. Herkes kendi inancını, inanışını öğrenmekte, yaşamakta serbesttir, özgürdür. Zaten böyle olmalıdır. Selçuklu, Osmanlı döneminde ve diğer İslam devletleri döneminde de böyle olmuştur.

İslam dini herkese; inanç, ibadet, düşünce özgürlüğü tanımaktadır. Başkalarının özgürlüğüne, inancına, dinine, imanına, devletine, millete, bayrağa, bağımsızlığa zarar verilmediği sürece, herkes özgürce inancını yaşamaktadır. Bu İslam hukukunun farklı kişilere tanıdığı haktır, hukuktur.

Müslümanların, kendinden olmayanlara karşı hiçbir şekilde saldırması, kötülük yapması, onların milli, manevi değerlerine hakaret etmesi, geçimsiz olması, iffet ve namuslarına zarar getirmesi, yazılı- sözlü hoş olmayan davranışlarda bulunması yasaktır. “Savaşta bile kadına, çocuğa, yaşlıya, savaşmayana, saldırmayana dokunulmaz. İslam’da her şeyin bir hukuku olduğu gibi savaşında hukuku vardır.”

 Hiç kimse için yalan, iftira, dedikodu, düşmanlık, edepsizlik, saygısızlık, ahlaksızlık, hayâsızlık, merhametsizlik yapılamaz. Yapanlar olursa, onlar İslam’dan habersiz, moloz, cahil, kaba- saba, hoş olmayan din dışı hareketlerdedir. Kabul etmeyiz. Tasvip etmeyiz. Onaylamayız. Hoş görmeyiz.

Dün akşam televizyonda haber olarak izledim. Üsküdar’da bir erkek kişi, kadınların camiye girip, ibadet etmelerini engellemeye çalıştı. Kadınlar camiye gelmez. Peygamberimizin hadisi böyledir, diyor. Kadınlardan biri, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu bir kadındı. Kaba- saba, moloz, cahil kişiye dersini verdi. Erkekten tepki; sen benim için havasın, diyor! Oysa kendi hava kadar değerli olamayan, İslam dışı hareketin kapkara moloz cahilidir. Bunlar cami, türbe, mezar- kabir düşmanlarıdır. Yahudi ve Hristiyanlar gibi bozulmuşlardır.

Müslüman, vatanını, milletini, devletini, bayrağını, bağımsızlığını, özgürlüğünü; vatan, millet, devlet bütünlüğünü sever ve de bunun için stratejik plan, program, projelerle tüm varlığı ile çalışır. Bu değerlere ihanet edenlerden mümin Müslüman olmaz. Olmadığı bugün ülkemizde ve tüm dünyada görülmektedir.

Müslüman, başkalarının malına, mülküne, canına, ırzına, namusuna, değerlerine, iffetine, servetine, saygınlığına, ailesine, aile halkına, nesline zarar vermez. Müslüman, hiç kimsenin düşmanı değildir. Hiç kimseye kin, nefret, öç alma, intikam duygusu ile hareket etmez. Herkese karşı saygılı, edeplidir. İyilik edicidir. İnsanları kazanıcıdır. Düşmanlık edenlere karşı her yönü ile hazırlıkladır. Gafil olmaz. Gaflete dalmaz. Ön görüşlü, ileri görüşlüdür. Müslüman, sadece insanlara karşı değil, hayvanlara, bitkilere, çiçeğe, böceğe, ağaca, çimene, doğaya karşıda çok merhametlidir. Müslüman, bazı özellikleriyle bir melek özelliklidir.

Müslüman, tembel, uyuşuk, pısırık, pasif- edilgen, hayta, cahil- cühela olmamalı. Bugün dünyada toplumların %5’i bile İslam, Müslüman özellikli, nitelikli, sıfatlı değildir. Bunun içinde hepsi perişanlık içindedir. Büyük çoğunluk boşa zaman geçirmektedir. Pek çoğu zorunlu gereksinimlerini karşılayamamaktadır. Su, ekmek, yatak, yorgan, giyecek, içecek, barınacak mekân bile bulamayanların sayısı milyarların çok üzerindedir. Ziraat, tarım, hayvancılık, sanat, meslek, sanayi, üretim, ilim, bilim, fen yoktur. Bilgi, bilinç de pek yoktur.

2020 yılının ilk ayından itibaren tüm dünyada hızlı ve varyantlı olarak Kovid- 19, diğer adı ile korona virüs hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Aşı bulma ve insanlara uygulama işlemi bir yılı buldu. O da sadece dört şirket aşı üretti. Onun büyük bir kısmını gelişmiş ülkeler antlaşma yaparak satın aldı. Henüz 17 ay salgının üzerinden geçmesine rağmen 100 ülkeye hiç aşı ulaşmadı. Diğerlerine de yetersiz aşı ulaştı. ABD, Brezilya, Hindistan, İtalya, Fransa, İngiltere, İspanya, Türkiye gibi ülkelerde ölüm ve hastalanma oranları çok yüksektir. Aşı karşıtları da çok fazladır. Ülkemizde sağlıkçıların %14’ü, vatandaşların %23,6’si sırası geldiği halde aşı olmamıştır. Ben ve eşim 04 Nisan 2021 de ilk aşımızı olmuştuk. Bugün, 03.05.2021 de de ikinci aşımız olduk. Ama yine sıkı korunmaya devam edeceğiz. Zira aşılar %82 ile %92 oranında koruyor. Aşı karşıtı olmak da bir bozgunculuk, bilgisizlik, bilinçsizliktir.

İslam dini, iman, ibadet, güzel ve yüksek ahlak, edep, hayâ, hakkaniyet ile toplumda düzeni, nizamı, intizamı, barışı, kardeşliği, anlayışı, iletişimi, diyaloğu kurmuştur. İlericiliğin, medeniyetin, insanlığın temelini atmıştır. Müslüman, tüm insan hak, hukukuna sahip çıkmalıdır. Hainleri ve sapkınları def etmelidir. Bütün insanların hak, hukuklarını savunmalı ve korumalıdır. Münafıkların bin bir türlü hilelerini kanmamalıdır. Tuzağa düşmemelidir. Hainlerle asla işbirliği yapmamalıdır. İttifak, müttefik olmamalı. Adaletli, tam adil davranmalıdır. Kim olursa olsun, adil hareket etmeli. İdeolojilere kapılıp, İslam dinini reddetmemeli, arkaya bırakmamalı.

İdeolojik sapkınlıklarla, İslam dinin hiçbir bağı, bağlantısı, benzerliği yoktur. Onlar ateisttirler. Materyalisttirler. Varlık ve insanlık düşmanıdırlar. Doğru, dürüst, iyilik yapan, insanlığı koruyan değillerdir. Kendi çıkarları yüzünden bir ırkı, kavimi yok etmişlerdir. Batılı emperyalistler, kuzeyli kızıllar böyledir.

İslam dini her çağda, yüzyılda kendini yeniler, değiştirir, inovasyon yapar. Geride kalmaz. Zamana, mekâna, imkâna, duruma, ortama, ilmin ve bilimin gelişmesine göre hareket eder. Değişmeyen ve sürekli değişebilen hükümleri vardır. Durağan değildir. Dinamiktir. İslam hukukunda bunlar vardır. Giyimde, kılık- kıyafette, yaşamada temel esaslara uyularak, değişkenlik gösterir. Ekvator ile kutuplarda aynı giyinmez. Tesettürü esas alır. Detayda kendine uygun hareket eder. Müslüman, en ideal inşadır. En yararlı, doğru, dürüst, güzel, iyi insandır. Havada, karada, denizde sportif olabilecek şekilde bay, bayan olarak giyinir. Ama tesettür esastır, asıldır. İnanç esastır, asıl olandır. İbadet asıldır, vazgeçilmezdir. Her şeyi dosdoğru öğrenmeli. Dosdoğru ve adaletli yaşamalı.

İslam dininde, iman, ibadet şekilleri değişmez. Muamelat ilgili bazı hükümler zamana, yere, duruma, olanağa göre değişiklik gösterebilir. Tabii bu değişiklik haram, günah olmamalı. İslam dininin ruhuna uygun olmalı. İslam dini her hükmü ile insanlığın ve tüm varlıkların huzuru için hüküm içermektedir. İslam dini İlahi bir din olduğu için en dosdoğru ve en ideal hükümler, durumlar içermektedir.

İslam’da ilk esas; iman etmedir. İmansız iş, işlem, Müslümanlık olmamaktadır. İman etme; Kelime-i Tevhit ve Kelime-i Şahadet ile başlar. İslam dinine girmiş olanlar İslam dinin farz olan ibadetlerini yapmak zorundadır. Bu bir farz emirdir. Olmazsa olmaz. Hem Müslüman olup hem de ibadet etmemek doğru bir davranış değildir. Müslüman öncelikle İslam dinin 5 temel şartını ibadet olarak yerine getirmelidir. Aynı zamanda 700 kadar haramdan da sakınmalıdır.

 İslam’ın beş temel şartı; İslam’ın ana direğidir. İman eden mümin kişi öncelikle farz olan namaz ibadetini yapmalı. Vakit namazını büyük bir dikkat, özen ve istekle, samimiyetle kılmalı. Cuma namazı kılmalı. Hem Müslümanım deyip, hem de namaz kılmama büyük bir yanlış, çelişkidir. Müslüman, Ramazan orucu tutmalı. Zekât vermeli. Hac yapmalı. Kurban kesmeli. Umre yapmalı. Müslüman isek, mutlaka bunları yapmalı. Öyle laf ile söz ile Müslümanlık yaşanmış olmaz. Bilgili, bilinçli olmayan söz ile mümin, Müslüman olduğunu söyleyen kişiler her gün pek çok kez Müslümanlıktan küfür sözleri ile çıkmaktadır! Müslümanlığı bir tümce ile girilir ama bir tümce ile de çıkılır.

Müslümanlık çok kolay bir hak dindir. İnsanın yapamayacağı işlerle sorumlu tutulmamıştır. Tövbe edenler affedilir. Ama samimi, Nasuh tövbesi olmalı.

İslam hükümlerini yerine getirme; bir görev- vazife, ödev, sorumluluk, yükümlülüktür. Öyle istersen yap, istemezsen yapma, diye bir durum yoktur. Namaz mutlaka kılınmalı. Oruç muhakkak tutulmalı. Zekât verilmeli. Hac yapılmalı. Bunlar farz olan, Allah cc. Emri, olmazsa olmaz, hak ibadetlerdir. Her ibadeti tadili erkân ile yapmalı. Öyle gevşek, lakayt, laçka, isteksiz olmamalı. Müslüman, doğru, dürüst, disiplinli, programlı, projeli, stratejik plan ve uygulamalı olmalı. Tüm ibadetlerden önce boy abdesti alma gerekir. Namaz abdesti alma gerekir. Temizlik, üst- baş, mekân, çevre olarak mutlaka yapılmalı. İslam dini, maddi, manevi, iç, dış anlamında temizlik dinidir.

İslam dininin ana kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Birinci derecede kaynağı, Allah cc. Sözü, hak söz ve Allah cc. Mesajı Kur’an; İslam dininin ana kaynağıdır. Kur’an, Müslümanların yaşam, hayat kitabıdır. Peygamberimiz, Kur’an’a göre yaşamıştır.

Kur’an’dan sonra dinimizin kaynağı; hadis-i şerifler ve sünnetlerdir. Sünnet ve hadisler, Kur’an’ın açılımıdır.

Bugün, bazı akademisyen, sözde ilahiyat profesörleri; sünnet, hadis, peygamber tanımamaktadır. İleri- geri, dengesiz, ölçüsüz konuşmakta, yazmaktadırlar. 27 tane hadis vardır, diyenler bile var. Hiç peygamberimizden söz etmeden, din anlatanlar var. “Kur’ân İslam’ı,” “ Kur’ân Müslümanlığı” demekte, bu ad ile kitaplar yazmaktadırlar. Peygamberimizi, dinin, İslam’ın dışına atmakta, dışlamaktadırlar. Bunlar samimi dindar kişiler değillerdir. Peygamber, sünnet, hadis tanımayandan da Müslüman olmaz. Bilmiyorlar ki, Kur’an ayetleri, peygamberimizin söyledikleri, Cebrail’in getirdiklerini bildirdikleri, Allah kelamını anlatan, peygamberimizdir. Yanı peygamberimizin anlatımı, yaşayışı olmasa, Kur’ân olmazdı. Kur’an aynı zamanda hem hadis hem sünnettir. Ama onlarda o kafa ne gezer! Biz namazı, orucu, zekâtı, haccı, umreyi, kurbanı peygamberimizin yaşayışından öğreniyoruz. Kur’3an, bu ibadetleri yap der. Peygamberimizde yaparak, bize öğretti.

İcma; Müslüman âlimlerin bazı konularda söz birliği ederek, anlattığı İslam anlatımlarıdır.

Kıyas; dinimizde açıkça bildirilmeyen konuları, İslam âlimlerinin ortak görüşleri ile Kur’ân ve sünnet ruhuna uygun bildirmeleridir.

Bu dört İslam kanıtlarından fıkıh bilgileri ortaya çıkar. Bu fıkıh bilgilerine göre biz mümin ve Müslümanlar; ibadetlerimiz yaparız. Namaz, oruç, zekât, hac, umre, kurban, fıtır sadakası gibi ibadetler hep bu bilgilerle yapılır. Muamelat dediğimiz; medeni hukuk, kamu hukuku, borçlar hukuku, kişisel özel haller yine bu kanıtlarla yapılmaktadır. Ceza hukuku, ahlak, edep, hayâ, hak, hakkaniyet, adalet, görgü kuralları, detaylı hakça uygulamalar bu kanıtlarla yapılmaktadır.

Allah cc. Kim, hayır ve kötülük adına ne yapmışsa, karşılığını eksiksiz, adaletle göreceğini Zilzal Süresi 3. Ayette anlatmaktadır. Yalnız iyilik etmek, ibadet etmek, yeterli değildir. Kötülükte etmemek gerekir. “Allah cc. İnsanlara, Maide süresi 3. Ayet, Al-i İmran süresi 19. Ve 85. Ayette gerekeni anlatıyor.” Akıllı zeki, önyargısız olana, bu üç ayet bile yeterlidir. Lütfen, bu üç ayeti, Kur’ân mealinden mutlaka bakıp, kavrayınız. Önyargısız olunuz. Önyargılı olanlara; Kur’an, peygamber, peygamberler, tüm ilahiyatçılar, bilim insanları fayda vermez, yarar sağlamaz. Onlar inanmazlar. Onlar inkârda, hak ve hakikati yalanlamada ısrarcıdırlar. İyi niyetle istemeyene, arzu etmeyene, samimi olmayana, ilgi duymayana, düşmanca bakana, anlatamazsın. Kabul ettiremezsin. Benimsetemezsin. İman etmek; bir istek, iyi niyet, güzel duygu, hak düşünce ve hak ve hakikate yönelme işidir. Aksi halde onlar, Allah cc. Kur’ân, peygamber, doğru ve gerçekleri kabul etmezler.